Ortada üç belge var…
Üçüne de bir şekilde ulaştım…
Bunlardan ilki Aziz Kocaoğlu’nun tarafıma yaptığı suç duyurusu…
Kocaoğlu’nu bu konu da tebrik ediyorum. Çünkü koskoca Büyükşehir Teftiş Kurulu olayın altından kalkamamış, yargıdan yardım dilenir durumda.
Bakın ne yazıyor Kocaoğlu şikâyet dilekçesinde…
“Makamınızca yapılacak soruşturma sonucu gerçek ortaya çıkacaktır. Müvekkil (yani Kocaoğlu) tarafından her iki şüpheli (Yani ben ve Ersu Hızır) hakkında gerçeği ortaya çıkaracak şekilde bir açıklama yapmak mümkün değildir. Örneğin yemeğin yendiği söylenen Gürel Rezidansa ait güvenlik kameralarının 28 Temmuz 2010 tarihindeki görüntülerinin incelenmesi, bu görüntülerde herhangi bir silinmenin olup olmadığının araştırılması, yemekte şüphelilerden başka şahısların olup olmadığı, şüphelilerin ve yemekte bulunduğu iddia edilen diğer şahısların telefon kayıtlarının getirtilerek şu an dâhil olmak üzere kiminle kaç kez görüştüklerinin ve kimlerin ne tür mesajları gönderdiklerinin ya da hangi mesajları aldıklarının tespiti sadece adli makamların aracılığı ile mümkün olabilir.”
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Kocaoğlu’nun taleplerinin daha fazla olmasını beklerdim.
Mesela Süleyman Gençel’in yatak odası görüntülerinin istenmesi, bunların bizzat Kocaoğlu tarafından izlenmesi gibi…
Taleplere bakınca kendimi organize suç örgütü üyesi sandım.
Benim cep telefonumda kimlerle görüştüğüm büyükşehir belediye başkanını kesinlikle ilgilendirmez.
Eline yüzüne bulaştırdığı yönetim krizini cep telefonlarımı dinleterek de aşamaz.
Elindeki teftiş kurulu ne yaptı ki bugüne kadar.
Onların raporuna da ulaştım zaten.
Ne diyorlar?
“Yaptığımız uzun araştırmalar sonucunda, bu yemeğin yenip yenmediğini kanıtlayamadık. Yargıya havale ettik.”
Üçüncü belge ise Kocaoğlu’nun mülkiye müfettişlerine verdiği yazılı ifade… Bizi ne kadar da suçlamış o ifadede Kocaoğlu. Özellikle Ersu Hızır’ı…
Hani bir adım daha ileri gitse, “büyükşehirde yolsuzluklar var ve bunların hepsin genel sekreter tarafından planladı” diyecek.
Ben bir gazeteci olarak bu üç belgeye ulaşıp, kamuoyu ile paylaşırken, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı’nın bir yemeğin yenip yenmediği konusunda düştüğü durumu okuyucularımın yorumuna bırakıyorum.
Üstelik kendisine destek olan Birol Soylu’nun gazetecilere, “Kocaoğlu istediği için ifade verdim. İfade vermeseydim, bu şehirde beni çalıştırtmazdı” açıklaması ise elindeki tek ve tek kozun eriyip yok olmasına zemin hazırladı.
Ocak ayından itibaren kıyamet kopacaktır.
Bakalım o zaman kim kime nasıl hesap verecek, sevgili demokratik başkanım…
NOT: Yılbaşından itibaren yayınlamayı planladığımız günlük gazete çok insanın ilgisini çekti. Herkes bu gazeteden çok şey bekliyor. Zaten önemli olan kentte gazetecilik yapmak…
PAUSE HABER: 29 - 11 - 2010
29 Kasım 2010 Pazartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder