Olay İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin kasası olarak bilinen İZSU’da geçiyor.
Hikayeye göre bundan 20 gün önce İZSU’da bir toplantı yapılıyor. Toplantıya kurumun üst-düzey görevlilerinden biri, başkanımızın başdanışmanı ve bir firmanın yetkilisi katılıyor. Konu İzmir’deki tüm su saatlerinin değiştirilmesi... Firmanın önerdiği yeni saatler daha teknolojik. Artık İZSU görevlileri klasik metodlarla su saatlerini okumayacak, ellerindeki makinanın yaydığı radyo dalgası yardımıyla su sarfiyatı otomatik olarak kaydedilecek. Bunun için sadece evin önünde bile durmak yeterli olacak.
Başkan danışmanının desteğini alan firma yetkilisi İZSU’nun üst-düzey yetkilisine bu projeyi açıklarken, odaya bir başka üst-düzey yetkili girer.
Konu ilgisini çeker ve telefon ile bu konu ile ilgili bazı İZSU yetkililerini de çağırır. Üç kişilik toplantı beklenmedik biçimde 10 kişilik bir toplantıya dönüşür.
Firma yetkilisi danışmana, “Ne oluyor” diye bakar. Ancak olan olmuş, olay kurumda duyulmuştur. Tabii ki soru üstüne soru gelmeye başlar firma yetkilisine... Önceleri saatin 40 lira olduğunu belirten firma yetkilisi, bazı ek maliyetler olduğunu açıklamak zorunda kalır. Sonuçta saatin maliyeti 120 liraya yükselir.
İzmir’de 1 milyon abone olduğunu dikkate aldığımızda bu projenin maliyetinin 120 milyon lira olacağını hesaplamamız hiç de zor değil.
Proje sadece İzmit’in Karamürsel ilçesinde uygulanıyor. Firma İstanbul ve Ankara’ya da teklif vermiş ancak maliyeti anlamsız bulunduğu için reddedilmiş.
Ancak İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun İZSU’da yapılan böyle bir toplantıdan haberi var mıdır? Başdanışmanı kendisine bu konuda bir bilgi vermiş midir? Toplantıyı başından beri katılan İZSU üst-düzey yetkilisinin bu projedeki konumu nedir?
Biz yazalım da, para kalmadığı için banka banka dolaşıp kredi arayan, suya ulaşıma zam yapmaya çalışan büyükşehir belediye başkanımızı bilgilendirelim. Gerçi bilgilendirsek ne olacak. Sayın Kocaoğlu her şeyi biliyor zaten.
İZSU’da ilginç işler olmaya başladığı kesin. Bir başka sorunda kurumdaki güvenlik elemanları üzerine... 250 güvenlik elemanına sahip İZSU, bir şirket ile anlaşarak 400 yeni güvenlik elemanı daha alıyor. Bu elemanlardan 220 tanesi göreve başlatılıyor. Geri kalanlar da kısa süre içerisinde işbaşı yapacak. Yani toplam 650 güvenlik görevlisi. 650 kişi nereyi korur? Merkez Bankası’nda bile bu kadar güvenlik görevlisinin çalıştığını sanmıyorum. Tabii güvenlik görevliliği için başvuru yapanların işe alınmak için önce ellerini kendi ceplerine götürdüklerini buradan söylemeye gerek yok sanırım.
NOT: Aziz Kocaoğlu’nun Ankara’da başına gelenler İzmir’in gündeminde. Buna benzer bir olay Ahmet Piriştina döneminde de yaşanmıştı. Piriştina Konak’taki alt geçidin yasal konuma getirilmesi için dönemin Bayındırlık Bakanı’ndan randevu alır. Bakan, Piriştina ile görüşmeden önce konu ile ilgili genel müdürleri ve müşteşarını yanına çağırır. Bakanlığa zamanında gelen Piriştina bakanlık özel kaleminin, “Bakan toplantıda, 10 – 15 dakika bekleyeceksiniz” sözüne sinirlenir, toplantı salonunun kapısını tekme ile açarak içeri girer, bakana, “Benim randevumu geciktiremezsiniz. Konu hakkında bilgi aldığınız müşteşarınız ve genel müdürleriniz size yalan söylüyor. Bu konuyu bu masada hemen şimdi çözeceğiz” der. Konu 10 dakika içerisinde çözülmüş, Konak alt geçidinin yasallaşmasını sağlayan imzalar atılmıştır. Bilmem anlatabildim mi?
YENİGÜN 25 - 12 - 209
25 Aralık 2009 Cuma
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder