Vallahi de billahi de ben WowTurkey adlı internet sitesinin yalancısıyım. Bu sitenin İzmir B1.02 İzmir Metrosu Haberleri adı altında bir forumu var. İzmir metrosu için tartışmaların 162 sayfayı bulduğu bu forumda birçok belediyeci hatta metrocu yazı yazıyor, fikirlerini beyan ediyor. Arada bir ben de bu foruma bakıyor, bilgi alıyorum. Hakikaten yararlı teknik bilgiler var içeride… Forum yazarlarının büyük bölümü Kocaoğlucu… İzmir medyasından bir kişinin bile izlemediğinden eminim.
Yine tekrarlıyorum. Hakan 351 takma isimle yazı yazan arkadaşın yalancısıyım. Yazı 14 Eylül 2010 Salı günü 18:11’de kaleme alınmış: Şöyle diyor Hakan 351: “Bugün metrodaki mühendisle konuştum. Poligon ve Üçkuyular’da çakılması gereken 200 kazıktan sadece 18 tanesi çakılmış. Bu gidişle değil Şubat’ta, 2 seneye kadar yolun açılması mümkün değilmiş. Projenin değişmesi bile olasıymış. Müteahhit firma da ya büyük oranda bir artış isteyecekmiş ya da işi bırakacakmış. Şok içindeyim arkadaşlar…”
Tabii bu açıklamaya 15 Eylül 2010 Çarşamba günü 23:33 yanıt gelmiş. Firoks takma isimli arkadaş, “Biraz gecikme olabilir. Fakat bu süre 2 sene gibi bir zaman olmayacak. Benim evim Poligon İstasyonu’nun tamamını görmekte. Bayramdan sonra tekrar çalışmalar aynı hız ile devam ediyor. Müteahhit firmanın işi yavaşlatma gibi de bir niyeti yok bana göre. Çünkü saat 23:30 olmasına rağmen dışarıda çalışmalar halen sürmekte…”
Tabii ben bu sitede Erkin kod adlı vatandaşın bu konudaki yanıtını bekliyorum. Çünkü kendisi hem bu konuda hayli bilgili, hem de Başkocaoğlucu… Arada bir benim yazılarıma sallıyor da bu forumda… Bakalım gecikme konusuna nasıl bir açıklık getirecek?
Belki İzmir Büyükşehir Belediyesi kendi içindeki sorunları bir tarafa bırakır da konuya ilgi gösterip, bir açıklama yapar…
2 yıl sonra yolun açılması demek, aşağıdaki ince çalışmaları ve elektrifikasyonu da dikkate alırsak, 3.5 yıllık bir süreye denk gelir ki, bu durum nedir Sayın Kocaoğlu?
Yani önümüzdeki yerel seçimlere kızdığınız taktirde sizin yeniden aday olacağınız sürece bile yetişmeyecek mi bu metro? Nedir bu metrodan çektiğimiz?
Bari çalışmaları bu şekilde bırakıp, turistik mekan olarak mı kullansak metro inşaatını? Gelen turistlere “100 yılda bitmeyen metro” şeklinde tanıtırız inşaat alanını. İzmir’i de turizme açmış oluruz…
***
Zavallı İzmir… Büyükşehirde işe girme sürecini hakikaten masaya yatırmak gerekiyor. Konu yine akraba kayırma meselesi… Bornova eski Belediye Başkanı ve şimdilerde büyükşehir belediye meclis üyesi Sırrı Aydoğan’ı hepimiz tanırız. Sayın Aydoğan’ın lise mezunu bir oğlu var. Yusuf Aydoğan… Bu zat-ı muhterem İzmir Büyükşehir Belediyesi Metro A.Ş.’de işe başlamış. Görevi İstasyon İşletme Şefi… İstasyon şefi olarak altında 15 üniversite mezunu çalışıyor. Bir bölümü üniversite, bir bölümü lise mezunu olan 21 istasyon operatörü de Yusuf Aydoğan’a bağlı…
Yani gördüğünüz gibi metro konusunda hiç deneyimi olmasa bile son derece başarılı bir lise mezunu…
Konu bir ara Aziz Kocaoğlu’na bile taşınmış. Kocaoğlu önce, “Ben orada çalışanların sanat okulu mezunu olduğu sanıyordum. Dolayısıyla onların üzerine bir lise mezunu oturtmam normal” demiş. (Bravo sana Sevgili Başkanım.) Yusuf Aydoğan’ın altında çalışanların bitirdikleri üniversitelerin diplomaları kendisine ulaştırılınca, “En yakın arkadaşımın oğlunun nerede çalışacağına sendika mı karar verecek” demiş, kestirip atmış. Bu konuyu CHP İzmir il örgütünde görevli bir arkadaşımız da doğrulayacaktır. Tabii cesareti var ise… Öyle, “Ben milletvekilliği bekliyorum. Şu sıralar bu tür polemiklere girmem” diyerek susulmaz ama…
Sorunun peşinde olan metro çalışanlarının bir bölümü de sadece ortadaki haksızlığa karşı çıktıkları için çalıştıkları kurumda cezalandırılmışlar.
Üstelik bu konuyu gündeme taşımak için gittikleri gazete ve televizyon kanalları da “Bizim büyükşehir ile ilan ve reklam bağlantımız var. Bu haberi yayınlayamayız” demişler. Gerçekten vah İzmir vah…
Metro A.Ş. Genel Müdürü’ne buradan uyarımdır. Bu haber çıktığı için bu siteye sansür uygulamaya kalkarsanız, şimdiye kadar hiç ilgilenmediğim bir anonim şirket olarak ilgi alanıma girmeye başlarsınız…
***
İzmir milletvekili ve CHP Genel Sekreter Yardımcısı Abdürrezzak Erten’i suçladığım için burada kendisinden özür diliyorum resmen. Yazıyoruz hep, “Adamın evi yok. Mardinli. Ankara’da yaşıyor. Ama İzmir milletvekili” diye… Hepsi yanlışmış… Adam İzmir’e kök salmış… Haberimiz yok. Yakında İzmir’in en köklü ailelerinden biri olacak. Biz de şöyle diyeceğiz: “İzmir’in ünlü ailelerinden Giraudlar, Yaşarlar, Güreller ve Ertenler dün gece kokteylde yine biradaydılar.”
Baksanıza Karabağlar Belediyesi’nin Özel Kalem Müdürü sekreteri olan Burcu Arıç, Rezzak Bey’in kız kardeşinin kızı imiş. Yani yeğeni… Ankara’da doğmuş, büyümüş ancak İzmir’de iş bulmuş. Burcu Hanım’ın ablası Müjde Arıç da ESHOT’ta çalışıyormuş. ESHOT onu Ankara’da yaptığı başarılı çalışmalardan dolayı sekreter olarak transfer etmiş.
Karabağlar Belediyesi özel kaleminde görevli Burcu Civelek ise Rezzak Bey’in Ankara’da Meclis’teki kendi sekreterinin kızıymış. O da İzmir’i çok sevdiği için Ankara’yı ailesini, annesini terk edip İzmir’e gelmiş, çalışmak için…
Türk-Yunan ilişkilerinden tanıdığım Çankaya Belediye Başkanı Bülent Tanık’a açıp soracağım. “Kardeşim bu kadar yetenekli 3 kızımıza iş bulamadın da, İzmir’e mi ihraç ettin” diye…
Ne diyelim… İthal milletvekillerinden sonra ithal sekreterler süreci başlamış, biz uyuyoruz. İzmirliler de çalışmak için yerel yönetimlere başvurup, yıllarca beklesinler…
Acaba Kocaoğlu hiç sevmediği milletvekilinin yeğeninin kendi kurumunda çalıştığını biliyor mudur? Vallahi ben bile sürekli dürbün ile takip ettiğim Kocaoğlu’nun ne bilip bilmediğini karıştırmaya başladım.
Karabağlar Belediyesi’ndeki sansür devam ediyor. Ancak parçalı bir sansür bu... Halkla ilişkiler ve basın birimi ve dahi belediye başkanının bilgisayarları dışında diğer bölümlerde siteye giriş yasak. Belediye meclis üyeleri bile dışarıdan okuyor yazıları… Ama hepsi aslında bir şekilde okuyorlar… Hele bu yazıyı hepsinin okuyacağından adım gibi eminim.
***
Büyükşehir’deki genel müdür seviyesindeki değişiklikler sekreterlik değişikliklerini de ateşliyor.
Mesela görevine son verilen Muharrem Derbentoğlu’nun İZBELCOM’daki sekreteri şirketler koordinatörü Nail Yavuz’un kızıymış. Nail Yavuz koordinatörlük görevinden uzaklaştırılıp, kapı yakını olarak tarif edilen İZBELCOM Genel Müdürü olunca ortaya nahoş bir durum çıkmış. Halkın parasıyla işleyen bir kamu kuruluşunda Genel Müdür baba, genel müdür sekreteri kızı… Bu durumun yaratacağı çalkantıyı engellemek için Nail Yavuz’un kızı Didem, Adnan Saygun’a transfer edilmiş…
Bu arada Kılıçdaroğlu’nun yeğeni olduğu iddia edilen, büyükşehirde işe başlaması beklenen yağız Anadolu delikanlısına bir yer bulunabildi mi?
***
Büyükşehirde yaşanan gelişmeler konusunda köşe yazarlarımızın tutumları, olayı net biçimde ortaya koyuyor. Herkes sistemin içinde olduğu için “ne kadar az dokunsak da, bu işten zarar görmesek” durumu içerisindeler…
Kolay değil tabii ki… Yıllardır bir şeylere dokunmadan yazılan yazılardan sonra ne yazılabilir ki… Ama birinin tepetaklak gitmesi ya da gittiğinin net biçimde anlaşılması halinde başlanıyor yazılmaya. Bence işin en vurucu yanı şu: Nerede yazdığın değil, ne yazdığın önemli…
Yine de arkadaşları kutlamam gerekli. İzmir için çok önemli konuları ele alıyor, bizleri aydınlatıyorlar. Mesela YÖK konusu hayli önemli… Sucuklu yumurtayı saymıyorum bile… Futbol maçlarına ilgi duyanlar arttı son günlerde. Kısacası millet bir şey yazmamak için elinden geleni yapıyor… Arada sırada da olsa gazetecilik refleksi gösteren Yeni Asır Gazetesi köşe yazarı Ertan Sayın’ı hariç tutuyorum.
NOT 1: İZFAŞ Genel Müdürü olacağı konuşulan Birol Soylu’yu aradım, “Nedir bu iş” diye sordum. Yanıtı şöyle: “Ben büyükşehirde çalışmıyorum. Dışarıda kendi işlerim var ve memnunum. Bir daha da büyükşehirde çalışmayı düşünmüyorum.” Yalnız Sayın Soylu’ya notumdur. Kendisinin büyükşehir belediye başkanı ile sıkı fıkı olduğu yolunda hayli yorum gelmeye başladı. Büyükşehirdeki yeniden dizayn konusunda da etkili olduğunuz duyumları alıyorum şu sıralar. Ancak düşmanınız çok. Dikkat edin…
NOT 2: İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde değişim sürüyor. Şimdi de imar bölümünde değişikliğe gidiliyor.
NOT 3: Buca Belediye Başkanı Ercan Tatı konusu YDK’da gündeme bile gelmemiş. İlginç değil mi? Sav grubu “Bu işi genel başkan istedi” şeklinde yayıyordu. Demek ki Kılıçdaroğlu istememiş bunu. İsteyenlerin de başları şu sıralar çok sıkıştığı için, konuyu soğutma işine girişmişler… Ama bizim sıcak tutacağımızı atladılar sanırım.
NOT 4: Ersu Hızır’ın sekreteri Sevil Hanım da emekli olacakmış. Ama o zaten emekli değil miydi, İZULAŞ’tan… Bir gün içinde emekli yapılıp yeniden işe alınmış gibi hatırlıyorum ben…
NOT 5: Siyasette fırtınalı günler yakın. Bir sonraki yazımın başlığını şimdiden veriyorum: “BANA MI VERCEN, REZZAK’A MI VERCEN…”
Egenin Sesi 20 - 09 - 2010
20 Eylül 2010 Pazartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder