Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

14 Temmuz 2010 Çarşamba

EKİBİN TARİHİ: HIRS, İSTEK, BEKLENTİ VE ŞANS (6) Ekibin Sinirleri Bozuluyor

Alaattin Yüksel’in görevden alınmasından sonra Ekrem Bulgun il başkanlığına getirildi. Bulgun liderliğinde yapılacak 2005 kongreleri aslında ekibin tam olarak örgüte hakimiyeti için ciddi bir şanstı. Önce Konak ilçe seçimi gerçekleştirilecekti. Mahalle seçimleri yapılmış, sıra Konak İlçe Kongresi’ne gelmişti. Ancak Ali Yılmaz mahkemeye başvurdu, 70 kişinin delegeliğini düşürdü.

Tabii yasal süreç izlenince Konak Kongresi en sona kaldı.
Konak’ta Alaattin Yüksel’in tamamen ortadan kaldırılması mubahtı. Kültür Mahallesi’nde o gün yapılan seçimlerde Alaattin Yüksel ve arkadaşları oy kullanmış ancak sandıktan çıkamamıştı. Bir Pazar sabahı yapılan toplantıda Erten şunları söylüyordu: “Bu adam gömülecek. Partiye bir daha giremeyecek…”
Ekip Konak’a kadar ekip teker teker tüm ilçeleri eline geçiriyordu. Buca’da 2004 seçimlerinde Hüzeyin Yüzer’in mutfağında çalışan Mehmet Süne ilçe başkanı oluyor, ekip içinde önlenemez yükselişine başlıyordu. Balçova’da Salih Küçükbayrak, Karşıyaka’da Ertam Özen, Çiğli’de Ali Rıza Koçer, Narlıdere’de Halil Serbeş ile güçlenen ekip Bornova’da ise yeni adayları Kerim Özer ile güçleniyordu.
Abdürrezzak Erten kendisine bağlı olan Bornova eski ilçe başkanı Kenan Gürel’i yeterli bulmamış, Bornova belediye başkan aday adayı Kerim Özer’i yanına alarak onun potansiyelinden yararlanmak istemişti. Özer de aday adaylığı süresince Eşref Erdem yapısından gerekli desteği bulamadığı için ekibe kısa süre içerisinde monte oldu. Amacı 2007 seçimlerinde 2. Bölge’den milletvekilliğini yakalamaktı.
Metropol ilçelerin tamamı alınmış, sıra Konak’a gelmişti…
Ekip hızlı çalışıyordu. Sıtkı Kürüm’ün bürosunda hergün bir araya gelen ekip üyeleri, ünlü “lap top”a bakıp Konak’ı farklı kazanacaklarını hayal ediyorlardı.
Kürüm kendisine oy verecekleri yeşil, Tayfun Emre grubunu ise kırmızı işaretlemişti. Bilgisayara bakınca her tarafın yemyeşil olduğu açıkça görülüyordu.
Kürüm’ün Narlıdere’deki bahçesinde sık sık bir araya gelen ekibe önemli destek Narlıdere Belediye Başkanı Abdül Batur’dan geliyordu. Her ne kadar Konak Belediye Başkanı Muzaffer Tunçağ ekibin direktifleri doğrultusunda hareket etse de, Batur siyaseten beş adım öndeydi ekip için…
Ancak unuttuğu bir şey vardı Kürüm’ün… Kongreden kısa süre önce yapılan Konak Belediyesi Meclisi komisyon seçimleri… Komisyon seçimlerinde atılan yanlış adımlar nedeniyle belediye meclisindeki bir grup Kürüm’ün karşısına geçmişti.
Tayfun Emre ise tek başına çıkmıştı önce… Eski ilçe başkanı olarak elindeki delege listesine bakmış, 100 kişiyi hiç tanımasına rağmen, seçimi kazanacağına inanmıştı.
Bunun için Şakir Başak, Fahri Elmas ve Karataş ile görüşen Tayfun Emre hazırlıklarına başladı.
Fahri Elmas, belediye meclis grubuna girdi, Bedri Sertel, Neşe Edebali, Uğur Yelekli ve Nazife Taşkıran’ı ikna etti. Neşe Edebali aslında Kürüm grubuna yakındı. Ancak Rukiye Acar ile başlayan sürtüşme dolayısıyla karşı gruba geçti. Az koşmadı Nuri Batuhan, Neşe Edebali’nin arkasından. Ama bir türlü geri çeviremedi.
Ekip bazen de Mustafa Kemal Sahil Bulvarı’ndaki Altın Balık’ta toplanıyor, yeniliyor, içiliyor, kazanılacak kongre üzerine ahkam kesiliyordu.
Şakir Başak, Tayfun Emre ile Sedat Uzunbay’ı bir araya getirdi. Uzunbay’ın oluşuma destek vermesiyle Resmiye Topkorur da Emre gruba katıldı.
Canlar’ın oylarıyla Tayfun Emre istediği rakama ulaştı.
Ekip ilçe kongresinden bir gece önce Kürüm’ün bürosunda toplandı. Abdürrezzak Erten, Enver Öktem ve Sıtkı Kürüm’ün bulunduğu mekanda listeyi kaleme alan bir kişi daha vardı. Onu daha sonra açıklayacağım.
(“Ortada biri var ve sürekli bir şeyleri kaleme alıyor. Kim bu yahu?” demeniz son derece doğal.)
Tabii ekibin önemli şahsiyeti Nuri Batuhan…
Liste saat 04.00’e doğru yazıldı. Batuhan, Erten’in ağzından girdi, burnundan çıktı ve 20 kişiyi listeye soktu.
Bir gün sonra Narlıdere’de AKM’de yapılan Konak kongresi tüm CHP’nin ilgi odağıydı. Tek te ad oylaması ile yapılan divan başkanlığını Sedat Uzunbay’a karşı ekibin adayı Enver Öktem kazandı.
Ekip rahatlamış, seçimi çantada keklik görüyordu.
Ancak evdeki hesap çarşıya uymadı ve ekip Konak’ı kaybetti.
Önder Sav Ankara’da hop oturup hop kalkıyordu. Tüm istekler yerine getirilmiş, diğer metropol ilçeler kazanılmış, ekibin asıl örgütlendiği ve tüm üye kayıtlarının genel merkezden sorunsuz geçirildiği Konak kaybedilmişti.

Erten fırçayı yedi

Telefonda ağlayan Kürüm’e ise söyleyecek bir şey bulamadı Önder Sav, “Bari ili alın” dedi…
Asıl aday Ertam Özen idi
Sırada il kongresi vardı.
Konak’tan yaralı ekip hemen kolları sıvadı ve il kongresine hazırlanmaya başladı.
Kürüm Konak’ı kazanmış olsa idi ekibin olası il başkan adayı Karşıyaka İlçe Başkanı Ertam Özen’di.
Beyaz bir İzmirli…
Ancak Konak’ın kaybedilmesiyle birlikte işler tersine döndü. Çünkü Baykal, Ekrem Bulgun ile kongreye gidilmesi kararını aldı.
İl başkan adaylığı bekleyen Ertam Özen’e bu kararı Sıtkı Kürüm açıkladı. İkisi birbirine sarılarak ağlarken, Ertam, “Ekibin kararına saygı duyarım” diyerek Kürüm’ün bürosundan ayrıldı.
Baykal Konak kongresine müdahale etmemiş, her iki adaya da aynı mesafede durmuştu.
Ancak ilde Ekrem Bulgun ile devam etmek istiyordu.
Konak’ı kazanan yapı ile çevre ilçeler ekiple yakın bağı olduğu gerekçesiyle Bulgun’a soğuktular. Ve yeni bir aday arayışına giriştiler,
Önce Erol Güngör ismi geldi. Ancak Güngör kabul etmedi. Kemal Karataş’ın alt kadrosu Bulgun’a kayınca il başkanı olma şansını yitirdi.
Sonuçta Selçuk Ayan üzerinde anlaşıldı.
Selçuk Ayhan hiç Baykalcı olmamıştı ve yine Baykal’ın adayına karşı yarışacaktı.
MYK üyesi İzmir milletvekili Sedat Uzunbay ise Deniz Baykal ile görüşmüş, “Ekrem’i destekleyin” talimatı almıştı.
Ancak Uzunbay bu talimata rağmen ekip ile aynı noktada olmamak için Selçuk Ayan’a destek kararı verdi.
Uzunbay’ın bu kararı daha sonra aktif siyasetten silinmesine neden oldu. Önce MYK üyeliğini ardından da milletvekilliğini kaybetti. Baykal nedense Uzunbay’ı hiç affetmedi. O seçimde Ayan’ın arkasında duran Durak’ı ise 8 ay sonra affetti.
Fuar’da yapılan il kongresinde ekibin kaybetmesinin önemli nedenlerinden biri dış ilçelerin bakış açıları oldu.
Düşünce sistematiği açısından farklı olan ekibi Ege halkı bir türlü içine sindiremedi.
Aslında il kongresinde üçüncü bir aday vardı. Prof. Dr. Nurettin Demir… Yeterli imzayı toplayamadığı için aday olamayan Demir’in arkasındaki 60 delege de Selçuk Ayan’a destek verdi.
Abdürrezzak Erten ile Enver Öktem il kogresinden önce aday adayı Nurettin Demir ve şimdiki Balçova ilçe Başkanı Mustafa Moroğlu ile Hatay’da bir evde bir araya gelmişler, ancak Ertem’in katı tutumu nedeniyle anlaşamamışlardı.
Kocaoğlu’nun da bu seçimde Selçuk Ayhan’a destek verdiğini unutmayalım.
Seçimi 5 oyla kazanan Selçuk Ayhan il başkanı, Zikri Dursun ise il sekreteri idi…
Aslında kongrede Zikri Dursun’a atılan çizik sayısı fazlaydı. Bu nedenle il sekreteri olamıyordu. Nam-ı değer Ziko kendisine atılan çizikleri Tacettin Bayır’a atılmış gibi gösterdi ve il sekreterliğini aldı.
(Ziko’nun ekibin atayacağı yeni il yönetiminde il sekreteri olacağını, buradan yola çıkarak milletvekili adaylığı talep edeceğini söylememe gerek yok sanırım.)
Aslında bugün 2005 kongrelerine bakıldığında yapılmak istenenin doğru olduğu görülüyor.
Daha Egeli, daha beyaz bir yapı Baykal’ın Önder Sav ile birlikte olmasına rağmen kongreyi alıyor, kurultayda da Baykal’ın arkasında duruyordu.
Her ne kadar Baykal kurultay delegelerinin kendisini ziyareti sırasında ağır fırça atıyorsa da, 48 kurultay delegesinden 44’ü ona oy vererek İzmir’in arkasında durduğunu gösteriyordu.
Baykal’ın en önemli yanlışlarından biri bu kongreydi sanırım. Eğer bu kongrede ekibin karşısında olanların arkasında durabilseydi, bu süreç kendisine doğru anlatılabilseydi, bugün çok farklı olabilirdi.

Destek olmadılar

Konak İlçe Başkanı Tayfun Emre en zor sürecini geçiriyordu. Bir tarafta ekip ile birlikte hareket eden belediye başkanı Muzaffer Tunçağ vardı, diğer tarafta ekibin isteği doğrultusunda kafasında boza pişiren genel merkez…
Konak ilçe binasının satın alımı sırasında da büyük sorunlar yaşamış, genel seçimler öncesi adaylarından topladığı paralar ve birkaç ilçe belediye başkanının yardımlarıyla ilç binasını hazır hale getirmişti. Adaylar arasında 2 milyarı vermeyenler, Abdürrezzak Erten, Güldal Mumcu ve Bülent Baratalı idi. 12 sıradaki Umut Orkun Uğraş’tan bile destek almıştı Tayfun Emre…
Emre ilçe başkanı seçildikten sonra Konak ilçe hesaplarındaki tutarsızlığı il yönetimine iletmiş, ilde kurulan komisyonda bir oy farkla Sıtkı Kürüm’ün disipline gitmemesi kararı alınmıştı.
Emre, ilçe binasını açılışından bir gün önce görevden alınmıştı…
Oralara daha sonra geleceğiz…
Ekip ilçe kongresini ve ardından il kongresini kaybedince bunalıma girmiş, genel seçim hesapları alt üst olmuştu.
Yine de bir yol bulunması gerekiyordu.
Çünkü aralarında da mücadele başlamıştı.
İnciraltı’nda yapılan bir yemekte dönemin meclis üyesi Polat Manduz, bir arka masadan öndeki masaya kafa üstü uçuyor, Halil İbrahim Şenol ile Yüksel Demirsoy’a doğrudan pike yapıyordu.
Darmadağın olan Demirsoy ile Şenol’u kurtarmaya masanın diğer ucunda oturan Abdürrezzak Erten yetişiyordu.
Ekibin canı sıkkındı… Birbirlerini suçlama dönemi başlamıştı. Sıtkı’nın ikinci adam olması ise gerçekten sorgulanıyordu. Sonuçta herkes kazanmış ikinci adam kaybetmiş, onun kaybı ilin de kaybına neden olmuştu.
Bir gece bu konu masaya yatırıldı. Yer Narlıdere Bizim Gazino… Yemeği Narlıdere Belediye Başkanı Abdül Batur veriyordu.
Ekip arasındaki saflaşma gözler önündeydi.
Gaziemir İlçe Başkanı Yüksel Demirsoy’un ekibin dışında Kocaoğlu’na Tokatlılık üzerinden yakın durması Buca İlçe Başkanı Mehmet Süne’yi geriyordu. İkisi arasındaki tartışma, Demirsoy’un, “Hem Kocaoğlu’nu eleştiriyor, hem de kardeşlerinizi büyükşehre yerleştiriyorsunuz” sözü ile en üst seviyeye tırmandı.
Tırmanmanın ne olduğunu sanırım anlamışsınızdır.
Bu kez devreye giren Abdül Batur oldu.
Diğer masalardaki müşterilerin duruma nasıl baktığını da sanırım tahmin ediyorsunuz.
Süne yatıştırılmış, Sıtkı Kürüm bir başka mekanda Süne ile görüşmüş, ancak bu kez ayağının sendelemesi sonucu yere yığılmıştı.
Devreye Konak Belediye Meclis üyesi ve Kürüm’ün yeğeni Erdoğan Kürüm girmiş ve Sıtkı Kürüm’ü olay mahalinden uzaklaştırmıştı.
Ekip sinirliydi, kaybetmenin dayanılmaz üzüntüsünü yaşıyordu.
Bir ara formül üretildi.
Mardin gezisi…
Ekip, kendilerine yakın belediye meclis üyeleri ve Konak Belediye Başkanı ile Mardin yolunu tuttu.
Mardin gezildi, Midyat ziyaret edildi… Ekip her gece, İzmir milletvekilleri ile toplanıyor, otel personeli saatlerce nar ayıklıyordu. O dönemin CHP Mardin milletvekili Mahmut Duyan’ın ekip şerefine verdi 500 kişilik yemek ise görülmeye değerdi.
Bu arada iş de yapılıyordu. Konak Belediye Başkanı Muzaffer Tunçağ yeni dönemde Halil İbrahim Şenol’un siyasi başkan yardımcısı yapılmasına karşıydı.
Ekibin milletvekilleri bu gezi sırasında Tunçağ’ı gecenin geç saatlerinde ikna ettiler.
Tunçağ öyle ikna olmuştu ki, ondan sonra uzun süre sesi çıkmadı.
Ekip milletvekillerinin ikna kabiliyetlerinin ne derece yüksek olduğunu da sanırım anlamışsınızdır.
Ekip istediklerini yapmış, güle oynaya İzmir’in yolunu tutmuştu.
Artık yeni dönem başlıyordu ve yeniden hep birlikte Konak üzerinden yürünecekti.

ANEKDOT 1: Can Ailesi’nden CHP’lilerin en iyi tanıdığı isim Şahap Can geçtiğimiz yıllarda vefat etmişti. İ. Yücel Özen bir yaz günü Ürkmez’de bir arkadaşını ziyaret etti. Birlikte Ürkmez - Doğanbeyli arasında bulunan yürüyüş yolunda bisiklet ile dolaşıyorlardı. Yücel Özen, “Bu kadar gelmişken Şahap’a bir uğrayalım, , Doğanbey’de bir yerlerdeydi” dedi.
Arkadaşı bisikleti durdurdu:
“Ben gitmem, burada bir kafede bira içer, seni beklerim. Ama sen Azrail ile tanışmaya bu kadar hevesliysen, yapacak bir şeyim yok”dedi. Bir anda nerede olduğunu hatırlayan Özen, “Anaaaa… Beynime güneş geçti. Adam geçen yıl ölmüştü yahu” yanıtını verdi. İ. Yücel Özen de yaşlandı… Bundan sonra fazla hareket edemez.

GÜNCELNOT 1: Rıfat Nalbantoğlu’na yeniden görev verilmesi üzerine ulu İzmir milletvekillerimizin sözlerini okuyunca aklıma şu fıkra geldi:
Kadının biri, 46 yasındayken kalp krizi geçiriyor ve hastaneye kaldırılıyor.
Ameliyat masasındayken, ölüme yakın, Azrail’i görüyor ve soruyor:
“Benim saatim geldi mi?”
Azrail yanıt veriyor:
“Hayır, senin daha 43 sene, 2 ay ve 8 günün var.”
Kadın narkozdan uyandığında, bu kadar uzun yaşayacağına göre estetik yaptırmaya karar veriyor.
Yüzünü gerdiriyor, dudaklarını doldurtuyor ve göğüslerini düzelttiriyor.
Kısacası, yeniden doğmuş gibi oluyor. Daha uzun bir süre yaşayacağını bildiği için o kadar ameliyatın değdiğini de düşünüyor. Hastaneden tamamen yepyeni bir insan gibi çıkıyor. Tam karşıdan karşıya geçiyorken ambulans çarpıyor ve ölüyor.
Öldükten sonra Azrail'e soruyor:
“40 seneden fazla yaşayacağımı söylemiştin. Neden bana o ambulansın çarpmasını engellemedin?”
Azrail cevap veriyor:
“Kız, o kadar değişmişsin ki… Allah canını almasın ben bile seni tanıyamadım…”

GÜNCELNOT 2: Yakın arkadaşlarım ve dostlarımın dikkatine… Dizide kaleme aldığım kişiler günün birinde birleşip, Voltran’ı oluşturacak ve bana saldıracaklar. O gün kendi sağlığınız için lütfen yanımda olmayınız…

GÜNCELNOT 3: Abdürrezzak Erten, Ekrem Bulgun’u eleştirirken tavan ve taban hareketi üzerine konuşmuş. Kendileri 2002 yılında taban hareketi ile mi gelmiş, milletvekili olmuş İzmir’e… Yukarıda Önder Sav olmasa İzmir’deki örgütlenmesini yapabilecek miydi acaba? Bu kadar yazıyoruz burada ekip nasıl örgütlendi diye…

Egenin Sesi 14 - 07 - 2010

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder