Önce Önder Sav geldi, ardından Kılıçdaroğlu şöyle bir uğradı, bugün Sav yeniden İzmir’de… Sonra da Kılıçdaroğlu… CHP Genel Başkanı’nın açılışlar ve miting nedeniyle iki kez gelmesini anlarım da, Sav’ın ikinci gelişini çözemedim.
Aslında çözdüm gibi…
Olay İzmir’in referandum sonuçlarına dayanıyor.
Kamuoyu yoklamaları yurt genelinde referandumun iyi gitmediğini gösteriyor. İzmir’de de durumun pek parlak olmadığı açık. Tabii ki burası Türkiye… Son 1 haftada her şey değişebilir.
Ancak bugünden baktığımızda 13 Eylül’de yangına hazırlanacak bir Türkiye ile karşı karşıya kalacağımız açık.
Tabii ki özellikle CHP’de…
Sav bu yangını en azından İzmir’de engellemek için kolları sıvadı.
Baktı ki il yönetimi de bu işi götüremiyor.
Bir önceki gelişinde bindiği otobüsün bozulması, otobüsteki ses sisteminin çalışmaması, açılışa kimsenin gitmemesi gibi aksaklıkları gördüğü için tüm örgütü ve belediye başkanlarını referanduma kilitlemek niyetinde genel sekreter.
CHP İzmir bu konuya kilitlenmez ise 13 Eylül sabahı başkaları kilit altına alınacak çünkü…
İzmir bu saatten sonra yeniden motive olabilir mi?
Genel sekreterin ve ekibinin yönetim anlayışına bakıldığında İzmir’i harekete geçirmek zor görünüyor.
Genel Sekreter Önder Sav yılların siyaset birikimi içerisinde İzmir’de çıkacak olası sonucun kendi yapısını da sorgulatacağının farkında.
Son hamlesini yapıyor, Kılıçdaroğlu’nun mitinginin en iyi şekilde dizayn edilmesine önem veriyor.
Miting ile İzmir kamuoyunun algılamasında bir farklılık yaratabilmenin peşinde.
Bugün gözlemleyeceğimiz en önemli nokta Karabağlar belediye Başkanı Sıtkı Kürüm ile ekip arasındaki ilişki.
Kamuoyunda yazılan çizilenlerden sonra belki göstermelik de olsa bir yakınlaşma pozu verilebilir.
Ancak bu ekibi en üst düzeyinden en alt düzeyine kadar çok iyi tanırım. Dolayısıyla aradaki ilişkinin sadece topluma mesaj mı vermek olduğunu bir iki tavırdan çok rahat yakalarım… Nasıl olsa kameralar hepsinin üzerinde olacak. Bana da kameralardaki ayrıntıları, vücut hareketlerini okumak kalacak…
Bu arada Sav’a bir not vereyim. Referandum çalışmalarının en yoğun olduğu Ramazan bayramı sürecinde tatile çıkmak isteyen il ve ilçe yöneticileri bile var. Sanırım onları bu sevdalarından vazgeçirmek size düşüyor. İl başkanının bu durumdan haberi bile yok. Zaten Nalbantoğlu’nun neden haberi var ki… Benden söylemesi. Sonra “uyarmadın” demeyin…
NOT 1: Molozcu meclis üyeleri notuma yorum hayli fazla oldu. Siz yine de Gaziemir’de çok çabalamayın. Karabağlar Bölgesi’ne yaklaşın. Molozların Menderes’teki büyükşehre ait alana döküldüğünü de unutmayın. Yani işin içinde büyükşehrin de olduğunu bilin. Ona göre tahmin yapın. Belgesi elime ulaşıyor. O zaman isim bazında tartışırız.
NOT 2: Dünya Basketbol Şampiyonası İzmir elemeleri cumartesi günü başladı. Aziz Kocaoğlu, İzmir Valisi Cahit Kıraç ile birlikte açılış maçı olan Yeni Zelanda – Litvanya maçını seyretti. Ancak sahadaki mücadeleden çok Litvanya’dan gelen 500 taraftarın trübün şovunu izledi. Nereden bilsin böyle şovların olabildiğini... Belki de ilk kez basketbol maçına gidiyordur. Tabii bir de molalarda seyirciyi coşturan Rus kızların şovu dikkatini çekti İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı’nın! Oğlum ile beraber kendisinden iki basamak yukarıda olduğum için her şey açık ve net görülüyordu. Nedense maçın ikinci yarısını izlemedi. Kıraç ise maçı sonuna kadar takip etti. Davulları, bayrakları ile trübüne hakim olan Litvanya’nın sarı – kırmızı – yeşil renkleri bana bir şeyler hatırlattı ya neyse…
Cumartesi gününün en zevkli maçı ise Fransa – İspanya arasındaydı. İzmir Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Ersu Hızır’ın da izlediği maça ilgi hayli yoğundu. İzmirli basketbol sevgisini büyükşehir belediyesi bir hazırlık yapma gereği görmese bile kanıtladı
Egenin Senin 30 - 08 - 2010
30 Ağustos 2010 Pazartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder