Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

25 Eylül 2002 Çarşamba

Yemek izlenimleri

Önceki gün CHP İzmir İl Yönetimi'nin, CHP İzmir 1. ve 2. Bölge adaylarını tanıtmak, ilişkileri geliştirmek için Haber Ekspres çalışanları için düzenlediği yemeğe katıldım. Adaylardan ilk 5 sırayı alanlar yemekte hazır bulundular. Bir anlamda seçilecekleri garanti olanları yemeğe çağırmış il yönetimi. 6. sıradan 12. sıraya kadar olan adaylar ise "belki seçilir" statüsünde anlaşılan. İl Başkanı Alaattin Yüksel'e göre, problemli gazeteci olduğum için, masanın bir köşesine atılmışım. Masanın ortasında yeralan il başkanının sağ yanına Haber Müdürü Macit Sefiloğlu'nu, sol yanına ise Politika Muhabiri Ahmet Çınar'ı oturtmuşlar. Bir anlamda il başkanını koruma görevi vermişler bu ikiliye. İkisi de ateşli Yüksel taraftarı olarak gülümsüyorlardı masada...
Neyse, benim yanımda birinci ithal aday Hakkı Akalın vardı. CHP'nin iktidara gelmesi halinde Sağlık Bakanı olarak değerlendirilen Akalın, aklı başında biri. Ancak bütün gün Bayındır, Kiraz, Beydağ arasında mekik dokuduğu için yorulmuş, "Benim buralarda işim ne" der gibiydi bakışları. Ünlü kalp doktoru, seçim heyecanından sigarayı da fazlalaştırmış.
Karşımda ise ikinci ithal aday Enver Öktem bulunuyordu. Daha İzmir'e gelmeden, ortaya çıkarılan dosyalar nedeniyle kamuoyunda çok tartışılan Öktem, doğal olarak çekingendi. "Siz gazetecilerden korkulur" diye başlıyordu sözlerine, "Sizinle uğraşmak zor" diye bitiriyordu.
İl Başkanı'nın CHP'nin dünü, bugünü ve yarını konulu uzun açıkhava söylevini dinlerken "ayıp olmasın" diye yemek yemekten vazgeçtik. Ancak konuşma giderek söyleve dönüştü. İlk isyanı Türkan Miçooğulları başlattı. Bir çatal, iki çatal derken, Miçooğulları'nın izinden ben, Akalın ve Öktem geldi... Zaten biraz daha beklesek, aç kalacaktık.
En Kemalist gazeteci Hasan Tahsin sürekli not tuttu. Anlaşılan çok beğendi Yüksel'in sözlerini.
Masanın orta yerinde "herşeyi bilen adam" İl Başkan Yardımcısı Kadir Sinan oturuyordu. Ergül Satıç ile konuştuğu tek konu tabii ki Ticaret Odası. Ancak Demirtaş hala başkan. Bir başkanı indirmeyi başaramadılar.
Masanın diğer ucu ise ayrı bir alem. Uğur İşven, Talat Kırcan ve Mustafa Yılmaz, diğer adaylarla "Ne olacak bu CHP'nin hali"ni tartışıyorlardı.
Mönü orta derecedeydi. Soğuklar, il başkanının söylevini dinlerken garsonlar tarafından yok edildi. İçki fena değildi. Siyasi atışma yüksekti. Alaattin Yüksel'in "erken yatalım, erken kalkalım, halkımız için çalışalım" baskısı nedeniyle erken dağıldık. Gece saat 03.00'e kadar "Ne olacak bu ülkenin hali" tartışması yaptığım Yücel Özen'i, Mehmet Yıldırım'ı aradı gözlerim...

HABER EKSPRES 25 - 09 - 2002

24 Eylül 2002 Salı

Doğru ve objektif olabilmek

Son günlerde gazetenin manşetlerine, siyaseten adlı sütuna ve özellikle bu köşedeki yazılara eleştiri yağmaya başladı. Eleştirinin fazla olması gazetenin okunduğunu, tartışıldığını, etki alanının giderek genişlediğini gösterir. Ancak, özellikle bana yöneltilen eleştirileri belirli gruplar altında toplayarak yanıtlamak istiyorum.
Eleştiri 1: Bizler yaşınız kadar gazete okuduğumuz için, gazeteciliği sizin kadar biliriz ve bir gazeteyi yönetebiliriz.
Yanıt 1: Öncelikle altını çizmemiz gereken nokta, gazete okumak ile gazete yapmak arasındaki farkın ortaya konmasıdır. Haberi oluşturmak, bu haberin kamuyu ilgilendirip ilgilendirmediğine karar vermek, haberin okuyucu tarafından algılanmasını sağlamak, gazetecilik mesleğinin temelidir. Bunun için yetenek, bilgi birikimi ve tecrübe gerekir. Eğer çok gazete okuyanlar gazetecilik yapabilseydi, bugün en iyi gazetecilerin çok okuyan, yüz yaşındaki insanların olması gerekiyordu.
Eleştiri 2: Siz bir genel yayın yönetmenisiniz. Sütununuzda yaptığınız eleştiriler çok sert. Genel yayın yönetmeni olarak dengeli olmanız gerekmiyor mu?
Yanıt 2: Türk toplumuna son 20 yıldır sunulan yayın yönetmeni tipi, insanlarla iyi geçinen, köşesinde herkesi öven, suya sabuna dokunmayan, objektif olmaktan çok, sübjektif davranan gazetecileri kapsamaktadır. Bu nedenle geldikleri ya da getirildikleri makamlarıyla, birçok kağıttan kaplan bugün kentleri, ülkeyi yönetir hale geldiler. Bu insanların oturdukları koltukları kendi çıkarları doğrultusunda kullandıkları, küçük bir grup tarafından, her zaman kapalı kapılar arkasında tartışılmıştır. Ancak bu bilgiler hiçbir zaman kamuya maledilmemiş, toplum bu ilişki trafiğini öğrenememiştir. Şimdi bunları tartışmak, kamuyu bilgilendirme zamanı...
Eleştiri 3: Gazete olarak siyasi bakış açınız yok. Kimlere yakın olduğunuz anlaşılmıyor.
Yanıt 3: Biz her siyasi düşünceye aynı derecede uzak, aynı derecede yakınız. Bu nedenle sağdan sola kadar, çok geniş bir yelpazeye sesleniyoruz. Haberi, içeriğinde oynamadan, manüpile etmeden, kaynağından geldiği şekliyle yayınlıyoruz.
Bu çerçevede son derece objektif bir gazete Haber Ekspres. 20 yıldır basın sektöründe yaşanan sorunların aşılmaya başladığının, doğru, dürüst gazeteciliğin ilk adımlarından biri... Ege halkının bu gazeteye ilgi duyması ve tartışmaya başlaması da Haber Ekspres'in doğru yolda olduğunu gösteriyor.

HABER EKSPRES 24 - 09 - 2002

18 Eylül 2002 Çarşamba

Cem'in şaşırtan önerisi

Yeni Türkiye Partisi, sivil toplum örgütleriyle gerekli ilişkiyi sürdürüyor. Hem de kendilerine özgü bir tavırla. Bugün İzmir'e gelecek olan Yeni Türkiye Partisi Genel Başkanı İsmail Cem, zaman darlığını gerekçe göstererek, sivil toplum kuruluşlarını ve meslek odalarını, ayrı ayrı ziyaret etmekten vazgeçti. YTP'nin 1. bölge adayları adına Hakan Tartan ve 2. bölge adayları adına Ekrem Demirtaş'ın imzasıyla meslek odalarına, sendikalara ve sivil toplum kuruluşlarına birer yazı gönderildi. Yazıda, "Sayın İsmail Cem, zaman darlığı nedeniyle her kuruluşu ayrı ayrı ziyaret edemeyecektir. Karşılıklı görüş alışverişinde bulunmayı arzu edenler, Ege Palas Oteli'nde düzenlediğimiz kahvaltıya gelebilirler" denildi.
Böyle bir metni kaleme almak için, çok cesaretli olmak gerekiyor gerçekten.
Ancak, bu yöntem YTP içinde bazı görüş ayrılıklarına yol açtı. Bir grup partili, "ayağa çağırma" yöntemini çok acemice ve yanlış bulduklarını belirtti. "Her parti lideri gibi Cem de, meslek odalarını, sendikaları, sivil toplum kuruluşlarını tek tek ziyaret etmeliydi. Diğer liderlerin vakti, Cem'in vaktinden daha mı az değerli?" dediler.
Ben ise İsmail Cem'in, bu yaklaşımını oldukça ilginç buldum. Tipik bir beyaz Türk, hatta bembeyaz Türk tavrı.
Ne olacak, sivil toplum örgütleri liderleri, bütün gün koltuklarında oturuyorlar. Ege Palas'a gelerek, en azından sabah sporu yaparlar. Zaten, oy isteyecek olanlar da, sivil toplum örgütlerinin başkanları. İsmail Cem ise, oy verecek grubu temsil ediyor.
Kim ne derse desin, ben bu tavrı çok doğru buldum. Diğer partilere de bunu öneriyorum.
Bütün gün, kapı kapı dolaşıp, kendilerini anlatacaklarına, televizyonlara çıkıp parti programlarını halka ifade edeceklerine, bir otelde oda tutsunlar, herkesi oraya davet ederek, genel açıklamada bulunsunlar.
Bundan sonra ben de parti toplantılarına, davetlere gitmek yerine, İsmail Cem taktiği uygulayacağım. Buradan sesleniyorum, çok işim var. Tüm milletvekili adaylarını gazetedeki odamda bekliyorum. Gelip, Türkiye'nin sorunlarını anlatsınlar, çözüm önerilerini sıralasınlar. Ve tabii, YTP'nin bu ilginç propaganda yöntemlerinden sonra, 3 Kasım'da alacağı oyu gerçekten merak ediyorum. Bakarsınız beni şaşırtır, yüzdeli rakamlara geçebilirler... Belki sanal bir ülkede iktidara bile gelebilirler.

HABER EKSPRES 18 - 09 - 2002

12 Eylül 2002 Perşembe

Çift taraflı okumak

CHP İzmir listesini okumak için, iki ayrı yol izlemek daha doğru olur. Birincisi listeyi düz okumak.
Liste 1995-1999 seçimlerinin bir karması. Dolayısıyla Deniz Baykal kendisi için bir vefa listesi hazırlamış. Son 7 yılda kendine destek olanları listeye dahil etmiş. Dışarıdan sadece 2 kişi var. Bu çerçeveden baktığınızda örgütü rahatlatacak bir liste gibi görünüyor. Ancak örgüt 24 kişiden oluşmuyor. Örgütte olduğu halde, dışarıda kalan adaylar ise, daha ilk günden isyan bayrağını çektiler. Bermuda Şeytan Üçgeni'nde kaybolduğunu iddia ediyorlar.
İkincisi listeyi tersten okumak.
Cumhuriyet Halk Partisi bu seçimde yüzde 30'ları hedefleyen ve iktidar olmak isteyen bir parti. Ancak ortaya çıkan listenin tüm İzmir'i kucaklayıp kucaklayamayacağı bir soru işareti. Listenin CHP'nin yüzde 8.8 aldığı 1999 yılına benzer olması, İzmir'de yüzde 40'ları hedefleyen bir parti için sıkıntı yaratabilir. 143 başvurunun olduğu bir kentte dışarıdan gelen en az iki kişinin bu listede yer alması, "Biz herkesi kucaklıyoruz" imajına daha uygun düşerdi.
Yine de tartışmak için çok erken. Önce partinin seçim stratejisini okumak ve önümüzdeki 20 günlük performansını izlemek gerekiyor. Ekrem Demirtaş'ın YTP'den 1. Bölge, birinci sıra adayı olduğu açıklandı.
Tarih: 9 Eylül 2002... Yer: Üçkuyular Derya Restoran. Ekrem Demirtaş, İzmirli 7 gazeteci ile yemek yiyor. NTV İzmir Temsilcisi Merih Ak, Dünya Gazetesi İzmir Temsilcisi Serap Zeybek, Yeni Asır Gazetesi Haber Müdürü Muzaffer Oktay, TRT Haber Merkezi Muhabiri Tarık İnce, Hürriyet Gazetesi Ekonomi Muhabiri Mert İlkkutluğ, Haber Ekspres Gazetesi Yazıişleri Müdürü Ergül Satıç ve Haber Ekpres Gazetesi Haber Müdürü Macit Sefiloğlu... Macit Sefiloğlu, benim yazdığım bir köşe yazısına dayanarak "Sayın Demirtaş YTP'den aday mısınız" sorusunu sordu. Demirtaş'ın yanıtı ise "Yok öyle birşey. Dosya vermedim" oldu.
2 gün sonra YTP listesinde birinci sıra adayının Demirtaş olduğu açıklandı. Çok iyi tanıdığı 7 gazetecinin önünde "Aday değilim" diyen bir oda başkanının, parti tarafından adaylar arasında isminin açıklanması, Demirtaş'ın ne kadar güvenilir olduğunun bir göstergesi olsa gerek. Şimdi ikinci adımı atmak zorunda Demirtaş. O artık bir politikacı... Ancak Ticaret Odası başkanlığı politik bir makam değil. Demirtaş'ın bana gönderdiği açıklamada da belirttiği gibi, her partiye aynı uzaklıkta olmak zorunda. Demirtaş YTP adayı olduğuna göre, yasal zorunluluğu olmamasına rağmen, etik açıdan bu makamdan istifa etmek zorunda.

HABER EKSPRES 12 - 09 - 2002

10 Eylül 2002 Salı

Kalp uzmanları dikkatli olun

İzmir'deki tüm hastaneleri, özellikle kalp uzmanı doktorları uyarıyorum.
Yarın saat 17.00'den sonra çok sayıda vaka ile karşılaşacaksınız. Bu nedenle hastanelerin alarma geçmeleri, ambulansların aday listeleri, Yüksek Seçim Kurulu'na verildiği saatte hazır olmaları şart.
Çok sayıda aday adayı, listeler sonrası, ya kriz geçirecek, ya da beyin kanaması. Aday adayı telefini engellemek için İzmir'deki tüm doktorların seferber olmaları gerekiyor.
Ancak, önemli olan sadece yarın akşam değil. Polis teşkilatının da tetikte olması gerekiyor. Liderine kızan, soluğu partilerin il binalarında alacak. Polisin, il yönetimlerinin can güvenliğini sağlaması şart.
Daha sonra iş psikologlara kalıyor. Listelerde yer bulamayan ve bunalıma giren binlerce aday adayının yeni adresi psikologlar olacak.
Partiler arasında en rahatları ANAP ve YTP... Her ikisinin de baraj sorunu olmadığı için bu partilere başvuran adaylar da rahat. İşe "spor olsun" diye katılıyorlar.
En zorlu partiler ise CHP, AKP ve DYP... Bunların arasında en sorunlusu tabii ki CHP... Sosyal demokrat aday adayı patlaması yaşayan CHP il merkezi, polis tarafından çok sıkı korunmalı.
İl binası 5. katta... Listeye giremeyen aday adaylarından bazıları kendisini il binasından aşağı atabilir, ya da bazı adaylar, il yönetiminde bulunanlardan birkaçını pencereden fırlatabilir. Sadece il başkanını fırlatsalar sorun yok. Ancak, diğer il yöneticilerinin başına birşey gelmesini istemem.
CHP İl Başkanı da başına geleceklerin farkında. 8 eylül akşamı düzenlenen kokteyle, aday adaylarını davet etti. Çok sayıda aday adayı bu davete katıldı. CHP bayraklı bir helikopter de, yaklaşık 10 tur attı davetlilerin üstünde. Elektrik tellerine çarpıp, kokteyl alanına düşecek zannettim helikopteri.
Bir ara "il başkanının senaryosu olabilir mi bu" diye düşündüm.
Helikopterin düşmesi sonucu aday adaylarının yarısı telef olacağı için, il başkanı da rahatlayacaktı doğal olarak.
Ancak sanmıyorum. Çünkü kokteyl alanında il başkanının destek verdiği adaylar da vardı. İl başkanının kendi adaylarının telef olmasına gönlü razı olmaz gibi geliyor bana...
Nasıl olsun ki...
Onlar için çalıştı, durdu... Uçağa atlayıp Ankara'ya kadar gitti. Genel başkanın kapısında bekledi...
Ne kadar başarılı olduğunu ise yarın saat 17.00'de öğreneceğiz.

HABER EKSPRES 10 - 09 - 2002

7 Eylül 2002 Cumartesi

Demirtaş, YTP'den aday

Nihayet beklenen oldu ve İzmir'in günlerdir merak ettiği "İTO Başkanı Ekrem Demirtaş hangi partiden aday olacak" sorusu yanıtını buldu. Yeni Türkiye Partisi...
Aslında başvuru dosyasını hazırlayıp Ankara'ya gittiğinde, kafası çok karışıktı Demirtaş'ın. YTP Genel Başkanı İsmail Cem ile görüştü. Bir saatlik görüşme sonrası Cem, Demirtaş'a 1. Bölge'den ikinci sırayı önerdi. İlk sıra tabii ki YTP İzmir Milletvekili, eski TBMM İdare Amiri, gazeteci, yazar, hatta şair, TÜLOV Vakfı Kurucu Başkanı Hakan Tartan'ın...
Ekrem Demirtaş önce biraz bozuldu. Ancak kendisinin tek bir unvanı vardı. Buna karşılık, birinci sıra adayının unvanları için neredeyse ayrı bir kartvizit gerektiriyordu.
Sonunda şöyle bir karara vardı:
"Hemen İzmir'e dönecek, Cumartesi akşamını yalnız başına düşünerek geçirecek. Pazar günü aldığı kararı Nihal Hanım'a danışacak ve Pazartesi günü genel merkezi arayarak, dosyanın işleme konulup konulmaması yönündeki net kararını bildirecek."
Demirtaş, kafasındaki onlarca sorunu tartışırken akşam uçağını kaçırdı. Geceyi Ankara'da geçirdi. Dün 08.00 uçağı ile İzmir'e döndü... Havaalanında burnuna çarpan Ege havası nedeniyle kararını yeniden değiştirdi ve telefonla Genel Merkezi arayarak dosyanın işleme konulmasını istedi. Böylece YTP 1. Bölge ikinci sıra adayı olması kesinleşti.
Aslında YTP İzmir'den başvuru sayısı 30'u zor buluyor. Dolayısıyla her adayın listeye konması konusunda bir sıkıntı yaşanmayacak. Bu arada "bembeyaz Türkler"in partisi YTP'ye siyah Türkler de girdi. Kimse farkında değil, ama siyah Türkler YTP'yi ele geçirmek için yazdıkları senaryoyu uygulamaya koyuyorlar.
Senaryo şöyle: Önce 3 Kasım beklenecek. Bu süreç içinde yönetime karışılmayacak. YTP seçimde ağır bir darbe alacak. Bunun sonucunda partide büyük bir karışıklık yaşanacak ve YTP kurultaya gidecek. İşte o zaman partideki siyah Türkler harekete geçecek ve örgütlenme konusunda zaten zayıf olan bembeyaz Türkleri safdışı bırakarak, partiyi ele geçirecekler. Anlaşılan İsmail Cem ve arkadaşlarının işleri bundan sonra da çok zor.
Siyah Türkler bugünlerde sadece kendi yandaşlarını partiye üye olarak kaydediyorlar. Darbe sonrası İzmir il başkanı olacak kişi de, İzmir'deki üye kaydından sorumlu.
"Operasyona ne zaman başlayacaksınız" sorusunu çok net yanıtlıyor.
4 Kasım'da...

HABER EKSPRES 07 - 09 - 2002

4 Eylül 2002 Çarşamba

Garip bir açıklama

"Gazetenizin 01.09.2002 tarihli nüshasında Süleyman Gençel tarafından kaleme alınan yazıda, İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Ekrem Demirtaş'ın CHP İl Yönetimine kendisini milletvekili adayı yapmaları için gönderdiği iddia edilen 'ricacılar' olarak ismimizin yer alması bizleri son derece rahatsız etmiştir. Kaldı ki, CHP İl Yönetimine hiç kimse Sayın Ekrem Demirtaş'ın direktifi ile gitmemiştir. Sayın Ekrem Demirtaş'ın CHP İl Yönetimine gidildiği hakkında bilgisi dahi yoktur. Suat Özdağ, CHP mensubu olmayıp, tesadüf eseri misafir olarak konuşma ortamında bulunmuştur. CHP İl Yönetimi ile yapılan görüşmelerin ve cereyan eden konuşmaların Sayın Ekrem Demirtaş'ın CHP'den milletvekili adayı olmak istediği yönünde gazetede yer alan haberle uzaktan yakından ilgisi bulunmamaktadır. Olay aynı zamanda CHP üyesi olan İzmir Ticaret Odası üyeleri Turan Şen ve Ali Osman Öğmen'in partilerine katkı sağlamak için yaptıkları iyi niyetli bir girişimdir. Kişilerin siyasi fikirleri ve buna bağlı haklarını kullanmak, açıklamak münhasıran kendilerine ait haklardandır. Gazetede yer aldığı üzere, bizlerin Sayın Ekrem Demirtaş adına siyasi tercihlerini ve düşüncelerini açıklamamız veya kendisini milletvekili adayı yapmaları yönünde bir ricada bulunmamız gibi bir durum söz konusu olamaz. Kamuoyunun bu gerçeği bilmesi bakımından cevap ve düzeltme hakkımızı kullanıyoruz."
Üç önemli Ticaret Odası Meclis Üyesi gazetedeki yazıma yukarıdaki açıklamayı göndermişler. Olayı gizlemedikleri şu cümleden anlaşılıyor: "Olay aynı zamanda CHP üyesi olan İzmir Ticaret Odası üyeleri Turan Şen ve Ali Osman Öğmen'in partilerine katkı sağlamak için yaptıkları iyi niyetli bir girişimdir."
Ekrem Demirtaş'a İTO'daki yönetiminden dolayı muhalefet yapan CHP'lilerin, ya da partiye inanan CHP'lilerin bu açıklamadan sonra, iyi niyetli girişimde bulunan bu iki üyenin neden hala partide tutulduklarını il yönetimine sormaları gerekiyor. Açıklamada Suat Özdağ için ise şu ibare kullanılıyor:
"Suat Özdağ, CHP mensubu olmayıp, tesadüf eseri misafir olarak konuşma ortamında bulunmuştur."
Bilindiği gibi konuşmanın yapıldığı CHP İl Merkezi bir kahve olup, parti üyesi olmayan Suat Özdağ kahveye, pardon partiye çay içmek için uğramış ve bu arada Ekrem Demirtaş'ın CHP'den iyi bir sıradan milletvekili adayı gösterilmesi konusundaki sohbete şahit olmuş. Bu toplantıda benim 5 tanığım var. İTO Meclis üyeleri Turan Şen, Ali Osman Öğmen, Suat Özdağ, CHP İl Başkanı Alaattin Yüksel ve İl Başkan Yardımcısı Kadir Sinan... Bu 5 kişinin de her ortamda, istenirse hakim önünde, olayı gerçek boyutlarıyla anlatacaklarından eminim.

HABER EKSPRES 04 - 09 - 2002

3 Eylül 2002 Salı

Hesap sorana hızlı yanıt

Ekrem Demirtaş'ı, Cumhuriyet Halk Partisi'ne öneren Turan Şen, dün telefonla aradı ve "Neden bu toplantıyı yazdın" diye sordu. İlginç... CHP'lilerin Turan Şen'e "Neden Demirtaş'ı partiye öneriyorsun" sorusunu sormaları gerekirken Turan Şen'in hesap sorması şaşırtıcı. Demirtaş konusunda ısrarcı olmasının ardında Odalar Birliği'ne İTO Başkanı tarafından önerilmesinin bir ilgisi olmadığını sanıyorum.
Bir CHP üyesinin, hangi partiye yakın olduğu hala belirlenemeyen bir oda başkanını, bu kadar savunması gerçekten ilgimi çekti. Üstelik ben olayı yazdım. Şen'e bu olayın doğru olup olmadığını sorduğumda, "Doğru, ama yazılmaması gerekirdi" yanıtını verdi.
Ben de kendisine gerçekleşen olayı yazdığımı, hesap sormak istiyorsa, toplantıda bulunanlarla tartışmasını tavsiye ettim.
Ayrıca çok savunduğu oda başkanının, geçtiğimiz perşembe günü EGİAD'ın düzenlediği yemekte YTP Genel Başkanı İsmail Cem'in yanına oturabilmek için isimlikleri değiştirdiğini, bunun için o masada bulunan bir işadamını bir başka masaya kaydırdığını da anlattım.
Yılların CHP'lisi olduğunu iddia eden birinin hangi parti ile hareket ettiği belli olmayan bir oda başkanına bağlılığını pek anlamış değilim. Tabii sorunu varsa, bunun çözüleceği yer CHP İl Disiplin Kurulu'dur. Başında da Yılmaz Kaya var.
Bu arada Cumhuriyet Halk Partisi İzmir İl Örgütü, aday adaylarına bir belge imzalattı. Belgenin 18. maddesinde "Listelerde bulunmasam, ya da seçilecek bir yerde olmasam da, seçim dönemi partim ve aday arkadaşlarım için çalışacağım" ibaresi yer alıyordu.
Elime 1999 yılında yapılan seçimlerde aday adaylarının çalışmalarına dair genel merkeze gönderilen bir dosya ulaştı. Bu dosyada dikkati çeken saptamalar var. Önce seçim çalışmalarına katılan 1. Bölge adayları üzerine yorum yapılmış. Bülent Baratalı, Musa Çam, Nurettin Demir, Türkan Miçooğulları, Tacettin Bayır, Ali Rıza Kaya'nın seçim çalışmalarına tam gün mesai ile katıldıkları belirtilmiş. Ali Yılmaz'ın ise sıralamada olmamasına karşılık çalışmalara katıldığı rapor edilmiş.
1. Bölge'den seçim çalışmalarına katılmayan adayların başında Sabri Ergül geliyor. Sedat Uzunbay, Kemal Karataş, Fahrettin Demir'in de çalışmalara katılmadığı ayrıntılı şekilde belirtilmiş. Raporda çalışmadıkları belirtilen bazı isimler, zaten bugün CHP çatısı altında değiller.
Raporda 2. Bölge adayları üzerine de ayrıntılı açıklamalar var.
Muharrem Toprak, İnal Batu, Canan Arıtman, Vezir Akdemir, Veli Aksoy, Ali Rıza Bodur'un çalışmalara katıldıkları, Alev Coşkun, Oktay Konyar'ın ise hiç bir çalışmada bulunmadıkları ileri sürülmüş.
Umarım CHP İl Yönetimi, Kasım seçimlerinden sonra böyle bir rapor hazırlamak zorunda kalmaz.

HABER EKSPRES 03 - 09 - 2002