Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

31 Aralık 2008 Çarşamba

Deniz Restoran görüşmesi

Baykal’ın İzmir turu ardından başlayan tartışmalar bugün de devam ediyor. Bir önceki yazımızda İTO Başkanı Erkem Demirtaş’ın Baykal’a gönderdiği mektuptan bahsetmiş, korkunç içeriği konusunda bilgi vermiştik. 90 gram A-4 boyutunda sarı renkli kağıda yazılan mektup yine 30 gram sarı bir zarfa konularak Baykal’a ulaştırılmıştı. Bu ayrıntıyı da atlamamam gerekiyor.
Aslında Deniz Baykal’ın İzmir’e bir gün önce geleceği kimse tarafından bilinmiyordu. Bu ziyareti bilen 3 kişi vardı. Genel Başkan Deniz Baykal, Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Sevigen ve İl Başkanı Kemal Karataş… Perşembe akşamı saat 24.00’te milletvekilleri aranarak Cuma günü İzmir’de olmaları istendi. Milletvekilleri gece yarısı gelen telefonlar ile ortada bir şeylerin döndüğünü hissetmişlerdi.
Baykal’ın bir gün önce İzmir’e geleceğinden Aziz Kocaoğlu’nun da haberi yoktu. Baykal Sheraton Otel’ine yerleştiğinde CHP İl Başkanı Kemal Karataş Aziz Kocaoğlu’nu aradı. Kocaoğlu o sırada Sabah Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ergun Babahan ve Kocaoğlu’nun yeniden adaylığı için ciddi hareket eden köşe yazarı Yavuz Donat ile birlikteydi. Ergun Babahan’ın Kocaoğlu’nun imar komisyonu üyesi ve yakın arkadaşı Bilgin Erünal’ın kayınbiraderi olduğu gerçeğinin de altını çizelim yeniden. Sabah Grubu’nun Erdoğan’ın yakın arkadaşı Çalık Grubu’na satış döneminde yaşanan tartışmaları da bu noktada dikkate alalım. Ve tabii ki Deniz Baykal’ın bu satışa yönelik hem kamuoyuna hem de TBMM Grubu’nda yaptığı konuşmaları da hatırlayalım… Burada siyasi bir çelişki ve hatta bir gariplik olduğu tespitini de mutlaka düşünelim.
Bu telefon Donat’ı da şaşırtmıştı. Yakın görüştüğü Baykal’ın evini arayan Donat, Baykal’ın eşinden CHP liderinin İzmir’de olduğunu öğrendi. Nitekim Baykal’ın gizli gelişi bu telefon ile gizliliğini yitirdi ve kamuya maloldu.
Baykal’ın yaptığı görüşmeler herkes tarafından biliniyor. Cumartesi günü akşam saat 19.00’da Adnan Saygun Kültür ve Sanat Müzesi’nin ardından Baykal, Mehmet Sevigen ve Aziz Kocaoğlu tarafından Çeşme’deki Sheraton Oteli’ne götürüldü. Kocaoğlu Baykal’ı bıraktıktan sonra İzmir’e geri döndü ve Deniz Restoran’da CHP liderinin çok sevdiği eski il başkanı Alaattin Yüksel ile bir araya geldi. Masada sanatçı Rutkay Aziz de vardı.
Kocaoğlu, “Bu iş bitti, yeniden adayım” tespitiyle başladı söze. Yüksel’in bu tespit ile gözleri aydınlandı, “İTO’yu da alırsak bizi Türkiye siyasetinden kimse kazıyamaz. Sonra ver elini Ankara” dedi.
Yüksel’in “Ver elini Ankara” tespitine takıldım. Bugüne kadar Baykal’a karşı 2 kez muhalif adayı desteklemiş ama kaybetmişti. Üçüncü kez kendisinin genel başkan adayı olması son derece doğal. Yakışır da Alaattin Yüksel’e…
Düşünün bir kez İzmir’den bir genel başkan. Hem de CHP’de. Ve arkasında kendisini her zaman destekleyen yakın dostu İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu var. Bu aşamada özellikle benim bavullarımı toplayıp başka bir ülkede yaşamam gerekecek. Yunanlılar ile konuşayım da bana bir yer ayarlasınlar. İsterse Deniz Baykal da Rodos’a yerleşebilir. Çünkü bu gidişle kendi iktidarını kendi elleriyle sunacakmış gibi görünüyor. Zaten Rodos’a kadar yüzme sözü de vermişti…

NOT 1: Siyasette iki kişi bir şeyi konuşuyorsa gizlilik ortadan kalkmış demektir. Eğer konuşma üç kişi arasında yapılıyorsa herkes tarafından bilinmesi son derece doğaldır.

NOT 2: Kemeraltı toplantısına katılan Konak Belediye Başkanı Muzaffer Tunçağ ve Esnaf Birliği Başkanı Zekeriya Mutlu gibi isimler Büyükşehir belediyesinden ayrılan bir danışmanın hiç bir sıfatı olmadan böyle önemli bir projede rol oynamasına neden izin verdiler merak ediyorum. Belki dürüst belediye başkanı Aziz Kocaoğlu bu konuda bizi bilgilendirir.

NOT 3: Sayın dürüst belediye başkanım Aziz Kocaoğlu. Sasalı’yı açtınız, Adnan Saygun’u da… Ve hatta havagazı projesini bitirdiniz. Toplam 10 bin İzmirliye hitap eden projeler dışında gerçekten İzmirliler’i ilgilendiren 2,5 milyon kişinin yararlanabileceği yeraltı treni projesi ne durumda? İzmir basınını bu projenin hangi aşamada olduğunu göstermek için bir kere bile aşağıya indirmediniz. Biz hala sizin basın bürosunun geçtiği fotoğraflar ile avunuyoruz. Gerçi son iki aydır bir metro haberi bile yapılmıyor. Yoksa aşağıda işler durdu da bizim mi haberimiz yok.

NOT 4: Dün İzmir il teşkilatında Aziz Kocaoğlu, 29 Mart seçimleri için aday adayı olduğunu belgeledi. Şimdi biz, Sayın Kocaoğlu’na İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı mı, yoksa CHP İzmir Büyükşehir Belediye Başkan aday adayı mı olarak sesleneceğiz?

NOT 5: Aziz Bey siz mason musunuz? Bu soruya yanıt verip vermeme hakkı size aittir?

YENİGÜN 31 - 12 - 2008

29 Aralık 2008 Pazartesi

Baykal’ın kafasını karıştıran mektup

Ben de neden bu adaylık açıklaması yapılmadı diye merak ediyordum. Bir boşa koyuyor olmuyor, bir doluyor koyuyorum, olmuyordu. Belediye başkanları ve milletvekilleriyle yapılan birebir görüşmelerden çıkan sonuç da çok belirli değildi. Deniz Baykal’ın kafasında bir şeyler vardı da anlamakta zorlanıyordum. Aslında benim gibi birçok kişi anlamakta zorlanıyordu.
Şimdi yazacağım hikâye nedeniyle yeni bir tekzip yiyebilirim. Hem de kanlı bıçaklı olduğum ve daha 5 gün önce AKP adaylığı konusunda yemeğin faturasını yayınlayamadığım için tekzip yediğim İTO Başkanı Ekrem Demirtaş’tan…
Neden bu isim yıllardır karşıma çıkıyor anlamış değilim, ama durum maalesef böyle. Demirtaş bir adım atınca benim mutlaka haberim oluyor. Ama bu bilgilerin kendi çalışanlarından ve hatta şoföründen geldiği gibi bir izlenime kapılıp sağını solunu sorgulamasın… İş bir önceki yazımda olduğu gibi gerçek… Bu kentte çok uzun süredir gazetecilik yapılmadığını da dikkate aldığımızda şimdi kaleme aldığım iş biraz daha dikkat çekecektir tabii ki…
İTO Başkanı Ekrem Demirtaş, Deniz Baykal’a özel bir mektup yazar. Cuma akşamı geç saatlerde Sheraton Otel’deki odasına bırakılan mektubun CHP lideri tarafından okunup okunmadığı yolunda teyit de alınır.
Mektubun içeriği korkunç… Yani en azından benim için korkunç. Kocaoğlu tarafından korkunç olarak değerlendirilir mi bilemem. En azından bu satırları okurken öğrenir.
Mektubun içeriğinde neler yok ki…
Kentte eğitimin gelişmesini engelleyen bir belediye başkanı olduğu tespitinden, (Mektupta yazılan sıfatları terbiyem müsait olmadığı için değil, yasal sorun yaşayabileceğimden dolayı açıklayamıyorum. Yoksa o kadar terbiyeli olmadığımı herkes gibi ben kendim de biliyorum) Kocaoğlu’nun komisyon üyesi tipi seçimine kadar (burada da yine yasal sınırlarımı zorlamak istemiyorum) ve hatta daha ileri gidip kente ihanete kadar uzanan bir içerik var.
Tabii ki Baykal’ın Alaattin Yüksel ismini nasıl unuttuğu sorusu da var mektupta. İTO seçimlerine siyaset karıştırıldığı, bir devlet adamı olan ve sivil toplum örgütlenmesi ile siyasetin ayrıştırılması konusunda doğru tespitleri olan Baykal’ın böyle bu seçime nasıl baktığı noktası da ayrıca irdelenmiş.
Burada Yüksel’in Yükseliş’te yaptığı son yaptığı Kocaoğlu - İTO toplantısına 100 kişinin katıldığını bunların yüzde 98’inin CHP’li olduğunu dikkate aldığımda mektubun bu tespitinde çok da haksız olmadığı görüşündeyim. Sadece bir DP il başkan yardımcısı ile DSP’li Cevdet Tümtürk var dışarıdan.
Demirtaş biraz daha abartmış. Böyle abartma huyu olduğunu ben de bilmiyordum açıkçası. Kocaoğlu’nun aday olarak atanması halinde tüm bilgileri medya aracılığı ile tüm topluma taşıyacağı bilgisi de var mektupta. Üstelik bunu ilan olarak yapacakmış. Toplam boyutu vermek istemiyorum ama yerel medyanın tamamını kurtaracak bir kampanya bu. Ulusal gazetelerin bile “hayır” demeyeceği bir kampanya hazırlığında olduğu bilgisini veren Demirtaş’ın mektubunda yaptığı bir ilginç tespit daha var. “Yüksel’i zaten yerim. Ama Kocaoğlu’na bir şey yapmam mümkün değil. Gerçi onu halk yiyecek.”
Demirtaş son sözünde ise şunları belirtmiş: CHP’nin kendi içerisinde bu kenti çok daha ileri taşıyacak o kadar doğru adaylar var ki... Lütfen bir kez daha düşünün…

***

NOT 1: Şimdi tüm medya Kocaoğlu olsun diye kampanya yapar mı yoksa? Ortada medyayı kurtarıcı bir alternatif kampanya yapılacaksa.

NOT 2: Her tür tekzibe hazırım. Hem Demirtaş’tan hem Kocaoğlu’ndan hem de bizzat Deniz Baykal’dan gelecek olan. Sonuçta böyle bir mektup yoktur diye yazarım. Ama herkes geçmişteki gürültüyü de dikkate aldığında bilir ki ortada böyle bir mektup vardır.

NOT 3: Mektubun nereden geldiğini soracaksınız bana şimdi. CHP’de böyle fantastik işler başka kime gelir ki…

YENİGÜN 29 - 12 - 2008

28 Aralık 2008 Pazar

Gösteriyor, gösteriyor fakat bir türlü vermiyor

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nu aday gösterip göstermeyeceği sanırım sadece yukarıdaki başlıkla açıklanabilir.
Bunun ikinci bir izah tarzı var mıdır bilmiyorum.
Bir önceki gelişinde İzmir’de bir grup papağan “açıkla açıkla” diye bağırıyor, açıklamıyorsun… İzmir’den Kocaeli’ne gidiyorsun belediye başkan adayı olarak Sefa Sirmen’in elini kaldırıyorsun. Bu seyahatinde Kocaoğlu’nun elini kaldırıp indiriyor, bir şey söylemiyorsun. İzmir’den Trabzon’a uçuyorsun, orada varolan belediye başkanını halkın önünde aday olarak açıklıyorsun.
Dün sabahki açılışta “Aziz, Aziz” diye bağıranlara, “Bırakın şimdi Aziz’i” yanıtı veriyorsun.
AKP’nin atacağı adımı bekliyorsan, zaten Aziz Kocaoğlu’nu atayacağın sinyalini verdiğine göre AKP bu sinyale göre hareket etmeyecek mi?
CHP lideri Deniz Baykal İzmir’den öç alıyor galiba…
Örgütünden de, muhalefetinden de, belediye başkanlarından da…
Ama İzmirlilerden öç alma hakkı yok Baykal’ın…
Çiğli’deki alt geçit açılışını izlemedim.
Ancak Habertürk’ün internet sitesine düşen açılış haberi beni bir kez daha şaşırttı.
Baykal “İzmir adayımız erkek de olabilir” demiş.
Ne yani… Biz 4.5 yıldır bir kadın belediye başkanı tarafından mı idare ediliyorduk.
Yoksa Baykal “erkek” tanımlamasıyla bize bir başka mesaj vermeye çalıştı da biz mi anlamıyoruz…
Her kafadan bir ses çıkıyor.
Örgütlerin büyük bölümü ortada yok.
Yeni kurulan ilçelerin durumu hala belli değil.
Varolan ilçe belediye başkanları da sıkıntıda açıklama yapılmadığı için. Bari onlardan bir tutam açıklansaydı…
Bu kadar mı kızgın Baykal İzmir’e…
Bu yazıyı kaleme alırken İzmir Büyükşehir Belediyesi basın bürosundan “Açılış maratonunda Baykal’dan, Başkan Kocaoğlu’na övgü” başlıklı bir haber düştü e-maile…
“Alanda bulunanların coşkulu bir şekilde, Başbakan Baykal, En büyük Başkan Aziz Başkan sloganlarını haykıran vatandaşlara şöyle seslendi Baykal:
İzmir’in nasıl iyi yönetildiğini görüyorsunuz. Yatırımlar yapılıyor, borç takılmıyor. Kimseyi, sen osun, busun diye dışlanmıyor. Herkes birbiriyle dayanışıyor. Ayrım yok. Biz önümüzdeki dönemde işte bunu istiyoruz. Önce efendi bir belediye başkanı istiyoruz. Beyefendi. İnsanları ayırmayacak, o büyük, o güçlü, bu küçük, bu zayıf demeyecek. Herkese eşit davranacak; adam yerine koyacak. İnsana saygı gösterecek. İkincisi dürüst olacak. Çalmayacak, çırpmayacak, yolsuzluk yapmayacak. Eşini, dostunu yakınlarını düşünmeyecek. Bizim için önemli olan bu. Hizmet aşkı ile yüreği doğru olacak. Milletin yüzünü güldürdüğü zaman mutlu olacak, çevresine rant götürdüğü zaman değil.”
CHP liderinin Çeşme’deki otelden çıkıp İzmir’de birkaç hafta yaşamasını talep ediyorum.
Söyleyecek başka sözüm yok…

NOT 1: Helikoptere oturduktan sonra Baykal tarafından indirilen milletvekili kim?

NOT 2: Kocaoğlu’nun da teşrif ettiği Kemeraltı toplantısına Büyükşehir’de hiçbir sıfatı kalmadığı halde katılan ve projenin tüm mali sorumluluğunu üstlenen kim?

NOT 3: Gerçekten dik durdukları için bazı milletvekillerine teşekkür etmem gerekiyor. Durumu kavrayıp 180 derece “U” dönüşü yapanlar ise, birkaç ay içinde yiyecekleri darbelerden sonra sağa sola ağlamasınlar. Önlerinde bulunan Çankaya Belediye Başkanı örneğini bir daha düşünsünler.

YENİGÜN 28 - 12 - 2008

26 Aralık 2008 Cuma

Cumartesi ne olacak?

Deniz Baykal yarın İzmir’de… İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun isteği üzerine Adnan Saygun Kültür ve Sanat Merkezi’nin açılışına katılacak.
Merkez bitti mi?
Tabii ki hayır… Tıpkı Sasalı’da oldu gibi yarım yamalak açılacak.
Açılması gerekli. Çünkü Deniz Baykal’ın İzmir’de Kocaoğlu’nu yeniden aday göstermesi, daha doğrusu adaylık netleşmesi yapmak için kullanılacaktı Adnan Saygun Kültür ve Sanat Merkezi.
Deniz Baykal açıklayacak mı peki?
AKP’nin adayı belli olmadan Baykal’ın İzmir’de adım atması zor görünüyor.
AKP’nin de kimi aday göstereceği bilinmiyor. Bir isim yazdık ortalık ayağa kalktı.
Yine de şanslı isimlerden biri yazdığımız isim.
Sonar’ın yaptığı Cumhuriyet Gazetesi’nde yayınlanan anketi de dikkatli okumak gerekiyor. Ankete göre İzmir’de CHP’nin oyu Kocaoğlu’nun oyunun önünde. İlginç… Çok ilginç…

* * *

İl Genel Meclisi ilk 4 yıl CHP’nin de içinde bulunduğu koalisyon ile yürütülüyordu. Ancak sonra bu koalisyon bozuldu ve AKP-DP koalisyonu görevi devraldı. Şimdi AKP’liler, CHP’lilerin 4 yılda yaptığı tüm işleri sahiplenmeye çalışıyor, muhtarlar üzerinde baskı kuruyorlarmış. Muhtarlar da bu baskıya karşı direnmeye çalışıyorlar. İl Genel Meclisi’nin CHP’li üyeleri oturdukları koltuklardan kalkıp çevrelerine baksalar iyi olacak. Bu iddialar doğru ise gündeme taşınmalı. Bir parti yaptıklarını halka anlatamıyor, üstelik yaptıkları bir başka parti tarafından sahipleniyor ve hatta bu partinin üyeleri bunu izlemekle yetiniyorlarsa durum vahim demektir. Devreye Grup Başkanı Kemal Karataş’ın da girmesi gerekir.

* * *

Konak için aday sayısında artış var. Üstelik öyle isimler aday olmak için harekete geçtiler ki şaşırmamak elde değil. Tabii ki Konak’ın geleceği biraz da Büyükşehir belediye başkanlığına aday gösterilecek ismin elinde. Ama unutulmasın ki AKP’nin adayı Ahmet Sarışın olursa Konak seçimi hiç de kolay geçmeyecek. Yani çantada keklik gibi görülecek bir

NOT 1: Aziz Kocaoğlu dün ilk kez bastonsuz yürümeye karar vermiş. Ancak ayağı Kozak taşlarının arasına sıkışmış, canı da çok yanmış. Bu nedenle çevresinde bulunanları haşlamış.

NOT 2: Hasan Tahsin dünkü yazısında ağabeyine çok fena dokundurmuş. Vardır bir nedeni diye düşünüyorum.

NOT 3: Alaattin Yüksel’in Yükseliş’te yaptığı toplantıya katılım hayli düşük olmuş,

YENİGÜN 26 - 12 - 2008

25 Aralık 2008 Perşembe

Yükseliş’te Aziz Kocaoğlu toplantısı

27 Aralık günü Adnan Saygun Kültür ve Sanat Merkezi’nin açılışı için İzmir’e gelecek olan CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’dan beklenti büyük. Özellikle İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı taraftarları 27 Aralık’ta Baykal’ın Kocaoğlu’nu açıklayacağı görüşünü İzmirliler ile paylaşmaya başladılar…
Tabii ki 27 Aralık’ta açılış töreninin Kocaoğlu’nun adaylık açıklaması şölenine dönüştürülmesi için bir organizasyona ihtiyaç var. Hem de siyasi bir organizasyona…
Dün sabah İzmir CHP üyelerinin bir bölümünün cep telefonlarına mesaj geldi. Kocaoğlu’nu destekleyen ya da en azından sempatisi olan üyeleri kapsayan bu grup dün akşam saat 17.00’de Yükseliş’te bir araya geldiler.
CHP eski il başkanı ve keskin Baykal muhalifi Alaattin Yüksel’in Bayraklı’daki işyerinde yapılan toplantıda, hem cumartesi organizasyonu konuşuldu hem de ilçe belediyeleri konusu tartışıldı.
Bu toplantı üzerine daha ne diyeyim bilemiyorum.
Tabii ki bu toplantının medyada tartışılması ile birlikte bir savunma mekanizması geliştirilecek, “Alaattin Yüksel’in İzmir Ticaret Odası seçimi için yaptığı bu toplantının Kocaoğlu’na maledilmesi son derece yanlıştır” yorumu yapılacak.
Ancak toplantıya katılanların büyük bölümünün ticaret ile ilgisi olmayan, esnaf, emekli, eğitimci oldukları düşünülürse ve bu mesleklerin İTO’da temsil edilmediği bir gerçekse böyle bir açıklamanın tutmayacağı açık ve aşikârdır.
Deniz Baykal’ın Bazı gazetecilere Kocaoğlu ile ilgili yaptığı bazı açıklamaları yorumlama şansım yok. Son dönemin en önemli liderlerinden biri olan Baykal’ın söylediği her sözün ve hatta bu sözlerdeki vurgunun önemi büyüktür. Dolayısıyla CHP Genel Başkanı’nın gazetecilerin yazdığı bu sözleri hangi koşul ve ortamda söylediği önemlidir.
27 Aralık açılış törenini birlikte izleyeceğiz. Adnan Saygun Kültür ve Sanat Merkezi evime de yakın… Belki karşıdan seyreder, açıklamaları yorumlamaya çalışırım.
Ankara’da da hummalı bir çalışma var. Herkes bekliyor. Adaylık açıklamalarının özellikle İzmir’de en erken 15 Ocak’ta açıklanacağı görüşü giderek ağırlık kazanıyor.
Bekleyip göreceğiz… Deniz Baykal tüm isimleri masaya yatıracak, kazanacak ismi saptayacak, partinin geleceğini dikkate alacak, kentin yeni kadrolarını yaratacak yapıyı oluşturacak bir ismi saptayacak…

NOT 1: Genel Merkezi basan İzmirliler Cumartesi günü Baykal ile kentlerine dönecekler. Yılbaşını geçirdikten sonra yeniden Ankara yollarına düşecekler.

NOT 2: Ankara’da Gölbaşı ilçesi belediye meclisi üyeliğine aday adayı olan bir AKP’li afişlerle donatmış kenti. İzmir’deki meclis üyeliği adaylarına duyurulur.

NOT 3: Hasan Tahsin ağabeyini arıyormuş. Gitsin cumartesi günü görsün kendisini… O karışıklıkta Kocaoğlu, Hasan Tahsin’e ilgi gösterir mi bilinmez. Çok sinirli de olabilir…

YENİGÜN 25 - 12 - 2008

24 Aralık 2008 Çarşamba

Turistik kurultay turu

CHP’nin kurultayı sonrası dönüş yolculuğuna başladık. İlk ziyaret noktası Eskişehir oldu. Uzun süredir belediyecilik faaliyetleri ve kent yenilemesi nedeniyle örnek gösterilen, bu seçimde de CHP’den aday olması beklenen Yılmaz Büyükerşen Eskişehir’i gerçekten değiştirmiş. Özellikle Porsuk nehri kıyısı gerçekten küçük bir Avrupa kenti gibi…

***

Kent mobilyaları, kurumsal kimlik çalışmaları, imar düzenlemeleri kenti bir başka noktaya taşımış. Üniversitelerin Eskişehir’e kattığı artı değer çok önemli.
Büyükerşen şimdi de Sadova Parkı’nı bitirmeye çalışıyor. Oldukça ilginç bir park.

***

Gerçi gruptakilerden bazıları Kocaoğlu’nun yaptığı Sasalı bundan çok daha güzel deyip moralimi bozmaya çalışça da Büyükerşen büyük işler başarmış.
Yolumuza devam edip Kütahya üzerinden Dumlupınar’a ulaştık. Zafertepe ve Anıttepe’yi ziyaret ettikten sonra İzmir’e ulaştık.
İlginç bir yolculuktu…

***

Kurultay sonrası işler iyice karıştı. Kimin eli kimin cebinde hala net değil.
Herkes kendi paçasını kurtarmaya çalışıyor. Bu nedenle ortada ne ekip var ne ekip anlayışı… Tabii ki ekibin tamamı aday olursa bundan başka sonuç beklenemezdi tabii ki…

***

İzmir’de Aziz Kocaoğlu’nun atanacağı haberi ortalığı karıştırmış görünüyor. Kocaoğlu’nu destekleyenler atama açıklamasının Cumartesi günü Adnan Saygun Salonu’nun açılışında yapılacağını bekliyorlar.
Ancak Ankara’daki kulislerde İzmir atamasının en sona bırakılacağını, AKP adayı açıklanmadan CHP Büyükşehir adayının netleşmeyeceği görüşü daha yaygın…

NOT 1: 3-5-7-9 denklemini Karşıyaka, Karabağlar, Bornova, Bayraklı ve Çiğli üzerinden çözene rastlamadım bugüne kadar.

NOT 2: Hasan Tahsin Dumlupınar’a gittiğimi öğrendiğinde bunalıma girecektir kesinlikle.

NOT 3: Cenk Karace’nin geniş ailesi yazdığım yazıya ciddi yorumlar getirdi.

YENİGÜN 24 - 12 - 2008

22 Aralık 2008 Pazartesi

Kurultaydan notlar

1 – CHP’nin tüzük ve program kurultayı bilindiği gibi geçti. Anadolu’nun her yerinden gelen delegelerin daha önceki yazımda belirttiğim gibi elleri havadaydı. Sheraton Oteli’nde de kurultay bitene kadar indirmediler.
2 – Kurultayda bir önceki akşam İzmir delegasyonuna İzmir milletvekilleri yemek verdi. Yemeğe katılan Aziz Kocaoğlu salona ulaşmak için merdivenlerden aşağıya indi. Ancak bir tek kişi kendisine selam bile vermedi.
3 – Yemekte sadece Grup başkanvekili olarak Kemal Anadol konuşacaktı. Ancak İl Başkanı Kemal Karataş’ın konuşması da istedi. Kocaoğlu bu duruma daha fazla dayanamadı ve yemeği erken terk etti.
4 – Deniz Baykal çok konuştu. Tüzükteki değişikliklerin önemine değindi ve AKP’ye yüklendi.
5 – İzmirlilerin yoğun olarak katıldığı kurultayda gerçekten nereye dönseniz İzmirliler ile karşılaşıyordunuz.
6 – Kurultay otel salonunda da yapılsa, her tür konfor sağlansa ve hatta büyük kristal avizelerle aydınlatılmış olsa da İzmir konusu hala karanlıktı.
7 – Herkes birbirine “adaylar netleşti mi?” diye sormasına karşılık yanıt maalesef “bilmiyoruz” oluyordu.
8 – Kurultay sonrası asıl konu genel başkan yardımcılıklarının görev ve sorumluluklarının paylaştırılmasında ortaya çıkacak. O zaman da burada olacağımız için bu yorumları sizlere anlatma şansına sahip olacağız.

* * *

Kurultay’da son günlerde çok tartışılan CHP İstanbul İl Başkanı Gürsel Tekin ile konuşma fırsatım oldu. Tekin İstanbul’da bu dönem önemli bir başarı yakalama fırsatları olduğunu belirterek, örgütteki değişimi anlattı.
İstanbul İl Başkanı olduktan sonra baçı ilçeleri görevden aldığını, istifalarla boşalan yerlere atama yaptığını belirten Tekin, “Elimi taşın altına koydum. Atamaları yaptıktan sonra da genel merkeze gönderdim” dedi.
CHP İstanbul ilde hiçbir boşluk yok. Ya İzmir’de?
1 – CHP İzmir il yönetimi düştü mü bilmiyoruz.
2 – Düşmesini sağlayacak istifa mektupları Kemal Karataş’ın cebinde mi bilmiyoruz.
3 – CHP İzmir il başkanının bizzat kendisinin istifa ettiği söyleniyor, bilmiyoruz.
4 – İstifaların yoğun olduğu ilçelerde yeniden atama yapılacak mı bilmiyoruz.
5 – 30 Aralık’a kadar aday adaylıkları başvurularının yapılması gerekiyor. Ancak Bayraklı ve Karabağlar’da aday adayları nereye başvuru yapacaklar, bilmiyoruz. Çünkü böyle bir merci hala yok ortada.
6 – İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı konusu yılsonuna kadar netleşecek mi. Ya da Baykal 27 Aralık’ta İzmir’e Adnan Saygun açılışı için geldiğinde ne diyecek?
Görüldüğü gibi genel merkezde yeniden yapılanma konusunda sisler dağılmış değil. İzmir özelinde ise sisler daha da yoğun. Ve ortada öyle bir bilinemezcilik var ki umarım önümüzdeki hafta güneşi yeniden görmeye başlarız.

NOT 1: Herkes buradaydı. Gözlerim Hasan Tahsin’i aradı. Gelmekten korkmuş ve son anda vazgeçmiş galiba.

NOT 2: Karşıyakalı gençler bowlingte çabuk göçüyor. Acil olarak gençlerin bu oyunda başarılı olmalarını sağlayacak yeni salonların oluşturulmasına ihtiyaç var.

YENİGÜN 22 - 12 - 2008

21 Aralık 2008 Pazar

İzmirliler başkenti bastı

CHP Genel Merkez, genel merkez olalı böyle İzmirli görmedi.
Herkes burada… Daha doğrusu CHP İzmir’de siyaset yapanların tamamı burada…
İzmir trafiği bugünlerde rahatlamıştır bile.
Başka kentlerden gelenlerin sayısı hayli az.
Tabii ki iktidar olduğun en büyük Büyükşehir İzmir olunca ve kazanma olasılığın yüksek olunca bu koltuklara aday olanların sayıları da artıyor.
Herkes bugün yapılacak olan tüzük kurultayına bakıyor. Çünkü kurultayda çıkacak olası bir değişikliğin adaylara yansıyacağı açık.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu da Ankara’da. Deniz Baykal’ın son günlerde yaptığı açıklamalardan dolayı kazanmış komutan edası ile geziyor genel merkez koridorlarında. Çevresine de gülücük dağıtıyor.
Ancak maçın 90 dakika olduğunu unutmamak gerekli. Ya da şişman kadın şarkı söylemeden opera bitmez tespitini de hatırlamak önemli.
Bir de Deniz Baykal’ın birini çok övüyorsa, övülen kişinin yürürken yere iyi bakması şart. Neme lazım birileri zeytinyağı dökmüş olabilir yerlere.
Ankara’da gördüğüm aday adaylarının büyük bölümü, “Lütfen benim hakkımda bir destek yazısı yazma” demeye başladılar. Şaşırdım. Eskiden destek yazısı isterlerdi, şimdi istemiyorlar. Var bu işte bir yanlışlık.
Ekibi göremedim üzüldüm. Ama bugün mutlaka kurultayda rastlarım kendilerine.
Gerçi eskisi gibi değil ekip… Dağılmış tarumar olmuş. Biri birini destekliyor, diğeri diğerini…
Hal böyle olunca ortak tavır, ortak akıl kalmamış. “Ben olayım da diğerleri beni ilgilendirmez” mantığı öne çıkmış.
Dağılan sürüyü de kurtların kapması son derece doğal.
Bakalım önümüzdeki ay kurtlara yem olanları anlamaya başlayacağız.
Ankaralı gazeteciler ile de görüştüm. Hemen hepsin şu tespiti yapıyor: Deniz Baykal partideki tek güç haline geliyor. Daha önce partide güç sahibi olanları yavaş yavaş buduyor. Bu budama sonrasında tek ses tek güç olarak örgütleri de dizayn edecek.
CHP İzmir İl Başkanı Kemal Karataş da Ankara’da… O da “Budanacaklar, budanacaklar” diye dolaşıyor. Kimleri kastettiğini bilemem.
Onu Kemal Bey’e kendiniz sorun.

NOT 1: Bu kurultayda da bowling oynayanlar oluyor. İzmir’de oynamazlar gelip Ankara’da bowling oynarlar. Bu insanlar da ilginç.

NOT 2: Ankara’da Karşıyaka futbol takımının maçlarını seyreden bir gruba bile rastladım. Hem de Karşıyaka formaları ve atkıları ile.

NOT 3: Yenigün Genel Yayın Yönetmeni Abdi Karagözoğlu’nu Ankara’da kurultayda gören Aziz Kocaoğlu ile Cevat Durak’ın ortak sorusu, “Hayrola aday mısın?” oldu

YENİGÜN 21 - 12 - 2008

20 Aralık 2008 Cumartesi

Tek seçici

Ankara güneşli ve neşeli…
CHP’de ise kimlerin neşeli olduğunu şimdiden anlamak zor…
Ancak parti kulislerinde tüzük yavaş yavaş ortaya çıkmaya başladı.
Tüzüğün beni en çok ilgilendiren noktası genel başkan yardımcılıklarının kimin tarafından atanacağı idi.
Tüzükte genel başkan yardımcılıkları bizzat genel başkan tarafından belirleniyor. Bu durumda neler olabileceğini ben tahmin ediyorum. Ya sizler?
Neyse Ankara’da iki eli havada dolaşan çok insan var. Tabii ki bunların tüzük kurultayı için Anadolu’dan gelen delegeler olduğunu anlıyorsunuz. Ne yapacaklar ki zaten? Tabii ki kabul edecekler. Üstelik 1200 delegenin yüzde 80’i bir yere aday iken, kalkıp genel başkana “Sizin tüzüğünüzü reddediyoruz” diyecek halleri yok…
Pazartesinden itibaren işin rengi iyice açığa çıkacak. Burada kaybedenler de olacak, kazananlar da…

* * *

3 – 5 – 7 – 9
Bu bir şifre değil…
Ne olabilir?
Karşıyaka bağlantılı siyasi denklem mi?
Sadece Karşıyaka’yı bağlamıyor tabii ki… İşin ucunda Bayraklı, Bornova, Karabağlar da var… Biz hep aday adayları tartışmasını belediye başkanlıklarına endeksledik. Hâlbuki meclis üyelikleri bekleyenlerin sayısı bine ulaşıyor.
Ya tekten meclis üyesi olacaklar ya da 2 – 4 -6 – 8 diyebileceğimiz çiftten.
Tekleri kim belirleyecek çiftleri kim belirleyecek daha belli değil.
Ama birleri belirleyecek daha şimdiden net.

* * *

Hasan Tahsin’in CHP kurultayını izlemek için Ankara’ya geleceği bilgisini aldım. Yarından itibaren Deniz Baykal ile görüşerek kurultayı Diyarbakır’a aldırmakta fayda görüyorum. Hasan Tahsin ile CHP kurultayı izlemenin ne kadar zor olduğu tahmin edersiniz herhalde. İki dakikada bir bana dönüp, “Şimdi neden bu böyle oluyor” diye soracak. Daha ben yanıtlamadan ikinci bir soruyu gündeme getirecek. İki gün işkence içinde geçeceğe benziyor. Adamdan İzmir’de kurtulamadım. Bir de burada birlikte olacağım.

NOT 1: Ekrem Demirtaş üzerinden bir tekzip almış bulunmaktayım. Olabilir. Çünkü böyle bir yemeği kanıtlama şansım yok. Yemeğin faturasını bulamayacağıma göre. Sadece bir yanlış anlaşılmayı ortadan kaldırmak gerekiyor. Yemek geçtiğimiz hafta yapıldı. Tekzipte yazıldığı gün değil.

NOT 2: İTO’da Ekrem Demirtaş - Alaattin Yüksel ikilisi kıyasıya yarışacak. Ben ise üçüncü bir aday arıyorum. Bu kapışmadan yararlanarak aradan sıyrılabilir. Vallahi ben şahsen ona oy vereceğim. Yakın çevremi de ikna ederim.
 
YENİGÜN 20 - 12 - 2008

19 Aralık 2008 Cuma

Yüksel’in şansı

Aslında bu başlığın yerine başka başlık atmalıydım. Mesela AKP’nin İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı Ekrem Demirtaş diye…
Önceki akşamüstü İzmir Ticaret Odası Başkanı Ekrem Demirtaş’a bir telefon gelir. Telefonu eden Ankara’dan İzmir’e gelmekte olan İzmir Milletvekili Mehmet Tekelioğlu’dur. Tekelioğlu’nun Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün eniştesi olduğunu unutmamak gerekli bu arada…
Tekelioğlu aynı akşam Crown Plaza’da yemek teklif eder Demirtaş’a…
Demirtaş’ın, “hayırdır” sorusuna
“Hayırlı bir iş” diye yanıt verir Tekelioğlu…
Konu İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adaylığıdır.
Demirtaş’ın Tekelioğlu’nun önerisine verdiği yanıtı bilemeyiz.
Ancak şu gerçekleri de alt alta sıralamamız gerekiyor.
1 – Ekrem Demirtaş bu kenti yönetmek istiyor. Kenti İTO Başkanı olarak yönetemezsiniz. Bu saatten sonra vali olmanız da mümkün değil. Geriye tek seçenek kalıyor. O da Büyükşehir belediye başkanlığı…
2 – Demirtaş’ın İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ile girdiği mücadeleyi zaten herkes biliyor. İzmir Ekonomi Üniversitesi’nin yeni kampus alanları, şarap fabrikasının alanı üzerine karşılıklı atışmalar medyada hayli tartışıldı. Demirtaş da “Bu kent 20 yıldır iyi yönetilmiyor” diyerek bu konudaki beklentilerini ortaya koydu.
3 – Demirtaş’ın İTO başkanlığı sırasında kente yönelik projeleri de çok tartışıldı. İTO Başkanı olarak bu projeler devreye girmez. Ancak belediye başkanı olursanız bu projeleri uygulayabilirsiniz.
4 – Demirtaş belediye seçimlerine girecekse kazanacak bir yerden girmek isteyecektir. Daha önce YTP felaketini yaşayan biri olarak Demirtaş’ın önünde iki alternatif vardı. Birincisi CHP… Demirtaş süreç içerisinde CHP’den aday olmanın zor olduğunu gördü. İkincisi ise AKP… Demirtaş’ın yakın çevresine, “AKP istediği adayı bulmakta zorlanacak. Sonunda bana gelecekler” dediğini ben bildiğime göre herkes biliyordur.
Tabii bu aşamada bir iki soru geliyor insanın aklına.
1 – AKP’nin teklifine ne oranda sıcak baktı Demirtaş?
2 – Bu öneri Gül kanadından geliyor ise Başbakan Recep Tayyip Erdoğan konuya nasıl bakıyor. Yoksa İzmir’i Gül grubuna mı terk ediyor?
3 – Demirtaş süreç içerisinde Başbakan Tayyip Erdoğan’ın politikalarını hayli sert eleştirmişti. Şimdi bu çerçevede u dönüşünü nasıl yapacak?
4 – Eğer Demirtaş AKP’nin Büyükşehir belediye başkanı olursa İTO Başkanlığı seçimlerinde Alaattin Yüksel’in karşısına kim gelecek?
İlk üç sorunun yanıtını bugünden bilemeyiz. Ancak 4. sorunun yanıtı biraz daha net. Demirtaş güvendiği bir isme yerini bırakacak ve onu sonuna kadar destekleyecek. Tabii ki İTO seçimlerinde Ekrem Demirtaş ismi olmadığı için Yüksel’in şansı yükselir. Ancak nereye kadar yükselir onu bilemeyiz.

NOT 1: Bugünden itibaren Ankara’dayım. Kurultayı yakından izleyecek, gerekli notları sizlere ulaştıracağım.

NOT 2: Ankara’ya tüm delegelerin elleri havada geldiği yolunda bir söylenti var. Dolayısıyla tüzük komisyonunda bir sorun yaşanmayacak gibi görünüyor. Yine de dengelerin hangi alanlara kaydığı konusunda bilgi sahibi olmamız gerekiyor.

NOT 3: Deniz Baykal Sabah Gazetesi’nde Yavuz Donat’a demeç vermiş ve adayımız “büyük olasılıkla Aziz” demiş. Neden kesinlikle dememiş. Neyi bekliyor ki demek için. Dememeyi olabilir mi?

YENİGÜN 19 - 12 - 2008

17 Aralık 2008 Çarşamba

Kürüm’e destek

Bu yazıyı bir dostumun isteği üzerine kaleme alıyorum. Dostumun adı Sıtkı Kürüm. CHP Konak eski İlçe Başkanı. Karabağlar aday adayı. Konak da olabilir. Ancak Konak’ın kendisine gelmeyeceğini benim kadar Kürüm’ün kendisi de iyi biliyor…
Sıtkı Kürüm önceki akşam telefon etti. Son aylarda çok sık bir araya geldiğimizi söyleyemem. Ancak telefonuna biraz gecikmeli olsa da yanıt verdim.
Aday adaylığı konusunda destek istedi hem medya hem siyaset açısından. Kendisine net tespitlerim şunlar oldu:
“Sayın Kürüm senin desteği ihtiyacın yok ki… Sen iki dönem Konak ilçe başkanlığı yapmış, geçen dönem Konak belediye başkanlığına aday olmuş, yine geçen yıl milletvekilliğine adaylığını koymuş bir isimsin. Genel merkezde tanınırlık sorunun yok. Genel Başkan Deniz Baykal’dan MYK üyelerinin tamamı seni tanıyor. Üstelik sen bir ekibin adayısın. Ve dahi geçen yıla kadar İzmir metropolünde etkin olmaya çalışan ekip, şimdi tamamen Karabağlar’a çekildi ve seni öne çıkarmak istiyor. Genel merkezde bu kadar ‘güçlü’ olan bir ekibin, bir ilçe belediye başkan aday adayını, aday yapabileceğinden eminim. Üstelik senin Ankara’da milletvekili ağabeyin de var. İzmir kamuoyu da seni iyi tanıyor. Bu dönemde yapacağın tek şey oturup beklemek ve ekibin seni Karabağlar Belediye Başkan adayı yapmasını gözlemek… Eğer benden siyasi ve medyatik bir destek istiyorsan uzun süreli dostluğum çerçevesinde sana bu desteği vermeye hazırım. Ama yineliyorum. Senin bizim desteğimize ihtiyacın yok. Ekip bu sorunu çözmek için var. Ve tabii ki çözmek zorunda…”
Bu yazıyı yazarak Sıtkı Kürüm’e istediği desteği verdiğimi sanıyorum. Her ne kadar Kürüm beni telefon ile aradı ve destek istediyse, bir yerlerde bir şey oluyor da ben mi atlıyorum diye düşünmedim değil açıkçası.
Ekip Kürüm’ü Karabağlar adayı yapacak mı, bunu zaman gösterecek. Ben bu partinin genel başkanı olmadığıma göre bunu bilemem. Karabağlar adayı konusunda karar verecek olan CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’dır. Baykal da bana göre İzmir adaylarını en son saatte belirleyecektir.
Neden?
1 – AKP’nin adaylarına bakma ve aday tipolojisine göre hareket etmek isteyecektir. Bu son derece doğal bir tavırdır.
2 – Şubat ayına ortalarına kadar ekonomik krizin vatandaş üzerinde ve vatandaşın özellikle de İzmirlilerin tavrını görecek ona göre CHP’nin aday tipolojisini belirleyecektir. Bu da son derece doğal bir tavırdır.
3 – Ankara’daki siyasi dengeleri de dikkate alacaktır. Akşam gazetesinin iki gündür sürüklediği CHP-Hüsamettin Özkan ilişkisini de bu dengeler çerçevesinde değerlendirmek gerekmektedir.

NOT 1: Aziz Kocaoğlu Ahmet Adnan Saygun Kültür ve Sanat Merkezi açılışına Deniz Baykal’ı davet ediyor. Muhtemelen bu ayın sonunda yapılacak açılış törenine Baykal gelir mi gelmez mi bilinmez. Ancak Kocaoğlu ısrarcı. Baykal’ı kendi açılışlarına getirerek prim toplamaya çalışıyor. Fakat metro konusunda bir kelam etmiyor. Aşağıda neler oluyor Sayın Kocaoğlu

NOT 2: Alaattin Yüksel İTO Başkanlığına adaylığını açıkladı, medya medya gezmeye de başladı. Tutar mı? Bana göre zor. Bunu da kaybederse lütfen bir daha seçimli işlere karışmasın.

NOT 3: Sevgili Hasan Tahsin. Yunanistan konusunda daha söylenecek çok şey var. Yerel seçimden sonra zamanımız bol. O zaman kaleme alır, halkımızı ve sizi bilgilendiririz.

YENİGÜN 17 - 12 - 2009

15 Aralık 2008 Pazartesi

Karışık… Çok karışık

Ekip kötü karıştı. Kimin eli kimin cebinde belli değil. Zoraki bir araya gelmek ve kamuoyuna ‘yıkılmadık, ayaktayız’ mesajları vermek dışında dağınıklık had safhada. Bir tarafta, “Her şeyi bırakalım Karabağlar’da konuşlanalım” diyen bir grup var, diğer tarafta Konak dışında kaldıkları için sadece Karabağlar örgütlenmesine karşı çıkanlar… Karabağlar dışındaki yapı dağıldı zaten. “İstifa etmeyin” çağrılarına kulak asmayanlar, yeni ekiplerle dirsek temasına girenler, genel başkana yakınlaşmaya çalışanlar… Karabağlar yapısı da kendi içinde üç gruba ayrılmış durumda. Bir tarafta net biçimde aday adayının arkasında duranlar var, diğer tarafta sadece meclis üyeliği için mücadele edenler… Üçüncü grup ise Karabağlar’da başka aday adayına destek veriyor.
Ya Konak…
Oranın çivisi tamamen çıktı. Kimin eli kimin cebinde gerçekten belli değil. Partinin İzmir kanadında yeni güç odakları yaratmaya çalışanlar var, ekibin dağılan bireyleriyle birlikte çalışarak. Yeni ekipler yaratmanın peşinde olanlar da az değil.
Neden…
Nedeni açık… Ortada bir boşluk var ve bu boşluk doldurulmaya çalışılıyor. Siyaset boşluk kabul etmez. Eğer boşluk yaratırsanız ya da siyasetinizi uzun solukluluk yerine yerel seçimlere odaklarsanız, karşınıza çıkacak bu sonuçlara katlanmak zorunda kalırsınız.
Aslında İzmir’de netleşme kurultay sonrası başlayacak. Kimler kazandı, kimler kaybetti, hep birlikte göreceğiz.

***

Hasan Tahsin, Yunanistan’da yaşananlar konusunda kelam etmiş. Kısa bir açıklama yapayım. Yunanistan’da sol oylar Türkiye’nin tam tersine yüzde 70, sağ oylar ise yüzde 30’dur. Yunan Komünist Partisi ve Sol Birlik gibi Sosyal Demokrat Parti PASOK dışında iki sol parti daha meclistedir. Üstelik bu partilerin oyları ortalama yüzde 7 civarındadır. Yunanistan tarihine baktığımızda, solun etkisini özellikle İkinci Dünya Savaşı sonrasında daha net görebiliriz. Tüm dünyada İkinci Dünya Savaşı 1945 yılında sona erse de sadece Yunanistan’da savaş 1948 yılına kadar sürmüştür. Sağ ve sol arasındaki iç savaşta yüz binlerce insan hayatını kaybetmiş, dönemin Sovyetler Birliği Yunanistan’ı Batı âlemine terk edince, Yunan solcuları da içerideki savaşı kaybetmişlerdir. Savaşta kaçan birçok Yunanlı, Polonya, Macaristan Romanya gibi sosyalist ülkelerde yaşamlarını devam ettirmiş, ancak Yunanistan’ın AB’ye üyeliğinden ve demokrasiye geçişinden sonra, 1980’lerin başında yeniden ülkelerine dönebilmişlerdir. 1967 yılında dönemin en kanlı darbelerinden birini yaşayan Yunanistan, 1974 yılında demokrasiye geçerken tarihle yüzleşmiş, darbecileri mahkemede yargılayarak ömür boyu hapse çarptırmıştır. Albaylar cuntası lideri daha birkaç yıl önce hapishanede hayatını kaybetmiştir. Yunanistan’da sol partiler dışında ciddi anarşist örgütlenmeler de vardır. Sendikalar, dernekler sivil toplum örgütleri de son derece aktif ve güçlüdürler.
Özellikle üniversite öğrencileri arasında gelişen anarşist akımlar Exerhia olarak adlandırılan bir bölgede yoğunlaşmışlardır.
Atina’da master yaptığım 1986 -87 yıllarında da anarşist örgütlenmeler en üst düzeydeydi. Bugün polis olayları bastırmak için üniversite kampuslerine giremiyor. Neden?
Çünkü Yunanistan’da polisin üniversiteye girişi yasa ile yasaklanmıştır.
Tüm bu bilgilerin ışığında yeniden sormak gerekli Hasan Tahsin’e… Hiçbir toplumsal soruna duyarlı olmayan, “bana dokunmayan yılan bin yaşasın” diyen bir toplumsal yapı mı, yoksa bir gencin ölümü ile ayağa kalkan, birlik beraberlik gösteren, ülkeyi genel greve bile götüren bir bakış açısı mı? Tabii ki yanıt, insanın topluma, toplumsal örgütlenmelere, devlet aygıtlarının kullanım biçimlerine bakış açısına göre değişiyor.
Yine de Hasan Tahsin’in insanları herkesi ulusal kimliklere bölmeden herkese eşit mesafede olmasını dilerim. Sadece dilerim sanırım. O yine gazetedeki yazılarında, radyoda televizyonda astığı astık kestiği kestik tavırlarına devam edecek bizler de onu izleyeceğiz.

NOT: Hala bir metro haberi görmüyoruz medyada. Aşağıda işler nasıl gidiyor Sayın Kocaoğlu?

YENİGÜN 15 - 12 - 2008

12 Aralık 2008 Cuma

Kriterler belirleniyor

Bayram nedeniyle siyasette biraz yavaşlama oldu… Tabii ki özellikle CHP’de… Bayramlaşmaların yapıldığı il ve ilçe binaları her zamankinden kalabalıktı. Aday adayları en azından geride kalmamak, parti yöneticileriyle olan iyi ilişkilerini sürdürmek için bayramlaşmaya gruplar halinde katıldılar.
Hafta başı Ankara trafiğinde de yavaşlama olacaktır. Genel merkez yöneticileri kurultay çalışmalarına ağırlık verecekleri için, kendilerini ziyarete gelen ve tanıtmak isteyen aday adaylarına zaman harcamayacaklar.
Asıl heyecan Cuma gününden itibaren Ankara’da yaşanacak.
Deyim yerindeyse İzmir’in büyük bölümü Ankara’da olacak. Aday adayları, onlara destek verenler ve kurultay havasını koklamak isteyenler…
Kurultay’ın yapılacağı Sheraton Oteli’ne sadece delegeler ve basın gireceği için otelin çevresi tam bir kulis alanına dönüşecek.
Kimse bir şey söylemiyor. Ancak Ankara’dan gelen şu mesajları da doğru değerlendirmemiz gerekli.
1 – Sürprizlere hazırlıklı olun.
2 – Örgüt çok önemli. Ancak sadece örgüt desteği yetmez. Kamuoyunda bilinen, sevilen, iş yapacak ve seçim kazanacak adaylar öne çıkarılacak.
3 – Belediye meclis üyelikleri ve il genel meclis üyelikleri için yapılacak listelerde titiz davranılacak. Belediye başkanlığını bir dönem daha devam ettirecek adaylara meclis üyelikleri konusunda daha fazla hareket olanağı sağlanacak.
4 – İzmir Büyükşehir adaylığı en sona bırakılacak.
5 – Genel merkez yöneticilerine gösterilen liyakatten çok halka gösterilen liyakat öne çıkarılacak. Bir anlamda ekipçilik anlayışı terk edilecek.
6 – İzmir’in tamamı dikkate alınacak, sadece metropole önem verilmeyecek. Metropol dışında kalan özellikle tarımsal ağırlıklı ilçelere de doğru adaylar atanmasına çaba gösterilecek.
7 – İzmir’in geneline seçimde adaylarla yakın çalışabilecek, sorun çıkarmayacak yöneticiler atanacak.
8 – Aday açıklamalarından sonra parti içinde kaos yaratanlardan hesap sorulacak.

NOT 1: Demokrat Parti adaylarını açıklamaya başladı. Bu partiye özellikle Ege’de dikkat etmek gerekiyor. Bazı çevre ilçelerde etkili olabilecek gibi görünüyorlar. Özellikle Tire gibi sağda olan ilçelerde AKP’nin tarım politikaları ve ekonomik kriz nedeniyle boşalttığı alanlara yerleşebilir. İzmir İl Başkanı Yıldırım Ulupınar büyükşehir adayı için ise bir sürprize hazırlanıyor.

NOT 2: Metronun yıllar önce açılan bölümünde klasik müzik yapılıyor da kazılmakta olan bölümlerinde “mehter marşı” çalıyor herhalde. İki ileri bir geri… Tabii ki bizim bu müziği dinlememiz için İzmir basınına bir inceleme gezisi şart. Kocaoğlu bu konuda ne düşünüyor bilemeyiz tabii ki…

NOT 3: Alsancak’taki viyadüklerin limana indirilmesi yönünde alınan karar uygulamaya geçirilecekmiş. Ulaştırma Bakanı bunun için yeni bir ihaleye şart olmadığını söylemiş. İş doğru. Alsancak’ın bu rezaletten kurtulması gerekiyor. Ancak bu konuda devleti zarar uğratanlara yönelik ne yapılacak?

YENİGÜN 12 - 12 - 2008

10 Aralık 2008 Çarşamba

Senaryo

Herkes bekliyor…
Neyi mi?
Godot’u değil tabii ki…
Deniz Baykal’ı…
CHP Lideri ise ser veriyor sır vermiyor. İzmir konusunda muhabbet açmak isteyenleri, “Siz kendi işinize bakın” diyerek tersliyor.
Nedir Baykal’ın kafasındaki formül?
1 – Baykal öncelikle tüzük kurultayının sonuçlarını görmek istiyor. Kurultay sonrası ipleri tamamen eline almak, partiyi dönüştürmek istiyor. Yakın çevresine, “Bu tüzük ile bizden sonrakilere de kurumsallaşmış bir parti bırakmak istiyorum” diyerek bu işe ne kadar yoğunlaştığını vurguluyor.
2 – Kendisine yönelik gelişecek muhalefeti görmek istiyor. Muhalefetin elindeki örgütlü gücü kurultay sonrası ortadan kaldırmayı planlıyor.
3 – Kurultay sonrası boşalan örgütleri bu kez kendi isteği ile şekillendirmek ve seçime kendine bağlı bir yapı ile girmeyi planlıyor.
4 – Özellikle İzmir’de adaylarını belirlerken kuracağı örgütlerin bu adayların arkasında sağlam olarak durmasını istiyor.
5 – Sürpriz adaylara bile örgütün sıcak bakması gerektiğinin altını çiziyor.
Peki ya muhalefet?
Muhalefet iki noktadan hareket edebilir.
1 – Kurultayda tavrını sergiler. Mağlup olsa bile seçim sonrası oluşacak manzaraya göre tavrını sertleştirebilir.
2 – Kurultay süreci içinde hareket etmez, adaylık belirleme sürecine müdahalede bulunmaz, tüm enerjisini seçim sonrasına saklar.
3 – Aday olanların çokluğu ve tüm adayların beklentileri nedeniyle örgütlü bir güce dönüşemez. Birkaç kişinin üzerinde kalan muhalefet de yıpranmaya ve yok olmaya mahkum olur.
Ya İzmir’in özeli?
İzmir’in kurultay delegelerinin yüzde 80’i aday adayı olduğu için Baykal’ın önünde eğilip selam duracaklar. Tüzüğe açık oyla destek verecekler. Ardından adaylık açıklamalarında dışarıda kalanlar bağırmaya başlayacak. Ancak partinin örgütlenme düzeni değiştiği için sadece bağıracaklar. Seslerini kaç kişi duyar bilemeyiz. Ancak bu sayının yüksek olmayacağı da açık…
Sonra?
Baykal tavrını net biçimde ortaya koyacak ve bağıranlara şöyle seslenecek: Giden gider, kalan sağlar bizimdir…
Tabi bu senaryonun tam başarılı olması CHP’nin yerel seçimlerde alacağı oya ve AKP’nin kaybına bağlı.
Eğer Baykal beklediği oyu alır ve AKP düşüşe geçerse CHP liderinin yerel seçim gecesi Tayyip Erdoğan’ı erken seçime davet edeceği çok açık ve aşikar…
Bekleyip, hep birlikte göreceğiz…

NOT 1: Metro konusunda hala bir adım yok. Basına bugüne kadar kazılan bölüm gösterilecek mi bilemiyoruz. Son iki aydır büyükşehir basın bürosu da hiç haber geçmiyor metrolar konusunda… Neden acaba?

NOT 2: Ekibin liderlerini İzmir’de göremiyorum. Yoksa Ankara milletvekilliğine mi transfer oldular.

YENİGÜN 10 - 12 - 2009

8 Aralık 2008 Pazartesi

Doğru bilmek

Politika konusunda yazı yazanlar, bir şeye vurgu yapmak istiyorlarsa yazdıkları konuya gerçekten hâkim olmak zorundalar. Sadece duyumlarla hareket etmek ve geçmişi sorgulamadan yazmak, yazarı açığa düşürdüğü gibi gazetecilik mesleğini de lekeliyor. Çünkü bu tür yorumları okuyanlar, ancak politikayı iyi bilenler, “İyi de bu işin böyle olmadığını cümle alem biliyor. Bu da nereden çıktı” sorusu sormaktan geri kalmıyorlar.
Herkesin kendi işini yapması gerekiyor açıkçası. Dün, ünlü bölge gazetesinde bir köşe yazarı, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nu savunurken şu sözleri kaleme almış:
“Aziz Kocaoğlu, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığına seçilerek değil ama, bizzat CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın seçimiyle gelmiştir. Bornova Belediye Başkanı’yken, Ahmet Piriştina hiç beklenmedik bir anda vefat edince, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı koltuğuna Baykal tarafından oturtulmuştur.”
Böyle bir tespiti yapan gazeteciler olabilir. Ancak o köşe yazarları İzmir ile hiç ilgisi olmayan Van Postası’nda ya da Çemişgezek Tribün’de yazıyor olmalılar,
Buradan o dönemi yeniden çizmek gerekiyor ki, yanlış anlamaları, eksik bilgileri, anlamsız yorumları ortadan kaldıralım.
Ahmet Piriştina’nın CHP’ye gelmesinden sonra CHP’den büyükşehir adayı olmayı planlayan dönemin il başkanı Alaattin Yüksel’in genel merkeze, özellikle Deniz Baykal’a açtığı isyan bayrağını bilmeyen yoktur sanırım. Piriştina Konak Belediye Başkanlığı için Dilara Ersözlü’yü atarken, Bornova Belediye Başkanlığı için eski milli eğitim müdürü Behçet Yavuz’un ismini vermiş, Baykal da bu isme çok sıcak bakmıştı. Diğer ilçe belediye başkan adayları ise Ankara’daki dengeler çerçevesinde belirlenmiş, bir bölümüne Önder Sav, diğer bölümüne ise Eşref Erdem hâkim olmuştu. Ancak Bornova’da Behçet Yavuz adaylığı kabul etmemiş, bizzat Ahmet Piriştina ile masaya oturarak bazı şeylerin netleşmesini istemişti. Yavuz’un istekleri karşılanamayıp istifa edince, devreye Alaattin Yüksel girmiş, ayılıp bayılmış, dönemin genel sekreter yardımcısı Oğuz Oyan’ın yardımıyla yakın çalışma arkadaşı yine o dönemin Bornova ilçe başkan yardımcısı Aziz Kocaoğlu’nu Bornova’dan aday yapmıştı.
Piriştina’nın ölümü sonrası kimin büyükşehir belediye başkanı olacağı tartışması başladığında iki isim öne çıktı. Biri Karşıyaka Belediye Başkanı Cevat Durak, diğeri ise Narlıdere Belediye Başkanı Abdül Batur. CHP Genel Sekreteri Önder Sav bu iki aday arasından Aziz Kocaoğlu’nun nasıl seçildiğini İzmir’deki CHP’lilerin büyük bölümü ile de paylaşmıştır. Hikâye aslında şudur:
“CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Önder Sav’ı yeni belediye başkanı seçimi için görevlendirdiğinde Cevat Durak’ın başkan seçilmesi konusunda Sav’a gerekli mesajı vermiştir. Ancak genel sekreter Durak ile hiç anlaşamamaktadır ve Karşıyaka adaylığı için bile tavır koymuştur. Sav’ın Karşıyaka adayı dönemin milletvekili Hakkı Ülkü’nün kardeşi Aziz Ülkü’dür. Genel Sekreter İzmir’de genel başkanın isteği dışında hareket etmeye başlar ve Piriştina Ailesi’nin her iki isme de sıcak olmadığını görürü. Bunun üzerine dönemin il başkanı ve kendisinin prensi Alaattin Yüksel ile birlikte Aziz Kocaoğlu önerisini geliştirir. Önder Sav iyi bir örgütçüdür ve İzmir CHP’yi iyi tanımaktadır. Belediye meclis üyelerinin büyükşehir belediye başkanlığı için yaptığı oylamayı bizzat kendi yürütür ve Kocaoğlu’nu belediye başkanı yapar. Seçim bittikten sonra da Deniz Baykal’ı bilgilendirir.”
Aziz Kocaoğlu’nun gerek Bornova gerekse İzmir büyükşehir belediye başkanı olmasında CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın en ufak bir etkisi olmamıştır. Tersine istediği adayı bile seçtirememiştir.
Neyse bunları bir kez daha yazalım da hem CHP yazmaya çalışan arkadaşlara bilgi verelim, hem de hafızaları yeniden tazeleyelim.

YENİGÜN 08 - 12 - 2008

5 Aralık 2008 Cuma

Bravo Kocaoğlu

Deniz Baykal gitti ancak söyledikleri hakkındaki yorumlar hala tükenmedi. Tabii İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun CNN Türk’teki konuşması ve Anadolu Ajansı’na verdiği açıklamalar da bu yorumların tuzu biberi oldu. İlginç bir darbe de Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hikmet Çetinkaya’nın gazetedeki sütunundan geldi. Çetinkaya aldığı bilgiyi okurlarıyla paylaşarak, Kocaoğlu’nun yeniden aday olmayacağını bildirdi. Sayın Çetinkaya’yı bu sütundan şiddetle kınıyorum. Benim alanıma girmiş durumda. Şunun şurasında ahkam kesiyor, durum değerlendirmesinde bulunuyor, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı’nı eleştiriyorduk.
Ama şimdi elimdeki oyuncağı alınan çocuk gibi hissediyorum kendimi.
Kocaoğlu’na bir önerim olacak bu sütundan. Canlı yayına çıktığınızda lütfen, “Ben Deniz Baykal’ın yanındayım. Kendilerini tek tutarım” diye düşünün. Ve bu düşünceleri sürekli empoze edin kendinize. Aksi taktirde başka yollara sapıyorsunuz ki o yollar çıkmaz sokaklar…
Televizyon programının yapımcısı Ahmet Hakan bile sizin, “Belediye başkan adaylığı genel başkanın iki dudağının arasında” tespitinizi, “Aman adam şimdi muhalefete başlayacak, benim programımdaki bir gafı yüzünden adaylığı tamamen ortadan kalkacak” düşüncesiyle nasıl evirip çevirdiğini vallahi kendi kulaklarım ile duydum. Gerçi sadece ben duymadım. İzmir’de cümle alem duymuş bu durumu.
Yine de İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımıza haksızlık yapıldığı kanısındayım. Anadolu Ajansı’na verdiği mülakatta Kocaoğlu daha gerçekçi ve partili gibi duruyor. En azından “Benim yerime bir başkasını koyarlarsa hiçbir yere gitmem, partim için çalışmaya devam ederim” diyor ki, bu tespit Deniz Baykal’ın elini rahatlatıyor. Yani partili olarak doğru söylüyor ancak bir aday adayı olarak yanlış yapıyor.
Bu noktada CHP’liler adına kendisine bir bravo borçlu olduğumuzu şahsen bu sütundan bir daha belirtmek isterim.

NOT 1: Bu metroya hala inemedik. Hasan Tahsin’in bizden gizli ineceğine dair bazı söylentiler var ortada. Ağabeyi onu daha önce biten ve kullanıma açılan Üçyol – Bornova hattına indirip “İşte Hasan, bazı yezidler yazıp duruyor, bak ne güzel bitirdik” diyecek, Hasan Tahsin de karanlıkta nereye indiğini bilmediği için “Abi çok güzel olmuş. Ben bunu bir kaleme alayım. Bazılarına yanıt olsun” yorumunda bulunacak.

NOT 2: İTO seçimleri için Alaattin Yüksel’in adaylık hazırlığında olduğunu bu sütunda daha önce ortaya koymuş, hatta aday olduğu taktirde özellikle bazı CHP’lilerden sorun yaşayacağının da altını çizmiştik. Anlaşılan Alaattin Yüksel bu koltuğu çok istiyor. Bunun için çalışmalara ciddi şekilde başlamış durumda. Toplantı üzerine toplantı bile düzenliyor.

NOT 3: İTO üyesi şirketlerin bilgilerine ulaşmak Alaattin Yüksel’in adaylığı gündeme geldikten sonra zorlaşmış. Bu demektir ki İTO Başkanı Ekrem Demirtaş seçim çalışmalarına başlamış.

YENİGÜN 05 - 12 - 2008

3 Aralık 2008 Çarşamba

Neden 1 Aralık?

İzmir Büyükşehir Başdanışmanı İlknur Denizli’nin 1 Aralık tarihinde büyükşehirdeki görevinden istifa etmesi kafaları karıştırdı. Denizli, “Gündem siyasileşmeye başladı sivil toplum örgütü başkanı olarak belediyede bulunmam yanlış anlaşılır” açıklaması yaptı giderken.
Normal karşılanabilir ama şu soruların yine yanıtlanması gerekiyor.
1 – Günler torbaya mı girdi ki 1 Aralık gibi çok siyasi bir tarihte istifa ediliyor? Herkes Genel Sekreter Ersu Hızır’ın adaylık için istifasını beklerken başdanışmanın istifası tabii ki kafaları karıştıracak.
2 – MHP’nin Konak Belediye başkanlığı için istifa edildiği de konuşuluyor büyükşehir kulislerinde. Kulis bu, milletin ağzı torba değil ki büzesin. Bir de 1 Aralık’ta istifa edersen bu tür tespitler her zaman olası.
3 – Bugüne kadar belediye siyasi değildi de bir gün içinde mi siyasi oldu. Bunu anlamakta zorlanıyorum. Belediyenin en siyasi olduğu gün Aziz Kocaoğlu’nun aday adaylığını açıkladığı gündü.
4 – Yoksa Alaattin Yüksel ile birlikte İTO seçimlerine mi hazırlanılıyor?
5 – Ya da Deniz Baykal’ın verdiği işaretler doğrultusunda, “Burada bundan sonra bize yer yok. En azından önceden gideyim de şanım yürüsün” diye mi düşünüldü?
Tüm bunların dışında iki yıl başdanışmanlığını yürüttüğü biri belediyeden ayrılıyorsa büyükşehir belediye başkanı bizi bilgilendirmez mi? İzmir’in sorunlarına yönelik çözüm önerileri oluşturan, bunları yaşama geçiren biri bir kurumdan ayrılıyorsa bu kamuoyu ile paylaşılmaz mı?
Neyse her şeyi bizden iyi bilen bir belediye başkanımız olduğuna göre bir gün gelir bizimle de paylaşır sanırım.

NOT 1: Bir önceki yazımda bir notu unutmuştum. Deniz Baykal Doğal Yaşam Parkı’nda balonla dolaşacaktı. Kocaoğlu’nun organizasyonu nedense başarılamadı. Alanda gerçekten bir balon vardı. Ancak şişirilmesi mümkün olmadı. Kocaoğlu’nun balon takıntısı ilginç. Daha önce de balon festivali yapmaya çalışmış ancak başarılı olamamıştı. Eğer birileri Kocaoğlu’nun çocukluk dönemine inerse bu balon takıntısının nedenini de algılayabilir.

NOT 2: Deniz Baykal şaşırtmaya devam ediyor. Dünkü grup toplantısında birileri ağzı açık dinliyordu yeni açılımlarını Baykal’ın.

YENİGÜN 03 - 12 - 2008

1 Aralık 2008 Pazartesi

Askerde aç aç… Sasalı’da açıkla açıkla…

Deniz Baykal’ın dün İzmir’e yaptığı son seferde ilginç görüntüler yaşandı.
1 – 30 bin kişinin katıldığı Sasalı Doğal Yaşam Parkı (Hasan Tahsin’e göre hayvanat bahçesi) açılışında otobüs şoförleri sayısındaki oran ilgimi çekti. “Siz neredensiniz?” sorusuna verilen yanıtların büyük bölümü, “ESHOT ya da İZULAŞ’tanım” oldu.
2 – Çoğunluğu otobüs şoförü olan halk, “Açıkla, açıkla” derken Baykal’ın olayı yılların siyasi deneyimiyle atlatması takdire şayandı. “Açıkla, açıkla” sesleri bana askerdeki günlerimi hatırlattı. Orada da, “Aç, aç” diye bağırıyordu askerler. Ama nafile... Bir türlü açılmıyordu istenen…
3 – İl Başkanı Kemal Karataş Deniz Baykal’a döner, “Sayın genel başkanım, Sasalı’da papağanların yanına gitmeyelim” der. Baykal yanındakilere göz kırparak, “Hayrola Kemal, oradaki papağanlar çok mu küfrediyor” diye sorar. Dönüş yolunda papağan esprisi devam eder Baykal: “Papağanlar da bir daha bir daha diye bağırıyorlardı…”
4 – Baykal uçağa bindikten sonra, arabasına binerken çok kısa bir süre izleme şansım oldu Kocaoğlu’nu… Bana biraz sinirli gibi geldi. Bilemem ben çok anlamam aday psikolojisinden tabii ki…
5 – Deniz Baykal’ın sözlerini yorumlamak bana düşmez. Zaten herkes genel başkanın ne demek istediği konusunda dünden itibaren yorum yapmaya başlamıştır. Sahi ne demiş Deniz Baykal? Çok dipten mesajlarını vermiş zaten. Tabii ki anlayana…
6 – Aday adayları hareket halindeydi. Hem de ne hareket. Dün parti yönetimlerinin bugün de kamu görevlilerinin istifalarını dikkate aldığımızda ilginç bir hafta yaşayacağımız kesin. Şimdi sırada partinin örgütsel açıdan toparlanma süreci var.
7 – Ben hayatımda bu kadar çok belediye başkanını bir arada görmemiştim.
8 - Yeni Asır Gazetesi politika muhabiri arkadaşımıza, Sasalı’da geçirdiği kaza nedeniyle geçmiş olsun dileklerimi iletirim. Çok zordur bu kadar aday adayı arasında görev yapmak.
9 – Gözlerim örgütçü milletvekili Abdürrezzak Erten’i aradı açıkçası. Ekibin aday adaylarını mazlum bırakmış gibi geldi bana… Siyasette söz vermek de var, post deldirmek de…
10 – Deniz Baykal’ın turu sırasında adaylık açıklamaları, partiye katılım törenleri bile vardı. Çok hareketli bir Pazar günü geçirdi İzmirliler.

NOT 1 : İzmir’de ilginç gelişmeler yaşanabilir. Bunu hep birlikte yaşayacağız tabii ki.

NOT 2 : Sasalı güzeldi. Metro da güzeldir umarım. Ama güzel olup olmadığını bilmemiz için aşağıya inmemiz gerekiyor. Kocaoğlu’nun ayağı da düzeldi. Dün koşturuyordu vallahi…

NOT 3 : Eğer Hasan Tahsin bizden gizli aşağıya inerse normaldir. Ağabeyi adamı aşağıya indirecek tabii ki, bizi değil…

YENİGÜN 01 - 12 - 2008

28 Kasım 2008 Cuma

Durum vahim

Postu deldirmek üzerine konuşalım biraz… Bir süredir bir İzmir milletvekili kente uğramaz oldu. Ekibin yüzde 80’ine söz vereceksin, istifa zamanı geldiğinde ortadan kaybolacaksın.
Ekipçilik anlayışı böyle olmamalı.
Tabii ki bu tür bir anlayış, postu deldirme tehlikesini de beraberinde getirecektir.
Ekip dağılma arifesinde…
Genel merkezden ?istifa etmeyin” mesajlarına karşılık, herkes istifa kuyruğuna girdi.
Önceki gün Mehmet Süne gitti, dün de Sıtkı Kürüm Karabağlar Belediye Başkanlığı adaylığı için istifasını verdi. Karşıyaka İlçe Başkanı Ertam Özen Ankara’da bekliyor, “istifa edeceğim” diye haykırıyor.
Ya belediye meclis üyeliği ve il genel üyelikleri bekleyenler…
Herkes şaşkın.
Ekip kendini Karabağlar’a bağladı. En azından Karabağlar üzerinden çıkış yapmak peşindeler. Orası da olmaz ise bazı milletvekillerinin İzmir’e gelişleri tehlikeye girecek.

* * *

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal Pazar günü 2 saat için İzmir’de… Sasalı Doğal Yaşam Parkı (Hasan Tahsin’e göre hayvanat bahçesi) açılışına katılacak. Açılışın en önemli işi Baykal’ın Sasalı’yı balonla gezecek olması.
Peki, 4 kişilik balona kimler binecek.
Deniz Baykal, Aziz Kocaoğlu, Kemal Karataş ve Mehmet Sevigen…
Yukarıda “Kim Büyükşehir adayı olacak” tartışması yaşanırsa birileri birilerini aşağı atar mı bilinmez. Aşağıdan balona ok atacaklar da çıkabilir. Eğer bu gerçekleşirse tüzük kurultayına da gerek kalmayabilir.
Deniz Baykal için zor bir gün olacak. Kimseye umut vermeden herkesi memnun edecek bir tavır sergilemek için hayli zor olacak.

NOT 1: İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Kocaoğlu seçim sonrası çalışmalarını yürüteceği ofisini ayarlamış. Bornova KİPA Ekspres’in üstünde 300 metrekarelik geniş büro, seçim sonrası dolup taşar mı bilinmez. Ama Bornova’dan bakıp “Bu Büyükşehir hiç çalışmıyor kardeşim” demesi de olası…

NOT 2: Tüzük kurultayı öncesi CHP ikiye bölündü. Yenilikçiler ile gelenekçiler… Deniz Baykal’ı destekleyenler yenilikçi olarak değerlendirilirken İzmir’de balona ok atmayı planlayanlar gelenekçiler olarak adlandırılıyor.

YENİGÜN 28 - 11 - 2008

26 Kasım 2008 Çarşamba

Milli Görüş ile yürünemez

Her gün CHP yazacak değiliz. Üstelik 30 Kasım’a kadar CHP’de yaprak kımıldamaz. Her şey bu tarihten itibaren netleşmeye başlar. İstifa edenler, onların yerine örgütte görev alacaklar, kamudaki görevlerini bırakıp adaylık ışığı yakanlar vs…
Bugün biraz AKP’ye bakalım.
AKP İzmir’in en büyük sorunu aday tipolojisini belirleyememiş olması.
Üç aday tipi karşımıza çıkıyor.
1- Gül grubunun adayları
2- Erdoğan grubunun adayları
3- Ak solcuların adayları.
Geçen yerel seçimlere baktığımızda AKP’nin metropolde sadece iki belediye başkanlığı kazandığını görüyoruz. Buca ve Gaziemir… Her iki adayın da aslında merkez sol ve merkez sağdan türetilen isimler olduğu ortada. AKP milli görüş çizgisindeki isimlerle girdiği seçimleri kaybediyor İzmir’de.

***

Bir önceki yerel seçimleri dikkate aldığımızda, AKP’nin Anayasa Mahkemesi sürecini de dikkatle irdelediğimizde, partinin İzmir’de kazanabilmesi, en azından CHP ile yarışabilmesi için merkez sağdan ya da Ak solculardan oluşan bir ekiple seçime girmesi gerekiyor.
Tabii ki AKP teşkilatlarının buna nasıl bakacakları ve böyle bir aday tipine çok da sıcak olmayacakları önemli. Ancak AKP İzmir’de seçim almak istiyorsa bu aday tipi dışında şansı da zayıf açıkçası.
Konak’ta Ahmet Sarışın ismi öne çıkıyor. Her ne kadar Sarışın AKP’ye geçtiği için bir kesim tarafından şiddetle eleştirilse de, sokağa indiğimizde Sarışın isminin var olduğunu görüyoruz açıkçası.
Bornova’da eski başkan Ali Sözer aday adayı. Her ne kadar AKP teşkilatı Konak’ta Sarışın’ı kabullense de Bornova’da Sözer’e yeşil ışığın yakıldığı söylenemez.
Buca’da da eski CHP’li Aybar Uygur ismi öne çıkıyor. Uygur da Buca’da Cemil Şeboy tarzında biri ve milli görüş çizgisi dışında olduğu için ilçenin geneline hitap edebilecek bir isim.

***

Bu tespitlerime AKP teşkilatlarından tepki gelebilir. Ancak durum ortada, İzmir seçmenini klasik Türk seçmeni ile aynı kefede değerlendirmek bazen hataya düşürebilir insanları…
Teşkilatın milli görüş çizgisi üzerine dayatması AKP İzmir milletvekili Erdal Kalkan’ı da sıkıntıya sokmuş görünüyor. Partiye yeni açılımlar sağlaması, AKP’nin İzmir’de başarılı olması için gönderilen Kalkan’ın eli kolu bağlanmış durumda.
AKP İzmir’de milli görüş çizgisinde ısrarcı olursa tarihinin en büyük yenilgisi ile karşı karşıya kalabilir.

NOT 1: Aziz Kocaoğlu İzmir basınını yeraltına indirmek zorunda. İzmir basını inşaatın durumunu kendi gözleriyle görmeli ve bunu kamuoyu ile paylaşmalı. Tabii ihaleyi gerçekleştiren Bozoğlu’nun çalışmalarına devam edip etmediğini de görmeli İzmirliler.

NOT 2: CHP’de bu hafta sonuna kadar ilginç gelişmeler yaşanabilir. Bir sonraki yazımda istifa edebilecek isimleri de paylaşacağız sizlerle.

NOT 3: Hasan Tahsin bugünlerde Balçova sınırlarından dışarı çıkamıyor. Nedenini gerçekten merak ediyorum.

YENİGÜN 26 - 11 - 2008

24 Kasım 2008 Pazartesi

Yüksel’e öneriler

İkiz senaryosunun bu kadar gürültü koparacağı belliydi. Ne de olsa Alaattin Yüksel bir dönem CHP İzmir İl Başkanlığı görevinde bulunmuştu. Ve tabii ki İTO Başkanı Ekrem Demirtaş ile çelişen İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun yakın arkadaşıydı. Üstelik Piriştina döneminde İzmir’i yönetmek gibi siyasi beklentisi en üst düzeyde olan, süper egosu fazla gelişmiş bir siyasetçiydi.

* * *

O günün şartları, bazı şahsiyetlerin baskıları dolayısıyla genel merkez ile arası açılmış, Baykal tarafından bir anlamda kapıya konmuştu. O da bu süreci bir taraftan muhalefet bayrağını taşıyarak diğer taraftan Kocaoğlu ile İzmir’i yöneterek geçirdi.
Şimdi eline geçen iktidar olma şansını kullanmak istiyor Yüksel.

* * *

Ancak konunun kamuoyunda tartışılmaya başlamasından sonra özellikle CHP’ye destek veren işadamlarında farklı sorular öne çıkmaya başladı.
1 – Alaattin Yüksel kendi aday olacağına neden bir başka isme destek vermiyor?
2 – Yüksel’in aday olması halinde tüm sosyal demokratların ve merkez sağın AKP’nin desteklediği bir adaya karşı Yüksel’in arkasında durma şansı var mı?
3 – Yüksel’in adaylığı Ekrem Demirtaş’ı AKP’ye itmez mi?
4 – Kocaoğlu, Yüksel için açık desteğini koyacak mı?

* * *

CHP’de herkes 30 Kasım’a kilitlenmiş. Kim istifa edecek kim yerinde kalacak? Bence istifa sayısı yüksek olacak. CHP’nin İzmir’deki gruplaşmalarına baktığımızda istifaların olması de çok muhtemel.
Belediye başkanlıkları isteyen ilçe başkanları aday gösterilmeyecekler ise örgütte ne yapacaklar ki? Uzun süredir adaylık için mücadele edenler kendi yerlerine getirilen başka adayları mı taşıyacaklar sadece? O zaman bugüne kadar neden birçok soruna göğüs germek zorunda kaldılar ki… Başkaları için mi?
Bence yapacakları en doğru hareket bırakmalarıdır. Sanırım zaten öyle yapacaklar.

NOT 1: Hatay Caddesi’nde herkes Bozoğlu’nun işi bıraktığı, metronun yarım kaldığı görüşünde… Önemsiz konular da bile basını ve kamuoyunu bilgilendiren İzmir Büyükşehir Belediyesi kendi geleceği için son derece önemli olan bu konu hakkında ne zaman toplumu aydınlatmayı planlıyor. Ve en önemlisi basın mensupları ile ne zaman metro inşaatı gerçeklerini paylaşmayı hedefliyor?

NOT 2: Basında hareketlenme başladı. Bu hareket 10 gün içerisinde büyüyerek gelişecek.

YENİGÜN 24 - 11 - 2008

21 Kasım 2008 Cuma

İkiz senaryosu

CHP İzmir eski il başkanı, şimdilerin Deniz Baykal muhalifi Alaattin Yüksel’in İTO seçimlerinde Ekrem Demirtaş’a karşı adaylığını koyacağı haberi epey sarsıntı yaratmış. Yüksel’e yakın kaynaklar, adaylık konusunun daha netleşmediğini ancak Yüksel’in İTO’da iyi bir yönetim oluşturmayı planladığını belirtiyorlar.

İyi bir yönetim kurulu dizayn etmeye soyunan birinin beklenti çıtası düşük olur mu hiç?
Aslında Alaattin Yüksel’in İTO Başkanlığı’na adaylığına en sıcak bakacak isimlerden biri İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu olacaktır. Kocaoğlu ile Ekrem Demirtaş arasındaki kavgayı sağır sultan bile biliyor.
Kamuoyu önünde yapılan atışmalar gülerce yazıldı, çizildi…
Yüksel’in adaylığı aslında Kocaoğlu’nun adaylığı ile de bağlantılı.
Eğer olası bir erteleme olmaz ise Ocak sonunda Yüksel İTO seçimlerine katılacak. Kocaoğlu da tüm gövdesiyle bu seçimin içinde olacak.

* * *

Yüksel kazanacak ve İTO’nun tüm desteğini Kocaoğlu’nun yeniden adaylığı için harcayacak. Kocaoğlu aday olursa da yerel seçimde bu kez Yüksel tüm gücüyle harekete geçecek.
Sonra iki arkadaş İzmir’in iki çok önemli koltuğunda kenti yönetecekler.
“İkiz senaryosu” olarak nitelendirilen bu operasyonun ilk ayağı tabii ki İTO seçimleri…
Kulislerde Ekrem Demirtaş’ın bu senaryodan haberdar olduğu ve gerekli önlemleri almaya başladığı belirtiliyor.

* * *

Tabii İTO seçimlerinin bir önceki seçimlerde olduğu gibi CHP – AKP ikileminde geçmesi halinde Demirtaş’ın AKP’liler ile hareket edeceği açık gibi görünüyor. Gerçi AKP’nin kendi adayını çıkarıp çıkarmayacağını da şimdiden bilemiyoruz.
Yine de yerel seçim gölgesinde de kalsa İTO’daki seçim seçimdir ve iki adayın durumu bizzat beni yakından ilgilendirmektedir.
İkisi aday olursa kimi desteklerim sorusu ise benim için de muamma. Son 8 yılımda çok tartıştığım iki isim arasından seçim yapmak çok zor.

* * *

NOT 1: Karabağlar ve Bayraklı ilçe başkanlıkları atamaları 30 Kasım’a kaldı. Aralık ayı başında İzmir’de atamalar ile birlikte aday tipini de belirleyecek. Gürültü kıyamet kopacak.
NOT 2: İzbelcom’a yeni bir genel müdür atandığı konusunda bir duyum aldım. Hem de Kocaoğlu’nun isteği ile. İsmi Güler Sağıt Sezer. Hayırlı olsun diyelim.

YENİGÜN 21 - 11 - 2008

19 Kasım 2008 Çarşamba

CHP il çok hareketli

Genelge işe yaradı ve toplantı serileri başladı. CHP İzmir il binasında önceki akşam hummalı bir çalışma vardı. Önce ilçe başkanları ile toplantı yaptı CHP İl Başkanı Kemal Karataş. 27 ilçe başkanının katıldığı toplantıda Abdürrezzak Ertan ekibi Büyükşehir Belediye Başkanı’nın önseçimle belirlenmesi konusunda oylama yapılmasını istedi, ancak reddedildi.25 yıldır CHP’den uzak olan Hakan Tartan’ın Erten ekibine dayanarak önseçimle Büyükşehir Belediye Başkan adayı olma hayali de bu şekilde suya düştü. Ardından bazı ilçe başkanları ile özel görüştü.
İstifa etme olasılıkları bulunan 3 ilçe başkanı Sıtkı Kürüm, Ertam Özen ve Mehmet Süne birebir görüşmelere rağbet etmedi ve arkadaşlarıyla birlikte il binasından ayrıldılar. Yazdıklarım nedeniyle bana kırgın oldukları her hallerinden belliydi. Ama bu ortadaki gerçeği değiştirmiyordu. Ya ilçe başkanı olarak görevlerine devam edecekler ve Baykal’ın koyacağı istemedikleri adayın seçim çalışmalarını düzenleyecekler ya da 30 Kasım’a kadar istifa edip diğer aday adayları ile aynı statü içerisinde Ankara turlarına başlayacaklar.
Gerçekten zor bir karar. Bir gün önce partide bir gücü elinde bulunduracaksın, yarın normal vatandaş konumuna dönüşeceksin.
İlçe başkanları toplantısından sonra il yönetimi de olağanüstü toplandı. Konu yine aynıydı: Genelge…
İl yönetiminden 12 ila 14 kişinin ayrılacağı belirtiliyor. Bu da CHP İzmir il örgütünün yenileneceği anlamına geliyor.
Bu genelgeden İzmir’de en mutlu olan insan kim?
Tabii ki Aziz Kocaoğlu…
Şu anki örgüt yapısıyla çelişkili olan Kocaoğlu bir taşla iki kuş vurmuş olacak.
Kocaoğlu için “Şans paçasından akıyor” diyordum da inanmıyordunuz.

BİR ANI: 2002 genel seçimlerinde YTP’den İzmir milletvekili adayı olan bir zat vardı… Zamanın YTP Genel Başkanı İsmail Cem seçim çalışmaları için geldiği İzmir’de bu zat tarafından Bayraklı’daki zihinsel özürlü çocuklar için faaliyet gösteren bir okula götürüldü. Genel başkanın resmi programında belirtilmeyen bu ziyareti milletvekili adayının organizasyonu çerçevesinde kalabalık bir medya ordusu yakından takip etti. Resimler çekildi, haberler yazıldı. Aynı ziyarette genel başkanın yanında olan YTP İzmir milletvekili adayı, bugünün CHP PM üyesi Rıfat Nalbantoğlu İsmail Cem’e dönerek “Sayın Başkanım şimdi Atatürk Lisesi’ni ziyaret edeceğiz” dedi. Cem’in kendisine anlamsız şekilde baktığını fark eden Nalbantoğlu espriyi patlattı: “Bayraklı’ya geldik ve milletvekili adayı arkadaşımızın mezun olduğu okulu ziyaret ettik. Ben de Atatürk Lisesi mezunuyum. Şimdi de orayı ziyaret edelim…”

NOT 1: 18 Kasım 2008 tarihli Hasan Tahsin ile Gündem programı çok şenlikliydi. Bir taraftan Hasan Tahsin sağa sola sataşırken diğer taraftan dinleyiciler Mega Televizyonu’nun Yunanca yayınını da aynı kanaldan dinleme şansı buldular. Beni Yunani olarak suçlayan bir gazetecinin kendi programında Yunanca anonslar yayınlaması şaşırtıcı ve aynı zamanda çelişkili değil mi? Yoksa Hasan Tahsin Yunan Mega Televizyonu ile anlaştı da bizim mi haberimiz yok.

NOT 2: İTO’da Ekrem Demirtaş’a karşı yeni aday Alaattin Yüksel… Yüksel’in bir önceki seçimde üçüncü ekip olarak çalışan Kırmacı grubuna mesaj gönderdiği adaylık için harekete geçtiği belirtiliyor.

YENİGÜN 19 - 11 2008

17 Kasım 2008 Pazartesi

Baykal düğmeye çok set bastı

CHP’de YSK’nın ilan edeceği seçim takviminden önce harekete geçildi ve çok tartışılacak bir genelge yayınlandı.
Genel Sekreter Önder Sav imzasıyla yayınlanan genelgede, “İl, ilçe, belde başkanları ve yönetim kurulu üyelerinin görev yaptıkları yerden aday adayı olmak istemeleri halinde 30 Kasım 2008 Pazar günü saat 17.00’ye kadar istifa gerekir” denildi. Genelgede, milletvekilleriyle halen görev yapmakta olan belediye başkanları, il genel meclisi ve belediye meclisi üyeleri ile muhtarların mahalli idareler seçimlerinde adaylıklarını koyabilmek için görevlerinden istifa etmek zorunda olmadıkları da ifade edildi. Genelgede, “Adayların önseçimle, aday yoklaması ve merkez yoklaması ile saptanabileceğini belirtilerek, bu konuda Parti Meclisi’nin yetkili olduğu” kaydedildi. Genel Sekreter Önder Sav imzasıyla, il, ilçe başkanlıkları, Merkez Yönetim Kurulu, Parti Meclisi, Yüksek Disiplin Kurulu üyelerine ve milletvekillerine gönderilen genelgede, Aralık ayının ikinci yarısında yapılacak olan olağanüstü kurultay için tüzük ve program hazırlık komisyonlarına üye ismi bildirmemiş olan illerin en kısa süre içinde isim bildirmeleri de istendi.
Baykal neden böyle bir genelge yayınlattı?
1 – Tüzük kurultayı öncesi kendisine karşı hareket edebilecek ve adaylığı düşünenlerin önünü tamamen kesti.
2 – Örgütün seçimden çok önce yeniden toparlanması ve kendisinin arkasında durması için harekete geçirdi.
3 – Bu partinin sahibi benim, kimse koltuğuma göz dikmesin mesajının altını kırmızı kalemle yeniden çizdi.
4 – Özellikle İzmir’e yönelik önemli adımlar atacağını netleştirdi.
Peki, İzmir’de bu genelgeye göre neler yapılacak.
Metropolde 3 ilçe başkanının adaylığı düşündüğü sağır sultan tarafından da biliniyor.
Bu durumda Konak İlçe Başkanı Sıtkı Kürüm, Karşıyaka İlçe Başkanı Ertam Özen ve Buca İlçe Başkanı Mehmet Süne’nin istifaları gündemde. Üç ilçenin yönetim kurulu üyelerinin de belediye ve il genel meclisi üyeliği bekledikleri için istifa etmeleri muhtemel. Baykal böylece Erten yapısının konuşlandığı 3 ilçeyi de yapacağı atamalarla tamamen kendisine bağlayacak.
Ya İzmir il?
Öncelikle İl Başkanı Kemal Karataş’ın durumunu herkes merak ediyor. Karataş aday olmak istiyorsa istifa etmek zorunda. Bu da kamuoyu için önemli bir mesaj. İl yönetim kurulu üyelerinin büyük bölümü de aynı durumda.
CHP Genel Merkezi Karabağlar ve Bayraklı ilçe atamalarını da 30 Kasım sonrasına bırakacak.
Büyükşehir de Baykal’ın hamlelerini ve bu hamlelere gelecek yanıtları yakından takip ediyor. Tabii ki aday adayları da…
Yeniden şekillenecek il ve ilçelerin durumları aday adaylarını çok yakından ilgilendiriyor.
Bu hafta çok hareketli geçecek anlaşılan.

NOT: Medyadaki hareketlenme Kasım ayı sonuna kadar netleşecek gibi... Ben ciddi bir sarsıntı bekliyorum açıkçası. Önümüzdeki günlerde bunları da tartışırız. Özellikle aday adayları bu değişimi yakından takip ediyor

YENİGÜN 17 - 11 - 2008

14 Kasım 2008 Cuma

1 hafta erteleme

CHP’de Bayraklı ve Karabağlar ilçe yönetimlerinin atanması bir sonraki haftaya kaldı. Neden?
Bir önceki yazımda da değindiğim gibi bu ilçelere atanacak yönetimler bir anlamda ilçe belediye başkan adaylarının mesajını verecekti.
İsimler MYK’ya geldiğinde başta Deniz Baykal olmak üzere pek çok isim bu isimlere sıcak bakmadı.

* * *

Karabağlar İlçe Başkanlığı’na önerilen isim Deniz Baykal’ın son seyahatinde İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun toplantıya girmesini engelleyen il yöneticisi Birol Ağırbaş oldu.
Abdürrezzak Erten ekibinin tek beyaz üyesi Ağırbaş’ın Karabağlar ilçe başkanı yapılması halinde yerel seçim öncesi CHP’li kurumlar arasındaki tartışmanın büyüyeceğinden kimsenin kuşkusu yok.
Üstelik Konak ya da Karabağlar’dan belediye başkanlığını düşünen Konak İlçe Başkanı Sıtkı Kürüm’ün bile Abdürezzak Erten’in bu konu için Birol Ağırbaş’ı Ankaraya götürdüğünden haberi yoktu. Kürüm tavrını koydu ancak her zaman olduğu gibi ekibin şefi tarafından ikna edildi.

* * *

Kürüm’ün ekibin son günlerde parti kamuoyuna lanse ettiği Büyükşehir adayı Hakan Tartan konusunda da ciddi sıkıntıları var. Ona göre uzun yıllar parti içinde çalışan adaylar belediye başkanlığına aday olmalı. Yarı ne yapacağı belli olmayanlar değil.
Bayraklı’da ise ilçe başkanlığına düşünülen isim Rıfat Özer konusunda da benzer sorun yaşanıyor. Özer’in Karşıyaka İlçe Başkanı ile yakın hareket etmesi bu ismin de atamasını güçleştirdi.

* * *

Genel merkez yani adayları görüşülmesi için ilçe atamalarını 1 hafta erteledi.
Sanırım bugünden itibaren yeni isim arayışları ve ekipler arası mücadele sertleşecektir.
Deniz Baykal İzmir konusunda ser vermiyor. İzmirli adaylar üzerine yorum yapanlara da, “İzmir’i bırakın. Ona ben bakacağım” diyor.
İlçe başkanlarının atanması bir hafta gecikiyor ve İzmir’den delen isimler tartışma yaratıyorsa sanırım Deniz Baykal İzmir konusunda bazı mesajları vermeye başladı. Tabii ki anlayana…

NOT 1: İzmir medyası istim üzerinde. Önümüzdeki 15 gün içersinde ilginç gelişmeler yaşanabilir.

NOT 2: Pazartesi günü İzmir’in yöneticileri küresel krizi masaya yatıracaklarmış. Dünyanın en önde gelen ekonomistleri bile bu işe çare bulamadı. Galiba bizimkiler bu işi çözecekler.

YENİGÜN 14 - 11 - 2008

12 Kasım 2008 Çarşamba

Belirleyici ilçeler

CHP MYK bugünkü toplantısında Bayraklı ve Karşıyaka ilçe başkanları konusunda karar verecek. Piyasada çok isim dolaşıyor. Aslında zor bir karar bu. Çünkü Karabağlar ve Karşıyaka’da belirlenecek ilçe başkanları bu bölgelere atanacak belediye başkan adaylarının tipini de belirleyecek.
Geçtiğimiz hafta bir milletvekilinin Karabağlar ilçe başkanı adayını genel merkezde dolaştırdığını da dikkate aldığımızda çok ilginç atamalarla karşı karşıya kalabiliriz gibi görünüyor.

***

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu İzmir basınını metro inşaatına indirmemekte ısrar ediyor. Ne göreceğiz orada? Açılan tünelleri… Gerçekten kaç kilometre kazıldığını öğrenmemiz gerekmiyor mu? Sadece basın bürosundan gelen “şu kadar metre kaldı, bu kadar metre kaldı” haberleri ile yetinmeye devam mı edeceğiz? Aynı sorun ağabey-kardeş projesinde de yaşanıyor. Projenin uygulandığı Kültürpark’taki binaya ara sıra uğruyorum. En fazla 4 ya da 5 kişi ile karşılaşıyorum. Hasan Tahsin’e göre yüzlerce olduğu iddia edilen proje çalışanlarının nerede olduğunu da açıkçası merak ediyorum.

***

İzmir Büyükşehir Belediye başkan adaylarından Hakan Tartan sivil toplum örgütlerini ziyaret ediyor. Önceki gün Güneş Lions’un davetlisi olarak İzmir Özel Türk Koleji’nde bir toplantıya katıldı Tartan. Tam CHP adayına yakışır bir yer tabii ki… Panelde ne ilginçtir ki Hüseyin Aslan da vardır. Güneş Lions yönetimi nereden bilsin bu ikili arasında aylardır soğuk rüzgârların estiğini… İzmir’i ve İzmir siyasetini Lions gözlüğünden takip ettikleri için olsa gerek, iyi bir şey yaptıklarını düşündüler galiba… Hüseyin Aslan, Baykal’ın da şiddetle eleştirdiği Mustafa belgeseli üzerine ağır eleştiri yaparken, filmin İzmir galasını yapan Hakan Tartan ise iki ara bir derede kaldığı için bakanlığı döneminde ne kadar Atatürkçü olduğunu anlatıp durdu. Konuşmasını bitirdikten sonra da “Pardon başka bir yerde daha konuşmam var” diyerek toplantıyı terk etti.

NOT 1: Gazetedeki bazı arkadaşlar, “Süleyman’ın meşhurları” listesi yayınlamayı düşünüyorlarmış. Bazı arkadaşları meşhur etmiş olabilirim. Bundan sonra meşhur olmalarını devam ettirmeleri, sadece kendi başarıları ile olacaktır. Başarılı iseler devam ederler, başarısız olurlarsa dönüp kendilerine bakmaları gerekecek…

NOT 2: İZSİAD’ın önceki gün gerçekleştirdiği Zuhal Olcay ile Genco Erkal’ın katıldığı etkinlikte Kocaoğlu’nun hemen arkasında oturan isim kimdi? Yanıtlıyorum Alaattin Yüksel. Etkinliğin hazırlanmasında Büyükşehir?in ne kadar desteği olduğu meçhul… Umarım günün birinde dürüst belediye başkanı Aziz Kocaoğlu kendi döneminden gelen bazı karanlık noktaları açıklayacaktır.

YENİGÜN 12 - 11 - 2008

10 Kasım 2008 Pazartesi

Tartışmalar bitmiyor

Tüzük Kurultay’ı tartışmalarına devam ediyoruz…
Her ne kadar bazı gruplar tarafından “tüzük kurultayında bir şey değişmeyecek” açıklaması yapılsa da değişimin hayli sert olacağı açık ve net görülmeye başlandı.
1 – Deniz Baykal Ankara’daki il başkanları toplantısında tüzükteki değişimler konusunda hangi mesajları verdi?
2 – MYK’da tüzük kurultayı yapılacağına dair karar neden oy birliği ile alındı?
3 – Tüzükte değişme olmayacağı görüşünü hangi gruplar yaymaya çalışıyor?
Bu soruların yanıtları yayınlandığında kurultayda alınacak tavırlar daha net biçimde ortaya çıkacak. Taslağa göz attığımızda partinin hangi organlarında değişime gidileceği açıkça belirtiliyor.
Yine de bazı çatlak seslerin ortaya çıkacağı açık. Ancak bu seslerin gücü konusunda herkesin şüphesi var. Kimileri “Gerekirse tüzük kurultayını seçimli kurultaya dönüştürür, Baykal’ın genel başkanlığını tartışmaya açarız” dese de, CHP’lilerde tüzük değişimi karşısında duracak olanların sayılarının imza toplamaya yeteceğini ancak Türkiye’nin içinde bulunduğu konjonktür ve yerel seçimler nedeniyle oylamada da imza sayısı kadar oy çıkacağı görüşü hakim.
Baykal’ın tüzüğü ad okunarak açık yaptıracağını da buradan belirtmeye gerek yok sanırım.
Baykal’ın isteklerine karşı çıkan kurultay delegelerinin adaylık taleplerini de unutmaları gerekecek. Bu çelişki içerisinde bazı İzmir delegelerinin oylamada ne yapacaklarını açıkçası çok merak ediyorum.

**

Bazı İzmir milletvekilleri arasında yaşanan çekişmeler haber ve köşe yazıları şeklinde bizlere de ulaşıyor. Kimileriyle yüz yüze görüşüyoruz, kimilerinden de dostları vasıtasıyla haber alıyoruz. Milletvekilleri arasında bazı çatışmaların yaşandığı bir gerçek… Her ne kadar kamuoyuna “Kimse ile bir sorun yok” açıklamaları yapılmaya çalışılsa da, biz biliyoruz ki sorunlar o kadar yoğun ki, bu sorunların altından kalkmak hiç de kolay değil. Üstelik örgütlenme sürecinde inişe geçildiği bir dönemde. Herkes kimin nerede olduğunu, hangi amaç ve beklentiler içinde bulunduğunu o kadar net biliyor ki, buradan bunları yeniden tekrar etmeye hiç gerek yok. Üstelik bu konu üzerinde yazmaya başlarsak birilerini kaale almış gibi görünürüz ki, böyle bir seviyeye inmeye hiç gerek yok. Çıkabilen bizim seviyeye çıksın da öyle tartışalım.

NOT 1: Osman Özgüven geliyor. Kendisi son dönem atılan adımları solun yeniden ortak bir paydada buluşması için önemli olduğunun altını çiziyor ve ekliyor: Üzerime düşecek her görevi yerine getirmeye hazırım.

NOT 2: Kocaoğlu ismi üzerine olumlu konuşanların sayılarında önemli bir düşme yaşanıyor. Bir yıl öncesine kadar kamuoyunda iyi bir imaj çizen İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı attığı yanlış adımlardan dolayı imajı çizdirmiş durumda.

NOT 3: Üçyol – Üçkuyular metro hattını ne zaman ziyaret edeceğiz. Büyükşehir basın bürosu böyle bir organizasyon yaparsa elimde metre ile metroya inmeyi planlıyorum, metronun ne kadarının tamamlandığını anlamak için. Kim bilir belki de Kocaoğlu tıpkı Karşıyaka’da olduğu gibi çöken bir alan arıyor. Bizi aşağı indirecek, metro başımıza çökecek. Böylece bizden kurtulmuş olacak.

YENİGÜN 10 - 11 - 2008

7 Kasım 2008 Cuma

Sıkıntılar büyüyor

Ankara’da yeni gelişmeler var. Dikili Belediye Başkanlı için Osman Özgüven’in isminin getirilmesi tüzük öncesi önemli gelişmelerden biri olarak değerlendiriliyor. Özellikle Konak, Buca ve Karşıyaka hattında çalışan bazı arkadaşların bu dönüşümü iyi anlamaları gerekiyor.
Anlarlar mı?
Sanmıyorum…
Onların anlamaları için kurultayın yaşanması ve sonuçların net biçimde ortaya dökülmesi gerekiyor.
Bu arada Hakan Tartan’ın İzmir’deki Sav grubu ile kurduğu ilişki gözlerimi yaşartıyor. Aslında Sav grubunun İzmir temsilcisi Abdürrezzak Erten için iyi bir isim Hakan Tartan. Üstelik çöpsüz üzüm… Tartan’ı İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı yapacaksın, kadrosu olmadığı için altını kendi ekibinden oluşturacaksın.
Diğer adayların bu konuda hayli sıkıntıları var çünkü. Kocaoğlu kendi arkadaşlarıyla hareket ediyor ve Erten ekibine tamamen karşı… Mehmet Ali Susam’ın bu ekip ile ilişkilerinin en alt düzeyde olduğu biliniyor. Keza Bülent Baratalı bu ekibin net biçimde karşısında duran halkın tanıdığı bir isim. Bir dönem ekip ile birlikte hareket eden Sedat Uzunbay da yapıyı çok iyi tanıyor ve uzak durmayı tercih ediyor. Bana göre de doğru yapıyor ve sağlam basıyor.
Ya Deniz Baykal ne düşünüyor.
Ankara’dan gelen bilgiler Deniz Baykal’ın sadece kazanmayı düşündüğü, diğer tüm parametreleri bir kenara koyduğu yönünde. Baykal, yerel seçimlerde beklenilenin üzerinde başarılı olunması halinde genel başkanlık tartışmalarının biteceğine, örgütün, partinin ve hatta toplumun erken genel seçim üzerine odaklaşacağına inanıyor. Bunun için de gerekli adım ne ise onu atmaya hazırlanıyor.
Örneğin İstanbul’da ilçe belediye başkanlıklarından birine Tarık Akan ismi geçiyor.
İzmir için hala suskun Baykal. Ser veriyor sır vermiyor açıkçası.

* * *

Türkiye’de yaşayanlar hala meselelere ülkenin dikdörtgeni üzerinden bakıyorlar. Obama’nın ABD Başkanı oluşunu, seçim döneminde Türkiye üzerine yaptığı tespitler üzerinden yorumluyorlar. Ancak mesele bu değil.
Obama’nın gelişi ile dünya konjonktüründe bir değişim yaşanacağı açık. Özellikle de Türkiye’ye komşu ülkeler üzerinde…
Bunun en güzel örneği Başbakan Tayyip Erdoğan üzerinde yaşanıyor. AKP iktidarı önce ibreyi Hillary Clinton üzerine çevirdi. Clinton kaybedince bu kez McCain’e döndü.
Neden?
Onlara göre Bush’un politikaları devam edecek, böylece Türkiye ABD ilişkileri istenilen düzeyde kalacaktı.
Ancak Obama’nın seçimi Türk Hükümeti’ni zorda bıraktı.
İşin ilginç yanı bunu en iyi Deniz Baykal biliyor. Baykal satır aralarında CHP ile Obama arasında ilişki geliştirmenin öneminden bahsetti. Baykal da biliyor ki, Türkiye’deki siyasi gelişmelerin bir ucu ABD yönetimine dayanıyor.

NOT: Kocaoğlu’nun üzerine bir sakinlik çöktü. Hayırdır inşallah.

YENİGÜN 07 - 11 - 2008

5 Kasım 2008 Çarşamba

Baykal’ın kozları

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal hayli sert. Grup konuşmalarında bunu net biçimde gösteriyor. AKP’nin son dönemdeki düşüşü, küresel ekonomik krizin Türkiye’deki yansımaları, Erdoğan’ın topluma karşı aşırı sinirli tutumu, CHP liderinin daha büyük düşünmesine neden oluyor.
Bu çerçevede Baykal önümüzdeki süreci şöyle planlıyor.
1 – Kazanacak adaylarla yerel seçime gitmek. Baykal bu aşamada sadece Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı konusunda adım attıklarını diğer kentler konusunda yetkili kurullarda görüşmelerin sürdürüldüğünü söyledi. Burada dikkat çekici nokta Baykal’ın Kocaoğlu konusuna hiç değinmemesi, sadece Karayalçın ismini öne sürmesi.
2 – Üç büyük kenti almak: Baykal İzmir’i kaybetmemeyi. İstanbul ve Ankara’yı ise yeniden kazanmayı hedefliyor. Bunun yanı sıra bazı kentleri de ele geçirmeyi planlayan Baykal, doğuda ise 3 ili hedeflemiş durumda…
3 – Erken seçimi gündeme getirmek: Yerel seçimle gelecek başarıyı genel siyasete aktarmak ve hükümeti erken genel seçime zorlamak. Krizin şiddetinin de artacağını dikkate alarak toplumun tüm mekanizmalarını harekete geçirmek.
4 – Uluslararası konjonktürü kullanmak: Obama’nın seçimi, AB’deki krizin derinleşmesiyle Hıristiyan Demokratların iktidar kaybı da Baykal’a destek olacak…
5 – AKP kanadındaki gelişmeler: Abdüllatif Şener’in yerel seçim sonrası harekete geçmesi. Merkez sağda yeni arayışlar ve başbakanın süreç içerisinde hata yapması.
6 – CHP içerisindeki gelişmeler: Tüzük kurultayı ile partiye hâkim olmak ve dinamizm kazandırmak. Solu CHP içerisinde ve Deniz Baykal’ın beklentileri üzerinden birleştirmek.
Tüm bu süreç CHP liderinin son kozunu oynarken çok dikkatli olduğunu gösteriyor.
Bakalım bu dönem Baykal’ın siyaset mühendisliğini daha net ortaya koyacak.

NOT 1: Tehdit telefonlarını hiç sevmem. Özellikle bu tehditler gazeteci arkadaşlarıma yönelik olursa daha da kızarım. Belli olmaz… Konuşmaların deşifrelerini bu sütundan yayınlayabilirim bile...

NOT 2: Konak Belediye Başkanı Muzaffer Tunçağ’ın Konak yerine Karabağlar üzerine yoğunlaştığı bilgisi elime ulaştı. Tunçağ bu açıklamayı bir dost toplantısında yapmış. İbreyi neden Karabağlar’a yönelttiğini de anlamış değilim açıkçası…

NOT 3: Bugün Obama’yı bir görelim. Obama acaba Konak’taki yakın dostlarına ve akrabalarına yerel seçimlerde meclis üyelikleri konusunda yardımcı olacak mı?

YENİGÜN 05 - 11 - 2008

3 Kasım 2008 Pazartesi

Kurultayın getirecekleri

“Tüzük kurultayı” dedik, bir anda herkes bu kurultaya endekslendi. Doğru bir tavır…
Umarım İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu da birilerinin dolmuşu ile yaptığı aday adaylık açıklamasının tarihi konusunda ne kadar hatalı olduğunu anlamıştır. Gerçi “Atı alanlar Üsküdar’ı geçtiler” bile…
Tüzük Kurultayı’nın PM’de oylanması ve oybirliği ile kabul edilmesiyle birlikte resim netleşmeye başladı.

***

Oylama sırasında ilginç bir gelişme yaşandı. CHP Genel Sekreteri Önder Sav, Genel Başkan Deniz Baykal’dan sonra söz alarak kurultayın zamanlaması konusundaki yanlışlığın altını çizdi. Toplantıya Önder Sav’ı destekleyen Abdülrezzak Erten, Şahin Mengü, İsmet Çanakçı, Oya Araslı, Tekin Bingöl, Sinan Yerlikaya ve Erdoğan Toprak katılmadı.
Baykal ise Sav’ın bu tespitine, “Kimsenin makamının gücü değişmiyor” diyerek kamuoyunda son günlerde yazılıp çizilenlere atıfta bulundu.
Toplum içinde böyle konuşmak doğal… Ancak arka planda tartışılanlar durumun hiç de öyle olmadığını gösteriyor.

***

Önder Sav’ı bilemem ancak Sav Grubu olayı seçimli kurultaya götürüp götürmemeyi tartışıyor. Bu bakış açısına göre, Doğu, Güneydoğu İç Anadolu hatta Karadeniz’de kurultay delegelerinin seçilme şansları olmadığı için Baykal’ın baskılarına boyun eğmeme şansları yüksek. Büyük kentlerde de Sav’a doğrudan bağlı ciddi bir kadro var. Dolayısıyla tüzük kurultayı bir anda seçimli kurultaya dönüşebilir…
Ancak genel sekreteri iyi tanıyanlar, Sav’ın böyle bir riske girmeyeceği mücadeleyi bu kez de erteleyeceği görüşünde birleşiyorlar.
Siyaset bu… Bir gün içerisinde her şey değişebilir.

***

Özellikle İzmir delegasyonunun tamamının aday adayı olduğunu düşündüğümüzde tüzük kurultayında nasıl davranacaklarını tahmin etmek hiç de kolay değil.
Son gün karar değiştirecek delegelerin sayısının yüksek olacağını dikkate aldığımızda, İzmir’de aday listelerinin değişme olasılıklarının da yüksek olacağını düşünebiliriz.
Bakalım bugüne kadar “dede” diyen kaç kişi bir anda “Sayın Baykal” demeye başlayacak?

NOT 1: İzmir’de siyaset-medya ilişkileri ilginç noktalara yöneliyor. Tehditler, telefonlar vs… Aday adaylarının bu tarz tavırları hem kendilerini açığa düşürüyor hem de puanları dibe doğru iniyor. Aday adaylık süreci bittikten sonra neler yaşanacak, ne tür taklalar atılacak birlikte göreceğiz.

NOT 2: Hakkımda yazı yazan arkadaşları uyarıyorum. Yazacaklar ise tam doğruyu yazsınlar…

YENİGÜN 03 - 11 - 2008

31 Ekim 2008 Cuma

Yeni tartışma

Tüzük Kurultay’ı tartışması nihayet kent gündemine oturdu. Daha düne kadar her şeyi İzmir üzerinden ölçmeye çalışanlar durumun o kadar da kolay olmadığını, partinin iç ilişkilerinin, Türkiye siyasetinin de bu konuda önemli olduğunu nihayet kavradılar. Son iki gündür yapılan tartışmalarda tüzük kurultayının önemi yeterince vurgulanmaya başlandı.
İzmir Büyükşehir Belediyesi bile atacağı adımlarda yüzük kurultayını dikkate alıyor. Tabii bu aşamada bir Büyükşehir Belediye Başkanının böyle bir tarihi hatayı yapması sorgulanmak zorunda. Kentin yerel konularda ve siyaseti üzerinde yazı yazanların da böyle bir gelişmeyi atlamaları ilginç… Neyse yavaş yavaş olayın gerçek gündemini kavramaya başladılar.

* * *

Alabay Ailesi, Karşıyaka ve İzmir CHP siyasetinin iyi tanıdığı bir ailedir. Arif Alabay’ın liderliğinde ailenin yüzde 90’ının yerel seçimler öncesinde CHP’den istifa etmesi benim için bile bir sürpriz oldu. Arif Alabay’ın parti içerisinde yıllardır oynadığı aktif siyaseti dikkate aldığımda CHP Karşıyaka İlçe Başkanı Ertam Özen’in bu istifa furyası konusunda neler düşündüğünü merak ediyorum açıkçası… Tabii bu konuda örgütü çok iyi bilen CHP Genel Sekreteri Önder Sav’ın ne kadar bilgilendirildiği şeklinde soru sormamda bir sakınca yoktur diye düşünüyorum. Yılların CHP destekçisi bir aile partiden koparsa, birileri dönüp “Ne oluyor” demek zorunda. Özellikle yerel seçim öncesi…

NOT 1: İzmir’i çok iyi bildiğini ve hatta CHP siyasetinde aktif olduğunu belirten sevgili arkadaşımız Ümit Yaldız’ın Pasaport İskelesi’nden Karşıyaka yerine Bostanlı vapuruna binip, “Bir dakika… Benim Balçova’da ne işim var” dediğini biliyor musunuz? Aslında normal… Kocaoğlu ile Bornova’da Kaynana Cemal’in kahvehanesinde buluşmak ile maalesef İzmir öğrenilmiyor. Kılavuz karga olunca…

NOT 2: Hasan Tahsin’in durumu hayli ilginç. Son günlerde kendisini Büyükşehir belediye başkan aday adayları ile sıkça yemekte görmeye başladım. Son bir haftada 3 aday adayı ile yemek… Hasan Bey bu yemeklerin hesabını ağabeyine vermek zorunda.

YENİGÜN 31 - 10 - 2008

29 Ekim 2008 Çarşamba

Kocaoğlu ipleri kopardı

CHP İl Başkanı Kemal Karataş ile Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu arasındaki kavgadan önce planlan ve İzmir siyasetinin konuşulacağı toplantıya Aziz Kocaoğlu katılmadı. İzmir Milletvekili Kemal Anadol, Manisa Milletvekili ve Deniz Baykal’ın yakın arkadaşı Şahin Mengü ile İl Başkanı Kemal Karataş’ın hazır bulunması planlanan yemeğe kamuoyunda yaşanan tartışmadan sonra Kocaoğlu ipleri tamamen koparttığını “göstermek için” boykot etti.
Yaptığı açıklamalarda genel merkeze aba altından sopa gösteren İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı sopayı artık herkese gösteriyor.

***

“CHP’nin içyüzü” açıklamasının siyasi dönüşlerini gazetenin dünkü manşetinde gördük. AKP İl Başkanı Aydın Şengül’ün açıklamalarına bir şey diyemem. Bir il başkanına böyle malzeme verilirse sonuç tabii ki böyle olacaktır…

***

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı bundan böyle şu noktalara dikkat etmek zorunda…
1 – Kamuoyu önünde konuşarak açıklama yapacak ise Delix, Atacand, Norvasc gibi tansiyon ilaçları unutmamalı...
2 – Gerekirse ek olarak Glipizid, Gliburid, Glimeprid gibi insülin eksiltmeye yönelik ilaçları yanında bulundurmalı.
3 – Yazılı açıklama yapacak ise yazıların siyasi bir danışman tarafından okunmasını sağlamalı, gönülden bağlı olduğu partisine zarar verecek tespitlerden kaçınmalı.

***

Tüzük kurultayı yazısı hayli ilgi çekti. Umarım Kocaoğlu da bu yazıyı okumuş ve partinin içinde özellikle Ankara’da yaşanan fırtınadan haberi olmuştur. Tüzük kurultayının parti içerisinde dengeleri tamamen değiştireceğini, adayların saptanmasında etkili olacağı da kesin. Bakarsınız bugün aday adayı olarak ortaya çıkan isimlerin belki de tamamı tüzük kurultayının sonucuna göre adaylık şansını kaybedebilirler.
Ancak şu bir gerçek, Deniz Baykal tüzük kurultayından başarı ile çıkarsa (Bu olasılık çok yüksek) partinin kimyasını olduğu gibi değiştirebilir. Bunun doğru ya da yanlış olduğunu tabii ki zaman ve CHP’nin yeniden örgütlenmesi gösterecek.

NOT 1: Kocaoğlu’nun en sadık kardeşi Hasan Tahsin, Kocaoğlu üzerine ilginç tespitlerde bulundu. Tahsin, Kocaoğlu’nun ikinci dönem de aday olması gerektiğini dile getirerek, “Bir şans daha verilmeli. Böylece ağabeyim ilk 4.5 yıl yaptığı büyük hataları temizleme şansı elde eder” dedi.

NOT 2: AKP’nin Güzelbahçe delegesi seçilen Halis Hayırlı, delege olduğunu gazetelerden öğrendi. Aynı zamanda AKP İl Başkanlığı Basın danışmanı olan, ancak parti üyesi olmadığını söyleyen Hayırlı’nın aniden delege olması kafaları karıştırdı. Demek ki AKP’nin de diğer partilerden pek farkı yok.

YENİGÜN 29 - 10 - 2008

27 Ekim 2008 Pazartesi

Kalemi alan yazıyor

Sonunda beklediğimiz oldu, İzmir’de hareket başladı… Bazıları bu hareketliliği algılamakta zorlanabilir, hatta eleştirebilir. Ancak siyasetin doğası bu…
Siyaset de birlikte hareket ettiği medyayı yeniden şekillendiriyor.
Kocaoğlu dün yaptığı açıklamada ilginç noktalara değindi. CHP İzmir İl Başkanı Kemal Karataş ile girdiği anlaşılmaz tartışma beni ilgilendirmez.
Benim dikkatimi çeken nokta Kocaoğlu’nun ve kendisini destekleyenlerin siyaseti ve üyesi oldukları partiyi hiç algılayamadıkları…
Buradan hem kendilerini hem de kamuoyunu bilgilendirmek gerekiyor. Aslında bu işin bana kalmaması gerekiyordu. Ancak çevrede olayları mantık zinciri içinde izleyemeyen ve küçük beyinleriyle ahkâm kesmeye çalışan o kadar insan var ki…
1 – CHP Aralık ayında tüzük kurultayı yapacak.
2 – Bu kurultayda bir önceki seçimli kurultayda oy kullanan delegeler yeniden oy kullanacak.
3 – Kurultay tüzük kurultayı olmasına karşılık delegelerin verdiği oylar ile aniden olağanüstü seçimli kurultaya dönüşebilir.
Bu süreç klasik bilinen süreç. Peki, tüzükte nasıl bir değişiklik bekleniyor?
1 – Genel başkan yardımcılıklarının sayıları artırılıyor.
2 – Teşkilattan sorumlu genel başkan yardımcılığı kuruluyor.
3 – Genel sekreter yardımcılıkları kaldırılıyor.
4 – Tamamen genel başkana bağlı teşkilatlanma komisyonu oluşturuluyor.
Tüzükte bazı başka önemli değişiklikler de yapılacak.
Ancak burada önemli olan genel başkan yetkilerinin artırılacağı ve partideki önemli bir makamın yetkilerinin ise kuşa döndürüleceği…
Tüzük, bizzat tüzük komisyonu tarafından reddedildi. Ancak Baykal bu taslak tüzüğü MYK’ya indirdi ve sadece bir karşıt oya karşı kabul ettirdi. Karşıt oyun yetkileri kısıtlanacak olan pozisyon sahibi tarafından verildiğini buradan açıklamaya gerek yok sanırım.
Tüzük kurultayında oy verecek olanların yüzde 95’inin yerel seçimlerde aday olduğunu, adayların kurultay öncesi açıklanması halinde Baykal’ın elindeki en büyük kozun kaçacağını, hatta tepkinin yayılması halinde Baykal’ın genel başkanlığının kurultayda sorgulanabileceğini düşünebiliyor musunuz?
Baykal elindeki kozu bırakmayacak. Listeleri kendi belirleyeceği için tüzük kurultayında oy kullanacakların tavrına bakacak, tüzüğü geçirecek, ardından adayları açıklayacak.
Bu süreci izlemeden “Şu adaylar açıklansın, şunu atayın” şeklindeki yazılar ve beklentiler ilkokul öğrencilerine hazırlanan okuma kitaplarındaki yazılardan ileri gitmez.
İzmir’de medyada yaşanan gelişmeleri de siyaset üzerinden okumak gerekiyor. Son atamalar kimin kime yakın olduğunu, siyasetin medya üzerindeki etkisini net biçimde ortaya koyuyor.

NOT 1: Kocaoğlu, 6 ay önce adaylığımı açıklayacağım diyeceğine, batırıyorsunuz bu partiyi sözleriyle kamuoyu yaratmak için çalışacağına, CHP’nin tüzük kurultayı yapacağına. Genel başkanın bu tüzük ile partiyi taşıyacağı yöne dikkat etseydi daha doğru bir partili olurdu. O zaman genel başkan da dâhil kimse onun partililiğini tartışmazdı.

NOT 2: Kocaoğlu adaylığını açıkladıktan sonra partiyi hiç tanımayan muhalif isimlerle Kaz Dağları’na gitmeseydi, ayağını kırmasaydı bugün bu açıklamayı yapmak zorunda kalmazdı. O zaman genel başkanı da, “Öyle mi, öyle mi, onlarla birlikte mi, kardeşim neden böyle yapıyor, Allah Allah” şeklinde tavır sergilemezdi.

SON NOT: CHP hakkında yazı yazan arkadaşları bütüne bakmaları konusunda bir kez daha uyarmak isterim.

YENİGÜN 27 - 10 - 2008

24 Ekim 2008 Cuma

Halkla birlikte

Deniz Baykal bugün İzmir’de… Sabah 10.30’da İzmir milletvekili M. Ali Susam’ın okul açılışını yaptıktan sonra İzmir’de dolaşacak. Belediye otobüsüne binecek, esnafla konuşacak, caddelerde yürüyecek, halkla yakın temas içinde olmaya çalışacak.
“Çalışacak” diyorum…
Çünkü yerel seçimlerde İzmir’deki koltuklara talip olanların sayısı ortalama 3 binin üzerinde. Eğer Deniz Baykal şehir turunda aday adaylarının arasına sıkışırsa, değil İzmir halkını, gökyüzünü bile göremez.
Burada bütün görev CHP İzmir İl Başkanı Kemal Karataş’a düşüyor. Karataş da bu işleri iyi bilir…
Aslında açılışta olmak gerekli… Deniz Baykal’ın aday adaylarına bakışını, tavrını görerek bir şeyler yorumlayabiliriz belki…

***

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı belediyedeki üç sızıntıyı arıyormuş. Çevresine bakmadan arıyorsa zorlanır. Bence bu işin kimlerden çıktığını araştıracağına şu metroyu gezdirse… Biz de metroyu bitirmeye çalışan Bozoğlu firması yetkilileriyle konuşsak. Tabii bulabilirsek. Buradan yineliyorum. Ben ve sanırım tüm gazeteciler Hatay-Üçyol metro hattının biten bölümlerini kendi gözleriyle görmek istiyorlar. Böylece gerçekten ne kadarının bittiğini, daha ne kadar kazılacağını, metro hattında herhangi bir “yamukluk” olup olmadığını netleştirebiliriz. Tabii ki metro ihalesini alan Bozoğlu firma yetkilileri de bize gerekli açıklamaları yapacaklarsa…

***

Televizyonda birkaç hafta önce Keçiören Belediye Başkanı Turgut Altınok ilçesindeki teleferik açılışını yaptı. Bildiğiniz gibi daha önce de Eyüp Belediyesi, Haliç’ten ünlü Pier Loti’ye teleferik hattı kurmuştu. Aslında şehir içinde teleferik hattı denince akla gelen ilk örnek Balçova’daki teleferikti. Nedense bu teleferik hattı Büyükşehir tarafından bakıma alındı. Hala bakılıyor.
Yenilenmesi konusunda ihaleler açıldı, ihaleler iptal edildi, yeni ihalelere başvuruldu vs… vs… vs… Üstelik tüm Türkiye’nin ihtiyacı olan teleferiklerin vagonları Atatürk Organize Sanayi’ndeki bir fabrikada üretiliyor. Sonra beni eleştiriyorlar, neden Kocaoğlu’nun çalışkan, başarılı ve dürüst bir belediye başkanı olduğunu kabul etmiyorsun diye. Ne yapayım? Hangi tarafa dönsem, geciken, bir türlü bitirilemeyen ve hatta işin ortasında vazgeçilen bir dizi proje ile karşılaşıyorum.

NOT: Bugün rahatım… En azından okuyucu sayımda hayli artış olacağını biliyorum. Bunun için de pek tabii İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’na sizin huzurlarınızda şahsen teşekkür ediyorum. Gördüğünüz gibi hep eleştirmiyorum.

YENİGÜN 24 - 10 - 2008

22 Ekim 2008 Çarşamba

Mesnetsiz sorular

Mesnetsiz yazı yazan mesnetli biri olarak alındım, çok alındım…
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı önceki gün kaleme aldığım yazıya bir açıklama göndermiş.
“Tünelde sorun yok” başlıklı yazıya yapacağım tespit şu: Eğer söz konusu yazının oluşmasına kaynak teşkil eden 3 kişinin isimlerini buradan açıklarsam en çok Aziz Kocaoğlu üzülür. Arkadaşlık ilişkisinin geldiği noktaya üzülür, savunduğu ekip anlayışının yıkılışına üzülür, genel merkezle olan siyasi ilişkilerinin durumuna üzülür. Sayın Büyükşehir belediye başkanımın bu kadar üzülmesine gönlüm razı olmaz. Çevresine bir baksın, önünü arkasını iyice kontrol etsin…
Açıklamanın bazı ilginç noktalarına dikkat çekmek ve bazı soruları gündeme taşımak istiyorum:
İBB: Tünel kazılarımızdaki orijin noktaları uydudan alınıp yeryüzüne, oradan da tünele aktarılmaktadır. Bu işlem ayrıca en ileri teknolojiyle donatılmış lazerli cihazlarla onaylanarak çalışmalarda çapraz kontrol sistemi uygulanmaktadır. Söz konusu yöntem, tünel inşaatlarında kullanılan en son teknolojidir.
Mesnetsiz yazı yazan yazarın soruları:
1 – Yeraltında en son teknoloji kullanıldığı iddia edilmesine karşı yer üstünde neden 19. yüzyıl teknolojisi kullanılıyor. Renkli Durağı önünde 1 ay önce açılan deliğin çevresine gelişigüzel sıralanan taşlar ve 3 metreden bile görülemeyen kırmızı bir ışık var. Son 5 gün içerisinde bu taşlara çarpıp otomobillerinin ön tarafını asfalta bırakan sürücü sayısı 6…
2 – Hakimevleri Durağı’nda açılan deliğin çevresinde ise neden koruma bariyeri bile yok? Önceki gün karşıdan karşıya geçmekte olan iki kişi bu deliğe az daha düşüyordu. Neyse ki kolkola oldukları için biri diğerini kurtardı.
3 – Hatay’ın aynı bölümünde trafik ışıkları hiç çalışmıyor. Eskiden en azıdan yanıp sönen sarı ışıklar vardı. Şimdi onlar da iflas etti. Sinyalizasyon sisteminin iflası ile ultra teknolojik tünel inşaatı arasında bir ilişki var mıdır?
İBB: Türkiye’de yapımı sürmekte olan benzer tipteki projeler içinde en zorlarından biri olan Üçyol-Üçkuyular hattı metro tünelinin kazı ve destekleme işlerinde son aşamaya gelinmiştir. Hat tünelinin tamamlanmasında son 90 metrede çalışılmaktadır.
Mesnetsiz yazı yazan yazarın diğer soruları:
1 – 5.5 kilometre uzunluğundaki bir hattın son 90 metresi kazılıyorsa, neden bugüne kadar basın mensupları aşağıya bir kez bile indirilmedi, belediyenin medyaya gönderdiği fotoğraflarla idare edildi. Aşağıda neyi görmemizden korkuluyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Marmaray Projesi için yeraltına aylık basın turu düzenliyor.
2 – Tünelin kazılmayan 90 metresi var ise kod farkının olup olmadığı nereden biliniyor? Belediye madem bu kadar emin ise neden tünellerin birleşmesinde işçiler bayram yapıyor?
3 – Tünel bittikten sonra kod farkı olan bölgenin diğer bölgelere göre daha geniş olacağı tahmin ediliyor. Şayet bir gün aşağıya inebilirsek fark dolayısıyla genişletilen bölgenin lamba gibi karşımızda olacağından eminim. Tabii bizi o bölgeye götürürlerse.
Mesnetsiz yazı yazan yazarın en son soruları:
İBB: Tünel beton kaplama imalatları ve kemer beton kaplama işleri süratle devam etmektedir.
1 – Metroyu yapan şirketin yani Bozoğlu’nun son durumu nedir? Şirketin Büyükşehir’den alamadığı ödenekler dolayısıyla ödeme güçlüğü içine girdiği, bu nedenle işin yavaşladığı iddia ediliyor.
2 – Beni bilgi edinme yasası gibi bürokratik işlemlerle uğraştırmayın. Önceki günkü habere nasıl yanıt verdiyseniz aynı hızda bunlara da yanıt verin. Hatta Kocaoğlu ile yine yanıt için İZSU’da toplanın. Bu metro Bayındır’a verilen ihale bedeline göre 91 milyon dolara yapılacaktı. İnşaatın yüzde 10’u tamamlandıktan sona yeniden ihale edildi ve 136 milyon 493 bin 246 YTL’ye Bozoğlu’na gitti. Bozoğlu ortaya çıkan engellerden dolayı ek para talebinde bulundu mu?
3 – Birinci ihalede doğru dürüst iş yapılsaydı, ihale TMSF’nin elindeki şirket yerine, 119.952.593 YTL, 97 Ykr ile ikinci olan Tinsa Ltd. – Uğur Ltd. İş Ortaklığı’na verilseydi, iş zamanında bitirilseydi, metro iki yıl işletildiği için İzmir ne kadar kazanacaktı? Gördüğünüz gibi ikinci ihalede yüde 10’u biten metro için Bozoğlu’nun verdiği para bile birinci ihalede ikici olan firmadan yüksek.
Mesnetsiz yazı yazan yazarın “The last” sorusu.
Yukarıdaki örneklerden yola çıkarak Kocaoğlu sizce dürüst, çalışkan ve başarılı bir belediye başkanı mı?

NOT: Google Earth ile uydudan kendi oturduğum apartmanın koordinatlarını buluyor, cep telefonumdan yabancı bir kentte nereye, nasıl ulaşacağım konusunda yine uydu teknolojisine başvuruyorum. Acaba ben son teknolojini ürünü bir gazeteci miyim?

YENİGÜN 22 - 10 - 2008