Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

14 Eylül 2009 Pazartesi

Neden büyükşehir

“Neden genel olarak büyükşehir yazıyorsun?” son günlerde en çok karşılaştığım sorulardan biri. Aslında gazetecilik bazında bunun yanıtı oldukça açık: “Çok kişiyi ilgilendirdiği için.”
Ulusal gazetelerde köşe yazarları iktidar ve devlet politikaları üzerine yazıyor, daha geniş kitlelerin ilgi alanına yönelik konuları öne çıkarıyor.
Siz ulusal basında sadece Ulaştırma Bakanlığı üzerine yazı yazan köşe yazarı ile karşılaştınız mı?
İzmir’in iktidarı da İzmir Büyükşehir Belediyesi…
Dolayısıyla en çok konuşulan ve kafa yorulan kurum üzerine yazmak, okuyucunun da ilgisini çekiyor.
Olaya bir de şöyle bakın.
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde çalışan sayısı ortalama 15 bin. Bu kurum aileler ile birlikte 40 bin kişiyi birebir ilişki içinde.
Büyükşehir ile doğrudan teması olanların sayısı da ortalama 20 bin kişi.
Kentin geri kalan bölümü de büyükşehrin yatırımlarından, hizmetlerinden yararlanarak bu kurum ile bir çerçevede ilişki kuruyor.
Dolayısıyla İzmir’in atardamarı büyükşehir belediyesinin en çok tartışılan kurum olması son derece doğal. Tabii ki bu kurumun başındaki Aziz Kocaoğlu’nun da…
Büyükşehir kadar tartışılması gereken ikinci bir kurum var. O da İzmir Valiliği. Ancak ülkemizin demokratik gelişiminde vali, hala atama ile görev yaptığı yani bir anlamda devletin memuru olduğu için tartışma alanına çekilmiyor. Önümüzdeki yıllarda seçilmiş valilik makamı bu kurumu da tartışmaların merkezine koyacaktır.
Son yerel seçimde yüzde 31 belediye başkalığından 28’ini alarak bir anlamda rekor kıran CHP’nin il örgütlenmesi de toplumun ilgisini çeken bir diğer kurum. CHP İl Başkanlığı ve CHP kongre süreci de okuyucunun ilgi alanındaki diğer bir yazı konusu.
Dolayısıyla İzmir Büyükşehir Belediyesi, CHP İzmir il örgütü , bir anlamda İzmir Valiliği ve ona bağlı olarak İzmir İl Genel Meclisi, bana göre İzmir’de yaşayan ve İzmirlilere seslenen bir köşe yazarının odaklanacağı ana kurumlar olarak değerlendirilmelidir.
Bu tespitleri yapmamın altında bu kurumların başındaki kişilere yönelik özel husumetimin olmadığı da yatmaktadır.
Tartışılması gereken bu kurumlar ise bu kurumların başındakiler de bu tartışmanın ana eksenlerini oluştururlar.

NOT 1 : Elime ulaşan bir e-mailden kısa açıklamalar: Büyükşehrin önemli sayılabilecek kurumlarından birinin insan kaynakları müdürü özellikle sol görüşlü memurları hedef alıyor. Genel Müdür konulara vakıf olmadığı için bu zatın önüne koyduğu kağıtları sorgusuz sualsiz imzalıyor. Kurumun üst kadrolarında ANAP’lı, MHP’li, DP’li kişiler görev yaparken, maalesef sol görüşlü kişiler dışlanıyor. Aday gösterilmedi diye CHP’yi provoke mi ediyor sorusu geliyor insanın aklına. Bazı yerlere üç günlük vekil memurlar ve sözleşmeliler getirilmesi ise ayrı soru işareti.

NOT 2 : Kılıçdaroğlu ikide bir İzmir’in ilçelerine uğruyor, vatandaş ile konuşuyor, iktidarın yolsuzluk dosyalarını teker teker ortaya koyuyor. Ancak Sayın Kılıçdaroğlu’nun İzmir büyükşehir belediyesine de bir el atmasında yarar görüyorum. En azından daha doğru çalışmasını sağlaması için.

YENİGÜN 14 - 09 - 2009

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder