Bugün hem siyasi, hem toplumsal bir konuyu kaleme alalım. Üzerinde tartışacağımız konu aynı zamanda kentsel dönüşümü, kent estetiğini de içeriyor…
Başlığa okuyunca anlamışsınızdır zaten. Konu Kemeraltı Projesi…
Aylardır medyada konuşuluyor… 1 Etap bitti, 2 etap bitmek üzere, 3. etap yolda, 4 etap hazırlık aşamasında, 5. etap hazırlanıyor vs…
Biz de yolumuz düşünce bir uğrayıp hal hatır soralım dedik Kemeraltı esnafına.
Girdiğime, gireceğime pişman oldum…
Herkes dertli. Tabii ki birinci dertleri ekonomik kriz… Kimsenin ağzını bıçak açmıyor. Hangi dükkana girdiysem, bir Allahın kulu müşteri olarak gelmedi. Bende mi kaynaklanıyor diye düşünmedim değil. Ama o kadar dükkan var. Bunların hepsi mi boş olur…
Ekonomik krizin ötesinde önemli bir sorun daha var Kemeraltı’nda…
Kemeraltı Projesi…
Dükkanlar belediyenin belirlediği eksen üzerinde restore ediliyor. Daha doğrusu belediye restore ettiriyor, masrafın bir bölümünü esnaftan talep ediyor.
Buraya kadar son derece normal.
Asıl anormallik bundan sonra başlıyor.
Bir 4 metre eninde, 7 metre boyunda bir ön cephenin restorasyon maliyeti 72 bin lira. Bunun 24 bin lirasını dükkan sahibi ödeyecek, geriye kalanının belediye karşılayacak. Unutmayın belediye karşılayacak demek İzmirliler karşılayacak demektir. Diğer dükkan sahiplerinin ödeyecekleri de buna benzer. O zaman herkes sormaya başlıyor. “Biz bu para ile ev bile yapardık. Zaten caddeyi aydınlatmak için dikilen lambalar otobandan arta kalanlar.”
Bundan sonra ne olacak?
Tabii ki seçim sonrası, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nden esnafa restorasyon borçlarını ödemesi gerektiği yönünde bir yazı gidecek. Esnaf bu yazıyı alınca gülecek ve restorasyon maliyetinin çıkarılması için mahkemeye başvurup, bilirkişi isteyecek.
Mahkeme bakacak ve sonra diyecek ki, “Bu kriz döneminde bu fiyatlarla değil ev villa bile yapılır.”
O dönemin belediye başkanı kim olur bilemem. Ancak biz nisan ayından itibaren hep birlikte Kemeraltı esnafı ile büyükşehir arasındaki çatışmayı izleyeceğiz.
NOT 1: Son iki gündür ilginç telefonlar almaya başladım. Uzun süredir görüşmediğim isimlerle görüşüyorum. Bu pek hayra alamet değil ya neyse…
NOT 2: Hasan Tahsin dün bilgisayarlı tomografiden geçti, kalp damarları için. Bildiğiniz gibi bu makineye girmeden önce kana mavi bir sıvı veriliyor. Sonra ne oluyor? Hasan’ın damarını kesince kırmızı yerine mavi akıyor. Dolayısıyla Hasan Tahsin genetik anlamda Yunani oluyor.
NOT 3: CHP’de bugün bazı ilçeler belli olabilir… Konak’ta çok ilginç gelişmeler yaşanabilir.
NOT 4: Aday olamayan aday adayları için rehberlik hizmeti verecek bir merkeze ihtiyaç var. Bu merkezin iş kapasitesi çok yoğun olabilir açıklamadan sonra…
YENİGÜN 14 - 01 - 2009
14 Ocak 2009 Çarşamba
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder