Siz yaşamınız boyunca en liberal, en kapitalist, en milliyetçi, en sosyal demokrat ya da en Marksist ünvanı alan şahıs veya kurumlarla hiç karşılaştınız mı? Hindistan'da "en Gandici" ünvanı ile haber yazan bir gazeteciye rastladınız mı? Ya da "en Olof Palmeci" bir İsveçli turist ile İzmir'de karşı karşıya geldiniz mi? Amerika'da "en Roosveltçi" yarışması yapıldığı konusunda bir bilginiz var mı?
Bir İngiliz'e "Ülkenizdeki en Churchillci sanatçı kimdir?" sorusu sorarsanız, zavallı adam yavaşça cep telefonuna uzanır, en yakın akıl hastanesini arar, kısık bir sesle, "Burada acayip biri var. Garip sorular soruyor. Lütfen ilgilenir misiniz?" der.
Türkiye'de gariplikler cenneti gibi. Biz de alıştık herhalde fazla etkilenmiyor, tavır göstermiyoruz...
Ama bu kez olay öyle bir noktaya geldi ki, birilerinin olaya müdahale etmesi ve "Siz ne yapmak istiyorsunuz"?" sorusunu sorması gerekiyor... Atatürkçü Düşünce Derneği İzmir Şubesi bir "ilke" daha imza attı ve İzmir'deki "en Atatürkçü"leri belirledi! Ödülleri sahiplerine dün yapılan törenle takdim etti. "En Atatürkçü Kamu Yöneticisi", "En Atatürkçü Rektör", "En Atatürkçü Öğretmen", "En Atatürkçü Sanatçı", "En Atatürkçü Gazeteci", "En Atatürkçü Haber Müdürü", "En Atatürkçü Spiker", "En Atatürkçü Öğrenciler", "En Atatürkçü Sanat Kurumu", "En Atatürkçü Meslek Örgütü", "En Atatürkçü Ticari Kuruluş" dallarında ödül veren dernek yönetim kurulunun adaylar arasında seçim yaparken çok zorlandıkları kesin.
Örneğin dernek başkanının ifadesine göre "en Atatürkçü gazeteci" ve "en Atatürkçü haber müdürü" ödülü dernek faaliyetlerine en fazla muhabir gönderen ve dernek hakkında gazetede en fazla yer veren meslektaşlarımıza gitmiş. Bunun için dernek yönetim kurulu hergün tüm gazeteleri kontrol etmiş, hatta haberlerinin büyüklüğünü cetvelle ölçerek "en Atatürkçü gazeteci" ve "en Atatürkçü haber müdürü"nü saptamış."En Atatürkçü spiker" (bu kategoriyi bir türlü anlayamadım) ünvanı sanırım bir haberde Atatürk kelimesini en iyi söyleyen spikere verilmiş. Bunun için tüm yerel kanallar günlerce tek tek seyredilmiş ve karara varılmış. Bu yoğun tempo içinde derneğin yönetim kurulu gerçekten çok yorgun olmalı. Ama bu yorgunluk arasında şöyle bir durup, özellikle de aynaya bakıp, "Biz bunu niye yaptık?" sorusunu sormaları gerekiyor. "En Atatürkçü kamu görevlisi" seçerken diğer kamu görevlilerini bir kademe aşağıda bırakmış olmuyor musunuz? Diğer kamu görevlileri, "Bu ödülü bana vermeyerek benim, ödülü alan kamu görevlisine göre daha az Atatürkçü olduğumu iddia ediyorsunuz" savıyla dava açsa kendinizi nasıl savunacaksınız?
Üstelik ödül verdiğiniz alanlarda çalışan herkesin Atatürkçülük konusunda ne yaptığını tek tek denetleme şansınız var mı? Örneğin, Devlet Su İşleri Müdürlüğü'nde çalışan basit bir işçi belki de ödül verdiğiniz kamu görevlisine göre çok daha Atatürkçüdür.
Zaten "çok Atatürkçü" veya "az Atatürkçü" gibi bir sınıflama olmaz ki!. Bu "en başarılı sporcu" veya "en başarılı sanatçı" yarışması değil ki! Derneğin bu gurur veren çalışmasına iyi yanıtı Türk atasözü veriyor herhalde."Vur deyince öldürüyorlar..." Bu sütunda Atatürkçü Düşünce Derneği İzmir Şubesi'ne 2 sütun 30 santim yer verdiğime göre "En Atatürkçü köşe yazarı" ünvanını da ben hakettim sanırım."En Atatürkçü köşe yazarı" goes to Süleyman Gençel...
YENİ ASIR 14 - 04 - 1999
14 Nisan 1999 Çarşamba
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder