Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

4 Ekim 2010 Pazartesi

Adnan Saygun mu kaldı?

İzmir Büyükşehir Belediyesi Opera binası için düğmeye basmış…
Aferin…
Ama bizim bir de dünyaca ünlü Adnan Saygun Sanat Merkezimiz var…
Ne merkez... Ne merkez… Bina cidden güzel…
Bir de Danışma Kurulu var, Aziz Kocaoğlu başkanlığında…
Üner Birkan (Müzik eleştirmeni-yazarı), Rengim Gökmen (Orkestra Şefi-Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü), Aytül Büyüksaraç (İzmir Devlet Opera ve Balesi Müdürü), Kenan Gökkaya (İzmir Devlet Senfoni Orkestrası Müdürü), Prof. Semih Çelenk (D.E.Ü Güzel Sanat Fakültesi Dekanı), Prof. Gören Bulut (Yaşar Üniversitesi Rektör Yardımcısı), Beyhan Murphy (Performans Sanatçısı), Evin İlyasoğlu (Müzik eleştirmeni ve tarihçisi), Serhan Ada (Bilgi Üniversitesi Kültür Yönetimi Bölüm Başkanı), Halit Turgay (İ.Ü Devlet Konservatuarı Öğretim Üyesi), Emin Mahir Balcıoğlu (Kültür Projeleri Yöneticisi), Levent Çalıkoğlu (İstanbul Modern Sanatlar Müzesi Şef Küratörü), İbrahim Yazıcı (İzmir Devlet Senfoni Orkestrası Şefi), Prof. Mümtaz Sağlam (D.E.Ü Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü Başkanı), Prof. Oğuz Adanır (D.E.Ü Güzel Sanatlar Enstitüsü Müdürü), Prof. Murat Tuncay (D.E.Ü Güzel Sanatlar Fakültesi Sahne Sanatları Bölüm Başkanı), Prof. Zeynep Mercangöz (E.Ü Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi), Prof. Dr. İnci Kuyulu Ersoy (E.Ü Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi), Yalçın Mergen (D.E.Ü Güzel Sanatlar Fakültesi Öğretim Üyesi), Arş. Gör. Borga Kantürk (D.E.Ü Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü), Tevfik Tozkoparan (AASSM Proje Mimarı) Dilek Tunalı (AASSM Sanat Danışmanı) ve Mehmet Kahyaoğlu (AASSM Sanat Danışmanı).
Bu kurul hiç toplanmamış.
Toplanırsa da neden toplanacak ki… Ekim ayı geldi, ortada bir program bile yok…
Şimdi size anlatacağım hikâyeleri iyi dinleyin. Bakalım ne diyeceksiniz? Başka yerde bulamazsınız bunları…
Adnan Saygun Sanat Merkezi sanat danışmanları bin bir güçlükle New York Filarmoni Orkestrası’na ulaşırlar. Hani şu dünyanın en ünlü orkestrasına…
Orkestraya İzmir’i, Adnan Saygun Sanat Merkezi’ni anlatırlar ve bir konser vermeleri konusunda ikna ederler.
Bu süreci yönetime sunarlar.
Gelen yanıta bakar mısınız?
“Bize bir iki DVD göndersinler, ne çaldıklarını, nasıl çaldıklarını bir görelim…”
Bunu duyan sanat yönetmenleri hemen gidip karşı kıyıdan kendilerini denize atmak isterler de birileri devreye girip ikna eder onları…
Neyse, olaylar gelişir ve New York Filarmoni’nin gelişi hemen hemen kesinleşir.
Bu kez devreye Kültür ve Sosyal İşlerden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Serpil Baran girer, “Banka garantisi vermeden olmaaaaaaz” der. Ve iş yatar?
Sanat danışmanları, dünyanın bir numaralı orkestrasına “Kardeşim size güvenmiyoruz, ya gelmeyip paramızı yerseniz?” diyemezler…
Kültür ve sanatın başkenti İzmir… Canım İzmir, canım belediyem…
Kadın haklı ama… Bak getirecekti Tarkan’ı… New York Filarmoni de neymiş.
Bu arada 29 Ekim’deki Tarkan konserini de iptal etmişler. Organizasyona ödenecek 500 milyardan pay alacakların hevesleri kursaklarında kaldı sanırım.
Neden iptal etmişler ki? Birileri yazmış mı yoksa…
Yine belediyenin kültür işleri ile ilgilenen bir üst düzey vatandaşımız bir konser sonrası yanındakinin kulağına eğilmiş ve “Konserlerden sonra neden şeflere çiçek veriyoruz?” diye sormuş.
Yanıt alamamıştır. Büyük bir ihtimal ile soru sorduğu kişi o sıralar koltuğundan yere düşmüştür…
Yine eleştiriyorsun Süleyman demeyin…
Bir arkadaşıma bunları anlattığımda aynen şunları söyledi.
“Bunları yapanları ıslatacaksın. Sonra eline kiraz dalı alacaksın. Bornova Kavşağı’ndan Manisa’ya doğru kovalamaya başlayacaksın…”
Konu devam ediyor tabii ki…
Konserler veriliyor… Şık şık insanlar, İzmir’in beyaz Türkleri akın akın Adnan Saygun’a geliyorlar.
Adnan Saygun Sanat Merkezi sanat danışmanı ise aynı saatlerde karşıdaki marketten kendi parası ile tuvalet kâğıdı ve havlu kâğıt almakla meşgul. Defalarca belediye ile yazışmasına karşılık bir sonuç alamamış, olayı böyle çözüyormuş.Konser sonrası aldığı fişleri belediyeye götürüyor, parasını tahsil ediyormuş.
“Bu kadar da olmaz” demeyin.
Belediyede tüm bu fişleri bulabilirsiniz. Bazılarının iddia ettiğinin tersine kanıtsız yazı yazmıyoruz burada… Biri çıkarıp o fişleri ortaya koyar ise yukarıda yazdıklarım, ulusal medyaya manşet olur…
Şimdi gelelim ana konuya…
Bu merkezin sorumlusu kim?
Koordinatör sıfatı ile merkezde dolaşan emekli bir bayan.
Nereden emekli?
THY’den.
Kim?
Nagehan Genç… Vekâleten genel sekreterlik görevi üstlenen Pervin Şener Genç’in kız kardeşi…
Teyzeler, anneanneler, halalar…
Enişteler, amcalar nerede acaba?
Bir sözüm de yukarıda isimlerini yazdığım danışma kurulu üyelerine… Önünüzde o kadar unvan var. Biriniz kalkıp neden “Bu ne rezalettir” demiyor ki…
Neden korkuyorsunuz, anlamıyorum. Korkmayın Aziz Kocaoğlu sizi yemez. Zaten yiyecek dişi de kalmadı…
Yediği kroşeler ile bugünlerde hayli sarsılmış, gardı düşmüş durumda. Sırada ciddi bir aparkat var… Unutmasın, dirseklerini biraz aşağıya indirsin...

NOT 1: Karabağlar Belediyesi yine mi sansür uygulamış Egenin Sesi’ne… Yahu Sayın Kürüm, bu sansür işi ile meseleyi çözeceğinizi sanıyor iseniz yanılırsınız. Karabağlar personeli yazımı evinde ya da bir başka kurumda okuyor. E-mail aracılığı ile yine belediyeden takip ediyor. Ancak asıl önemlisi yazıların Ankara CHP Genel Merkezi’nde Kılıçdaroğlu ekibi tarafından okunması. Belki de Kılıçdaroğlu İzmir’i genel sekreterin ve genel sekreter yardımcısının bilgilendirmesi dışında yazılarımızdan da takip ediyordur. Genel Merkeze de sansür uygulayacak haliniz yok sanırım.

NOT 2: Benzin istasyonları konusu gerçekten ilginç. Genel Sekreter Ersu Hızır da gitmeden önce de bir benzinlik için imza atmış. Konu Kocaoğlu’na kadar taşınmış. Sonra ne olmuş bilemiyorum. Son günlerde Çevre Dairesi’nde bu konuda hayli hareketli saatler dakikalar yaşanıyor. Balkondan izlediğim kadarıyla yeni bazı tipler daire başkanlığına girip çıkıyormuş. Ancak çok ilginç… Benzinlik dosyalarının saklanması da para kazandırıyor, hemen çözülmesi de…

Egenin Sesi 04 - 10 - 2010

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder