CHP MYK, Bornova ve Konak’ta iki mahallenin ikinci kez yapılan seçimlerinin iptaline ve ilk seçimin geçerli olduğuna karar verdi.
Kararın İzmir’de hayli tartışma yarattığı kesin.
Kararın nedenleri konusunda sağda solda pek de doğru olmayan yorumlar duyuyorum.
Bu konuyu biraz netleştirelim.
1 – MYK kararının arkasında bizzat CHP Genel Başkanı Deniz Baykal var. Kararın 1’e karşı 20 oy ile kabul edilmesi de bunu gösteriyor.
2 – Baykal, Bornova Erzene ve Konak Kılıçreis mahallerinde yaşananları öğrendikten sonra bu iki mahalle konusunda dosyayı bizzat kendisi istedi. Her iki dosya hazırlanarak Ankara’ya gitmekte olan MYK üyesi Savcı Sayan’a teslim edildi.
3 – Olayların göbeğinde bulunduğu belirtilen İzmirli MYK üyesi Mehmet Ali Susam, Erzene’nin iptali konusunda kararlıydı. Ancak aynı kararlılığı Konak konusunda göstermedi. Konak yine bizzat Deniz Baykal’ın operasyonu oldu.
4 – İl Başkanı Rıfat Nalbantoğlu’nun Karşıyaka ilçe başkanı tespiti için bu ilçeye gittiğini öğrenen Baykal yine bizzat, “Rıfat orada ne arıyor? O ilçede, ilçe başkanını belirleyecek yapı bellidir. Karışmasın oralara” dedi.
5 – Erzene seçimleri sonrası telefon ile bilgi alan Baykal yine bizzat, “Bunu yaptılar. İlçe kongresinde de belediyenin imkanlarını kullanarak işe adam alıp, kongreyi lehlerine çevirmeye çalışacaklar” dedi.
Tüm bu gelişmelerin ışığında MYK’dan çıkan ancak bizzat Genel Başkan’ın devrede olduğu kararın mesajları nedir?
1 – Baykal, Önder Sav ekibinin İzmir’de güç kaybetmesini istiyor. Bunu MYK’da yaparak ekibe karşı çok önemli bir mesaj verdi. Her zaman olduğu iddia edilen ancak bir türlü su yüzüne çıkmayan Sav-Baykal çatışması, bu kez kurultayda yaşanacak gibi görünüyor. Yeni tüzüğün devreye sokulacağı mesajı da bunun bir göstergesi.
2 – Baykal Bornova’da yaşananları da dikkate alarak Önder Sav, Abdürrezzak Erten, Aziz Kocaoğlu ve Rıfat Nalbantoğlu birlikteliğini sonunda gördü. Bu yapıya karşı harekete geçti ve karbon kağıdı metodunu uyguladı.
3 – Bundan sonra İzmir’de herkesin işi zor. Ekibin işi gerçekten zor. Kocaoğlu’nun işi daha da zor. Ancak Rıfat Nalbantoğlu’nun işi hepten zor.
4 – Bu üçlünün karşısında olanların da işi kolay değil. Öncelikle birlikte hareket etme konusunda adım atmak zorundalar. “Ben istedim oldu” demekle bir yere varılmıyor.
5 – Buca, Karşıyaka gibi ilçelerde ortak akıl adayının çıkması gerekli. Bazılarının “Ben ilçe başkanı olmaz isem, gider, ekibe destek olurum” tehditleri de bundan sonra işe yaramaz. Eğer ekibe giderler ise Baykal olduğu sürece İzmir’de bir daha siyaset yapamayacaklarını görmeliler. Karşıyaka kongresi ile başlayacak sürecin hayli eğlenceli geçeceği kesin. Yani en azından ben çok eğleneceğim… Başkalarını bilemem.
NOT 1: Metroda yarım kalan inşaata başlandı mı? Bunun için danışman şirketlerden destek alınıyor mu? Bugi bugi sistemi gibi bir metromuz olmasın sonra… Bir aşağı bir yukarı zıplayarak seyahat etmeyelim de…
NOT 2: İzmir’in Türkiye’nin en kirli kenti olup olmadığını bilemem. Türkiye’nin en kirli havasının İzmir’de olduğu kesin. Bunun için Mavişehir’de akşam saatlerinde yürümeniz yeterli.
YENİGÜN 18 - 12 - 2009
18 Aralık 2009 Cuma
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder