İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı ile İzmir Valisi arasında Jeotermal A.Ş. Genel Müdürü Ali İçhedef dolayısıyla yaşanan tartışmayı köşeme taşımış, buna karşılık büyükşehir belediyesinin “Böyle bir şey olmamıştır” şeklinde bir açıklaması ile karşı karşıya kalmıştım. Bu açıklamanın ardından tartışmanın yaşandığı odada bulunan ve bu “kavgayı” izleyenleri yazınca nedense büyükşehirden ikinci bir açıklama göremedim. Ama şahsen Kocaoğlu’nun İzmir Valisi ile giriştiği tartışmayı büyükşehir meclisinde bulunan yakın dostları ile paylaştığını bilmiyordum. Bir kavgayı yakın çevrene anlatacaksın, olay kamuoyuna aktarılınca, “Valimiz ile bir sorunumuz yoktur” açıklaması yapacaksın.
Anlamakta gerçekten zorlanıyorum. IQ derecem çok düşük sanırım.
İzmir Valisi ile İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı her konuda hemfikir olmak zorunda değildir. Kocaoğlu eğer bir konuda vali ile ters düşmüş ise, rahatlıkla çıkıp, “Bu konuda Sayın Vali ile aynı düşünceleri paylaşmıyorum. Ben farklı düşünüyorum” diyebilmeli. Tıpkı İzmir Valisi’nin “Bu süreç böyle devam eder, bizim istediklerimizi yerine getirmez iseniz, Jeotermal A.Ş.’nin tamamını belediyeye devredelim, biz çekilelim” dediği gibi.
Jeotermal A,Ş.’nin ortalıklarının belirlenmesinde herkes, “Belediye yüzde 70’ine sahip olsun, şirketi idare etsin” derken, sadece Kocaoğlu vilayet ile yüzde 50 yüzde 50 ortaklıkta inat etmişti.Şimdi de o inadının ceremesini çekiyor. Hep en doğru kararları sayın başkan verir ya.
***
Işılay Saygın’ın bir yerel gazetede yayınlanan röportajını ilginç buldum. Erken genel seçim tartışmaları başlarken bazı eski isimlerin öne çıkma isteğini siyaseten kendi tercihleri olabilir. Ancak son günlerde gerek merkez sağ içinden gerekse Kocaoğlu’na yakın kesimden eski belediye başkanı Yüksel Çakmur’a yönelik suçlamaları anlamış değilim. Eğer bu kesimlerin söylediği gibi Yüksel Çakmur tek başına İzmir’in önünü tıkıyor ise gerçekten üzerine doktora tezi yapılacak kadar önemli. 3.5 milyonluk bir kentin bu kadar seçilmiş ve atanmış yöneticilerine, milletvekillerine, bakanlarına rağmen, hukuk sürecinin çalışmasına rağmen bir adam bu kentin geleceğini belirliyor ise aslında bu yöneticilerin emekli siyasetçilerin dönüp kendilerine bakmaları ve şunu söylemeleri gerekiyor: “Biz nerede hata yapıyoruz?”
NOT 1 : “Özel kalemdeki tüm sekreteryanın değiştirilmesinde Özel Kalem Müdürü Levent İşler’in etkisi büyük oldu” tespitine önce inanmadım, ancak Levent İşler’in İzmir Büyükşehir Belediyesi Muhtarlar Masası sorumlusu Onur İşler’in eşi, Onur İşler’in ise Aziz Kocaoğlu’nun eşi Türkegül Kocaoğlu’nun ablasının kızı olduğunu öğrendiğimde, “Sarayda işler içgüveysinden hallice” demekle yetindim. İzenerji’de Levet İşler’in isteği ile koordinatörlüğe getirilen Süleyman Kerem Başaran’dan haberi var mı Kocaoğlu’nun acaba…
NOT 2 : Kocaoğlu basın mensuplarına iftar yemeği vermiş. Yemeği organize edenlerin ve yemeğe katılanların yüzde 90’ı oruç tutmuyordur. O zaman ne ifade ediyor büyükşehrin iftar yemeği? “İftar bahane, maksat birlikte olalım” diye düşünülüyor ise bir sürü neden bulunur beraber eğlenmek için.
NOT 3 : CHP İzmir İl Başkanı Rıfat Nalbantoğlu, danışma meclisi toplantısı sonuç bildirgesinin çok başarılı olduğunu söyledi ve bu konuyu köşeme taşımamı “rica” etti. Sayın Nalbantoğlu, bir şeyi yazmak için önce okumak gerekiyor. Okumak için de sahip olmak. Ancak e-mailime henüz böyle bir sonuç bildirgesi ulaşmadı. Okuyamadığım bir şey üzerine yazı yazmam da mantıksal olarak mümkün görünmüyor.
YENİGÜN 07 - 09 - 2009
7 Eylül 2009 Pazartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder