İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, kendisi kriz yönetimi konusunda tanrının bize bir lütfudur. Kocaoğlu arsenik krizi ortaya çıkınca kuyuları kapattı. Ancak Ağustos ayının cehennem sıcakları Tahtalı Barajı’nı yutunca, yazlıklardan dönen İzmirli çeşmelerde nöbete geçince kuyuları yeniden devreye sokmak zorunda kaldı. Melih Gökçek ile televizyon tartışmasındaki başarısızlığını arsenikli suyu tüm İzmir’e yayarak kapatmaya çalıştı.
Kriz yönetimi dediğin böyle olur. Tebrik ediyorum kendisini…
Yine de eksik bir şeyler var bu yönetimde.
Mesela arseniğin bu kadar yüksek çıkmasının ardında Ergenekon’u arayabilirdi Kocaoğlu. Ya da Ekrem Demirtaş polemiği yaratacağına Kennedy suikastının ardında da Ergenekon’un olduğunu iddia eder, gündemi hem ulusala çevirir hem de yeni tartışmalar yaratarak su konusunu unutturabilirdi.
Demirtaş konusunda medyanın bir bölümünde başlayan yaylım ateşine baktığımızda seçim öncesi “kim kimin yanında” sorusuna daha net yanıtlar verebiliriz.
Demirtaş’ın eleştirilecek yanları yok mu? Hem de çok.
Ancak mesele Demirtaş’ı eleştirerek mali kaynak yaratmaya dayanıyorsa ya da bu eleştirilerle siyasi bir alan yaratılmaya çalışılıyorsa, bu durum hem gazetecilik etiği hem de siyasi etik açısından doğru olmaz.
Biz bir dönem Demirtaş’ı eleştirdiğimizde mali beklentiler ışığında herkes İTO Başkanı’nın yanındaydı. Bugün ise ortaya çıkan yeni kaynakların tüketilmesi yönünde Demirtaş karşıtlığı süreci yaşıyoruz.
Biz bu işin dışındayız ama izliyoruz da…
Çünkü bu tartışma İzmir’de yerel seçim öncesi ortaya çıkacak birliktelikleri de bir şekilde netleştiriyor da…
NOT 1: Abdül Batur’un nikâh töreninde İzmir milletvekili Abdürrezzak Erten varmış. Kendisi salonun bir noktasına sıkışıp kaldığı için birçok davetli tarafından görülememiş. Bir zamanlar alanlara inip herkes ile görüşen Erten’in neden tarz değiştirdiği, köşesine çekildiği ya da çekilmek zorunda bırakıldığı ayrı bir tartışma konusu...
NOT 2: Büyükşehir Belediye Başkan adayı Hakan Tartan’ı ilk kez meydanda gördüm. Tek başına hareket ediyor gibi geldi bana. Durak’ın nikâh töreninden sonra İstanbul milletvekili Mehmet Sevigen ile birlikte olması da ayrı değerlendirilmesi gereken bir durum.
NOT 3: Ulusal gazetelerin köşe yazılarının bir bölümünde başlayan İzmir hayranlığı ve hatta CHP destekçiliği de ilgilenilmesi gereken bir süreç. Bakmayın siz köşe yazarlarının objektif olma sevdalarına. Hiçbir köşe yazarı objektif değildir. Ya kendisi ya da destekledikleri isimler için hareket ederler. Bu noktada kendimi de aynı düzlemde gördüğümü belirtmek isterim.
NOT 4: Bornova’da hava değişiyor. Yeni adaylar da ortaya çıkıyor. Sanırım en çok tartışma yaratacak ilçeler Bornova, Karabağlar ve Bayraklı olacak. Konak’ın bu tartışmalarda öne çıkacağını sanmıyorum.
NOT 5: İşçi kökenli büyükşehir adayı hızlı gidiyor. Bu ismin aday adaylığına en çok Yücel Özen şaşırmış durumda. Aday adaylığını duyduğunda bir iki sendelediğine bile şahit oldum. Neyse ki, otomobiline binip klimaları açtığı için olası bir tansiyon yüksekliği ve kalp krizi yaşamadı.
YENİGÜN 27 - 08 - 2008
27 Ağustos 2008 Çarşamba
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder