Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

30 Temmuz 2008 Çarşamba

Bu kavga bitmez

Bitmese daha iyi olur, benim için.
Bir tarafta İzmir Büyükşehir Belediye başkanı Aziz Kocaoğlu diğer tarafta İTO Başkanı Ekrem Demirtaş…
Kentin karar verici mekanizmalarının hareket halinde olmaları iyidir.
Gerçi bazıları “Anlaşalım, birlik olalım” bulunsa da bu kentin birlik içinde olmayacağı çok açık ve net belli. Zaten olunsa da ne olacak ki…
Gazeteciler Cemiyeti’nin düzenlediği ve terörün kınandığı toplantıda da Hürriyet Gazetesi Ege Bölge Temsilcisi Hakan Tartan ile İzmir Esnaf Odaları Birlikleri Başkanı Zekeriya Mutlu arasında da küçük bir sürtüşme yaşanmış.
Sürtüşmenin büyükleri Eylül ayından sonra gündeme gelecek ve ben bu kaostan mutlu olacağım elbette.

***

Neden bunları yazdım?
Ortada bir viyadük tartışması var. İTO Alsancak’taki viyadükler için yeni bir projeyi gündeme getirdi. İTO’nun viyadük projesine ihtiyacı mı var?
Aslında yok. Ancak Demirtaş, Kocaoğlu ile olan husumetini günlük açıklamaları ile diri tutmaya çalışıyor.
Kocaoğlu’da dün “zorunlu açıklama” başlığı altında İTO Projesi’ne yanıt verdi.
“Alsancak girişindeki viyadük ayaklarının limana bağlanması, diğerlerinin ise kesilmesi, Ulaştırma Bakanı Sayın Binali Yıldırım ile İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Aziz Kocaoğlu’nun mutabakata vardıkları bir konudur. Üstelik İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı’nın doğruluğuna inandığı ve Ulaştırma Bakanı ile görüşüp netleştirdiği bu proje, gerek ulusal gerekse yerel basında defalarca yer almıştır. Buna rağmen, aynı projeyi sanki ‘yeni bir şeymiş gibi’ ortaya atanlar, suni gündem yaratma çabalarında kendilerini geliştirmeye devam ettiklerini bir kez daha göstermiştir.”
Aslında ortadaki mutabakattan benim gerçekten haberim yok. Böyle bir mutabakatı bir yerde okuduğumu da söyleyemem. Viyadükler konusunda en son okuduğum haber, Binali Yıldırım’ın “Bizim Kordon Yolu diye bir projemiz yok. Viyadükler konusunda adım atmamız için davaların tamamının geriye çekilmesi gerekiyor” şeklindeydi.
Bu davaların geri çekilip çekilmediği konusunda ise şahsen ben bir bilgi sahibi değilim. Benim bilgi sahibi olup olmamam da önemli değil. Önemli olan bu konuda hangi aşamada olunduğudur.
Kocaoğlu’nun açıklamasında dikkatimi çeken bir başka nokta Demirtaş’ın yaratmaya çalıştığı suni gündem tespitidir. Madem Kocaoğlu bu tartışmaları suni gündem olarak değerlendiriyorsa, İzmir’i doğru gündeme sürüklemek zorundadır.
Ama gördüğüm kadarıyla İzmir’de Kocaoğlu’nun önderlik ettiği böyle bir gündem maalesef yok.
“Gavur İzmir” tartışmasından, “kentin yeni amblemlerine” kadar herkesin tartıştığı gündemde maalesef şehrin emini Kocaoğlu’nu göremiyoruz.
Gençlere verilen 10 basket topu sonrası “İzmir spor kenti olacak”, iki sanatçının verdiği konserden sonra “İzmir kültür kenti olacak”, bir hastane başhekiminin nezaket ziyaretinden sonra, “İzmir sağlık başkenti olacak” şeklindeki gündem yaratan açıklamalar dışında tabii ki…

YENİGÜN 30 - 07 - 2008

28 Temmuz 2008 Pazartesi

Satranç gibi

Ulusal siyasette fırtına esiyor, yerel siyaset de ister istemez bu fırtınadan etkileniyor.
Konu CHP’nin İzmir Büyükşehir Belediye başkan adayı...
1 - Aziz Kocaoğlu: Kendisi halen büyükşehir başkanlığı yaptığı için en büyük güvencesi CHP Genel Başkanı Deniz Baykal. Kocaoğlu’nun İzmir örgütünde desteği yok. Destek verenler ise daha çok genel merkeze muhalif isimler.
2 - Mehmet Ali Susam: Bu isim son günlerde çok fazla kulağıma gelmeye başladı. Sadece kendisi ile siyaset yapanlardan değil, toplumun farklı kademelerinden Susam ismi gündeme getiriliyor. Ancak benim kanaatim Susam’ın kendine yakın bir ismi adaylığa önereceği, kendisinin ise genel merkezde yerel seçim sonrası yapılacak kurultayda etkili olacağı yönünde.
3 - Hakan Tartan: Bu isme dikkat. Son günlerde CHP’nin her etkinliğinde görmeye alıştığımız Tartan’ın en büyük avantajı Doğan Grubu. Ancak Tartan İzmir örgütünden de destek peşinde. Şu günlerde Abdürrezzak Erten ekibi ile yakınlaşmış durumda. Geçtiğimiz haftalarda bazı ilçe başkanları ile yenen yemek bunun en büyük göstergesi. Erten, Susam’ın İzmir’in patronu olarak anılmasına karşı yeni stratejiler geliştirmek zorunda. Kendisi ve elindeki kadro ile bunu ne kadar gerçekleştirebilir, hep beraber göreceğiz.
4 - Hüseyin Aslan: Genel Başkan ile birebir görüşen Aslan’ın da en büyük handikabı İzmir örgütü. Ancak Aslan genel merkezde İzmir konusunda etkili olmak isteyecek bazı isimlerle birlikte hareket edebilir. Bunun sinyalleri gelmeye başladı bile.
5 - Işılay Saygın: Her ne kadar bazı gazeteci arkadaşlarım şiddetle karşı çıksa da Deniz Baykal’ın partiyi götürmek istediği yöne en uygun adaylardan biri. Kendisinin geçtiğimiz haftalarda Baykal ile görüştüğünü de bir dip not olarak geçelim bu arada.
6 - İlçe belediye başkanları: Baykal’ın son hamle olarak düşündüğü isimler. İzmir üzerinde yaşanabilecek büyük tartışmalar sonrası Baykal’ın öne süreceği taşlar arasındalar.
7- Sürpriz aday: İzmir’i taşıyabilecek, parti içi tüm tartışmaları durdurabilecek isim. Sadece Baykal’ın kafasında. Bundan fazlasını söylemek şimdilik gereksiz.
Aslında kararı verecek olan tek merci Deniz Baykal. Belki de parti içerisinde ilk kez bu kadar güçlü Baykal. Ve istediği ismi atamak ya da atatmak konusunda hiç çekinmeyecek, parti içi dengeleri hiç göz önüne almayacak.

NOT 1: Geceleri İzmir restoranlarını dolaşan bir siyaset muhabiri pek çok yeni birlikteliklere rastlayabilir.
NOT 2: Bornova çok karışacak çok. Öyle ilginç isimler gündeme geliyor ki, ben bile şaşırıyorum.

YENİGÜN 28 - 07 - 2009

25 Temmuz 2008 Cuma

3. dede vakası

Önce Önder Sav, ardından Nuri Batuhan, şimdi de Hasan Tahsin...
Üçünü de ortak özelliği telefonlarının dinleniyor olması. Ancak kendi hatalarından dolayı...
Önceki gün öğle saatlerinde cep telefonum çaldı, arayan Hasan Tahsin’di... Birkaç kez "alo" dememe rağmen bir yanıt alamadım. Tabii ki telefonu kapatmayarak dinlemeye devam ettim.
Hasan Tahsin yolda yürüyor ve kankası Macit Sefiloğlu ile gelişen olayları yorumluyordu.
İkilinin üzerinde durdukları konular
1 - Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu...
2 - Işılay Saygın’ın Büyükşehir adaylığı...
3 - Ergenekon davası
4 - Çocuklarının eğitim durumları...
5 - Musavvat Dervişoğlu’nun siyasi geleceği...
Yapılan yorumları buradan aktarmam mümkün değil. Yoksa bir telekulak skandalı yaratabilirim ki, yukarıda adı geçenler ile siyasi sorunlar bile yaşayabilirim.
İkili uzun konuşmalardan sonra bir yere ulaşıp herkese "merhaba" demeye başladı. Bunların arasında Serdar Öztürk’ün sesini duyunca Yenigün Gazetesi’ne geldiklerini anladım. Bir başka telefondan Serdar Öztürk’ü arayarak Hasan Tahsin’in telefonunu uzun süredir dinlediğimi, kendisini bu konuda uyarmasını istedim.
Sonunda durumu kavrayan Hasan Tahsin korku ile telefonu kapattı…

NOT 1: Konu içerikleri bende gizlidir. Ancak bir bölümü birebir görüşmelerde taraflara aktarılacaktır.

NOT 2: Benim hakkımda konuşmuş olsalardı, hepsini noktasına virgülüne kadar yayımlayacaktım.

NOT 3: Macit Sefiloğlu’na Saygın yazısı üzerine gelen telefonlar kendi hatasından kaynaklanmaktadır. Kadının ismi gündemdeyken ve bundan mutlu iken sert çıkışının sonuçları maalesef böyle olur.

NOT 4: Bornovalı Ali Darcan benim telefonum üzerinden Hasan Tahsin’e bir mesaj gönderdi. Cumartesi akşamı kendi çiftliğinde oğlak güveç ile kelle tandır partisi düzenlediğini ve Tahsin’i davet ettiğini ilan etti.

DİP NOT 1: Son iki gündür İzmir CHP’de yaşanan toplantıların hem katılımcıları ilginç hem de içerikleri... Bir iki gün içerisinde içerik tartışmaları basına yansıyacaktır.

DİP NOT 2: Türkiye’de çok ilginç gelişmeler oluyor. Önümüz gerçekten biraz karanlık...

YENİGÜN 25 - 07 - 2009

23 Temmuz 2008 Çarşamba

Notlar, notlar

* Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Başhekimi ve rektör adayı Prof. Dr. Sedef Gidener hakkında ortaya atılan iddialar herkesi şaşırttı. Gidener’in bugüne kadarki duruşunu da dikkate alarak asılsız iddiaların arka planında başka beklentilerin olduğu kesin. Seçimde diğer adaylara fark atarak birinci çıkan, YÖK listesinde de sırasını koruyan Gidener’in üzerinde kimler, ne için oynuyor? Bunların yanıtını cumhurbaşkanının imzasından sonra tartışmaya açacağız.
* İzmir milletvekilleri suda arsenik konusunda bir toplantı yapmış CHP İzmir İl Başkanı Kemal Karataş ile… Ancak biraz geç bir toplantı değil mi bu… Milletvekillerinin konu hakkında çok daha önce bilgilendirilmeleri gerekiyordu. Olay sadece belediyecilik değil çünkü. Siyaset su krizinin önüne geçti açıkçası.
* Herkes bir şey söylüyor. Ancak görüldüğü kadarıyla kimse bir ay sonrasını bile göremiyor. Yorumlarına güvendiğim gazeteciler, siyaset bilimciler ve hatta politikacılar bile Eylül ayında nasıl bir Türkiye sorusuna tatmin edici öngörülerde bulunamıyorlar. Artık açıkça “Bilmiyorum, tahmin edemiyorum” yanıtı veriyorlar. Bu kadar belirsizlik Türkiye’yi nasıl taşır gerçekten çok zor.
* Belki de ilk kez bu kadar çok aday adayı var ortada. Kim daha ileride, kim daha geride tahmin etmek güç… Yerel seçimlere 7 ay kala aday adaylarının medyada boy göstermesi ve net açıklamalar yapması şaşırtıyor beni.
* CHP’nin İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı için sürpriz bir aday tartışması gündemde. Adayın isimlerin belirleneceği tarihten birkaç gün önce ortaya çıkacağı konuşuluyor CHP kulislerinde. İzmir’i taşıyacak, parti örgütlerinin içine sindireceği yeni adayın kim olduğu konusunda benim de kafam karışık. Bekleyip görmek dışında yapılacak bir şey yok. Sonuçta bu kararı genel merkez ve hatta genel başkan verecek.
* 700 hektarlık genç bir ormanın yanışı insanı gerçekten üzüyor. Hele bir de o orman yolunu çok uzun süredir kullanıyorsanız, üzüntünüz daha da büyüyor. İzmir’in belki de son dönemlerdeki en güzel ve genç ormanı bir gün içerisinde kül oldu. Gerçekten yazık…
* Karşıyaka, Balçova, Naryıdere ve hatta Bornova’da çeşitli mangal, çay ve bira partilerinin değişmez ismi Hasan Tahsin, Konak Belediye Başkanı Muzaffer Tunçağ’ın ev sahipliğini yaptığı mangal partisine davet edilmediği nedeniyle bugünlerde hayli üzgün.

YENİGÜN 23 - 07 - 2008

21 Temmuz 2008 Pazartesi

Siyasetin malzemesi

Herkes merak ediyor, Işılay Saygın ismi neden ortada dolaşmaya başladı diye...
Bunun nedeni ben değilim. Bu sorunun yanıtını almak isteyenlerin Işılay Saygın ismini gündeme getirenlere sormaları gerekiyor.
Benim yazdıklarımı uzun süredir okuyanlar, 2001 yılında Ahmet Piriştina’nın da CHP’ye geleceğini ilk kez iddia ettiğimi hatırlayacaklardır. Piriştina, o günlerde "CHP’den aday olacak ısınız? sorusuna beni işaret edip, "Kendisine sorun, yazan o" yanıtını vermişti. Ancak Piriştina’nın yakın çalışma arkadaşları o günlerde CHP’ye geçiş için Baykal ve genel merkez yöneticileri ile görüşüyorlardı.
Yazılarıma bakacak olursanız aslında çok aday adayı ismine de rastlayamazsınız. Dolayısıyla bu sütunda geçen isimler ya kendi çalışmalarına başlamışlar ya da birileri tarafından CHP’ye öneriliyorlar.
Işılay Saygın dışında Konak adayı olması halinde partiye gelecek diğer merkez sağ isim İTO Meclis Başkanı Necip Kalkan...
Kalkan 2007 genel seçimler sonrası şu açıklamayı yapmaktan hiç gocunmadı.
"Keşke Deniz Baykal’ın teklifini kabul etseydim. Bugün güle oynaya milletvekili idim. Ancak Mehmet Ağar’a söz vermiştim. Son dakikada karar değiştirmek bana yakışmazdı."
Böyle bir açıklama yapan birinin yarın Konak adayı olmasına hiç şaşırmamalıyız.
Gerçi bugüne kadar genel merkezden Kalkan konusunda bir duyum alınmadı. Ancak bu durum yarın bir Kutum alınmayacağı anlamına gelmiyor.
Işılay Saygın konusunda beni bir müdahalem söz konusu olamaz. Birçok siyasi gibi Işılay Saygın da beni pek sevmez.
Neden mi?
Haber Ekspres gazetesinde birinci sayfadan Saygın’ın bir toplantıda uyurken çekilen bir fotoğrafını basmıştık. Üstelik aynı fotoğrafta zamanın ANAP lideri Mesut Yılmaz’ın durumu fark edip çevresindekilere Saygın’ı işaret ediyordu.
Gazeteci - politikacı ilişkisinde bu risk her zaman vardır. Siyasetçiler kendilerini eleştiren gazetecileri pek sevmezler. Benim sütunum da daha çok eleştiri üzerine kurulduğu için çok sevilen bir köşe yazarı olmadığımı iyi biliyorum.
Gerçi bu durum açıkçası beni bağlamıyor. Adam hata yapıyorsa, farklı yerlerde farklı konuşuyorlarsa bunun kamuoyuna yansıtılması da gerekiyor bana göre. Çünkü oturdukları koltuk gereği kamuya malolmuştur politikacılar.
Siyasetin magazinleştirilmesi yönelik eleştiriye ise şu yanıtı vermem gerekiyor:
Siyasetin kendisi, siyasetçilerin ise büyük kısmı magazin yaptıkları için onları yazarken ister istemez magazine düşüyoruz.

NOT: Bu haftanın hareketli geçeceği açık.

YENİGÜN 21 - 07 - 2009

18 Temmuz 2008 Cuma

O, bir kadın

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na yeni isim konulu yazı hayli ilginç gelmiş okuyuculara… Tahminler çok… Bülent baratalı da diyen var, Yüksel Çakmur da… Ancak yazıda dile getirdiğim gibi adayın bir özelliğini yazmamıştım, anlaşılması zorlaşsın diye…
“O bir kadın…”
Milletvekilliği, belediye başkanlığı ve hatta bakanlık yapan, merkez sağdan oy toplayabilecek kadın adayı adayının ismini belirtmeme gerek yok sanırım.
İsmi tahmin eden okuyucumlarımdan bazıları, “O kadar da değil” dediler.
Ancak burası CHP… Konjoktür ortada… Yarın neler olacağını kimse tahmin edemiyor.
Edilse de ne olacak ki…
Herşey genel başkanın iki dudağının arasında değil mi?
Genel başkana bu gücü veren de CHP’lilerin kendileri değil mi?
Bu partide ön seçimlerin kaldırılmasına, delege sisteminin bozulmasına, genel başkanın güçlenmesi konusundaki tüzük değişikliklerinin yapılmasına neden olan CHP’lilerin kendileri değil mi…
O nedenle önümüzdeki süreçte yaşanacaklara kimsenin bir şey söylemesi gerekmiyor.
Yukarıda yaşanacak güçler savaşında kimin galip çıkacağı, kimlerin önlerinin kapatılıp, kimlerin önlerinin açılacağı bugün için belirsiz.
Eğer CHP genel seçimlerde ANAP ve DYP’nin bazı ağır toplarını aday gösterdi ise, aynı dönüşümün yerel seçimlerde yapılmayacağı garantisini kim verir ki…
O nedenle aday adayı arkadaşların dikkatine. Kendi bölgenizde aday adayı olmayı planlıyorsanız, sadece partideki rakiplerinize değil, daha geniş anlamda AKP dışındaki tüm rakiplerinizi kollamanız gerekecek.
Eğer çok sürpriz bir gelişme olmaz ise Türkiye AKP ya da onun yerine kurulacak parti ile AKP dışı güçlerin seçimine doğru gidiyor.

NOT 1: İzmir’deki bazı meclis üyelerinin Karşıyaka Belediye Başkanı Cevat Durak için methiyeler düzmesi beni hayli şaşırttı. Bizler köşe yazarı olarak Durak’ın yaptıklarını beğendiğimizi ifade ettik, Durak’tan önümüzdeki süreçte yeni projeler beklediğimizi belirttik ancak hiçbir zaman “Siz en büyüksünüz” şeklinde yorumlanacak açıklamalarda bulunmadık. Üstelik biz ne düşünüyorsak, hem yazılarda, hem küçük toplantılarda aynı çizgide dile getiriyoruz. Bir yerde farklı, diğer yerde farklı konuşmuyoruz.

NOT 2: Kurultay delegesi ve dahi genel sekreter Önder Sav’ın İzmir’deki en önemli ismi Nuri Batuhan’ın son iki haftadır ortalarda görülmemesi bazı kuşkuları öne çıkardı. Daha önce Deniz Baykal’ın ziyaretlerinde hep genel başkanın arkasında olan Batuhan’ın son ziyarette sadece havaalanında görülmesi, “Batuhan, ekipten kopuyor mu” sorusunu akla getirdi. Eğer bu sorunun yanıtı “evet” ise, ekip için durum gerçekten vahim. Yoksa Konak’ta ilginç bir dağılma süreci mi başladı.

NOT 3: Aziz Kocaoğlu biraz daha gayret ederse yaşamının tamamını suya ayıracak. Dün saat 13.00 sıralarında saat 14.00’te acil basın toplantısı yapacağı haberi gündeme düştü. Kocaoğlu’nun bu kadar acil toplantı istemesinin bir nedeni vardır tabii ki. Bekleyip göreceğiz.

YENİGÜN 18 - 07 - 208

16 Temmuz 2008 Çarşamba

Büyükşehir için yeni aday adayı

İzmir Büyükşehir Başkanlığı’na CHP’de yeni aday adayı…
O, eski bir belediye başkanı.
O, eski bir milletvekili.
O, toplumun geniş kesimleriyle diyaloga giren biri…
O, göçmenler üzerinde de etkili olacak bir isim…
O, merkezden de oy alabilecek bir…
O, gerektiğinde Türkiye’nin gündemine de taşınacak bir isim…

Tüm bu tespitler bana ait değil. Yeni aday adayına destek verenler bu özelliklerini öne çıkarıyor. Bir özelliği daha var. Ancak onu yazarsam aday adayının kimliği net biçimde ortaya çıkar. Gerçi yukarıdaki özellikleri de dikkate alındığında bu ismin bulunmaması mümkün değil.
Tabii ki CHP’liler bu isme nasıl bir tepki verecek o meçhul.
Bir bölümü destekledikleri kendi adaylarından dolayı bu isme karşı tavır koyacaklardır, bir bölümü ise “Kendi partililerimiz dururken, neden dışarıdan bir isim” sorusunu öne çıkaracaklardır.
Öyle ya da böyle bu ismin kamuoyunda çok tartışılacağı açık… Üstelik bu isme Konak’taki Güneydoğu kökenli bazı isimlerin de destek verecekleri bilgisi var ise elde, tartışmanın boyutlarının daha da yükseleceğini şimdiden hissediyor gibiyim.
İzmir’deki dengeler gerçekten değişti. CHP’nin son 5 yılda örgütlemeye çalıştığı yapının çökmesi de bu değişim sürecinin hızlanmasına neden oldu. Her ne kadar yapının tepesinde bulunanlar kendilerine destek veren ekibe, hala çok güçlü oldukları imajını vermeye çalışsalar da, güç kaybettikleri ekibin kendi içinde yüksek sesle dillendirilmeye bile başladı.Bu durumda İzmir’in diğer dengeleri, konjonktürün de etkisiyle parti içinde aktif rol oynamaya başladılar bile.
Mehmet Ali Susam’ın bir noktaya kadar bu değişimde etkili olduğu biliniyor. Ancak Susam dışında pek çok ismin de yaklaşan yerel seçimler için harekete geçtikleri görülüyor.
Bu nedenle yarın bir önemli isim daha Büyükşehir için CHP’den adaylığını açıklarsa şaşırmamak gerekiyor.

NOT 1: İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı bir açıklama göndermiş, iki gün önceki notuma yönelik. Açıklamasında bir yanlış anlaşılma olduğunu belirten Büyükşehir Belediyesi, Kocaoğlu’nun “Baratalı ile bir sorunu olmadığının” altını çift çizgi ile çizdi.

NOT 2: Karataş’ın gömlek kazandığı haberini atlamışım. O kadar çok bilgi geliyor ki, bir yerlere yazmadığım zaman arada unutulup gidiyor.

YENİGÜN 16 - 07 - 2008

14 Temmuz 2008 Pazartesi

Camiye imam olmak

Bir önceki yazımda göçmen dernekleri ve onların izledikleri siyaset üzerinde durmuş, bazı derneklerin yaklaşan yerel seçimler öncesi adayların belirlenmesinde etkili olmak için bazı girişimlerde bulunduğunun altını çizmiştik.
Deniz Baykal’ın İzmir ziyaretinde etkili olan göçmen derneği Ege Balkan Rumeli Dernekleri Federasyonu’ydu. Bu ekibin yemek organizasyonunda en hareketli ismi yönetim kurulu üyesi Adnan Hocaoğlu idi.
Bir önceki dönem CHP’den Bornova Belediye Başkan adayı olan Hocaoğlu siyasi kariyerini CHP içinde sürdürüyor. CHP’nin İzmir milletvekili Mehmet Ali Susam’ın göçmen olması ve esnaf birlikleriyle sürdürdüğü ilişki bu yemeğin bu kadar başarılı geçmesinde etkili oldu.
Batı’daki bütün STK’lar politiktir. Daha doğrusu bir parti ile yakın ilişki içersindedir. Alman vakıflarının en güçlüleri ilişkide oldukları siyasi partiler ile birlikte anılırlar.
Dolayısıyla Türkiye’de de buna benzer bir gelişme yaşanıyor. Eskiden olduğu gibi "Ben her partiye eşit mesafedeyim" demek yetmiyor. Eşit mesafede olurken, alt taraftan aday belirleme sürecine katılma dönemi ise tamamen geçti.
Bugünün siyasi konjoktörü sivil örgütlerin tavır sergilemesini gerektiriyor.
Eğer başbakanın yemeğini siz organize ediyorsanız, siz, "Ben taraf değilim" deseniz de geçerli değil. Bu noktada toplum sizi zaten bir yere koyuyor.
Yine önceki yazımda belirttiğim gibi bugünden itibaren her camide aynı imam görev yapmıyor. Caminizi belirleyin ki, kıblenizin ne olduğunu öğrenelim.

NOT 1: Yenigün dün ilginç bir haberi sütunlarına taşıdı. Kocaoğlu - Baratalı gerginliğini... Ben büyükşehir belediye başkanına hiç yakıştıramadım bu tavrı. Böyle bir tartışmanın yaşanmadığı açıklaması ile daha vahimdi.

NOT 2: Her koyun kendi bacağından asılır. Önümüzdeki süreçte ayaklarından asılan çok koyun göreceğiz gibi...

NOT 3: Bornova her geçen gün karışıyor. Umarım birileri neşteri hazırlamıştır.

YENİGÜN 14 - 07 - 2008

11 Temmuz 2008 Cuma

Herkesin yeri ayrı

Deniz Baykal’a önceki akşam verilen yemek bazı karışıklıklara neden olmuş. İzmir Balkan Dernekleri Federasyonu bir basın açıklaması yaparak yemeğe kendilerinin son dakikada çağırıldıklarını belirterek Baykal’ı kınayan bir açıklama yaptılar.
İzmir Balkan Dernekleri Federasyonu, bundan bir süre önce Başbakan Erdoğan’ın İzmir ziyaretinde bizzat kendi organizasyonları içerisinde bir akşam yemeği düzenlemişler, bir anlamda siyasi bakış açılarını ve perspektiflerini ortaya koymuşlardı.
Her camiye aynı imam olmaz. Dolayısıyla ana muhalefet partisi liderine yönelik yemek organizasyonunda farklı isimler bulunacak, farklı sivil toplum örgütleri lokomotif grevi üstleneceklerdir.
Bu tür hemşeri dernekleri nedense seçimler öncesi her organizasyon, her toplantıda bulunmak isterler. Amaç hem sağda hem de solda oluşabilecek grupların içerisinde olup, kendilerine yakın isimlerin siyaset sahnesine çıkmalarını sağlamak.
Ancak bugün öyle günlerden değil. Türkiye’deki kamplaşma toplumun her kesiminde olduğu gibi siyaset alanında da kendini gösteriyor. Bir grubun içinde olanlar ya da görüntü verenler karşıt grup tarafından dışlanıyor. Baykal’a verilen yemeği de bu çerçevede değerlendirmek gerekiyor.
Eğer bir sivil toplum örgütü, AKP liderine ve başbakana yemek veriyorsa, bugün kalkıp “Bizi Baykal’ın yemeğine davet etmediler, kınıyoruz” şeklinde bir açıklamada bulunmaları günün siyasi konjoktürüne bile aykırı…
Baykal’ın yemeğinde Susam şova değinmeden geçmek olmaz. Bir taraftan esnaf birlikleri gücü, diğer taraftan yemeği düzenleyenlerin balkan göçmeni olması Mehmet Ali Susam’ı gecenin yıldızı yapmış durumda.
Baykal bu gelişmelere nasıl bakacak?
Genel sekreter Önder Sav İzmir’in yeniden dizaynı konusunda hangi isimleri bu süreçte öne çıkartacak?
Bundan sonraki tartışmanın asıl mihenk taşları bu sorulara aranacak yanıtlar.
Eğer son iki gündür İzmir’de yaşananlara bakacak olursak, bir konsensüs ortamı sağlanmaya doğru gidiyor gibi… Bu ortamın oluşturulmasına önderlik edenler de gelecekte İzmir CHP üzerine daha çok söz sahibi olacaklar gibi görünüyor.

NOT: Deniz Baykal’ın İzmir gezisinin medya yansımaları da önemli. Sanırım CHP’liler hangi medyanın kendilerine daha yakın olduğunu, kimlerin ise başka yerlere doğru kaydığını bu süreçte anlamışlardır. Hala anlamadılar ise ellerindeki diplomalardan şüphe edeceğim.

YENİGÜN 11 - 07 - 2008

10 Temmuz 2008 Perşembe

Baykal ve sıcak

Gündem sıcak, İzmir daha da sıcak…
Baykal da Karşıyaka’daki konuşmasını “İl başkanımı, açılışlar için İzmir’in en sıcak gününü seçtiği için teşekkür ederim” diyerek sıcak bir mesaj verdi.
Açılışlar sırasında en çok iş ambulanslara düştü dünkü yazımda uyardığım gibi. Sıcaktan bayılanlar hastanelere taşındı.
Tabii bu bilgileri klimalı serin gazete ortamında toplamak hiç de kolay olmuyor!
Baykal’ın gezisinde en dikkat çeken nokta, tabii ki bu yazının yazıldığı saatlere kadar gruplar arası itiş kakışın yaşanmamasıydı. Hal böyle olunca bize de yazı malzemesi çıkmadı açıkçası.
Nerede o eski günler…
Baykal ESBAŞ Alt Geçidi’ni öyle bir açtı ki, kimse anlayamadı. Millet daha otobüslerden inmeden açılış tamamlanmıştı Baykal tarafından.
Yeşilyurt açılışı fena değildi, 9 Eylül Platformu’nun toplantısı da… Karşıyaka konuşmasında spor salonu tamamen doluydu.
Tabii ki milletvekilleri arasındaki çatışmanın bundan sonra atılacak adımlarda ne kadar öne çıkacağı, soru işareti.
Medyanın bir bölümü İzmir’deki parti kayıtlarını Mehmet Ali Susam’ın başarısı olarak değerlendiriyor. Susam’ın büyükşehir belediye başkanlığı konusundaki tavrı bir anlamda belirleyici olacak önümüzdeki süreçte.
Ancak görünen o ki, günümüz konjoktürü ve her şeyin Deniz Baykal’ın iki dudağı arasında olduğu gerçeği nedeniyle, CHP’de son yıllarda belki de ilk kez birlik ve beraberlik mesajı veriliyor.
CHP İzmir’deki genel havanın en iyi alınacağı yer, iki gece üst üste yenecek olan toplu yemekler. İşte bu yemeklerde aday adaylarının durumu, Baykal’a yakınlık derecesi çok daha rahat ölçülebilir.
Ya Kocaoğlu’nun durumu?
Yeşilyurt açılışında Baykal’dan biraz uzakta kalan Kocaoğlu, açılışlarda önemli rol oynamadığı için gölgede kaldı.
Uzun ve sıcak yaz ortamında siyaset hareketli ve giderek de hareketleneceğe benziyor.
Yine de bizim için önemli olan bu hareketliliğin arkasından gelecek olan çatışmalar.

NOT: Açılış programı Baykal tarafından pek beğenilmemiş.

YENİGÜN 10 - 07 - 2007

8 Temmuz 2008 Salı

Tüm yollar Baykal’a çıkar

CHP Genel başkanı Deniz Baykal bugün İzmir’de… Farklı yerlerde açılışlara katılacak olan Baykal’ın tavrı herkes tarafından merakla bekleniyor.
Baykal kime göz kırpacak, 9 Eylül Platformu’na nasıl davranacak, belediye başkanları ile ilişkileri ne düzeyde olacak, aday adaylarından hangileri genel başkanın yanına kadar gidip kendilerini tanıtma şansı bulacak, aday adaylarını hangi milletvekilleri ve parti yöneticileri Baykal’ın yanında destekleyecek.
Tüm bu soruların yanıtları yaklaşan yerel seçimler çerçevesinde Baykal’ın İzmir’e bakışını netleştirecek.
Bugün CHP’de herkes bir şeyi net olarak biliyor: Yerel seçimlere kadar kararları Deniz Baykal verecek. Parti yönetiminde bulunan ikinci isimler, sadece belediye meclis üyelikleri ve il genel meclisi üyeliklerinin belirlenmesinde etkili olacaklar.
Dolayısıyla iktidar olmanın yolu Deniz Baykal’dan geçiyor.
Ortada bir Ergenekon tartışmasıdır gidiyor… Bugünlerde isimleri revaçta olan bazı paşalar var. Daha önce de bazı paşalar kamuoyunun gündemindeydi. Her gün gazeteler ve televizyonlara Türkiye’nin siyasi ve ekonomik gidişatı hakkında beyan veriyorlardı. Ancak şimdi onlar ortada yok, başka paşalar gündemde. Buca’da ismi bir meydana verilen paşa ise sanki kayıplara karıştı. Emekli olduktan sonra büyük şirketlerin yönetim kurulu üyeliğine getirilen paşalardan da bugünlerde ses çıkmıyor.
Amaç Türkiye’nin demokratik hukuk devleti olması ise güncel tartışmaların dışına çıkıp taraf olmadan doğru adımları atmak gerekiyor. CHP Genel Başkanı’ndan da beklenen bu bence. O bunun ne kadarını yerine getiriyor?
Buna halkın kendisi karar verecek.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun su konusunda yaptığı açıklama kimseyi tatmin etmedi. Bir önceki yazımda da söylediğim gibi, “İzmir’e Mars’tan temiz su getireceğiz” şeklinde çok çarpıcı bir açıklama olmadıktan sonra mümkün değil halkı ikna etmek. Kocaoğlu su konusunda çuvalladı ve bunu ortadan kaldırmak için yaptığı basın toplantısı da açıkçası bir işe yaramadı. Suyu alan Üsküdar’ı geçti, biz hala Bornova’da bekliyoruz.
Sudan yaralı Kocaoğlu suyu bırakıp başka konulara yoğunlaşmalı. Eğer Melih Gökçek ya da bir başka AKP’li yerel seçimler öncesi suya benzer bir gündem yaratacak olur ve bunu taşırsa, Kocaoğlu’nu kardeşi Hasan Tahsin bile savunamaz.

NOT 1: 9 Eylül Platformu konusundaki tartışmalar artıyor. Kürt kökenli bazı CHP’liler ile Türk buduncuları arasında Balçova bazında ortak bir tavrın geliştirildiğine dair duyumlar geliyor. Siyasetin bu kadar çorba olduğu bir ortamda bile bu ortaklık fazla garip…

NOT 2: CHP İzmir İl Başkanı Kemal Karataş ile Karataş’ın bahçesinde yemek yiyen ilçe başkanları sayısında hayli artış var. Bir taraftan ekiplerine “Biz il başkanına karşıyız, onu yakında indireceğiz” diyorlar, diğer taraftan il başkanının bahçesinde rakı-balık-kavun üçlemesi yapıyorlar. Bakalım ekipler ne zaman uyanacak? Gerçi ortada dönen dolaplara uyananlara bu kez “hain” damgası yapıştırılıyor.

NOT 3: Çarşamba ve Perşembe günü İzmir’de hava sıcaklığı 41 dereceyi bulacak. Baykal’ın açılışlarını düzenleyen arkadaşların 5-10 ambulansı miting alanlarında bulundurmaları şart. Etkin üye yaş ortalaması 50 ila 70 arasında olan CHP’nin kalp krizi ve tansiyon konusunda dikkatli olmasını öneriyoruz.

YENİGÜN 09 - 07 - 2008

7 Temmuz 2008 Pazartesi

Notlar

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal İzmir’de olacak, Çarşamba günü… Karşıyaka Belediyesi’nin açılışlarına katılacak. 9 Eylül Platformu ile birlikte olacak. Bu platformun üzerine o kadar fazla spekülasyon var ki… Bence Baykal bu görüşme öncesi iyi bilgilendirilmeli platformun tarihçesi üzerine…
Aziz Kocaoğlu bugün su üzerine önemli açıklamalarda bulunacakmış. Kusura bakmasın ancak herkes su konusunda Kocaoğlu’nun üzerinde o kadar zıpladı ki, ne tür bir açıklama yapacağını gerçekten merakla bekliyorum. Belki de Mars’ta su bulmuş ve bunu İzmir’e aktarma konusunu işleyebilir Kocaoğlu. Bundan başka bir açıklama da doyurucu gelmez İzmirli’ye…
Bazı CHP ilçe başkanlarının rahatsızlıkları kulağıma kadar geldi. “Bu iş olacak” diyerek bir defa taraftarlarınızı memnun edebilirsiniz. Belki ikinci kez aynı yemeği masaya sunabilirsiniz. Ancak aynı servisle üçüncü kez toplumun karşısına çıkarsanız, gelecek her türlü reaksiyona hazır olmanız gerekli. Hazır değilseniz, o sizin sorununuz olur.
Türkiye Minikler Basketbol Şenliği dün sona erdi. Hem de Ülker sponsorluğunda… İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin tüm altyapısının kullanıldığı bu organizasyonun bence Büyükşehir tarafından yapılması gerekiyordu. İzmir ve Ülker aynı karede hiç de hoş görünmedi. Büyükşehirin öncülüğünde Türkiye çapında böyle organizasyonlara ihtiyaç var.
Ergenekon konusunda herkesin kafası karışık. Birilerinin çıkıp halka bilgi aktarması gerekiyor. Bu kadar karışık ve kirli bilgi akışı içerisinde sorunun özü kaçıyor. Bu konuda taraf olmak yerine gerçeklerin ne olduğunu görmek önemli. Taraf olduğunuzda meselenin gerçek yüzünü yakalama olasılığı maalesef düşüyor.
Siyasetin bu hafta içerisinde hızlanacağı kesin. Baykal’ın gelişi ile birlikte yerel yönetimlere aday olan tüm isimleri meydanlarda görmek mümkün olacak. Başkan aday adayları, meclis üyeliği bekleyenlerin tamamı, Baykal’ın peşi sıra İzmir’i tavaf edecekler. Kısa bir el sıkışma, bir gülümsemeden çıkarılacak sonuçları şimdiden duyar gibiyim. Hatta bazıları “Tamam, genel başkan beni işaret etti” bile diyecek. Listelerin açıklandığı güne kadar da böyle devam edecek genel tavır. Ya sonra mı? Herkes başlayacak, “Bu genel başkan ile devam etmek mümkün değil” demeye…

DİP NOT: Hasan Tahsin’i hala göremedim. Kendisini merak ediyorum. Onu görenlerin gazetedeki telefonlara başvurmalarını talep ediyorum.
 
YENİGÜN 07 - 07 - 2008

4 Temmuz 2008 Cuma

Sağdan, soldan…

Atatürk’ün kalacağı otele ödeme yapılması için İzmir Ticaret Odası’nda bir tartışma varsa, tarihi açıdan gerçekten önemlidir.
Bir dönemin, özellikle de cumhuriyet döneminin ilk yıllarında yanan yıkılan bir kentin ticari hayatının nasıl toparlandığı yine tarihi açıdan gerçekten önemlidir.
İzmir Ticaret Odası Ekrem Demirtaş yönetimi altında belki de ilk kez bu kadar doğru bir iş yaptı ve yıllardır kapalı kapılar arkasında kimsenin ulaşamadığı bir dönem tarihini ortaya çıkardı.
İzmir Ticaret Odası Meclis Karar Defterleri (1922 – 1930), İzmir Ticaret Odası İzmir İdare Heyeti Defterleri (1926-1930), İzmir Ticaret Odası Meclis Zabıt Defterleri (1926-1930) ve İzmir Ticaret Odası Komisyon Defterleri (1925-1929) adı altında 4 ciltlik esere imzasını koyan tarihçi Fikret Yılmaz’a teşekkür etmek istiyorum.
Tabii ki, bazı özel, aslında uluslararası nedenlerden dolayı İzmir Ticaret Odası protokolünde olmadığım için elime geç ulaşan bu hazineyi geleneksel protokol kurallarını hiçe sayarak derinlemesine inceleyeceğimi buradan bildirmek isterim. Gerçi bu kitapları derleyen Fikret Yılmaz olmasaydı bu kitaplara ulaşmak zor olacaktı.
CHP’de bir yemek operasyonudur gidiyor. İl Başkanı Kemal Karataş iki gece önce metropol ilçe başkanları ile yemekteydi. O ne yemekti öyle. Süt dökmüş kedilerin birlikteliği içinde geçen yemekten şu sonuç çıktı: Herkes görevini yapacak.
Yemek sahibinin Narlıdere Belediye Başkanı Abdül Batur olması da bir başka ilginç not tabii ki…
İlçe başkanlarından biri de önceki akşam yine İl Başkanı Kemal Karataş ile Dünya Barış Anıtı’nda çay içmekle meşgulmüş. Hafif bir çekiştirme olsa da bunu siyaseten normal karşılıyorum. Ancak iki akşam üst üste il başkanı ve bir ilçe başkanının birlikte olmalarını nedense pek anlayamadım. Eğer anıta yarım saat önce gelseydim, duruma bir miktar müdahale edebilirdim.
Ne yapalım millet siyaset yapıyor, biz ise çok yakın arkadaşımızın annesinin ölümü nedeniyle mezarlık ziyareti…
Aslında baktığımızda il başkanlığı seçiminde tüm metropol ilçe başkanlarının İl Başkanı Kemal Karataş’a desteği herkesçe biliniyordu. Ne olduysa seçim sonrası oldu, çizgiler şaştı. Şimdi yeniden doğru çizgiye mi geliniyor acaba…
Tabii ki, bunun bir başka açıklaması olabilir.
“CHP Genel Başkanı Deniz Baykal 9 – 10 Temmuz’da İzmir’de olacak. Programın yoğunluğu ve Türkiye’nin içinde bulunduğu durum nedeniyle herkes el birliği içinde çalışmak zorundadır.”
Bu da kabul edilebilir bir açıklama.
Ancak gerçeğin ne olduğu daha sonraki süreçte kendini gösterecektir. Evrilenler, kıvrılanlar, çizgi değiştirenler, derenin üzerinde atı beğenmeyenler vs…
CHP İzmir İl Başkanı Kemal Karataş önceki gün öğle yemeğinde bu kez bazı belediye başkanlarıyla birlikteydi. Önce Cumhuriyet Gazetesi ziyaret edildi, ardından kale arkasındaki ciğerci. Yemekte Abdül Batur ve Muhsin Kara da vardı. Bir de kel birinden bahsedildi, ancak çözemedim. Bilgiyi veren İzmir kökenli bir gazeteci olup kentte uzun süre yaşamadığı için bölgenin yeni siyasi figürlerini tanımıyor maalesef. Yoksa o yemekten de çok bilgi çıkar ve bir şekliyle bana ulaşırdı.

NOT 1: Bornova’da yeni bir aday var. Şinasi Yenigün. En çok karışacak ilçelerden biri olmaya aday Bornova… Bakalım Kocaoğlu, Bornova için nasıl bir tavır sergileyecek.

NOT 2: Bir telefon ile yemekte kavga çıkarılır mı? Vallahi ben de bilmiyordum, ama oluyormuş…

NOT 3: Hasan Tahsin’den haber yok. Kendisinin yazdığı gibi evde oturup bekliyor mu yoksa…

YENİGÜN 04 - 07 - 2008