Herkes merak ediyor, Işılay Saygın ismi neden ortada dolaşmaya başladı diye...
Bunun nedeni ben değilim. Bu sorunun yanıtını almak isteyenlerin Işılay Saygın ismini gündeme getirenlere sormaları gerekiyor.
Benim yazdıklarımı uzun süredir okuyanlar, 2001 yılında Ahmet Piriştina’nın da CHP’ye geleceğini ilk kez iddia ettiğimi hatırlayacaklardır. Piriştina, o günlerde "CHP’den aday olacak ısınız? sorusuna beni işaret edip, "Kendisine sorun, yazan o" yanıtını vermişti. Ancak Piriştina’nın yakın çalışma arkadaşları o günlerde CHP’ye geçiş için Baykal ve genel merkez yöneticileri ile görüşüyorlardı.
Yazılarıma bakacak olursanız aslında çok aday adayı ismine de rastlayamazsınız. Dolayısıyla bu sütunda geçen isimler ya kendi çalışmalarına başlamışlar ya da birileri tarafından CHP’ye öneriliyorlar.
Işılay Saygın dışında Konak adayı olması halinde partiye gelecek diğer merkez sağ isim İTO Meclis Başkanı Necip Kalkan...
Kalkan 2007 genel seçimler sonrası şu açıklamayı yapmaktan hiç gocunmadı.
"Keşke Deniz Baykal’ın teklifini kabul etseydim. Bugün güle oynaya milletvekili idim. Ancak Mehmet Ağar’a söz vermiştim. Son dakikada karar değiştirmek bana yakışmazdı."
Böyle bir açıklama yapan birinin yarın Konak adayı olmasına hiç şaşırmamalıyız.
Gerçi bugüne kadar genel merkezden Kalkan konusunda bir duyum alınmadı. Ancak bu durum yarın bir Kutum alınmayacağı anlamına gelmiyor.
Işılay Saygın konusunda beni bir müdahalem söz konusu olamaz. Birçok siyasi gibi Işılay Saygın da beni pek sevmez.
Neden mi?
Haber Ekspres gazetesinde birinci sayfadan Saygın’ın bir toplantıda uyurken çekilen bir fotoğrafını basmıştık. Üstelik aynı fotoğrafta zamanın ANAP lideri Mesut Yılmaz’ın durumu fark edip çevresindekilere Saygın’ı işaret ediyordu.
Gazeteci - politikacı ilişkisinde bu risk her zaman vardır. Siyasetçiler kendilerini eleştiren gazetecileri pek sevmezler. Benim sütunum da daha çok eleştiri üzerine kurulduğu için çok sevilen bir köşe yazarı olmadığımı iyi biliyorum.
Gerçi bu durum açıkçası beni bağlamıyor. Adam hata yapıyorsa, farklı yerlerde farklı konuşuyorlarsa bunun kamuoyuna yansıtılması da gerekiyor bana göre. Çünkü oturdukları koltuk gereği kamuya malolmuştur politikacılar.
Siyasetin magazinleştirilmesi yönelik eleştiriye ise şu yanıtı vermem gerekiyor:
Siyasetin kendisi, siyasetçilerin ise büyük kısmı magazin yaptıkları için onları yazarken ister istemez magazine düşüyoruz.
NOT: Bu haftanın hareketli geçeceği açık.
YENİGÜN 21 - 07 - 2009
21 Temmuz 2008 Pazartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder