10 bölümlük “ekip tarihi” başlıklı diziye gelen yorumlar beni umutlandırdı. Demek ki İzmirliler hem kendi kentlerine hem de siyasete sahip çıkıyor. Toplam 270 yorumdan bazılarını alt alta toparladım. Böylece insanların bakış açılarını anlamak daha kolay olacaktır.
Dizinin son bölümü Çarşamba günü… Asıl değerlendirmeyi de o gün yapacağım.
Eşref Erdem’den Deniz Baykal’a kadar çok sayıda isimle telefonda görüştüm. Hepsi bu ilginç yakın tarih denemesini ilgi ile izliyorlar.
Ufuk Yakın: Sayın Gençel… Mehmet Süne nin,CHP ye geçmeden önce vergi dairesinde çaycılık yaptığını biliyor musunuz? Bu arkadaşın CHP ye gelmeden önce hangi partiyle ilişkisi varmış bir araştırsanız. Kendisine sorsanız aileden 150 yıllık CHP’li... Parti kurulmadan bile bunlar bir gün kurulacağını hayal etmişler.Bir de müteahhit olduğu söylenen bu arkadaş, son 8 yılda hangi inşaatı bitirmiş bir belgelesin hele.
Kemal: Unuttuğunuz bir şey var. Sav ekibini zamanında kendinin de içinde olduğu İzmir’de Sayın Yüksel büyütmüştür. 2003 yılında, il başkanı olduğu dönemdeki ilçe seçimlerinde kimleri desteklediğine bakarsanız, dediğimi çok iyi anlarsınız… Özellikle o dönemde Balçova ve Konak ilçe başkanı seçilenlere bakın… Sayın Yüksel o dönem partiye dinamiti yerleştirmişti ve bir süre sonra o dinamit kendini de yok etti. Yeter artık… Yok Savcı, yok Yükselci, yok Ertenci… Başka yeni dinamik insanlar yönetsin artık bu partiyi… 2002 yılında milletvekili listesini Sayın Baykal değil, Önder Sav ile Bülent Baratalı yapmıştır. Bilgilerinize…
Cenk: Bu cesaretli başlangıcınız için teşekkürler. Herkesin her şeyi bilmeye hakkı var. Herkes her şeyi bilsin ki doğrular kazansın, yanlışlar elensin. Bildiğiniz ne varsa yazın. Çağrım şudur. Herkes bildiğini yorumları ile paylaşsın. İzmir'de çok enteresan işler olduğu kesin ve bu işlerin en önemli ismi Abdürezzak Erten’dir. Ekibini değil önce sadece kendisini düşünen milletvekili. Acaba bugüne kadar İzmir ile ilgili ne yapmış, İzmir'in hangi projesine sahip çıkmış, İzmirlinin İzmir'de yaşayanların hangi derdine çare olmuş? Şoven hemşericilik hesapları ile siyaset devri bitti. Bizler iyi insanların, kendisini değil, izmir'i temsil edecek isimlerin siyaset yapmasını istiyoruz. İzmirli CHP'nin kavgalarından değil, CHP'li siyasetçilerin başarılarında söz etsin, onlarla gurur duyalım istiyoruz. Sarhoş dolaşan belediye başkanları istemiyoruz... İsteyenleri de istemiyoruz...
Hilmi: Zavallı İzmirliler, kendi memleketlerinde gurbetçi olmuşlar. Bölgecilik yapmayalım lakin bu arkadaşlar bu engin deneyimlerini ve bilgilerini biraz da kendi bölgelerine aktarsalar. Oralara faydalı olsalar… Ama ne hikmetse tek köyü bile CHP’li olmayan bu bölgelerin hemşerileri, söz konusu İzmir olunca atadan CHP’li oluveriyorlar. Tabii onlardan bizim gibi zavallı İzmirlilere sıra gelir mi? CHP maalesef bu şehirde bir rant aracı haline gelmiş. Yazık…
Zeliha Uygun: Sayın Gençel… Ben okudukça gerçekten şaşkına döndüm. Bizler de bazı olayların farkındaydık. Ama şu an pes diyoruz. Hafızanız gerçekten süper. Aslında bizler bugünkü gündemi takip ediyoruz. Tabii ki gelinen gündem çok eskiye dayanıyor… Maalesef hala daha hiçbir şey değişmedi. Yazdığınız isimler şimdi başrol oyuncusu oldu. Artık yeter demenin zamanı geldi demek istiyorum. Sav ve ekibi gitmeden neye yeter diyeceğiz ki? Abdürrezak Erten şu an kendini herhalde kral ilan etti. Kendisinden tek bir şey istiyoruz. İzmir’den elini çek…
Ertuğrul Aksoydan: Sayın Gençel… Gazetecilerin isimleri caddelere , sokaklara , parklara , hatta mahallelere verilir.. Sizin isminizin bir çöp kutusuna verilmesini nasıl değerlendiriyorsunuz acaba?.
Hasan Tahsin Kocabaş: Çöp bidonu ve Süleyman… Tövbe yarabbi. Yahu birader… Ertuğrul Bey doğru söylemiş. Ne iş bu…
Murat Demir: Bu kadar bilginin içinde Narlıdere ilçe seçimlerini unutmuşsunuz. Alaattin Yüksel ve ekibin adayı, Narlıdere’de Arçelik bayii olan Salman Ayten idi. Ilıca Mahallesi’nde oturan Salman Ayten, delege seçiminde sandıklardan çıkan oylar eşit olunca, ilçede tüzük gereği yapılan kurayı kaybetmişti. Ancak seçim sonuçlarına itiraz eden Salman Ayten, o dönemde Alaattin Yüksel ve Yücel özenin katkısıyla ilde aldıkları kararla, Salman Ayten’in listesini onayladılar… Ancak ilçe başkanlığı seçiminde Mehmet Kılıç seçimi kazandı ve il başkanlığı seçiminde Selçuk Ayhan'ın listesini destekledi.
Erhan Ateş: Sayın Gençel. Unuttuğunuz bir şey olmuş. Sayın Alaattin Yüksel’in il başkanlığı yaparken bizzat ilçe yönetimindeki adamlarına talimat verip Piriştina’nın partiye geçmemesi için Ankara’ya göndermek üzere imza toplatmasını unutmuşsunuz... Biliyorsunuz ki o dönem Sayın Yüksel kendisi belediye başkanı olmak istiyordu…
Melda: 2002 Balçova ilçe seçimlerinde Ali Yiğit bir bayan öğretmeni aday olarak çıkardı. Bu öğretmen hanım Balçova’da dürüstlüğü ile tanınan ve çok sevilen bir öğretmendi… Ama bazıları için bu dürüstlük çok büyük tehlike idi... Alaattin Yüksel’in ve bazı isimlerin bu bayan işlerine gelmedi... Seçimden bir gün önce Salih Küçükbayrak ile o günkü milletvekili olan bir zat sayesinde anlaşma yaptılar ve kongreye Enver Öktem katıldı… Bayan aday bu kadar oyuna rağmen iki oyla kaybetti. Önder Sav ekibi Balçova’yı Alaattin Yüksel sayesinde ele geçirdi
Mustafa Kaya: Yazınızın 2’ncisi de 1’inci kadar doğru şeylere parmak basmak açısından iyi yazılmıştır. Hafızanız gerçekten iyi imiş. Yoksa hafızası güçlü olan Genel Sekreterimiz Önder Sav'dan ders mi aldınız?
Kenan: Alaattin Yüksel ile bu kadar kapışmanız aslında biliniyor. Ama şimdi beraber olmak zorunda kalacaksınız. Asıl orası ilginç olacak. Yollarınız kesişiyor Süleyman Bey. Ekibi bitirme yazınız ile ekip ile kavga edecek olan Alaattin ile aynı yola giriyorsunuz. İkinize de ekip oldukça hayır yok..
Hüsnü Eğilmez: Bornova'da Milli Eğitim Müdürü'nü aday olarak çıkaran Sedat Uzunbay'dır. Behçet Yavuz sadece ödenecek tazminattan dolayı çekilmedi. Kazanamayacağından korktu. Yavuz olmayınca Atilla Sertel ismi gündeme geldi. Onu da Önder Sav engelledi.
Dilara Sürgü Ersözlü: Değerli gazeteci dostumuz Süleyman Gençel ve Süleyman Bey'in yazısına yorum yapan sevgili, değerli tüm dostlar, Hakan Tartan Fan Club Üyeleri, Ersözlü ekibindeki değerli genç arkadaşlarım… Öncelikle Süleyman Bey'e böyle bir yazı dizisini yazmaya başladığı için teşekkürler. Açıkçası bizlerde bu süreçte gözden kaçırdığımız veya unuttuğumuz konularda hafızamızı yineliyoruz sayesinde. Sitenin yöneticisi değerli Sinan Kara'ya çok teşekkürler. Bizleri yeniden Süleyman Bey'in yazıları ile buluşturdu ve güncel haberleri ile gelişmeleri takip etmemizi sağlıyor. Ve çok sevgili dostlar; sevginiz, güzel yürekleriniz ve iyi dilekleriniz için çok teşekkürler. Eleştiren değerli yorumcuların da eleştirilerini katılsam da, katılmasam da saygıyla karşılıyorum. Sözü hem yazıda hem de yorumlarda çok geçen değerli başkanım rahmetli Ahmet Piriştina'yı bu vesile ile bir kez daha sevgi ve saygıyla anıyorum. Sevgiyle ve dostlukla
Tuba: Süleyman Bey yazılarınızı hep okuyorum. Yenigün Gazetesi’nin sitesine de sadece siz varsınız diye giriyordum. Bugün tesadüfen arkadaşlar Dilara Hanım üzerine yazdığınızı söyleyince bütün yazdıklarınızı okudum. Çok teşekkür ederiz. Bizim de bu olanları bilmeye hakkımız var. Bu ekip nasıl bir ekipmiş. Önder Sav vefasızlığı ile çok yara aldı. İstifa etmesi lazım… Dilara Hanım ile 7 yıl birlikte çalıştım. Şu an beraber çalışmıyoruz. Yani yandaşlık değil yazdıklarım. Hayatta tanıyabileceğiniz en iyi yöneticidir. Hep öğretir ve paylaşır. Benim gördüğüm en zeki insanlardan birisidir. En önemlisi insandır. Ünal Bey ile de birbirlerine çok yakışıyorlar. Dilara Hanım siyaset yapsa, seveni çok. Benim babaannem bile vurulduğunda günlerce ağlamıştı. Hiç tanımadığı halde bu güzel kıza yazık diye. Arkadaşlara da teşekkürler. İyi ki varsınız Ersözlü ekibi… Böyle doğru bir insanın arkasında durduğunuz için teşekkürler. Dilara Hanım okuyorsanız, sizi çok seviyorum.
Mehmet Yayan: Süleyman Bey, yazdıkça bir takım gerçekler ortaya da çıkıyor. Ekip, ekip diyerek İzmir velveleye verilmişti. Meğerse o çokça şişirilen ekip buymuş işte. Ellerinize sağlık…
53 yıllık dost: Yazı dizinizi zevkle okuyorum. Bu arada geçmiş yıllar, kongreler, genel ve yerel seçimleri de göz önüme getiriyorum. Şu anda parti üst yönetimine damgasını vuran ve 53 yıllık arkadaşına elense çekerek tuş yapan Sayın Sav'ın İzmir’deki yakın kadrosunu ağırlıklı olarak Mardinliler oluşturmakta. Onları kamufle etmekle görevli belediye rantçılarını da görmekteyiz. Bu tip insanlar CHP’de siyasi ve ekonomik rant sağlarlar. Ancak oy vermeye gelince BDP’ye oy verirler. Örnek mi? İstersiniz, Kadifekale, Ballıkuyu gibi semtlerde çoğu sandıklardan o mahallede üye sayısı kadar CHP’ye sandıktan oy çıkmaz. İşte Sav'ın İzmir kadrosu... Satarsan gün gelir, sen de satılırsın. Saygılar…
Ayten Durmuş: Abdül Batur, seçimin Kocaoğlu'na gittiğini görünce Hüseyin Çalışkan ile bağlantı kurdu. Abdürrezzak Erten ve Cevat Durak ile görüştü. Batur, "Bana destek olanlar Cevat'a destek verecek. Sadece ben kendime oy kullanacağım" dedi. Aradan 5 dakika geçti Durak bu ikilinin yanlarından ayrılınca ikili bir şeyler konuştu. Batur diğer adayların da bulunduğu salona girdi ve Aziz'i kutladı.
Zafer: Rakı masalarından bahsedilmişken genel başkan “içmeyin” diyor. Gaziemir ilçe başkanı birahane çalıştırıyor. Arkadaş ticarete yeni atılıyor. Daha önce de çiçek satış işleri denemişti. Velhasıl Gaziemir’de daha neler var. Rezillik diz boyu. Hazır bunların bir yerlere nasıl geldiğini de sayenizde öğreniyoruz. Yuh olsun bunlara ve arkasında duranlara… Bunlar için mi CHP’ye oy vereceğim. Asla…
Deniz Üreten: Bu Muzaffer Tunçağ’ın dövülmesi olayı… Dövülmüş ise kim dövmüş, dövülme sonrasında şimdiki Gaziemir Belediye Başkanı Halil İbrahim Şenol başkan yardımcısı olmuş ise, size de partinize de söyleyecek bir şeyim yok. Yazık ki bu Kemal Kılıçdaroğlu gibi birisini İzmir'de siz temsil edecekseniz. Çok yazık olacak çok. Böyle dürüst insanları kolay harcarsanız, ileride çok ağlarsınız. Bir de bu pike uçuşlar yapan Polat Manduz il yönetimine girmiş, İl başkanına da yazık. İl başkanı bu değerli partiliyle otururken pike menzili dışında bulunmaya çalışsın, kendi sağlığı için! Baykal bunların hepsini bu partiden kovacaktı. Ama bir kasede kurban gitti. Yoksa bu ekip İzmir’den silinecekti. Alaattin Yüksel bile tekrar dirildi. Kimse bana Baykal’ı kral yapan tüzük oylamasında Alaattin Yüksel’in EVET oyunu unutturamaz. Aslında sadece bu hatasından dolayı bile olsa bir daha partililerin yüzüne bakacak yüzü olmamalıydı. Ama bunlarda para çok olduğu için her halde yeni yüz yaptırmışlardır.
İzmirli: Hep bir şeye dua ediyorum: İyi ki bizim partiye oy verenler, kimlere oy verdiğini araştırmıyor… Yoksa barajı bile geçemeyiz… Yıllardır bu partide, bu kentte mesleği bile belli olmayan 50-100 kişi üzerinden dönüyor siyaset…
İsimsiz: Sayın Gençel, şu yazı dizinizi ve altındaki yayımlanan veya yayımlanmayan okuyucu yorumlarını şu beyaz İzmirli dediğiniz insanlar bir okusa, galiba hapı yutarız değil mi? Tek köyü bile CHP’li olmayan memleketlerin evlatları burada beyazları çıtır çıtır yiyorlar değil mi? Vallahi gidişat kötü… Kemal Bey bunları hizaya getiremezse bunlar yarın AKP ile DEHAP ile de birleşir, Cumhuriyetin kalesi İzmir’i kaptırırlar. Zira okuduklarımdan anladığım şu, biz CHP ye oy verdik diye bunları mı seçmişiz. Aynı soruyu tüm İzmirli sormaya başlarsa görürüz ekibi...
S. Yuluğ: İzmir’de ve büyükşehir belediyesindeki cesur kişilerin varlığını öğreniyoruz. Size karşı yapılabilecek saldırılardan bahis ediliyor. Bu saldırıları yapacak kişilerin dikkatine. Mevki, makamı, adı ve de şanı ne olursa olsun. Her kimin böyle bir niyeti var ise, Sayın Gençel’e yapılmasını istediği her türlü saldırıyı, tüm eleştiri oklarını göğüslemeye canı gönülden razı olduğumu ilgililere duyururum.
Selçuk Ayhan: Narlıdere’deki yemekte Sayın Sav, Selçuk Ayhan’ı yıkadı pakladı yazmışsınız. Sözlükten baktım. Paklamak,(aklamak, temize çıkarmak)anlamına geldiği gibi, (öldürmek, işini bitirmek,yok etmek) anlamına da geliyor. Okuyucunun kafasını karıştırır diye düşünüyorum. Gecenin bence ikimizin arasındaki en güzel diyalogu şöyleydi. Ben,Önder ağabey bak ne güzel yönetiyorum.Kendini yorma İzmir i bana bırak dedim. Önder Bey de, Selçuk sana bırakacağım ama sonra nereye götüreceğini bilmiyorum dedi ve gülüştük.
Urlalı: Sevgili Gençel! Öyle şeyler yazmışısınız ki şaşırmamak mümkün değil. Anlaşılan CHP adı değişiyor. MCHP oluyor. (Mardin Cumhuriyet Halk Partisi)
Sıkı takipçiniz: Süleyman Bey,samimiyetle söylemek isterim ki kullandığınız lehçe, terminoloji ya da üslup her ne kadar hiciv içerse de içeriği son derece kaliteli ve nereden ediniyorsunuz bu bilgileri bilemiyorum ama hepsi doğru... Keşke ben de bildiklerimi paylaşabilsem. Ancak öyle bir sistem var ki belediye içerisinde başkana ajanlık edenler o koltukta oturuyor... Başkan eğer birine güveniyorsa o kişinin söylediklerine iftiralarına kayıtsız şartsız inanıyor... Ben başkanın kesinlikle iyi niyetli olduğuna halkın içinden geldiği için halka yakın olduğuna inanıyorum.. Ancak maalesef ekip seçimi ve ezik bir insan olmaması gerektiği halde öyleymiş gibi pohpohlanmaya bu derece önem vermesini de hayretle karşılıyorum… Büyükşehir Belediye Başkanı olmak bir milletvekili olmaktan bir bakan olmaktan çok daha güçlü bir kariyer bence... Ha tüm bunları yazmamdaki gerekçe başkanın sizin köşenizi sürekli takip ettiğini biliyor olmam ve buradan kendisine bir çağrı yapmak istemem... Sayın Kocaoğlu, çalışanlarınızın içerisinde kaybolan cevherleri ortaya çıkarmak için daha ne bekliyorsunuz? Eğitime bu kadar önem veren bir başkan olarak yöneticilerinizin mezun oldukları üniversiteler bir bakar mısınız? En iyi üniversiteleri dereceyle bitiren sindirilmiş personel sizinle görüşmek istediğinde ya da size katkı koymak istediğinde çapsız denilebilecek bir kaç güvenilir kişinin sözleri ile neden onları harcıyorsunuz? Belki de sizin harcadığınız değerler kenti belki de Türkiye ve dünya çapında bir vizyona sahip projelere imza atabilirler... Bunu anlamanın tek bir yolu var... Belediye içi bir proje yarışması daha doğrusu uygulanabilir fikirler ortaya çıkaracak bir fikir yarışması anons ederseniz ve kendiniz o güvenilir personelinize değil sadece kendinize ve bunca senelik birikiminize dayanarak bu fikirleri değerlendirirseniz bakın ne cevherler ortaya çıkacak... Süleyman Bey, size de sürekli bir okuyucunuz olarak teşekkür ediyor bu köşede yine görüşmek üzere diyorum...
Aslan Söyler: Süleyman Bey, sizi tanıdığım için daha gençsiniz. Çocuklarınız küçüktür. Sizinde bu meslekten kazandığınız parayla evinize ekmek götürmeniz gerekiyordur. Bu yazdıklarınız bana çok ürkütücü geliyor. Mafyayı deşifre eden savcı durumundasınız. Aklınız varsa emniyetten koruma isteyin. Ailenizin size ihtiyacı var. Allah sizi korusun. Allah size yardım etsin oğlum.
Haydar: Ortada benim açımdan vay anamlık bir durum yok. Kimseyi töhmet altında bırakmadım. Muhasebe şefi 1 tane var o şirkette. Nedret Hanım… Çıksın söylesin o zaman, benim kocamın şirketinden şoförlü araç kiralanmamıştır diye. Ayrıca, başkanın Grand Plaza’da çalışan 1 tane yeğeni var. Süleyman Bey daha önce de yazdı bunları. Kimse yalanlayamadı. Savcılık konusunda çok haklısınız. Gelişmeleri ilerleyen günlerde basından takip edersiniz Zaten biz bu ülkede savcıların, hukukun olduğunu biliyoruz. Ama bazıları onlar yokmuş gibi hareket ediyor. Çalıştığınız yerde olan usulsüzlükleri, sırf kendi düşünce sisteminizde olan insanlar yapıyor diye susmak da suçu paylaşmaktır bence. Başkası yapınca kötü, kendinize yakın olan insanlar yapınca iyi mantığıyla bu ülke düzelmez.
Seyhan Akçayüzlü: Sayın Gençel, yazılarınızı okuyan her İzmirli sanırım problemleri daha yakından takip etme fırsatı buluyor. Bu nedenle, size çok teşekkür ediyorum. İzmirli CHP'liler olarak sadece belediye içi problemlerle değil aynı zamanda çevre düzenlemeleri ile de İzmir halkı karşısında zayıf düşmekteyiz. Örneğin: 249/3 sokak Çamkıran’da Bayraklı'da çok güzel bir park özenle yapıldı. Mahalle sakinleri her akşam orada aileleri ile sessiz ve huzurlu bir şekilde oturmakta, sohbet etmekte ve çocukları parkta güvenle oynamaktadır. Ne hikmetse hemen yanında parkın hemen yanındaki arsaya benzin istasyonuna ruhsatı verildi. Bir de 8-9 kat iki blok halinde apartman yapılıyor. Önünden ise çift şerit olarak otoyolun geçirilmesi sonucunda mahallenin huzuru da kalmadı.
Devrim Sayın: Süleyman Bey yazdıklarınız ve gördüklerimiz, duyduklarımız gelecek için bizi çok korkutuyor. AKP bence stratejisi belli, seçime doğru Karabağlar belediyesini çaycı da dahil, toplarlarsa şaşırmam. Ben daha çok bu denge sorunu olan başkan içeri girerse akşamcılığa nasıl dayanacak onu merak ediyorum. Bu kadar emek verilmişken CHP böyle bir şok yaşarsa yeni bir İSKİ skandalımız daha olacak. Çünkü iş direk genel merkeze kadar uzanabilir. Bunu eğer il başkanı okuyorsa mutlaka önlem almalı. Ben bunları yazarak bir yerlere ihbar ediyormuşum gibi görmeyin, benim derdim sayın il başkanının bu tehlikeyi görerek bir an önce önlemini alması. Bütün belediyelerimiz müfettişler tarafından didik didik inceleniyor diye düşünmeyin. Dikkat edilmezse bu operasyon çok yakın. İşin ilginci bütün İzmir Karabağlar deyince yakında toplarlar diyorlar. Bizden söylemesi, o koltuğa oturanlar bir şey yaparlarsa yaptılar yoksa bu gümbür gümbür gelen bir haberdir. Saygılar.
Murat Demir: Sıtkı Kürüm iyi ki başkan olmuş. Yoksa Narlıdere Belediye Başkanı Abdül Batur yemek parası ödemekten icralık olurdu. Tek geliri belediye başkanlığından aldığı maaş olan Abdül Batur bu paraları öderken çocuklarının rızkını rakıya yatırdığının farkında mı? Allah kurtarmış. Çünkü Abdül Batur Sıtkı Kürüm gibi ayrıca inşaat işi yapmıyor nerdeyse 20 yıldır maaşlı işlerde çalışıyor. Bana göre Abdül Batur bu kadar yemek parasını öderken içi kan ağlamıştır. Nede olsa maaştan başka geliri yok. Allah senden razı olsun Kürüm!
Erhan Ateş: Sayın Gençel… Balçova Belediye Başkanı Çalkaya’nın o dönem ekibe sıcak bakmadığını yazmışsınız. Ben Çalkaya’yı tanıyan birisi olarak onun kıblesi belli olmaz diyorum. Buna inanın. Eğer siyasete devam ederse, Önder Sav’ı mumla ararız. Sayın Balçovalılar artık uyansın. Özel kaleminin dolabında 5 yıldır umutla bekleyen yaklaşık 20 bin gencin iş başvurusu vardır. Ama bugüne kadar işe aldığı insanların nereli olduğuna bakarsanız ekipten olup olmadığını anlarsınız. Daha size ve Balçovalılara anlatacağım çok şeyler var ve bunlarla ilgili belgeleri size ulaştıracağım. Şunu da unutmayın ki başta kim varsa Çalkaya onun adamıdır. O koltuk için hayatta yapmayacağı şey yoktur…
Sorular: Kuşadası’nda olay mı olmuş? Bir kadın ve erkek milletvekili mi tartışmış? Tam çözemedim ama konu Güldal Mumcu ise kadın milletvekili odur. Sıtkı Kürüm'ün yazlığına da gidecek erkek milletvekili sayısı bence az. Baratalı olamaz, Oğuz Bey de olamaz, Susam da olamaz. Selçuk Bey siz misiniz diyeceğim ama bırakın evi bahçeye sokulmazsınız.. DSP’liler mi acaba? Kim acaba? İçeride ne olmuş, neden kavga olmuş, örgüt tartışması mı, başka tartışma mı? Başka tartışma ise nedir? Genel Başkan şok olduğuna göre anormal bir şey mi var? Nedir o? Süleyman Bey yardım edin, açın konuyu bilelim…
Ali Darcan: Bize de yorum hakkı düşecek mi Süleyman? İlerleyen zamanlarda... "O" dürüstlerin, "O" örgütten sana ne örgüt buraya fazla geliyor işler aksıyor diyenler... "O" bir hafta bekle halledeceğiz diyenlerin yıllardan uzun süren bir haftaları, "O" aday adayları için Ankara’da eski genel başkana ileri geri konuşanlar, "O" insanlara da dokunabilecek miyiz?
Emrah Kaya: Süleyman Bey. Facebook’taki sayfanızda eski belediye başkanlarından bir tanesinin oğlu ile tartışmıştık. Tartışmaya bir bayan da dahil olmuştu. Size özel mesaj atmıştım. Bizlere ettiği küfrü yayınlar mısınız demiştim. Eski belediye başkanı nasıl evlat yetiştirmiş insanlar görsünler.
Aslan sosyal demokrat: Bu işlerin böyle yürüdüğünü partililer olarak yıllardır biliyorduk ama, ne derli toplu anlatabildik, ne kimseyi ikna edebildik. Siz bunu açıkça ortaya koydunuz ya, artık ölsem de gam yemem. Çünkü düzgün insanların siyasette neden ilerleyemediğini artık bütün halk bilecek… Sağ olun…
Hulusi: 2008 kongresinde Enver Öktem’in aday çıkarılmasını Baykal’a, Selçuk Ayhan çıkardı diye rapor ettiler. Böylece Ayhan’ın olası PM üyeliğini de kesmiş oldular.
Merve Demir: Süleyman Bey bu ekip tarihini yazarak, kime ne anlatmak istiyorsunuz? Benim aklıma bu ekibin İzmir’i ele geçirdiğini ve kafasına göre İzmir ile oynadığının perde arkasını görmemizi sağladığındır. Ama cesaretli birisin, bu kadar pikeci, iknacı adamları yazarken çekinmiyorsun ya sana da helal olsun. İnşallah parti özüne döner ve temizlenir...
Angaralı: Yazınızda Güldal Mumcu için olumsuz ifadeler kullanmışsınız. Kendisinin TBMM'de önemli bir görevi var ve bunu başarıyla yapıyor. Kısır örgütsel çatışmalara girmiyor diye insanları bu şekilde karalamayın. Somut bir şey varsa yazın yoksa da kimseyi kötülemeyin
Ayşen Temel: CHP’nin ideologu demek farklı Kemalizm’in tek ideologu demek farklıdır sanırım. Aradaki farkı algılayamıyorsanız söyleyecek sözüm yok. Pekala bana bir Kemalist ideolog ismi veriniz CHP den. Ben de tanıyayım. O kadar ucuz değil bazı şeyler. Siz bilir misiniz bilmem, yaşınız yeter mi ama daha 1976’lardan Balıkesir barosundan sol düşünce nedeniyle yargılandığınız için paranız olmadığı için ücretsiz avukat isteseniz sizi hangi adrese gönderirlerdi bilir misiniz?
Savaştepe Eğitim Enstitüsünü bilir misiniz? Orada, tüm sol anlayışlardan avukat ihtiyacı olanlara kimin kapısı açıktı bilir misiniz?
Yıllardır ilçe seçim çalışmalarında tüm partililere özellikle de gençlere Atatürk'ün Bursa Nutkunu asla unutmayınız ve her zaman o şekilde davranınız diyen bu partide kaç kişi var.
davranış biçimi olarak mütevaziliği elden bırakmayan kaç üst düzey yöneticimiz var?
İzmir'de okumuş aydın Egeli ya da İzmirli kesim kendisinden destek istemiş de vermemiş mi? Ne zaman 3-5 Egeli bir araya gelebilmiş siyaseten ki bir ekip oluşturabilecek kadar sayıyı bir araya getirsinler. Birbirlerinin altlarını oymazlar mı?
Bakın size son bir anekdot. Rahmetli Aydın Erten bir söyleşisinde yanımdaki bir arkadaşıma "İzmir’de SHP (o tarihte CHP yok) içinde devrim yapabilirim. Ama 5 kişiye ihtiyacım var. Öyle 5 kişi olacak ki altımız bir araya gelip bir konu üzerinde uzlaştığımız andan itibaren ayrıldığımızda asla kimse kimseden şüphe etmeyecek. İnancı ve güveni tam olacak 6 kişi.
Siz tanıyor musunuz öyle 5 kişi?
Kemal: Ayşen Hanım’a ithaf ediyorum. Tek ideolog Önder Sav mı? Güldürmeyin, kendinizle de dalga geçirtmeyin... Ne ideolojisi yahu? Ben yerimde kalayım diye İzmir’i Mardinlilere verdi. Elbette Murat Bey yazacak, Önder Sav'a güç verenler de eleştiriden nasibini alacak… Genel Başkanlık kolay iş değildir hanımefendi! Genel Başkanlık, ben parti işinden anlamam ben halka dönüğüm demekle olunmaz. O zaman halk sevebilir ama parti seni sevmez. Ordusu olmayan (parti bir nevi genel başkanın ordusudur) Genel Başkan olur, ama lider olamaz.
Süleyman Bey güç verecek, biz de o güçle gerekenleri özgür ortamda söyleyeceğiz… Kemalizmmiş. Önder Savmış… Bu günün esprisi budur Ayşe Hanım. Kemalist mi görmedik yahu...
CHP Balçova: Değerli dostlar şu ekip bir de Balçova’daki Salih Küçükbayrak’tan kurtulabilse. Partide üst düzey görev almalarından önce arkalarından konuştuğu Mehmet Süne ile Sıtkı Kürüm’ün paçalarına tutunmuş, onlar nereye giderse peşlerinden ayrılmıyormuş. Hatta artık ben aslında Bitlisliyim demeye bile başlamış. Acaba güce yakın olmak için daha neler yapabilir. Sevgiyle
Metin Şeker: Sayın Gençel. Yüksel Demirsoy, Aziz başkana yakın demişsiniz. Şu anda Sayın Demirsoy kimseye yakın olamaz. Tek başına kaldı. En son Kemal Kılıçdaroğlu’ndan da fırçayı yiyince kimse yanına yaklaşmaz oldu. Balıkesir ziyaretlerinden önce Gaziemir’e uğrama programı yokken Demirsoy gene yükselliğini gösterip eskortları ayarlayarak köprünün üzerinden geçmesini sağlayarak şov yaparak bir şey olurum zannetti. Fakat Dikili’de yanındakilere ne bu Yüksel belasından çektiğimiz. yol güzergahını kime danışarak değiştirir diye serzenişte bulunduğu duyulur. Tam anlamıyla Yüksel Demirsoy İzmir siyasetinden aforoz edilmiştir. Nalbantoğlu’nun kaderini yaşar gibi. Rıfat Bey geleceğini Demirsoy'da görebilir.
Aydın: Aytekin Tunus'u görevden almaya güçleri yetmez. Rıfat Bey'in namusudur Konak İlçe Başkanı. Güçlüler ama o kadar değil. Önder Sav'da il başkanını dinler. Buna güçleri yetmeyecektir. Aytekin Tunus ile yola devam edilecek ve edilmelidir de. Biz de ona destek olacağız.
Siyasetçi: Benim naçizane gözlemim şudur: Toplumda en uyanık kişiler siyasete giriyor. Parti seçerken birçoğu istikbal vaat etmesine bakıyor partinin. Bazıları da takım tutar gibi tutuyor. Siyasete girenlerin büyük çoğunluğu eğitimsiz, bir kısmı da ilkesiz.. Siyasette, neredeyse ilkesizlikleri ile doğru orantılı olarak yükseliyorlar… Örneğin biraz dikbaşlı isen meclis üyesi bile olamazsın... Biraz adam satabilen kıvırabilen biriysen belki meclis üyesi olursun ama, yalaka değilsen örneğin Deniz Yasemin gibi, meclis üyeliğinde de huzur bulamazsın, dışlanırsın. Sorun şudur; Biz müslüman bir toplumuz. Atatürk her ne kadar, Aklı Hür, İrfanı Hür, Vicdanı Hür nesiller yetiştirmek istemişse de, 90 yılda geldiğimiz nokta ortada.. Dünyanın neresinde, ADAM RÜŞVET YİYOR AMA, İŞ DE YAPIYOR diye bir kavram var Allah aşkına? Kimse kıvırmasın, biat kültürünün tillahı var bütün partilerde. Deniz Baykal’ı ya da Önder Sav’ı tutanlar sizce ideolojileri veya liderlik vasfından dolayı mı destekliyor onları? O yüzden bırakın bu ilkelilik, CHP kültürü ayaklarını... Birbirimizi kandırmayalım, önce adam olmanın, insan olmanın gereklerini yapalım, sonra siyasete girelim, halka hizmet edelim. Kendine hayrı olmayan insanların vatana millete ne hayrı olur? Bana siyasette bir tane düzgün bulduğunuz adam yazın buraya, ben onun yarım saat içinde yediği haltları yine bu sütunlara sıralayayım… O yüzden kişiye özel haksızlık etmeyelim, siyaset toptan iğrenç ve bizim gibi doğası olan toplumlara uymuyor. Tek laik Müslüman ülke Türkiye diyoruz ve Türkiye’nin durumu ortada...
Arif Deliak: Sayın Gençel, yazı dizinizi tamamen okudum ve anladım ki Sayın Sav partiyi kendi çıkarları için yönetiyor. Peki, bir sorum olacak. Ben İzmirli değilim oturmuyorum ama hep İzmir'in örgütçülüğünden dolayı biz orada seçim kazanıyoruz diye biliyordum. O zaman bu adamların amacı ne bu partiyi elde tutmak bu kadar mı önemli anlamıyorum bunu… Ve neden önce CHP sonra ben diyen bir adam yok aralarında. Eski genel başkan kendi hatalarının kurbanı olmuş anlaşılan. Ama partinin tek sevdalısı da o gibi gözüküyor. Saygılarımla…
Cafer: Süleyman Bey, A.Erten'in sağ kolu gibi görünen Yüksek Disiplin Kurulu üyesi Murat Öncel'in aslında kurultay öncesi Murat Bakan ile beraber YILMAZ ATEŞ'e gittiğini ve biat noktasına kadar geldiğini biliyor musunuz? Bilmiyorsanız da araştırmanızı ve bizi bilgilendirmenizi bekliyoruz!
Ulaş Deniz: Sayın Gençel, habercilik budur. Yalansız ve yalın. Tarafsız ama her zaman bir taraf… Haklıdan yana haksızın karşısında. Bravo size demek ki satılmamış kalem de varmış. Yazı dizinizi okudum ve okumaya da devam edeceğim. Abi, neden bunları daha önce kaleme almadın da, şu ekip denilen şahsiyetlerin yüzünü herkes görseydi. Asena tespitiniz harika ama bilmediğiniz bir şey var. Bunlar Asena’nın hocası olan Sav’dan ders almışlar. Kıvırtmayı en iyi bilen şahsiyettir. Erten efendi şimdi biz de senin hakkında şikayet dilekçesi yollasak acaba aynı makanizma sana da işleyecekmi? Aslında var ya sizler, tam şu Rus ordusunun kurduğu orkestra var ya çok uyuyorsunuz. Politikayı bıraktığınızda ekip şefinizi de alın turneye cıkın daha hayırlı olur. BUNU TEKRAR O KALIN KAFALARINIZA SOKUN ERCAN TATI BUCANIN VE BUCALININ SEÇTİĞİ BİRİSİDİR. Ona uzanan eleri kırmasını da biliriz. Artık bırakın bu işleri de seçimlere hazırlanın. Beyler zaman erken geçiyor. Bir bakmışsınız hepiniz donsuz ortada kalmışsınız. O zaman ilk olarak şu dönekler bir birini sırtından vuracak. Biz de sizleri seyredeceğiz. Ve çocuklarıma diyeceğim ki “Oğlum bak bunlar ünlü Rus ordusu korosuna rakip olan SAV ORKESTRA GRUBU VE DANSÖZ EKİBİ” diye.
Abdül Bilir: Abdül Batur ile dönme kelimesini bir araya getirmişsiniz. Sizin yazdıklarınızdan ben Abdül Batur’un döndüğünü görmüyorum. O sürekli arabanın içinde olmayı sever. Otobüs durursa durağa yeni gelen otobüse biner ve yoluna devam eder. Kaptan şoförün kim olduğuna bakmaz, onu gideceği yere götürecek bir otobüs olsun yeter. Anlayacağınız o durakta durmayı sevmez. Daima otobüsün içinde olmayı sever. Yani daima doğru yoldadır. Bu kısa hayatta bu da bir yöntem. Yiyen varsa!
Egenin Sesi 26 - 07 - 2010
26 Temmuz 2010 Pazartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder