Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

17 Nisan 2001 Salı

Haydi barış sofrasına!

TÜYAP Kitap Fuarı etkinlikleri çerçevesinde Evrensel Basım Yayın’ın düzenlediği, “Ege’nin iki yakasından yükselen ses; haydi barış sofrasına” başlıklı panel önceki gün yapıldı. Panele konuşmacı olarak; TYS Genel Başkanı Cengiz Bektaş, Aliağa Belediye Başkanı Hakkı Ülkü ve ÇGD Ege Şube Başkanı Süleyman Gençel katıldı. Panelde ilk konuşmayı yapan Hakkı Ülkü, geçmişte, Menemen, Foça, Bergama, Kınık, Dikili, Aliağa Belediye Başkanları olarak Bakırçay Belediyeler Birliği’ni kurduklarını hatırlatarak birliğin yaptığı en önemli işin de Türk-Yunan Dostluğuna yeni bir açılım getirmek olduğunu belirtti. Geçmişte, politikacıların açıklamalarıyla gerginleştirilen ilişkilerden ülke ekonomisinin zarar gördüğünü, silahlanmaya daha çok harcama yapıldığını belirten Ülkü şöyle konuştu; “17 Ağustos depreminden sonra o dönemde yapılan girişimlerin olumlu sonuç verdiğini gördük. Bizden daha fazla barış eli uzatıldı. Dostluklar zamana ve zemine göre modaya uyar gibi sürdürülmemeli. İlle deprem beklemeyelim. Halklarımız barış içinde ve kardeşçe yaşamak istemesine rağmen, bunu haykırmasına rağmen iktidarlar, bu barışı ve dostluğu zaman zaman engellemekte. Gerek Yunan gerek Türk iktidarları halkların arasındaki gerginliklerden güç almayı özellikle politik malzeme olarak kullanmaktalar”.
Cengiz Bektaş da konuşmasında barış ortamının insanlaşmanın ortamı olduğunu belirterek, “Bu ortamı savaştan çıkarları olanlar bozmak için ellerinden gelen herşeyi yapıyorlar” dedi. “Midilli de diyor ki her gün benim soframdan bir tabak alınıyor, silah satıcıları kendi doygun, rahat yaşamlarını sürdürebilsinler diye” diyen Bektaş, barışı sağlamayan aklın akıl olamayacağını söyledi. Bergama ve siyanür sadece bizim sorunumz değil Edremit körfezi kirlendiği zaman da karşı taraf etikelenecek. savaş çıkacam diye hemen kendisine elbise diktiren başbakanlardan ibaret olmadığını belirten Bektaş düşmanlığın ortak kültür ürünlerine de zarar verdiğini belirtti. Bektaş şöyle konuştu; “Okullarda okutulan kitaplara gelinceye dek kimse bana düşmanlık öğretmedi. Yanlşı tarih bilgileri ile beni zaehirleyinceye dek. Her iki taraf da da. Biz barışın değerini anlatmakla sorumluyuz.

Aynı yağmurun altında ıslanıyoruz

Süleyman Gençel ise, konuşmasında iki toplum arasındaki farklılkları dile getirerek, en ciddi eksikliğin bilgi akışı eksikliği olduğunu belirtti. Her iki tarafın birbirini çok iyi tanımadığını belirten Gençel, Türkiye’de toplumun yüzde yetmişinin merkez sağ ve sağ yüzde otuzunun ancak sosyal demokrat ve sol görüşlü olduğunu, buna karşılık Yunanistan da ise durumun tam tersi olduğunu belirtti. Yunanistan halkının ikinci dünya savaşında işgale uğradığında faşizme karşı savaş verdiğini hatırlatan Gençel, Yunanistan’daki Albaylar Cuntası’nın başındakilerin de halkın karşı çıkışıyla yargılanıp hapse girdiğini dile getirdi. “Birisi darbesiyle karşı karşıya gelmiş sorunu çözmüş ve demokratik yapılanmasını sağlamış, diğeri ise 1982 Anayasını hala sırtında taşımak zorunda olan maalesef yarı demokratik diyebileceğimiz bir ülkedir” diyen Gençel, son günlerde gidilen silah indiriminin yeterli olmadığını TSK’nın önümüzdeki on yıl içinde yüz milyon dolar yatırım yapmayı planladığını, bu yatırımın tamamen ortadan kaldırılması gerektiğini belirtti.
 
EVRENSEL 17 - 04 - 2001