Gent gezisi üzerine yapılan tespitler bitmek bilmiyor. Sırada ilk gün verilen hoş geldin resepsiyonu var. Resepsiyonda Belçikalılar konuşmuş, ancak bir kelime Türkçe çeviri yapılmamış. Vali ve büyükşehir belediye başkanı resepsiyona katılmadıkları için Türk tarafından konuşma yapacak biri bulunanamış. İTO Meclis Başkanı Necip Kalkan, “Ayıp oluyor, bizden de birileri konuşsun” demesine karşılık kimse bu konuda bir adım atmamış. Resepsiyona kot pantolon ve spor ayakkabı ile gelen Türk heyeti ise ayrı bir yazı konusu.
Türbanlı çevirmen krizi sonrası Kocaoğlu’nun Türk büyükelçiliği ile yaptığı sert konuşma elimize ulaştı tabii ki. Kocaoğlu, “Bu ne rezalet, ben halkın yüzde 56 oyu ile seçilmiş bir kentin büyükşehir belediye başkanıyım. Bunların sorumluluğu Dışişleri Bakanlığı’na aittir” deyince büyükelçilik görevlisinin “Ne yapayım, her şeye de yetişemem” yanıtı ile karşılaştı. Bunun üzerine Kocaoğlu, “Tamam ben gerekli cevabı aldım” dedi. Ancak siniri geçmemişti büyükşehir belediye başkanının… Devlet görevlisini layığı ile haşlayamayınca kendi ekibine döndü ve suçu olmadığı halde İZFAŞ Genel Müdür Yardımcısı’nı fırçaladı. Kocaoğlu’nun bu diyalogdaki sözlerini yazımın poşete girme olasılığı nedeni ile yayınlamam mümkün görünmüyor.
Ne gezi, ne organizasyonmuş… Yaz yaz bitmiyor.
***
Geçtiğimiz günlerde Kocaoğlu’na yakın meclis üyelerinden biri aradı ve İzmir Büyümşehir Belediye Başkanı’na yönelik eleştiri dozumu azaltmam konusunda telkinde bulundu. Telefondaki isim İzmir medyasında Kocaoğlu’na yönelik eleştirilerin artmaya başladığını, bu eleştirileri yapanlarla aynı yerde olmam gerektiğini savundu.
Kendisine Aziz Kocaoğlu’na yönelik eleştirilerimin günü birlik olmadığını, uzun süredir aynı tavrı sürdürdüğümü söylerek telefonu kaqadım.
Ardından düşünmeye başladım acaba kim ne için Kocaoğlu’na karşı tavır geliştirmeye başladı diye.
Geçtiğimiz günlerde yaptığım bir telefon konuşmasında İzmir’de yayınlanan ulusal gazetelerden birinin ilavesinde Kocaoğlu’na yönelik eleştirilerin artmasının nedenini öğrendim. Biraz şok oldum tabii ki… Aynı nedenin 6 yıl önce Piriştina döneminde de yaşandığını öğrenince “Pes doğrusu“ demekten kendimi alamadım. Bir temsilcinin bir başka nedenden dolayı büyükşehir belediye başkanına kızmasını, bunun için muhalefete geçmesini ise etik anlamda doğru bulmadım.
Kocaoğlu’nun eleştirilecek yüzlerce yanlışı var. Ekip yanlışı var, yöneticilik zaafları var vs… Ancak eleştiri, kişisel beklentilerin uzağında gazetecilik içerisinde olmak zorunda. Bir isteğin geri çevrilmesi nedeni ile başlayan muhalefet maalesef doyurucu olmuyor, ayakları yere basmıyor,
Üstelik Kocaoğlu, gazetenin aniden muhalefete başlamasının nedenini dost meclislerde anlatıyor.
YENİGÜN 23 - 09 - 2009
23 Eylül 2009 Çarşamba
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder