Tam da CHP’nin rozet törenine düştü bu yazı… Üstelik ekibin lideri bugün İzmir’de olacak, yeni CHP’lilere rozet takacak iken…
Bir önce yazımda Sıtkı Kürüm ile Ankara ilişkilerinin gerginleştiğinden bahsetmiş, konuyu biraz da üstün körü geçmiştim…
Ancak gelen bilgiler bu gerginliğin kopuşa dönüştüğü yolunda…
Karabağlar Belediye Başkanı Sıtkı Kürüm Fransa seyahati öncesi bazı kararlar aldı…
1 – Ankara’dan gelen malum misafirler bundan sonra havaalanında karşılanmayacak. Araba istedikleri zaman bu talepleri geriye çevrilecek.
2 – Uğur Mumcu Parkı’ndaki Kürüm tesislerinde bundan böyle oturulmayacak. Çevrenin dikkatli bakışları, duble sayışları nedeniyle yeni bir mekan bulunacak. Bu mekanın otobana yakın olmasına özen gösterilecek. Mekanın tefrişi yaptırılacak, akşamları birkaç arkadaş ile gözlerden uzak bu mekanda takılınacak…
3 – Ekip şefine yakın duran belediye çalışanları gözden geçirilecek. Gerekirse başka belediyelere yelken açmaları telkininde bulunulacak.
4 – Yeni düzen çerçevesinde belediye meclis üyelerinin ilişkileri de masaya yatırılacak.
Ekip liderinin de Kürüm’e çok kızgın olduğu ve “Bir daha beni Sıtkı ile aynı masaya getirmeyin” dediği konuşuluyor Ankara’da genel merkez koridorlarında… Tabii kullandığı bir sıfat daha var ekip liderinin… Sanırım siz onu anladınız…
Baltacı Mehmet Paşa’dan gelen bir Osmanlı geleneği bugün bile bozulmamış. Çok ilginç doğrusu…
Bu gelişmeler ışığında İzmir’de bundan böyle nasıl bir denge oluşacak?
Ekip karpuz misali ortadan ikiye mi bölünecek?
Bir tarafta Kürüm taraftarları diğer tarafta ekip şefi taraftarları mı olacak?
Kürüm taraftarları bundan böyle genel merkez bazında kimlerle ilişki kuracak?
Ekip şefine bağlı olanlar sadece Gaziemir ve Çiğli ile mi idare edecekler?
Kocaoğlu’na yakınlaşan Gaziemir’in ekip şefine tavrı ne olacak?
Kocaoğlu ekip lideri ile arasını düzeltmek isteyecek mi? Yoksa o da Kürüm’e destek vererek ekibin dağılış sürecine katkıda mı bulunacak? Kocaoğlu’nun yakın arkadaşı Alaattin Yüksel’in gönlünde Önder Sav ile yeniden birlikte olmak var ya neyse…
Kürüm Paris’te olduğu için bugünkü rozet törenine katılamayacak mı? Katılmayınca bu kopuş nasıl anlaşılacak? Karabağlar’ı havaalanında ve akşam yemeğinde kim temsil edecek?
Ekibin yeni İzmir şefi Abdul Batur mu olacak?
Ekip ortadan kalkar ise ben ne yapacağım?
Ekipsiz yaşanmaz, Kocaoğlusuz asla…
NOT 1: Orta yolcular tespiti hayli tutmuş… Tabii süreç içerisinde bu yolcu arkadaşların nereye doğru yön tayin edecekleri meselesi var. Umarım doğru pusula kullanırlar. Aşırı nem dolayısıyla pusulaların bir bölümünde bozulma oluyormuş. Kendilerinin bizzat dikkatine… İ. Yücel Özen’in ise gerçekten dikkatine… Orta yolu bulacağım derken ortada kalma da…
NOT 2: Önümüzdeki hafta bir yemek yazısı yazabilirim. Televizyondaki “yemekteyiz” programı ile karıştırmayın. Bu yazı öyle böyle değil bir yazı olmayacak… Çok insanı yakından ilgilendecek. İki kişiyi ise gerçekten çok bağlayacak. Ancak daha tam karar vermedim. Yazayım mı erteleyeyim mi?
NOT 3: Molozcu meclis üyelerini merak ettiniz tabii ki… Belgesi geldiği an yayında olacak.
NOT 4: Önceki gece evin balkonunda birkaç gazeteci arkadaş ve aileleri ile “ayran” desteği çerçevesinde yaşadığımız İzmir keyfine, Mehmet Ali Susam’ın sesi limon sıktı. Sayın milletvekilim almış sazı eline, başlamış söylemeye… “Bu ne yahu” derken bir başka ses gecenin karanlığında patladı. “Arkadaşlar, Kadir Sinan da aramızda…”
“İmdat, CHP’liler bizi bastı” derken olay anlaşıldı. Sesler mikrofon eşliğinde Kahveciler Odası Başkanı İsmail Hakkı Kırdı’nın Şelale adlı mekanından geliyordu. AKP’nin bir anlamda merkezi olan kahvehanede CHP’lilerin ne işlerinin olduğunu anlayamadık ya neyse… Vardır bir hikmeti. Tabii ki olan bizim masa keyfine oldu… Arkadaşları dinlemek zorunda kaldık, feyiz aldık...
Egenin Sesi 20 - 08 - 2010
20 Ağustos 2010 Cuma
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder