Öncelikle işin teorik kısmından başlayalım…
Bu kurultay Önder Sav ve Deniz Baykal ekiplerinin tasfiyesinden çok öte CHP’de farklı bir sürecin başlangıcı olarak görülmeli…
Olumlu ya da olumsuz olduğunu net biçimde söyleyemem.
Ancak partide bir bakış açısı değişimi yaşandığı kesin…
Kimileri bunu “Turuncu devrim” olarak nitelendirebilir. Kimileri “CHP modern çağa uyulmaya başladı” diye okuyabilir. Kimileri de “Partideki Kemalist yapı tasfiye edildi” yorumunda bulunabilir.
Aslında hepsi bir doğruyu içermektedir kurultay sonrası oluşan yeni yapılanmada…
Yeni parti meclisi CHP’de bugüne kadar oluşturulan söylemi tümden değiştirebilecek nitelikte.
Bundan böyle Kürt sorununa bakış da değişecek, Alevi sorununa yaklaşım da… Büyük sermaye ile ilişkiler yeniden düzenlenecek, türban sorunu farklı bir zemine oturtulacak.
İyi mi olacak kötü mü?
Onu zaman gösterecek.
Ancak şu tespiti yapmak gerekiyor.
CHP bugün dünden çok farklı olacak.
Parti Meclisi’nin ilk kez profesyonel siyasetçi yapısından oluştuğu gerçeği ile başlamak gerekiyor. Bugüne kadar Türkiye’de yaşanan sorunlara kafa yormuş bir dizi insan CHP’nin yönetiminde…
Partinin Türkiye’nin önünü tıkayan bazı konulara farklı yaklaşımını önümüzdeki günlerde yaşayacağız…
Bu durum beni bozar mı?
Aslında bozmaz.
Gelelim partinin örgütlenme tarzına ve gruplar arası mücadeleye…
Kurultay’da en çok yara alan isim eski Genel Sekreter Önder Sav… Partinin Kemalist yapısını oluşturan Sav’ın yandaşı tek isim yok içeride… Bir iki isimden bahsediliyor. Ancak onların da daha birinci günden itibaren Sav grubunu terk edeceği açık.
Bundan böyle Sav ekibinin yeniden toparlanma şansı da hiç olmayacak gibi…
Baykal grubu ise Baykal’ın tetikçi isimleri dışında PM’ye adam sokmuş durumda. Aslında bugüne kadar yapmak istediği açılımların bir bölümünü bu PM ile görecektir Baykal… Sonuçta yeni PM’de görev alan birçok isim daha önce öyle ya da böyle Baykal ile dirsek temasında bulunmuş durumda…
Ya İzmir’de durum ne?
Partinin bir anlamda lokomotif kenti olan İzmir’de durum daha karışık…
Sav grubu İzmir’de de öyle bir tırpan yedi ki, bir daha ayağa kalkmaları mümkün görünmüyor. Önümüzdeki günlerde il ve ilçelerde yaşanacak değişiklikler ile bu darbeyi daha net bizimde göreceğiz. Görevden almaktan bahsetmiyorum. Kısa süre içerisinde ilçelerde yönetimlerin değiştirilmesi için imza toplama girişimleri en üst düzeye çıkacaktır.
Baykal grubu da İzmir bazında bekleneni alamadı. Ancak yukarıdaki hava Baykal ekibine hareket alanı yaratacak gibi görünüyor.
Tabii bu kentte üçüncü bir grup daha var.
Kocaoğlu – Yüksel grubu…
Diğer kentlerde hareket alanı bulamayan, sadece İzmir’e özgü olan bu grup da elindeki tüm imkanlara rağmen yeterince etkili olamadı.
Kocaoğlu’na Divan Başkanlığı verilerek bu ekibin bir anlamda kurultay öncesi önü kesildi.
Ekibin 7-8 kişi sokmayı planladığı PM’de sadece 3 kişi ile temsil ediliyor.
Alaattin Yüksel… Örgütlenmeden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı olmayı planlayan Yüksel’in işi kurultay sonrası yaşanan Gürsel Tekin sorunu nedeniyle iyice çıkmaza girdi. Grubun ikinci adamı ise Oğuz Oyan… Daha önce Baykal’ın MYK’sında da bulunan Oyan örgüte hâkim değil. Kendi başına hareket ettiği için bugün bir yerde, yarın başka yerde… Grubun üçüncü ismi Hülya Güven ise kadın kotası ve Bilim Kurulu üzerinden zar zor yer bulabildi PM’de… O da örgütlenmeden ve CHP siyasetinden fazla anlamaz.
Yüksel’in birlikte hareket etmek istediği, siyaseti bilen, bir şekilde örgüte basan isimler ise bırakın PM’ye bırakın girmeyi kapısının önünden geçemedi.
Bu üçlünün karşısına denge üretmek için Kılıçdaroğlu tarafından konan isim ise Mehmet Ali Susam…
Kocaoğlu ile uzlaşamayacağı bilinen Susam’ın esnaf odaları desteği ile bu göreve getirildiği aşikar…
Gerçi onun da bu saatten sonra örgütte ne kadar etkili olacağı tartışılır. Son ilçe kongrelerinde attığı hatalı adımlar nedeniyle bir grup CHP’li tarafından “istenmeyen adam” ilan edilen Susam’ın bu yapılarla ilişkisini yeniden düzenlemesi gerekiyor. Ve özellikle şu tespiti mutlaka yapmalı: “Ben bir şey değilim. Sadece esnaf odaları benim arkamda olduğu ve Kocaoğlu’na karşı bir denge oluşturmam için beni bu göreve getirdiler. Doğru dürüst çalışmaz isem yarın kapının önüne konulabilirim.”
Susam unutmasın ki, bir dönem Sav tarafından kapı önüne konuldu. Son dönem de Baykal tarafından… Hatalı davrandığı takdirde aynı son yine kendini bekliyor olabilir.
Son bir not da Kılıçdaroğlu’nun Alevi yapılanması üzerine… Başbakan Tayyip Erdoğan’ın eleştirilerini dikkate alan Kılıçdaroğlu parti üzerinde yeni bir tartışma yaratacak adımlardan kaçınmış. Umarım il bazındaki yeni örgütlenmelerde de aynı hassasiyeti gösterir.
Sonuçta CHP’de bugünden itibaren önemli bir değişim hareketi başlayacak. Ve daha çok tartışılacak parti…
NOT 1: İl başkanı Nalbantoğlu’nun durumu vahim. Yani siyasi anlamda…
NOT 2: Partide ne kadar Kılıçdaroğlucu varmış. Hayret…
NOT 3: Kocaoğlu’nun yeniden düzenlenen Gençlik Parkı’nı mutlaka dolaşması gerekiyor. Biraz feyz alır sanırım.
NOT 4: İzmir’in milletvekili yapısı bu kurultaydan sonra çok değişir. Hele bir de ön seçim gelir ise bakın siz cümbüşe…
NOT 5: Birçok isim bu dönemde siyasetin dışında kalacak.
PAUSE HABER: 20 - 12 - 2010
20 Aralık 2010 Pazartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder