Geçtiğimiz Cuma günü kaleme aldığım ve isim kullanmadığım yazı üzerine bir e-mail geldi. Mail’i aynen yayınlıyorum:
“Süleyman Bey, yazınızdaki olayları isim kullanarak yazsaydınız daha iyi olurdu… Ekrem Demirtaş bu kentte ciddi bir güçtür. Basını dahi sansürleyebilecek güce ulaşmıştır. Yenigün gazetesi eski genel yayın yönetmeni Gönül Soyoğul’un tarafıma uyguladığı sansür, kendisinin gazeteciler cemiyeti başkanlığına adaylığını koymuş olmasından ve potansiyel aday olduğundan dolayı çok daha üzücüdür. Vasfi Çakıroğlu'nun savcılık başvurusu karşısında İZVAK başkanı Levent Ürkmez ve diğer spor adamlarını da körükleyerek, kamu vicdanını yanıltarak, mağdur rolüne bürünen sayın Demirtaş'ı aslında tebrik etmek lazım...’
Mail, Yenigün Gazetesi yazarlarından Seçkin Öner’e ait. Öner, Ekrem Demirtaş ile ilgili yazısının Gönül Soyoğul tarafından yayına verilmemesini şiddetle eleştirmiş ve yukarıdaki e-mail’i göndermiş.
Bu sütundan daha önce de belirttiğim gibi, elinde kalem olunca ahkam kesmek kolay oluyor. Ancak kesilen ahkamın, öykünülen solculuğun dışında, gazete okuyucularının bilmediği pratikte yaşananlar var. Seçkin Öner’in kaleme aldığı mail de pratik hayatı bize anlatıyor sanırım…
Tabii Gönül Soyoğlu’nun oğlunun Ekrem Demirtaş’ın üniversitesi İzmir Ekonomi Üniversitesi’nde okuduğunu unutmamak gerekiyor bu arada… Ve tabii eşinin de İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde görevli olduğunu…
Bu örneklerden yola çıkınca insanın gazeteciler ile iktidar ilişkilerini daha net biçimde görmesi gerekiyor. Tabii ki tüm gazeteciler bu kategoride değerlendirilmemeli. Birçok gazeteci emeği ve alın teri ile topluma yararları olabilmek, halkı doğru aydınlatmak için var güçleri ile çalışıyorlar.
Gün gelecek ve bu hastalıklı yapı tamamen ortadan kalkacak. Toplumun demokratikleşmesine, ekonominin doğru zemine oturtulmasına ve gazetelerin reklam verenler ile ilişkilerinde bağımsız hareket etmelerine olanak sağlayacak yeni yapının, yukarıda bir örneği olan gazeteci tipini değiştireceğinden eminim.
Tabii bu konuda gazete sahiplerinin de hassas olmaları şart.
***
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu Üçyol-Üçkuyular metro hattının Bozoğlu tarafından yapılmasını sağlayacak olan ihale sonuçlarına imzayı bastı. Daha önce bu sütundan dile getirdiğimiz gibi metro inşaatının ilk müteahhit firması olan Bayındır İnşaat İzmir Büyükşehir Belediyesi’nden şimdiye kadar yaptıkları için 7 trilyon lira para istiyor, aksi taktirde mahkemeye gideceğini ve metro inşaatının 2009 yerel seçimlerine kadar yetiştirilemeyeceğini iddia ediyordu.
Aziz Kocaoğlu Bozoğlu konusunda imzayı attığına göre ortada bir gerçek var.
1 – Kocaoğlu Bayındır İnşaat’ın istediği parayı bir yerlerden bulup verdi ve olay kapandı. Bu Bozoğlu’nun kendisi de olabilir…
2 - Kocaoğlu her tür riski alarak işi girişti.
Birinci olasılık daha yüksek gibi. Ancak Kocaoğlu’nun psikolojik durumunu da iyi tahlili edersek ikinci olasılığın da güçlü olduğunu belirtmek gerekiyor. Eğer ikinci olasılık devreye girmiş ise bu inşaatın değil bu yerel seçimlerde diğer yerel seçimlere bile yetiştirilmesi zor olacak.
http://www.suleymangencel.com/ 09 - 04 - 2007
9 Nisan 2007 Pazartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder