Kendini bilmez köşe yazarının biri Üçyol – Üçkuyular metro hattı için Temel fıkrası uydurup “İki tünelimiz oldu” tespiti yapınca olan bizlere oldu. 30 kilometre yürütüldük, metronun tek tünel olduğu konusunda ikna edilmek için. SS Komutanı Gobels bile Pazar sabahı yapılan bu işkenceyi görse, “Bizler aslında melekmişiz” diyebilirdi.
Dün sabah saat 10.00’da bir medya ordusu ile aşağıya indik. Kocaoğlu önde, biz arkada, başladık yürümeye… Seçim öncesi İzmir’i yeraltından ele geçirmek isteyen bir tümen gibiydik…
İnmeden önce sağlık sigortamı yeniledim, Noter’den de bu geziye katılacağım konusunda bir belge aldım. Neme lazım İzmir metrosunun bir yerine dolgu malzemesi de olabilirdik.
Yerler beton, tünelin duvarları kemer betonlarla kaplanmış. Işıklandırma iyi. Bir anda tüm gözlerin üzerime çevrildiği hissettim, “Krala haksızlık etmişsin. Bak adam bitirmiş işte” söylentilerini duyar gibiydim.
Yürü babam yürü… İzmirspor ve Renkli istasyon bölgelerini geçtikten sonra yürüyüş zorlaşmaya başladı. Zeminin betonu daha atılmadığı için çamurun içinde yürüyoruz… Duvarlarda ise püskürtme beton var. Kemer betonlar daha atılmamış.
Hıfzısıhha İstasyonu’na geldiğimizde Kocaoğlu bizlere “Elveda, Üçkuyular’da buluşuruz” dedi ve havalandırmadan çıkarak kayboldu.
Biz devam ettik, Göztepe İstasyonu’nun olduğu yerde “ayna” ile karşılaştık. Ayna, “Tamam tünel buraya kadar” anlamına geliyor. Dolunay Pastanesi civarındaki havalandırmadan çıkıp Tansaş’a kadar yürüdük. Oradaki havalandırmadan aşağıya yeniden indik ve bir sonraki aynaya ulaştık.
Tekrar geri dönüp Tansaş’taki havalandırmadan çıktık. Üçkuyular kuyruk tünelinden içeri girip bitirilmiş bölümü de gördük.
Gezi sonrası çay molasında, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı bizleri bekliyordu.
Biraz da muzip bir ifade ile “Tüneli nasıl buldunuz, Süleyman Bey” diye sordu. “Kem küm, eh, bitmişe benziyor” yanıtı verdim.
Ne diyeyim ki… Zaten aç susuz yürümüşüm 30 kilometre. Üstelik o Temel’i bir yakalarsam göstereceğim gününü…
Teknik bilgiler:
Hattın bir deli işi olduğu kesin. Zemin inanılmaz kötü ve değişik. Bir yandan su, diğer yandan toprak yapısı. Üstüne üstlük tünelin tepesinde eski yapı teknolojisi ile yapılmış bir dizi yüksek bina… Bozoğlu firması zemin sağlamlaştırmak için ekstra birçok iş yapmak zorunda kalmış. Dolunay Pastanesi’nin hemen altında ışıkların olduğu bölgede iki pilot tünel var. Bu tüneller, ana tünelin diğer bölümlerine kemer beton atıldıktan sonra genişletilecek. Çünkü zemin hayli kötü.
Sıkı durun… Göztepe ve Güzelyalı istasyonları kötü zemin şartları nedeniyle aç kapa sistemi ile devreye sokulacak. Bu arada tünelin açılmayan küçük bölümü de tamamlanacak.
Üçkuyular İstasyonu’nun yapılacağı yerde su olduğu için yine aç kapa sistemi devreye sokulacak.
Aç kapa sistemi yüksek binaların çok yakınından yapılacağı için ayrı bir teknoloji gerektiriyor. Bu da ister istemez maliyeti etkiliyor. Firma proje tadilatını 45 gün sonra Büyükşehir belediyesine iletecek. Mesele bu tadilatın getireceği ek maliyetin kısa süre içerisinde çıkarılması. Burada görev tabii ki belediye bürokrasisine düşüyor.
Aç kapalar nedeniyle Hatay Caddesi’nin bir bölümünün trafiğe kapatılacağını dikkate aldığımızda belediyenin siyasi anlamda fazla beklemeye tahammülü olmayacaktır sanırım.
NOT 1: Bu bilgilendirme gezisi çok gecikti açıkçası. Tansaş’ın önünde çizme ve baretle yürürken vatandaş dönüp, “Ne o Bozoğlu kaçtı mı, bu metro bitmeyecek mi” diye sordu.
NOT 2: Dolunay Pastanesi yakınındaki bir kahvecinin “Metro bitti mi” sorusunu “Tünel hemen hemen bitmiş” şeklinde yanıtlayınca, “İyi de o zaman bu kamyonlar neden hala malzeme çıkarıyorlar” sorusunu sorması son derece doğaldı. Şimdiye kadar kimse etraflıca bilgi vermediği için adamın böyle düşünmesi çok normal.
NOT 3: Şehir efsanesi yaratmamak için bürokratların bazı noktalarda açıklama yapmalarına izin verilmek zorunda. Yoksa “Bu metro bitmez, kardeşim” geyiğini daha çok duyarız.
NOT 4: Karşıyaka tünelleri turu atmak da İzmirlilerin bilgilendirilmesi açısından iyi olur. Bunun için ikinci bir Temel fıkrası yaratılmadan hareket etmekte yarar görüyorum. Elin gazetecisinin ağzı torba değil ki büzesin.
NOT 5: Hasan Tahsin çok yorgun olduğu için mi soru sormadı yoksa ağabeyinin yaptığı espriye mi bozuldu anlamadım. Ama “Hasan abi diyerek vuruyor” tespiti bana göre de biraz ağır oldu.
NOT 6: Kocaoğlu’na seçim sonrası “İzmir’i demir ağlarla öreceğiz” mantığından vazgeçip “metal yorgunu” olduğunuzu mu söyleyeceksiniz diye sordum. “Hayır, devam” diye yanıtladı. Bu yanıt projelendirilmiş diğer hatlarda da çalışmaların başlayacağına işaretti.
NOT 7: Bornova merkez hattı ise Bozoğlu’na göre ancak yeni bir teknoloji ile çözülebilir.
NOT 8: Geziye katılanlar arasında İzmir ile ilgili ahkâm kesen köşe yazarları ile gazete yöneticileri yoktu. Anlaşılan çamurlu tünelde yürümek istememişlerdi.
NOT 9: İyi ki Temel de yoktu. Yoksa bu yazı yerine “Asansör fantezisi” başlıklı bir yazı yazmak zorunda kalacaktım.
NOT 10: Çay içerken meclis üyesi Bilgin Erünal da vardı. Erünal’a “Seçimde çok yorulacağız. Nisan ayında bir Uzak doğu turu yapmak istiyorum. Sen de benimle Tayland’a gelir misin” diye sordum. “Geçin dalganızı. Ne yapalım, hamama giren terler” yanıtını verdi.
SON NOT: Eğer firma-belediye ilişkisi doğru geliştirilirse metro yıl sonunda biter.
YENİGÜN 02 - 03 - 2009
2 Mart 2009 Pazartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder