NOT 1: Benimle yemeğe çıktıkları gerekçesiyle görevinden alınanların çokluğu nedeniyle kimsenin benimle akşam yemeğine çıkmayı istemediğini, Kocaoğlu tarafından İzmir’de yalnızlaştırıldığımı, balkonuma kapandığımı, ancak oradan da 1 milyon İzmirliyi dürbün ile gözlediğimi daha önce bu sütundan belirtmiştim. Salı akşamı Alaattin Yüksel, Aziz Kocaoğlu, Mehmet Ali Çalkaya ve Mustafa Moroğlu Güzelyalı’da Levent Kafe’de bir araya geldiler… Aralarındaki hararetli konuşma sırasında Çalkaya’ya gelen bir telefon ile bir miktar sarsıldılar. Telefonu eden bendim ve Çalkaya’ya kendilerini izlediğimi söyledim. Bir anda hepsi kafalarını yukarı kaldırıp hangi balkonda olduğumu bulmaya çalıştılar. Evet onları görüyordum ancak neler konuştuklarını dinleyemiyordum. Buna yönelik yeni bir çalışma başlatmalı, bir dinleme aracı geliştirmeliyim. Ancak konu eminim ki Rıfat Nalbantoğlu ve Ersu Hızır üzerineydi. Ne yapayım “Yemekteyiz” programından sonra “Biri bizi gözetliyor” programı mı çeksem…
NOT 2: Alaattin Yüksel ile Rıfat Nalbantoğlu arasındaki gerginlik had safhada. Önceki gün CHP İzmir il teşkilatından atılan bir mesaj bunu net biçimde kanıtlıyor. Mesajda “CHP Parti Meclisi üyesi Alaaddin Yüksel, bu akşam … saatte… televizyonda…” diyordu.
Adam kaç yıl il başkanlığı yapmış, bir süre önce de Parti Meclisi üyesi seçilmiş. Kendilerini pek sevmem. Ancak CHP İzmir İl Başkanlığı’nın adamın adını Antalya Valisi ile karıştırması da kabul edilebilecek bir durum değil. 90 yıllık parti diyoruz. Hala kurumsallaşmadığı ortada…
NOT 3: İl Disiplin Kurulu eski Başkanı avukat Ülkü Caner, il eski sekreteri Mehmet Yıldırım’ı arayarak büyükşehirdeki gelişmeleri yorumlamış ve bazı önerilerde bulunmuş. 2005 başında kankisi Alaattin Yüksel’in görevden alınması ile kendi siyasi hayatının da sonunu gören Caner, bugünlerde Yüksel’in siyasete dönüşü ile milletvekilliği sevdasını yeniden ateşlemiş. 4 yıldır ortalarda görünmeyen Caner’in Avusturya fahri konsolosluğu görevi ile iştigal etmesini, siyasete yeniden karışması halinde nereden geleceği belli olmayan taşların altında kalma riski olduğunu da buradan hatırlatmayı bir görev biliriz. Bu kez localar da kendisini kurtaramaz.
NOT 4: Büyükşehirdeki gelişmeler savcılığı da harekete geçirmiş durumda. Edinilen bilgilere göre başsavcılık İçişleri Başsavcılık soruşturma için İçişleri Bakanlığı’na başvuru yapmış durumda…
NOT 5: Abdürrezzak Erten’in büyükşehirdeki gelişmeler konusunda İzmir’e geleceği ve konu hakkında bilgi alacağını öğrenmiş bulunmaktayım. Kocaoğlu’nun hiç sevmediği bir milletvekili ile genel sekreter yardımcısı olduğu için konu hakkında konuşması ne kadar zor bir şey. Ne anlatacak merak ediyorum. İşin ilginci bu ikili ile hiç görüşmediğim için kendilerinden bilgi alma şansım yok. Ama burası CHP… İki kişinin bildiği bir şeyi 3 gün içerisinde herkes öğrenir. Dolayısıyla yakında ben de öğreneceğim.
NOT 6: Karabağlar Belediyesi’nin Egenin Sesi sitesine uyguladığı sansüre sadece gülmem gerekiyor. Yani sansür yapıyorsunuz da belediye başkanının odasındaki bilgisayara neden sansür uygulamıyorsunuz? Sanırım Kürüm her gün benim resmime bakıp, “Ya biz nerede yanlış yaptık” diyordur. Kürüm’ün en büyük yanlışı uzun süre Rezzak’ın kuyruğundan gitmesi değil mi?
NOT 7: KSK Başkanı Hüseyin Çalışkan ile bir yemek yesem de, kulüp başkanlığından aldırsam diye düşünüyorum. Referandum sonuçları işlerin kızışacağını gösteriyor. Adam ise oturmuş Boluspor maçını düşünüyor.
Egenin Sesi 17 - 09 - 2010
17 Eylül 2010 Cuma
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder