Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

15 Aralık 2008 Pazartesi

Karışık… Çok karışık

Ekip kötü karıştı. Kimin eli kimin cebinde belli değil. Zoraki bir araya gelmek ve kamuoyuna ‘yıkılmadık, ayaktayız’ mesajları vermek dışında dağınıklık had safhada. Bir tarafta, “Her şeyi bırakalım Karabağlar’da konuşlanalım” diyen bir grup var, diğer tarafta Konak dışında kaldıkları için sadece Karabağlar örgütlenmesine karşı çıkanlar… Karabağlar dışındaki yapı dağıldı zaten. “İstifa etmeyin” çağrılarına kulak asmayanlar, yeni ekiplerle dirsek temasına girenler, genel başkana yakınlaşmaya çalışanlar… Karabağlar yapısı da kendi içinde üç gruba ayrılmış durumda. Bir tarafta net biçimde aday adayının arkasında duranlar var, diğer tarafta sadece meclis üyeliği için mücadele edenler… Üçüncü grup ise Karabağlar’da başka aday adayına destek veriyor.
Ya Konak…
Oranın çivisi tamamen çıktı. Kimin eli kimin cebinde gerçekten belli değil. Partinin İzmir kanadında yeni güç odakları yaratmaya çalışanlar var, ekibin dağılan bireyleriyle birlikte çalışarak. Yeni ekipler yaratmanın peşinde olanlar da az değil.
Neden…
Nedeni açık… Ortada bir boşluk var ve bu boşluk doldurulmaya çalışılıyor. Siyaset boşluk kabul etmez. Eğer boşluk yaratırsanız ya da siyasetinizi uzun solukluluk yerine yerel seçimlere odaklarsanız, karşınıza çıkacak bu sonuçlara katlanmak zorunda kalırsınız.
Aslında İzmir’de netleşme kurultay sonrası başlayacak. Kimler kazandı, kimler kaybetti, hep birlikte göreceğiz.

***

Hasan Tahsin, Yunanistan’da yaşananlar konusunda kelam etmiş. Kısa bir açıklama yapayım. Yunanistan’da sol oylar Türkiye’nin tam tersine yüzde 70, sağ oylar ise yüzde 30’dur. Yunan Komünist Partisi ve Sol Birlik gibi Sosyal Demokrat Parti PASOK dışında iki sol parti daha meclistedir. Üstelik bu partilerin oyları ortalama yüzde 7 civarındadır. Yunanistan tarihine baktığımızda, solun etkisini özellikle İkinci Dünya Savaşı sonrasında daha net görebiliriz. Tüm dünyada İkinci Dünya Savaşı 1945 yılında sona erse de sadece Yunanistan’da savaş 1948 yılına kadar sürmüştür. Sağ ve sol arasındaki iç savaşta yüz binlerce insan hayatını kaybetmiş, dönemin Sovyetler Birliği Yunanistan’ı Batı âlemine terk edince, Yunan solcuları da içerideki savaşı kaybetmişlerdir. Savaşta kaçan birçok Yunanlı, Polonya, Macaristan Romanya gibi sosyalist ülkelerde yaşamlarını devam ettirmiş, ancak Yunanistan’ın AB’ye üyeliğinden ve demokrasiye geçişinden sonra, 1980’lerin başında yeniden ülkelerine dönebilmişlerdir. 1967 yılında dönemin en kanlı darbelerinden birini yaşayan Yunanistan, 1974 yılında demokrasiye geçerken tarihle yüzleşmiş, darbecileri mahkemede yargılayarak ömür boyu hapse çarptırmıştır. Albaylar cuntası lideri daha birkaç yıl önce hapishanede hayatını kaybetmiştir. Yunanistan’da sol partiler dışında ciddi anarşist örgütlenmeler de vardır. Sendikalar, dernekler sivil toplum örgütleri de son derece aktif ve güçlüdürler.
Özellikle üniversite öğrencileri arasında gelişen anarşist akımlar Exerhia olarak adlandırılan bir bölgede yoğunlaşmışlardır.
Atina’da master yaptığım 1986 -87 yıllarında da anarşist örgütlenmeler en üst düzeydeydi. Bugün polis olayları bastırmak için üniversite kampuslerine giremiyor. Neden?
Çünkü Yunanistan’da polisin üniversiteye girişi yasa ile yasaklanmıştır.
Tüm bu bilgilerin ışığında yeniden sormak gerekli Hasan Tahsin’e… Hiçbir toplumsal soruna duyarlı olmayan, “bana dokunmayan yılan bin yaşasın” diyen bir toplumsal yapı mı, yoksa bir gencin ölümü ile ayağa kalkan, birlik beraberlik gösteren, ülkeyi genel greve bile götüren bir bakış açısı mı? Tabii ki yanıt, insanın topluma, toplumsal örgütlenmelere, devlet aygıtlarının kullanım biçimlerine bakış açısına göre değişiyor.
Yine de Hasan Tahsin’in insanları herkesi ulusal kimliklere bölmeden herkese eşit mesafede olmasını dilerim. Sadece dilerim sanırım. O yine gazetedeki yazılarında, radyoda televizyonda astığı astık kestiği kestik tavırlarına devam edecek bizler de onu izleyeceğiz.

NOT: Hala bir metro haberi görmüyoruz medyada. Aşağıda işler nasıl gidiyor Sayın Kocaoğlu?

YENİGÜN 15 - 12 - 2008

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder