Yazın en sıcak günlerinin yaşandığı Ağustos ortasında bir atalet, bir atalet...
Yarından itibaren Ramazan ile bu atalet azalmaz tam tersi artar.
Ardından bayram...
Üç beş günlük tatil...
Okul açılışları ve yaratılan kaos.
İzmir ekim ayından itibaren rayına girmeye başlar, dolayısıyla İzmir siyaseti de...
Tabii Ramazan içerisinde açıklanacak kongre takvimi de ekim ayı itibarı ile İzmir gündemini belirlemeye başlar.
İzmir diğer illerden farklı...
CHP diğer illerde genel başkan yandaşları, genel sekreter yandaşları ve muhalefet olarak üçe bölünmüş durumda.
Buna karşılık İzmir’de bir de Kocaoğlucular var. Daha doğrusu sırtını büyükşehre yaslayanlar.Dolayısıyla büyükşehir belediye başkanının kongrede nerede duracağı İzmir’in şekillenmesinde belirli bir rol oynayacaktır.
Bu rol büyük olur mu?
Imanuel Kant ile eşdeğer tutulan bir belediye başkanı o herkesi şaşırtan zekasını kullanacak ve “İzmir’de siyaseti de ben belirleyeceğim” diyecek ise büyükşehrin esamesi bile okunmaz.Ancak birileri Kocaoğlu’nu siyaseten yönlendirir, belediyenin bütçe gücü devreye girer ise o zaman büyükşehir gücünden söz edebiliriz.
Kocaolu’nu siyaseten kim yönlendirebilir?
1 – Muhalefet: CHP muhalefeti aslında süreç içerisinde Kocaoğlu’na en yakın ekip olarak dikkati çekmektedir. Alaattin Yüksel’in görevden alınmasına karşı çıkan Kocaoğlu, Deniz Baykal’a bayrak açan Zülfü Livaneli’yi destekleyen Alaattin Yüksel... Genel merkezin tüm uyarılarına rağmen Tayland’a giden Kocaoğlu yandaşı meclis üyeleri. Bu üyelerden bazılarının büyükşehre danışman ve yönetim kurulu üyeleri yapılması...
2 – Genel sekreter ekibi: Aslında Alaattin Yüksel nedeniyle genel sekreterin eski ekibi üyelerinden biridir Kocaoğlu. Önder Sav’ın son İzmir ziyaretinde aralarındaki yakınlaşma da dikkati çekmedi değil. Üstelik Kocaoğlu İzmir’de siyasi etkinlik kurabilmesi için Önder Sav’ın siyasi zekasına muhtaç. Tek başına parıldamayan bir şey, daha güçlü bir ışık kaynağını yansıtabilir ancak.
3 – Genel başkan taraftarları: Görüldüğü kadarı ile hiç işleri olmayacak Kocaoğlu ile. Üstelik İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı’nın son günlerde görülen aşırı yalpalamaları da tuz biber ekmiş durumda ilişkilere.
Sonuçta eylül sonu ve ekim başı dananın kuyruğunun kopacağı süreç olarak duruyor karşımızda.
Biz de bu süreci iyi izleyip sizlerle paylaşacağız tabii ki. Yoksa ben de her gün metro ya da körfez yazmak istemiyorum. Ya da büyükşehrin başarısızlıklarını...
NOT: Eşrefpaşa Hastanesi yazımın üzerin gelen telefonlar giderek artıyor. Orada da bir yönetim krizi yaşanıyor, tıpkı büyükşehrin diğer kurumlarında olduğu gibi.
YENİGÜN 21 - 08 - 2009
21 Ağustos 2009 Cuma
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder