Sadece Büyükşehir ve CHP yazdığım gerekçesi ile arada bir eleştirildiğim oluyor.
Tamam bu kez farklı bir konu yazacağım…
Güney Kıbrıs’a giden belki de ilk ticaret odası İzmir Ticaret Odası oldu. Geçtiğimiz günlerde Patrik Bartholomeos ile İstanbul’da görüşen Demirtaş, Güney Kıbrıs Devlet Başkanı Hristofyas ile de görüştü. Şubat ayında Atina’ya gidecek olan Demirtaş daha sonra da Samos Adası’nı ziyaret edecek.Ticaret Odası’nın Türk-Yunan diyaloğunun gelişmesi yönünde 11 yıldır çalıştığını biliyoruz. Özellikle Kardak ve Öcalan krizleri gibi zor dönemlerde Demirtaş’ın devreye girdiği, sivil diyalog çağrısı yaptığı hala zihinlerde.
Geçtiğimiz hafta bir yemekte karşılaştık Demirtaş ile. Patrik ile ziyaretini anlattı. Fener Patrikhanesi’ne ekümeniklik verilmesi konusunu tartıştık. Türkiye Cumhuriyeti Fener Patrikhanesi konusunu Batı Trakya’daki Müslümanlar için bir koz olarak kullanıyor. Ancak bir tarafta 100 bin Türk’ü ilgilendiren Batı Trakya sorunu, diğer tarafta özellikle ABD, İngiltere ve Avustralya’da 250 milyon mümini bulunan Fener Patrikhanesi.
İki konu bana aynı oranda dengeli gelmiyor. Elimizdeki önemli bir kozu daha dar hedefli bir konu için heba ediyoruz gibi…
Demirtaş’ın Güney Kıbrıs ziyareti de önemli. Adada bir çözüm bulunacak mı tartışmaları arasında şu gerçeği de artık kabul etmemiz gerekiyor.
Uluslararası camiada bile bir bıkkınlık var Kıbrıs konusunda.
Zaten çözüm gelecek ise bu bıkkınlıktan gelecek.
Herkes “artık yeter” diyecek, sorun kendiliğinde çözümlenecek.
Aradan geçen 40 yıl içerisinde konunu muhatapları değişti, sorunun içeriği de… Kıbrıs harekatı sırasında doğanlar bugün 40 yaşına geldiler.
Denktaş dışında harekat sırasında etkin konumlarda olanların hiçbiri hayatta değil bugün. Varşova Paktı ortadan kalktı, Sovyetler Birliği dağıldı. Buna karşılık 1 milyon nüfuslu adada sorun hala sürüyor.
Demirtaş 16 Şubat’ta da Atina’ya gidiyor bir fuar için.
Türkler’in bu dönemde Yunanlılar’a ne satacaklarını merak ediyorum açıkçası. Çünkü Yunanistan’daki ekonomik kriz çok ciddi ve Avrupa Birliği’nin kılını kıpırdatmaya niyeti yok. Yunanlılar iki konuda para kazanıyorlardı. Birincisi deniz taşımacılığı… Global krizden sonra bu sektör tamamen batık… İkincisi de turizm. Yunanlılar bu sektör de başarılı değil artık. Oteller eski, hizmet anlayışı çağdışı. Üstelik piyasaya giren çok dinamik ülkeler de var.
Bu yılbaşı Demre’ye gelen ve Antalya’yı gezen baba Papandreu’nun son eşi Liani’nin şu sözlerini unutmamak gerekiyor: “Bizimkiler gelsinler de Antalya’ya baksınlar. Turizm yatırımının ne olduğunu belki o zaman anlarlar.”
NOT 1: Çiğli patlamaya hazır bomba gibiydi ve patladı. Bakalım bu göçüğün altında kimler kalacak.
NOT 2: Kocaoğlu şalgam konusunda sustu. Genelde böyle yapıyor. Sinirlenerek bir şey söylüyor, muhalif tavır artınca tırsıp susmakla yetiniyor.
YENİGÜN 01 - 02 - 2010
1 Şubat 2010 Pazartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder