Siyasetin bazı kuralları vardır.
Güç elinizdeyse sizi bulunduğunuz noktadan indirmek zordur. Herkes sizi devirmek için elinden geleni yapar. Ancak elinizdeki gücü kullanarak bu varyasyonlardan kolayca sıyrılabilirsiniz.
Sizi yıkacak olan gelişme sadece kendi hatalarınızdan kaynaklanır.
Düne kadar kimse Aziz Kocaoğlu’nun belediye başkanlığını tartışmıyordu.
Halkta “dürst” başkan imajı vardı, genel merkezde ise “Çok hata yapmadı. Dereyi geçerken at değiştirmeye gerek yok” mantığı…
Bazı aday adaylarının isimleri seslendirilse de süreç Kocaoğlu lehine işliyordu.
Ancak siyanürlü su tartışması siyasette de farklı adımların olabileceği işaretlerini vermeye başladı. Her ne kadar Aziz Kocaoğlu kuyuların durumlarını anlatmak için gazete gazete dolaşıp, ekranlara çıkıyorsa, diğer partilerin il başkanlarını toplayıp durum değerlendirmesi yapıyorsa da toplumun kafasına giderek kazınan bir gerçek var ortada.
“Neden bugüne kadar bu konuda kimse bilgilendirilmedi. Melih Gökçek açıklama yapınca hareket alanı genişletildi?”
Kocaoğlu metrodaki aksamayı, alt geçitlerde yaşanan sorunları topluma anlatabilir. Toplum da bu gecikmeleri “En azından iyi bir yatırım. Toplu taşımacılığı rahatlatacak ise biraz daha sıkıntı çekebiliriz” şeklinde yorumlayabilir.
Ancak iş insan sağlığı olunca toplumun reaksiyonu değişiyor. Üstelik bu bilgi bir çerçevede gizlenmiş ise insanların yönetime olan güvenleri de sarsılıyor.
Arsenikli su sorunu Kocaoğlu için ciddi bir yaradır. Bundan sonra atacağı adımlar ile toplumun güvenini kazanması gerekiyor.
Gökçek’in ise meseleyi bırakma gibi bir derdi yok.
Üstelik Kocaoğlu tam Gökçek’in kalemi.
Yılların gazetecisi Emin Çölaşan başaramadı Melih Gökçek ile girdiği mücadeleden galip çıkmayı…
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan bile geri adım attı Gökçek konusunda.
Ciddi bir laf cambazı, iyi bir polemikçi Gökçek. Dolayısıyla Aziz Kocaoğlu’nun Gökçek’i siyanürlü su tartışmasının taraflarından biri olmaktan çıkarması gerekiyor.
Nasıl başarır bilemem ama bir adam İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı ise bu konuda bir çözüm üretmek zorunda.
NOT 1: Cuma akşamı yapılan Urla ilçe yemeğinde neler yaşandı. Kim kiminle birlikteydi. Bunları önümüzdeki hafta kaleme alacağım.
NOT 2: Deniz Baykal 8-9 Temmuz’da İzmir’de. Baykal’ın İzmir seyahatlerine başlaması CHP İzmir örgütündeki kavganın sonlandırıldığı anlamına mı geliyor?
YENİGÜN 23 - 06 - 2008
23 Haziran 2008 Pazartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder