Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

30 Mayıs 2008 Cuma

İzmir medyası

İzmir medyası şu sıralar gerçekten suskun. Kimsenin doğru dürüst bir şey yazmadığı da ortada. Bu nedenle Yenigün Gazetesi yazarları arasında tartışmalar öne çıkıyor.
Çevrede siyaset ile ilgili kim ile konuşsam, İzmir’deki yerel medyanın ciddi bir suskunluk döneminde olduğu, köşe yazarlarının da suya sabuna dokunmamaya özen gösterdikleri, sadece Yenigün’ün gerek haberleri gerekse köşe yazarları ile diğerlerinden ayrıldığı tezinde birleşiyorlar...
Yenigün haberi ve yorumuyla bugün İzmir siyasetinin gündemini tutuyor.
Tabii bazı köşe yazarlarımız bu satırlardan yola çıkarak kendilerine yönelik tespitler yaptığımı iddia edebilir.
100 ünlü Türk büyüğü içinde olan Hasan Tahsin (Önceki gün bir düzeltme yaptı ve kendisinin 100 ünlü dünya büyüğü sıralaması içerisinde olduğunu belirtti) bu noktada kentin tüm ulusalcıları ile aynı platformu paylaşıyor.
Ümit Yaldız her ne kadar geleceğin önemli magazin yazarı olacaksa da bugün siyaset yazmaya devam ediyor. AKP, CHP, MHP hatta diğer merkez sağ partilerin gündemini doğru şekilde takip ediyor. Macit Sefiloğlu kent politikasına biraz üstten bakarak yorumlarını ardı ardına sıralıyor. Bir de yeni bir yazar çıktı ortaya. Adı Serdar Öztürk. Çok cool takılıyor, uluslararası ilişkiler üzerinden Türkiye’nin üzerinde bulunduğu sırat köprüsünü tarif ediyor. Bazen bizi küçümse de, "Sizin gibi dedikodu yazarlığı yapmıyorum" şeklinde tespitler de bulunsa da Serdar Öztürk’ün yazılarını izlemekte, kendisi ile olan ilişkiyi doğru sürdürmekte yarar var. Malum Türkiye’nin nereye gideceği belli değil. Bir gün işimiz düşebilir kendisine.
Bana "Sen ne yapıyorsun" sorusu soruyorsanız, "Vallahi ben de bilmiyorum ne yaptığımı" yanıtını alırsınız.
Şimdi şu yazıyı kaleme almam bile ne yaptığımı bilmediğimi gösteriyor aslında.
Öyle bir parti yazıyorsunuz ki, iki kuruşluk aklınızı başınızdan alıyor. Biri bir gün burada, bakıyorsunuz yarın karşı tarafta. İnsanın arada bir başı dönüyor. Bu nedenle bizi bazen mazur görün.

NOT 1: Kocaoğlu konusunda şikâyetler artıyor.

NOT 2: Yakın dönem içerisinde bir deprem bekliyorum. Hem de İzmir’i sarsacak.

NOT 3: Ağustos ayından kadar İzmir medyasında önemli gelişmeler yaşanabilir. Zaten herkes bunu bekliyor.

YENİGÜN 30 - 05 - 2008

28 Mayıs 2008 Çarşamba

Anlayana “post-it”ler

Uzun süredir post-it yazmıyordum elimde hayli birikmiş durumda… İşte bunlardan birkaçı. Kimlerin post itleri olduğunu anlayabilecek misiniz?
İzmir için yuvarlak yuvarlak renkli amblemler yapalım. Mikonos’a özenelim, San Fransisco’yu atlamayalım.
Kapılar arkasında başka kamuoyu önünde başka konuşalım. Yapılan hataları örtmek için medyaya haber bombardımanında bulunalım.
Partide ilginç isimleri öne çıkaralım, siyah-beyaz işlerine bulaşalım, siyahları görünmez yapalım, beyazlara yer açalım.
Uçalım, uçalım, hep beraber iyi bir yere konalım.
Mangal partilerini ulusal sisteme dahil edelim. Kullanılan mangalların Türk malı olmasına dikkat edelim.
Kültür işlerini abartalım, yerel yönetimlerdeki kültür müdürlüklerini kaldırıp, bu işleri doğrudan başkana bağlayalım.
Sert yazalım, milleti korkutalım, bizden ayrılmamalarını sağlayalım.
Ankara’da iken İzmir’deymiş gibi yaşayalım, kamuoyuna bağlayıcı bilgi verelim. Gerekirse bazı televizyon uzmanlarını bu işin içine sokalım.
Her gece birilerini arayalım, rahatsız edelim. Ondan bilgi almaya çalışalım.
Futbolu bırakalım, bilardo gibi riski az sporları deneyelim.
Önce gezelim, sonra “Neden bu kadar para harcadınız” diyerek eleştirelim. Böylece yeni gezilerde yerimizi sağlamlaştıralım.
Pazar günleri de çalışalım. Metronun kazımına yardımcı olalım. Metronun bitmeyeceği haberini kamuoyuna yavaş yavaş sunalım. Fazla tepki gelirse Tayland’a kaçalım.
Yeni evler yapalım, yeni apartmanlar dikelim. Siyasette apartmanın önemini dostlara anlatalım.
Cool takılalım, “Bu ilçede belediye başkanı var mı” sorusunu, “Ben de kendisini arıyordum, sanırım biraz önce şapkasını alıp gitmiş” şeklinde yanıtlayalım.
Bir gün orada, bir gün burada olalım, “Taraf olmazsan bertaraf olursun” deyimini, “Taraf olmazsan semirirsin” şeklinde değiştirelim.
Güneşin bir türlü batmaması nedeniyle İzmir’in üzerine branda çekelim. Böylece keraat saatini öne almış olalım.
Bir zıplayalım, iki zıplayalım, üçüncüyü de zıplayalım. “Ne yani biz çekirge değiliz ki” diyerek zıplamaya devam edelim.
Bağıralım çağıralım, Ankara’dan “höst” denince susalım.
Hem yazalım, hem çizelim, hem siyaset yapalım. Adaylık konusunda artık netleşelim. Genel başkanı sürekli arayalım.
Yeni yollar açalım, bu yolların arkadaşların binalarının önünden geçmelerine özen gösterelim. Böylece onları rahat ettirelim.
Büyük afişler yapalım. Afişlerde Kanada’da çekilmiş resimleri kullanalım. “Bu ne ya” diyeceklere, “Bölgenin 10 yıl sonraki resimleri” yanıtını verelim.

YENİGÜN 28 - 05 - 2008

26 Mayıs 2008 Pazartesi

CHP’nin Dikili adayı belli oldu

CHP ilginç bir parti. Yani Türkiye genelini bilemem ama en azından İzmir ayağı gerçekten ilginç. Önceki gün gelen bir telefon partinin İzmir grubunun ilginç olduğunu bir kez daha gösterdi bana.
Geçtiğimiz seçimlerde de belediye başkan adaylarının son güne kalmamaları daha önce açıklanmaları konusunda bazı tespitlerde bulunmuştum. Bu seçimde de aynı görüşteyim. En azından adayın doğru hazırlanması ve ekibini netleştirmesi için yasal süreden iki ay önce adayların belirlenmesinin doğru olacağını düşünüyorum
Cumartesi günü aldığım bir telefon, bu görüşümün CHP tarafından dikkate alındığını gösterdi bana.
Gelen telefon CHP’nin genel merkez düzeyinde Dikili Belediye Başkanı adayının netleştiği üzerineydi.
Kim mi?
Yüksel Uçar…
3 gün önce Ankara’da Dikili ilçe yönetimi ile birlikte olan Yüksel Uçar, İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susam’ın isteği, İzmir Milletvekili Kemal Anadol’un desteği ve CHP Genel Sekreteri Önder Sav’ın “evet” demesiyle CHP’nin resmi Dikili Belediye Başkan adayı olmuş.
Tabii yine de bazı soruları sormadan geçemeyeceğim.
1 – Yüksel Uçar partinin resmi adayı ise neden kamuoyuna parti üzerinden bir açıklama yapılmadı.
2 – Uçar’ın adaylığının belirlendiği toplantıya bir ara Mehmet Sevigen’ini de dahil olduğu biliniyor. Peki bu partinin Genel Başkanı Deniz Baykal’ın isminden neden hiç bahsedilmiyor.
3 – Susam ve Anadol’un aday belirledikleri toplantıda neden Abdürrezzak Erten yok? Yerel seçimler öncesi bu gelişmeyi, ikinci bölgenin patronu Kemal Anadol, İzmir’in patronu Mehmet Ali Susam, Türkiye’nin patronu Önder Sav şeklinde mi okumalıyız.
4 – Susam-Sav diyaloğu ile Yüksel Uçar’ın Dikili belediye başkanlığı adaylığına resmi olarak atanması İzmir’de yeni bir dönemin başlangıcı olarak mı değerlendirilmeli.
Uçar’ın aday olarak atanmasına yönelik telefonun Dikili’den geldiğini ve telefon eden kişinin bu toplantıya katıldığını da belirtmekte yarar var.

DİP NOT VE ÖN YANIT : Sevgili arkadaşım Ümit Yaldız’ın magazin yazısı yazması için 4 Haziran’ı beklemesi gerekiyordu. Anlaşılan Yaldız, Hülya Avşar yazısı öncesi pratik yapıyor. İki gündür kaleme aldığı Sav ekibinin Mardin gezisi içerikli magazinel yazısını büyük bir keyifle okudum. Ancak bu yazı bana eski hard diskimi yeniden devreye sokma olanağı tanıdı. Çünkü bu gezi Ümit’in bahsettiği mumbar, çiğ köfte partileri dışında çok ciddi ve ortalığı yeniden sarsacak siyasi gelişmeleri de barındırıyordu. Doğrudur bu gezi hakkında yazı kaleme almadım. Ancak konuyu gündeme getirmesi dolayısıyla Ümit’in açtığı noktadan Mardin gezisinin siyasi arka planını, milletvekili-belediye başkanı ilişkilerini, ekip-meclis üyeleri-ilçe başkanları çerçevesinde işleyebilirim… Bir düşünüp karar vereceğim tabii ki…

EN DİP NOT : Ümit Karşıyaka’daki mangal partisini de keyifli almış kaleme… Oraya 10 kez gittim belki, hiç de kaleme almadım açıkçası. Kıskandım yahu, benden önce kaleme aldığı için. Ama bu yazı Ümit’in bazı ilişkilerine gölge düşürür vallahi. Benden söylemesi…

VE DAHİ EN SON DİP NOT : Ünlü Türk Büyüğü Hasan Tahsin’in mangal konusundaki açıklamaları beni bağlamaz. Ben bundan böyle onun rakı-balık partileri ile kaplıca ziyaretleri ile ilgileneceğim. Bu konuda da çok malzeme varmış gibi geliyor bana…

YENİGÜN 26 - 05 - 2008

23 Mayıs 2008 Cuma

İl başkanını nasıl göndeririz?

CHP İzmir ilçe başkanlarının Ankara turunda istenilen sonuçları alamamalarından sonra gündeme düşen soru bu oldu.
Telefon trafiği başlatıldı ve sonuçta şu karar varıldı.
Baykal’ın İzmir turundan hemen sonra imzalar toplanacak ve il başkanının düşürülmesi için düğmeye basılacak.
Konak grubu imzaları bir gün içinde toplayacaklarını iddia ediyor. Hatta iddiayı “Karşıyaka ve Konak delegeleri ilk kez blok oy kullanacak” noktasına taşıyorlar.
Burada 3 soru gündeme geliyor?
1 – İzmir’in 28 ilçesi var. Diğer ilçeler bu konuda figüran rol mü üstlenecek?
2 – Karşıyaka ve Konak delegeleri bu kadar net mi?
3 – Deniz Baykal böyle bir sürece nasıl bakacak? İzmir’i ziyaretinden 1 gün sonra başlayacak bu eyleme nasıl tepki koyacak?
Ama asıl soru gazetedeki iddianın nasıl sonuçlanacağı?
Haber Müdürü Ümit Yaldız ile politika editörü Serdar Öztürk’ün CHP İzmir İl Başkanı Kemal Karataş’ın görevden alınması konusunda girdikleri bir iddia bu.
Serdar Öztürk, Karataş’ın görevden alınmayacağını ve Baykal’ın Karataş ile seçimi geçireceğini belirtirken, Ümit Yaldız, Karataş’ın 4 Haziran gününe kadar görevden alınacağını savunur. Yaldız’ın 4 Mayıs’ta girdiği bu iddiayı kaybetmesi halinde 5 Haziran günü magazin yazısı yazmasına karar verilir.
Görünen o ki, Yaldız magazin yazmamak için hareket halinde. İlçe başkanları da çok sevdikleri köşe yazarlarını kurtarmak için imza kampanyası yapacaklar anlaşılan.
Görünen o ki, Ümit Yaldız’ın Hülya Avşar yazısı yazma olasılığı çok yüksek. Eğer ilçe başkanları Karşıyaka ve Konak’ın blok oy kullanacağını düşünüyor, diğer ilçeleri yok sayıyorlarsa, imza toplamaları hayal olur.
Benden söylemesi…
Tabii Kemal Karataş’ın da bu süreçte neler yapacağı önemli.
Üç önemli adım atabilir il başkanı:
1- Hiçbir şey olmamış gibi devam eder ve ortalığı gerenlerin yapacaklarını gözler.
2- Kendisi de bu işe doğrudan müdahil olur.
3- İtidalli davranır.

DİPNOT 1: Karşıyaka Belediye Başkanı Cevat Durak bu günlerde çok rahat ve keyifli… Nedeni yakında ortaya çıkar.

DİPNOT 2: İzmir’in en çok okunan haber sitelerinden www.haberinioku.net’te ünlü Türk büyüğü Hasan Tahsin ile bir kafede buluştuğumuz iddia edilmiş. Kesinlikle tekzip etmiyorum. Doğrudur. Ancak haberde yazılan mangal partisiyle dolaylı olarak bir ilgim ve ilişkim yoktur.

YENİGÜN 23 - 05 - 2008

21 Mayıs 2008 Çarşamba

Belirsiz ifadeler

İzmir Büyükşehir belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu medyayı dolaşmaya başladı. Geniş açıklamalar yaptığı toplantılara baktığımızda Kocaoğlu’nun medyaya verdiği değeri listeleyebiliriz.
Siyaset – yerel yönetimler ilişkileri tek başına irdelenmesi gereken bir konu aslında... Kapalı kapılar arkasında bazı gazete ve televizyonlara verip veriştiriyorsunuz, bazı gazetecileri tefe koyuyorsunuz, kamuoyu önünde ise farklı davranıyorsunuz.
Siyasetçilerdeki bu tavır medyanın gücünden mi geliyor yoksa gazetecilerin yeteneğinden mi anlamakta zorlanıyorum açıkçası.
Neyse, Kocaoğlu yerel medya – siyaset ilişkisini mutlaka bizden iyi biliyordur.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı medya ziyaretlerinde soruları açıkça yanıtladı mı, yoksa isteğe bağlı sorularla mı karşılaştı, pek anlayamadım.
 “Alan razı satan razı” şeklinde bir ilişki gibi geldi bana…
İTO Ekrem Demirtaş sorularını “pas” geçen, metro konusunda muğlak konuşan, siyasete hiç girmeyen Kocaoğlu’nun yaptığı açıklamalardan aklımda ne kaldı?
Sadece hiç…
“Kenti paçasından çekenler var” gibi bir tespit okuyucuya ne kazandırır.
İzmir’i kim paçasından çekiyor? Kentin “şehr-i emin”i bu kişilere karşı ne yapıyor. Bu kişiler İzmir’i hangi yollardan dibe batırıyor?
Okuyucu bu yanıtları almadıktan sonra belediye başkanının yaptığı açıklamaları neden okusun ki… Yuvarlak, belirsiz, flu konuşmalar İzmirli’nin geleceğine nasıl ışık tutabilir ki…
Kocaoğlu, bu kentin yarı-seçilmiş belediye başkanı olarak yeniden ve gerçekten seçilmek istiyorsa daha açık ve net olmak zorunda.
Eğer “dürüst” başkan imajı ile toplum karşısına çıkmaya devam edecek ise, dürüst olmayanların kimler olduğunu belge ve bilgileriyle ortaya koymak zorunda.

DİPNOT 1: İTO Başkanı Ekrem Demirtaş’a yönelik eleştirilerim 7 yıl öncesine dayanır. O günlerde herkes Demirtaş’ı destekliyor, üzerine toz kondurmuyordu. Bugünlerde hava değişmiş, rüzgâr ters yönden esmeye başlamış gibi. Herkes Demirtaş karşıtı olmuş durumda. Tabii ki beklentiler farklılaşınca eleştirilen isimler de değişiyor.

DİPNOT 2: Bugünlerde gece sokağa çıkmak tehlikeli... Hiçbir suçunuz yok iken kafanıza bir şeyler yiyebilirsiniz! Dikkatli olun…

DİPNOT 3: CHP’nin çok önemli bir ismi bugünlerde İzmir’i dolaşarak, kentin fotoğrafını çekecek. İyi fotoğraf vermek isteyenler, belediye başkanlığı, belediye meclis üyeliği bekleyenler dikkatli olmak zorunda.

YENİGÜN 21 - 05 - 2008

19 Mayıs 2008 Pazartesi

Mersin’den İzmir’e bakış

Bir haftadır Mersin’de idim, 10 yaşındaki oğlumun Küçük Erkekler Türkiye Basketbol Yarı Finalleri’ni seyretmek için. Neyseki TAKEV Özel İlköğretim Okulu Türkiye finallerine katılmaya hak kazandı da Mersin’de olmaya değdi açıkçası. Bu arada gördüğünüz gibi fena bir veli değilimdir yani…
Mersin’i Karşıyaka’ya çok benzettim açıkçası. Sadece ben değil, birlikte olduğumuz diğer veliler de aynı fikirdeydi. 12 kilometrelik bir sahil şeridi var ve son derece güzel yeşillendirilmiş. Binalar oldukça yüksek. Gelişmeye açık bir kent. Tabii ki gelişmenin arkasında Adana’dan başlayan, Tarsus ile devam eden, oradan da Mersin’e ulaşan sanayinin rolü çok büyük.
Çevredeki türbanlı sayısı da hayli azdı, diğer Anadolu kentleri ile kıyaslandığında… Belediye başkanının CHP’li olması da Mersinlilerin tavrını göstermeleri açısından önemli.
Son yıllarda Güneydoğu’dan hayli göç alan kentin en büyük sıkıntısı, iki toplum arasında yaşanan gerginlik.
Mersin’de iken teknoloji nedeniyle İzmir’in siyasi yaşamından da kopmadım tabii ki…
CHP ilçe başkanlarının Ankara ziyaretini izledim. Narlıdere ilçe başkanının bu ziyarete katılmamasının arka planının da öğrendim. Ekibin Narlıdere’ye bakış açısının değişmeye başladığına da şahit oldum telefon görüşmelerinde… Mehmet Ali Susam’ın bu konudaki tavrının değişmeye başladığını da öğrendim. İl Başkanı Kemal Karataş’ın duruşunu da gözlemledim Mersin’den.
Bir fay hattı var İzmir CHP’de… Ekipler arası mücadeleden kimin galip çıkacağı şimdiden bilinmez. Ancak görünen köy de kılavuz istemez. Fay hattındaki çatlak büyüyor. En son Narlıdere’den gelen darbe fay hattını hayli derinleştirmiş gibi görünüyor.
Bu çerçevede Genel Sekreter Önder Sav’ın bundan böyle atacağı adımlar daha önem kazanıyor. Sav’ın İzmir’de atacağı iki önemli adım var.
1 – İzmir’deki ekibi yeniden organize etmek. Kadroyu gözden geçirip siyaset yapabilecek ekibi belirlemek.
2 – İzmir’i kendi haline bırakmak.
CHP siyasetini çok iyi okuyan Önder Sav’ın yakın zaman içinde İzmir konusunda bir karar vereceği gelen duyumlar arasında. Tabii Önder Sav’ın İzmir politikasında yapacağı herhangi bir değişikliğin İzmir yapısını da derinden etkileyeceği açık. Bekleyip göreceğiz…

PS 1: Bir önceki yazımda sorduğum sorulara gelen yorumlar gayet netti. Herkes bu soruların yanıtını bekliyordu. O zaman şöyle diyelim: “Bütün yollar Mardin’e çıkar… Ama çoğu ‘Çevreye verdiğimiz zarardan dolayı üzgünüz’ tabelaları ile şimdilik kapalı görünüyor.

PS 2: CHP Gaziemir İlçe Başkanlığı’nda yaşanan olaylardan sonra Hakan Tartan’ın Hüseyin Şahin’e geçmiş olsun çiçeği göndermesi de ilgi çekici geldi bana…

PS 3: 100 Ünlü Türk büyüğünden biri olan Hasan Tahsin’i kaybettim. Adam ne arayıp ne soruyor. Hasan Tahsin’i görenlerin, nereyi karıştırdığını duyanların mail ile tarafıma ulaşmaları yeterlidir.

YENİGÜN 19 - 05 - 2008

12 Mayıs 2008 Pazartesi

Kavga sonrası

CHP Gaziemir İl binasında yaşanan ve tüm medyada birinci sayfaya yerleşen kavga, CHP için iyi olmadı açıkçası. Bazı CHP’lilere göre sadece bu kavga bile partinin İzmir’deki oyunu iki puan indirmiş durumda.
CHP içerisinde tartışılan hatta bir komisyonun bile oluşturulduğu bu kavgada bazı soruların yanıtlanması gerekiyor aslında.
1 – Hüseyin Şahin geçtiğimiz dönem Konak belediye Başkan aday adayı iken Ankara’da kimlerden güç alıyordu?
2 – Şahin adaylık süreci sonrasi partiden istifa etmiş ancak daha sonra yeniden partiye dönmüştü. Şahin’in dönüşünü sağlayan milletvekili kimdi?
3 – Şahin hangi milletvekili ile hem Ankara’da hem de İzmir’de kongreler öncesi yemek yedi? Neden Alevi desteğini ekip için kullandı? Yemekte milletvekili dışında kimler vardı?
4 – Şahin’i Güziemir’de aday adaylığı sürecine iten hangi milletvekili oldu?
5 – Gaziemir İlçe Başkanı Yüksel Demirsoy neden ekibin en zayıf halkası olarak görülüyordu?
6 – Zayıf halka tanımlaması hangi ilçe başkanları arasında sürtüşmeye yol açtı.
7 – Ekibin ikinci zayıf halkası hangi ilçe başkanıydı?
8 – Ekibin Konak grubu Şahin’e pirim vermezken hangi milletvekilleri, “Hüseyin ile ilişkilerinizi sağlam tutun” öğüdünde bulundu?
Yukarıdaki soruların yanıtları Gaziemir’de yaşanan kavganın arka planını ortaya koyacaktır. Aslında Konak ve Gaziemir grubu tüm bu soruların yanıtlarını biliyor. Ancak yerel seçim süreci öncesi parti içi dengeler dolayısıyla “okey dışarı” olmamak için şimdilik konuşmamayı tercih ediyorlar.
Eğer bu isimlerden birkaçı yerel seçimlerde dışarıda kalırsa bakın o zaman nasıl konuşmaya başlayacaklar.
CHP İzmir İl Başkanı Kemal Karataş’ın da bu süreçten haberdar olduğu kanısındayım. Karataş da bekleme yanlısı.
Ya Ankara tüm bu durumdan haberdar mı?
Genel Başkan Deniz Baykal’ın isimler bazında konuya hakim olduğunu sanmıyorum. Ancak Genel Sekreter Önder Sav’ın tüm bu isimleri bildiğini sanıyorum. Ancak Sav’ın İzmir’den yanlış yönlendirildiği kanısındayım da…
Umarım bu kavgayı masaya yatıracak olan komisyon üyeleri de yukarıdaki soruları muhataflarına sorarlar ve bu kavganın başlamasının nedenlerini daha net biçimde öğrenirler.

DİPSORU 1 : Yenigün Gazetesi’nin bazı köşe yazarları Cuma akşamı nerede buluştular ve hangi mangal partisine katıldılar?

DİPSORU 2 : 100 Ünlü Türk büyüğünden biri olarak kabul edilen Hasan Tahsin bu partide kimler aleyhine ve kimler lehine konuştu?

DİPSORU 3 : Hasan Tahsin ile Abisinin arası açıldı mı?

YENİGÜN 12 - 05 - 2008

9 Mayıs 2008 Cuma

Kavganın eksik olmadığı parti

Bu partide kavga bitmiyor. Ben yoruldum onlar yorulmadı…
Yerel seçimler öncesi CHP isminin özellikle İzmir’de bu şekilde anılması hiç de hoş değil.
Bir ilçede bir partinin birden fazla adayı olması son derece normal… Bu insanların kendilerini ifade etmeleri ve demokratik haklarını kullanmaları da…
Kim ne yaparsa yapsın kim ne derse desin olayı kavgaya kadar taşımak hiç doğru değil.
Deniz Baykal’ın bu konudaki hassasiyetine rağmen İzmir’de yaşananların CHP Genel Merkezi düzeyinde dikkate alınacağından kesinlikle eminim.
Maalesef bu partide kavga bitmiyor. Bunu milletvekilleri de biliyor, belediye başkanları da, belediye meclis üyeleri de… Hatta CHP Genel Sekreteri Önder Sav’ın bile İzmir’de olan kavgalardan günü gününe haberi var.
Birileri çıkıp bu işlere dur demesi gerekli.
Bunu il başkanı mı yapar, PM üyeleri mi, yoksa MYK üyesi mi bilemem…
Ya da Genel Başkan Deniz Baykal, “yeter artık” diyerek olaya el mi koyar?
Olayı öğrendiğim önceki gece bu işin kamuoyuna yansımaması CHP isminin yine kavga ile anılmaması için ne gerekiyorsa yaptık.
Ama nafile…
Basına çıkmayı çok seviyoruz. Bunun iyi olması, kötü olması önemli değil…
Bir hafta içerisinde aşağıdaki soruların yanıtlarını hep birlikte alacağız.
1 - İl Başkanı Kemal Karataş bu konuda genel merkeze ne bilgi verecek.
2 - İlçe başkanları Gaziemir ilçe başkanının arkasında duracak mı?
3 - Ekip lideri PM üyesi milletvekili konu hakkında hangi tavrı gösterecek?
4 - Genel Sekreter her zaman olduğu gibi bu sorunu da çözmek zorunda bırakılacak mı?
5 - Konuyu kim doğrudan Deniz Baykal’a götürecek?
6 - Örgütlenmeden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Ali Özpolat İzmir’de kimlerle görüşecek?
7 - Bugün yayınlanacak gazetelerin birinci sayfaları kimler tarafından ve hangi amaçla genel merkeze fakslanacak?
Bu soruların yanıtları kurultay süreci öncesi başlayan kurultay ile tırmanan il başkanı ile ilçe başkanları arasındaki tartışmanın gidişini de ortaya koyacak.

PS 1 : İl Genel Meclisi CHP eski Grup Başkanvekili Yücel Özen dün safra kesesini aldırdı. Ancak hastane çevrelerinde ameliyatı yapan doktorların diğer bazı organları da aldıkları yolunda duyumlar var. Eğer bu dedikodular doğruysa Özen’in taban siyaseti yapması zorlaşacak. Yine de kendisine geçmiş olsun diliyoruz.

PS 2 : Ünlü Türk büyüğü Hasan Tahsin’in bugün kendisini dağlara vuracağı bilgisi elimize ulaştı. Başını mangal partilerinden kaldırdığı gün İzmir’in gerçeklerini göreceğinden eminim.

YENİGÜN 09 - 05 - 209

7 Mayıs 2008 Çarşamba

Tebrikler basın bürosu

Büyükşehir Belediyesi basın bürosunda her gün en az 7 haber geliyor. Olağanüstü günlerde bu sayı 10’ kadar yükseliyor. Eğer evden hiç çıkmıyorsanız gelen haberlere baktığınızda “Acaba ben New York’ta mı yaşıyorum” diyebilirsiniz. Bu nedenle öncelikle basın bürosunda çalışan arkadaşları kutlamak istiyorum.
Ancak dışarı ayağınızı attığınızda yaşadığınız kentin sadece Afrika kentleri standartlarından biraz daha iyi olduğunu görüyorsunuz.
“Aç kapa” yolların durumu hiç de iyi değil. Hiçbiri zamanında bitirilemiyor. Açılış yapılanlarda bile inşaat devam ediyor.
Bugünlerde Anadolu Caddesi’nde aynı sorun söz konusu. Üstelik bölgede yaşayanların hiç biri Çiğli’deki yeraltı geçidinin gerçek anlamda nasıl olacağını bilmiyor. Proje öyle saklanmış ki, herkes birbirine soruyor, büyükşehir belediyesinin ne yaptığını anlamak için.
Kazma işlemi başladıktan sonra Çiğli’de feryatlar yükselmeye başladı.
Çünkü yapılan yeraltı geçidi Çiğli’yi ikiye bölmenin dışında oradaki esnafı da tamamen öldürecek.
Esnafın feryadına yeni MYK üyesi Mehmet Ali Susam yetişti. Çiğli’de yaptığı esnaf ziyaretinde konu hakkındaki şikâyetleri aldı. Ne yapılabilir ki?
Projenin ihalesi yapıldı ve kazma vuruldu. Bu saatten sonra projenin revize edilmesi de mümkün değil. Üstelik alt geçidin yıl sonunda bitirileceği belirtiliyor. Yani seçimden hemen önce…
Bu da çok riskli…
Ortaya çıkacak herhangi bir terslikte Anadolu Caddesi bitirilmeden seçime girmek de var.
Kocaoğlu’nun zaman konusunda zaten sorunu var.
Daha önce bu köşede belirttiğim gibi 3 ay önce bana yaptığı açıklamada Aliağa-Menderes hattının Haziran sonunda tamamen bitirileceğini iddia etmişti. Ama birkaç gün önce projenin ancak 2010 yılında sonlanacağı açıklaması geldi.
2008 Haziranı nerede 2010 nerede?
Üçyol-Üçkuyular hattında ise nelerin yaşandığı çok fazla bilinmiyor. Yine birkaç gün önce iki taraftan kazım işleminin bitirildiği tünelin tamamen açıldığı haberi düştü internetten. Tabii kimse metro tüneline inmediği ve kontrol edemediği için neyin ne kadar bitirildiği bize verilen bilgilerden oluşuyor sadece.
Hatay Caddesi’ni kullananların hemen hepsi metro inşaatının seçim dönemine yetiştirilemeyeceği görüşündeler.Ege Üniversitesi-Bornova arasındaki metro haktı ise bölgedeki apartmanların yıkılma tehlikesi nedeniyle durdu. Bu konuda kararı Kocaoğlu verecekmiş.
Millet aya gidiyor, biz hala yapılacak bir yeraltı tünelinin apartmanlara zarar verip vermeyeceğini proje aşamasında öğrenemiyoruz. Milyarları toprağa gömdükten sonra, “N’olacak bu apartmanlar” sorusunu soruyoruz.
Tüm bu olumsuzluklara rağmen “İzmir’deki metro hattı Narlıdere’ye kadar uzuyor” şeklinde basın bülteni geçen İzmir Büyükşehir Belediyesi Basın Bürosu’ndaki arkadaşları tekrar kutluyorum.Ortada olanlara rağmen bir şeye bu kadar iyi takla attırmak başarıdır.

PS 1: Ünlü Türk büyüğü gazeteci Hasan Tahsin, Mehmet Ali Susam’ın MYK’ya seçilmesinden dolayı memnun olup olmadığımı sormuş. Biraz bekleyip Susam’ın neler yapmak istediğini görelim, sonra memnuniyet anketi yaparız.

PS 2: Internette de yayınlanan gazetedeki yazıma bir okur yorumu gelmiş, “Nuri Batuhan-Aydınlı olmak” konusundaki esprimin beğenilmediği belirtilmiş. Aydın rasgele seçilmiş bir il değildir. Batuhan’ın eş durumunda Aydınlı olma ihtimali yüksektir.

YENİGÜN 07 - 05 - 2008

5 Mayıs 2008 Pazartesi

Çok üzüldüm

CHP’de bir harekettir gidiyor. Kurultay, süreci İzmir dengeleri, Mehmet Ali Susam’ın MYK üyeliği, Deniz Baykal’ın süreklilik gösteren ziyaretleri… Neresinden tutacağım bilemiyorum…
Yine de Susam’ın MYK üyeliği ile gündeme gelen İzmir dengeleri çok önemli önümüzdeki süreç için.
Bu süreci birkaç tespit ile değerlendirmek daha doğru olur…
Yıllardır genel başkanı ve genel sekreterinin tüm isteklerine yerine getiren, onlar için saçını süpürge eden İzmir milletvekili A. Rezzak Erten’e yapılanlar beni bile şaşırttı. Bu kadar emeğe çok gördüler Erten’in MYK üyeliğini. Benim başıma böyle bir şeyin gelmesini istemezdim. Şimdi işi gücü yok adamın, kendisi ile birlikte siyaset yapan herkese anlatmak zorunda durumu. Kendi inanmasa da bir neden bulacak tabii ki. Dün Deniz Baykal’ın gezisinde de çevresindekilerin sorduğu tek soru buydu:
Neden siz yoksunuz listede?
İşte Erten’in olası yanıtları:
1 – Deniz Baykal öyle istedi.
2 – Genel sekreterim böyle uygun gördü.
3 – MYK üyeliği dışında benim birçok görevim var. Onları bırakamazdım.
4 – Sayın Susam yakın ekip arkadaşımızdır. Ben öyle istedim.
5 – Siyasette arka planda durmak daha iyidir.
Tabii bunların dışında A. Rezzak Erten’in kafasından şunlar geçiyordur. Kendisini yakın tanımadığım için sadece gözlem yapabilirim bu konuda.
1 – Susam’ı ekipten koparmayalım.
2 –Ekibin beyaz dengesine dikkat edelim. Susam’ın önereceği beyaz isimleri destekleyelim. Ama dikkatli de olalım.
3 – İzmir medyasını elimizde tutalım.
4 – Nuri Batuhan’ı boyayalım. Siyah takım elbise, pembe gömlek, kahverengi kravat ile halkın karşısına çıkaralım, “İşte Aydınlı dostumuz” diye tanıtalım. Karabağlar adaylığı için ısındıralım.
5 – MYK çevresinde dolaşalım. İl başkanlığı konusunda atağa geçelim. Yeni il başkanı adayları geliştirelim.
6 – Gece yarısı operasyonları yapalım. Halkın sülalesinin eski isimlerinden bu konuda destek isteyelim. Gerekirse darbe yapalım.
7 – İlçe başkanlarını şu sıralar çok konuşmamaları konusunda uyaralım.
8 – Uykuya yatar gibi yapalım, ama arka planları iyi okuyalım.
9 – Yeni ittifaklar bulalım. Kartları yeniden karalım. Kart kararken bertaraf olmamaya çalışalım.
10 – Siyahları beyazlarla birlikte yıkamayalım. Gerekirse Calgon kullanalım.
11 – Hakkımızda yazanları ayaklarından asalım.

NOT 1: Bu kadar uzun süre bir işle meşgul olup bir sonuç alamamanın ne kadar sıkıntılı olduğunu iyi bilirim. Bu nedenle Erten’in durumuna gerçekten üzüldüm.

NOT 2: Mehmet Ali Susam’ın CHP içerisindeki hızlı yükselişi sanırım bugüne kadar bir rekordur. Kemal Derviş bile kıramadı bu rekoru.

GÜNDEM 1: Kocaoğlu sürekli açılışlar, temel atmalar yapıyor da, en büyük projeleri metro hatlarında çukura gömülmek üzere…

GÜNDEM 2: İTO Başkanı Demirtaş’ın hazırladığı ve ortalığı gerçekten gerecek EXPO raporunun kamuoyuna açıklanması gerekiyor. Eğer açıklanırsa bakın siz kopacak olan gürültüye…

YENİGÜN 05 - 05 - 2008

2 Mayıs 2008 Cuma

Yeni iddialar

Kurultay sürecine devam… Durmak da mümkün değil.
Bir önceki yazımda şöyle bir tespitte bulunmuştum.
“Deniz Baykal çizik operasyonu yürütenlere karşı rahatsız... Oylamada açık oy kullananlar en rahat olanlar. Ya kapalı kapılar ardından operasyon yürütenler? Ne yapacaklarını bilemem onlar düşünsün…”
Bu tespite şu açıklama geldi:
“Deniz Baykal fazla oynarsa, olağanüstü kurultayları unutmasın. Toplarız imzayı, seçimler öncesi gerekirse indiririz…”
Ben çok korktum.
Deniz Baykal da böyle bir riskten korkacaktır elbette. Verecektir istenilen belediye başkanlıklarını ve meclis üyeliklerini. Ardından rahat bir uyku çekecektir.
Düşünebiliyor musunuz?
Bir grup, tam yerel seçimler öncesi size gelip, “Şu adayları listelere koyacaksın, aksi takdirde genel başkanlığı unut. Delege böyle istiyor” diyor.
Siz de 10 kurultay kazanmış bir genel başkan olarak “Hay, hay, nasıl isterseniz” yanıtı veriyorsunuz.
Bu iddiayı gündeme getirenler fazla western filmi seyrediyorlar anlaşılan. Yoksa kurgu-bilim mi?
Yok sanmıyorum… O tarz film seyredemezler. Çünkü filmlerin üst köşelerinde 13+ yazıyor.
Ardından ne olur?
1 – Deniz Baykal başında sürekli sallanan Demokles kılıcından rahatsız olur. Demokles’in demokrasiyi çağrıştırdığından yola çıkarak Demokles sevgisini demokrasi kavramı ile tersyüz edebilir. Dolayısıyla kılış ters yüzünden işleyebilir.
2 – Baykal şöyle der: “İşte en doğruyu söyleyenler bunlar. Arkadaşlar kurban çadırlarında bir kurban keselim, beklentilere doğru hep beraber yürüyelim.”
3 – “Ben hep yanlış yaptım, bugüne kadar sizleri hiç tanımamışım, aslında diğerlerine çok küskünüm” diyerek, “Şu mahalleye iki üye de ben göndermiştim” diyerek örgüt konusundaki hassasiyetini vurgular.
4 – “Kardeşim, kurultay salonunda da söyledim. Partinin üyeleri, delegeleriyle bir yere varılmıyor. Seçim sisteminin bile değiştirilmesini önerdim. İkide bir, (delege istiyor, üye böyle bekliyor) şeklinde karşıma çıkmayın.
Görüldüğü kadarıyla durum oldukça karışık ve karmaşık… CHP Genel Başkanı’nın bundan sonra nasıl hareket edeceğini yorumlamalıyız öncelikle.

SORU 1 – Belediye otobüsünde kapıların kilitlemesi nedeniyle tek başına kalıp, duraktaki yolcularla işaret dili kullanarak anlaşan gazeteci kim?

SORU 2: MYK üyeliği bekleyen milletvekili ile öğle yemeği yiyen gazeteciler kimler?

SORU 3: Karabağlar Belediye Başkanlığı için şimdiden düğmeye basan ve Ankara ile sürekli telefon teması sağlayan isim kim?

DİP NOT: Cumartesi gününden itibaren her şey değişebilir…

YENİGÜN 02 - 05 - 2008