Çok ilginç şeyler oluyor bugünlerde İzmir CHP’de. Ama bunları yazma sırası değil. Hele bir görelim ortaya çıksın ne olduğu, sonra yorumlarız. Ancak bu gelişmelerin getirdiği bir başka gerçek var. İzmir’de taşlar yeniden oturacak, kartlar yeniden karılacak. Sonunda yine birileri çıkacak, “Ben yaptım, ben ettim” diyecek ama süreci net biçimde izlediğim için onların mı yoksa başkalarının mı iş yaptığını bizzat bu sütundan sizlere aktaracağım.
Sadece net bir tespit yapabilirim. Genel Başkan Deniz Baykal’ın gözleri İzmir’in üzerinde. Son günlerde ortaya çıkan, bazılarının hala dikkate almadığı bir olayı çok ciddi şekilde takip ediyor. Bunun sonucunda birilerine bir şey patlayabilir, dikkatli olmakta yarar görüyorum.
***
Son günlerin olayı Bayraklı Karşıyaka sorunu… Bu konu üzerine kaleme aldığım yazıya bir eleştiri geldi.
Yazınızın bir bölümünde, şahsımla ilgili olarak ortaya atılan bir iddiaya yer vermişsiniz: “Genel Sekreter Kani Beko’nun işgal eylemine, “Bizim arkadaşlar yanlış yapıyor” dediği iddia ediliyor. Eylemin bir iki sendika yöneticisi tarafından körüklendiği tartışmaları noktasında genel merkezin alacağı tavır merakla bekleniyor.”
Köşenizde yer verdiğiniz bu iddianın doğru olmadığını ifade etmek isterim. Bizim İzmir’de, daha evveli de olmak üzere, özellikle 1990’lı yılların başından bu yana verdiğimiz sendikal mücadeleyi bilen tüm arkadaşlarımız böyle bir iddiayı kesinlikle kabul etmeyeceklerdir. İşten atılan üyelerimizin işlerine yeniden dönmek için verdikleri mücadeleyi bizim yanlış bulmamız, haksız görmemiz gibi bir durum asla söz konusu olamaz.
Kani Beko’nun açıklaması böyle. Ancak DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi’nin de İzmir’de olduğu süreçte bu sorun aşılamaz mı?
Aşılır elbet. Onun için dönüp Aziz Kocaoğlu’na bakmak gerekiyor. Tabii bir tespit ile birlikte. “Söz vermek başka şeye benzemez.”
***
Kına Rengiydi Deniz. Hasan Tahsin kına yaksın hakikaten. Eski Bergama Belediye Başkanı Sefa Taşkın’ın “Kına Rengiydi Deniz” adlı yeni romanı Şenocak Yayınları’ndan çıktı. Balkan Savaşı sırasında yaşadıkları topraklarda büyük acılar içinde Ege kıyılarına gelen Kosovalı Müslüman bir aile ve onları bağrına basan Yahudi bir kadın. Üç farklı dinin inananları o güne kadar uyum ve huzur içerisinde yaşamışlardı. Ama savaş her şeyi değiştirir. Komşuların artık “öteki” olarak gördüğü ve yıllardır sevdiği dostları için birer düşmandır. İbrahim ve Rum kızı Maria’nın bu acımasız ortamda yeşeren aşları ne olacaktır? İki gencin sevdası, lodoslu dalgalarını aşmaya çalışırken, yörenin bütün kültürleri de bir Bektaşi tekkesinin gizemli dünyasında buluşup kaynaşır. Kurbanlıkların kınayla boyanması gibi insanlar da birbirlerini kanla boyamaya başlarsa bunun sonu nereye varacaktır. Yıllardan beri Ege yöresi üzerine araştırmalar yapan bir yazar Sefa Taşkın. Bu romanında da uzun süre etkisinden kurtulamayacağınız bir konuyu dantel gibi işliyor, savaş ve aşkın iç içe geçişini ustalıkla anlatıyor.
YENİGÜN 08 - 05 2009
8 Mayıs 2009 Cuma
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder