Uzun süredir post-it yazmıyordum elimde hayli birikmiş durumda… İşte bunlardan birkaçı. Kimlerin post itleri olduğunu anlayabilecek misiniz?
İzmir için yuvarlak yuvarlak renkli amblemler yapalım. Mikonos’a özenelim, San Fransisco’yu atlamayalım.
Kapılar arkasında başka kamuoyu önünde başka konuşalım. Yapılan hataları örtmek için medyaya haber bombardımanında bulunalım.
Partide ilginç isimleri öne çıkaralım, siyah-beyaz işlerine bulaşalım, siyahları görünmez yapalım, beyazlara yer açalım.
Uçalım, uçalım, hep beraber iyi bir yere konalım.
Mangal partilerini ulusal sisteme dahil edelim. Kullanılan mangalların Türk malı olmasına dikkat edelim.
Kültür işlerini abartalım, yerel yönetimlerdeki kültür müdürlüklerini kaldırıp, bu işleri doğrudan başkana bağlayalım.
Sert yazalım, milleti korkutalım, bizden ayrılmamalarını sağlayalım.
Ankara’da iken İzmir’deymiş gibi yaşayalım, kamuoyuna bağlayıcı bilgi verelim. Gerekirse bazı televizyon uzmanlarını bu işin içine sokalım.
Her gece birilerini arayalım, rahatsız edelim. Ondan bilgi almaya çalışalım.
Futbolu bırakalım, bilardo gibi riski az sporları deneyelim.
Önce gezelim, sonra “Neden bu kadar para harcadınız” diyerek eleştirelim. Böylece yeni gezilerde yerimizi sağlamlaştıralım.
Pazar günleri de çalışalım. Metronun kazımına yardımcı olalım. Metronun bitmeyeceği haberini kamuoyuna yavaş yavaş sunalım. Fazla tepki gelirse Tayland’a kaçalım.
Yeni evler yapalım, yeni apartmanlar dikelim. Siyasette apartmanın önemini dostlara anlatalım.
Cool takılalım, “Bu ilçede belediye başkanı var mı” sorusunu, “Ben de kendisini arıyordum, sanırım biraz önce şapkasını alıp gitmiş” şeklinde yanıtlayalım.
Bir gün orada, bir gün burada olalım, “Taraf olmazsan bertaraf olursun” deyimini, “Taraf olmazsan semirirsin” şeklinde değiştirelim.
Güneşin bir türlü batmaması nedeniyle İzmir’in üzerine branda çekelim. Böylece keraat saatini öne almış olalım.
Bir zıplayalım, iki zıplayalım, üçüncüyü de zıplayalım. “Ne yani biz çekirge değiliz ki” diyerek zıplamaya devam edelim.
Bağıralım çağıralım, Ankara’dan “höst” denince susalım.
Hem yazalım, hem çizelim, hem siyaset yapalım. Adaylık konusunda artık netleşelim. Genel başkanı sürekli arayalım.
Yeni yollar açalım, bu yolların arkadaşların binalarının önünden geçmelerine özen gösterelim. Böylece onları rahat ettirelim.
Büyük afişler yapalım. Afişlerde Kanada’da çekilmiş resimleri kullanalım. “Bu ne ya” diyeceklere, “Bölgenin 10 yıl sonraki resimleri” yanıtını verelim.
YENİGÜN 28 - 05 - 2008
28 Mayıs 2008 Çarşamba
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder