Yunanistan’ın Mora Yarımadası’nda geçen ağustos ayında çıkan orman yangınları sadece komşumuzun değil, kıta Avrupası’nın en büyük ’doğal afeti’ sayılıyor. Yangınlarda 57 kişi can vermiş, 175 bin hektarlık çam ve zeytinlik alan kül olmuş, 45 bin canlı hayvan telef olmuştu. Acı ve dehşeti yaşayan Yunanistan’ın maddi zararının 3 milyar dolar olduğu bildirilmişti.
Ege’deki adalar, yaşadıkları sıkıntılarını Türk yerel yönetimleriyle paylaşmak istiyor.
Midilli Valisi (Lembos) Pavlos Voyacis, İzmir Karşıyaka’da yapılan ’Theodorakia Türkiye-Yunanistan Yerel Yönetimler ve Sivil Toplum Örgütleri Buluşması-1’nda çaresizliklerini açık bir dille anlatıyordu:
"Tüm Yunanlı meslektaşlarımız ve Mora Yarımadası’ndaki vatandaşlarım adına buradayım. Hayatımız mahvoldu. Kış sert geldi; susuz bir yaz yaşadığımız için üretim olmadı. Hayvanlarımız aç, ciddi bir hayvan yemi sıkıntısı içerisindeyiz. Ege’nin iki tarafında kullanılan bir atasözü vardır; dostluk kara günde belli olur."
(Tarihe bakarsak... Mora Yarımadası’nı 1821’deki ’Mora İsyanı’ ile biliyoruz.Yarımadada yaşayan Yunanlılar, Osmanlı devletine karşı ayaklanmış... Osmanlı tarafından bastırılmış olmasına karşılık, Avrupa devletlerinin Osmanlı’nın içişlerine karışması sonucu, Yunanistan bağımsızlığını kazanmıştı. Osmanlı devletinde ilk kez bir millet, bir isyan sonucu bağımsızlığını kazanırken, Osmanlı’nın parçalanma süreci de hızlanmıştı.)
İzmir’e kalabalık siyasetçi, sanatçı ve gazeteci grubu ile gelen ’Türk dostu’ Voyacis, yangından sonra ilk olarak Altınoluk Belediye Başkanı İsmail Aydın’ın yardıma koştuğunu ve 200 bin zeytin fidesiyle Midilli’ye geldiğini anlattı. Ancak Edremit yöresinin fidanlarının ada iklimine uyumlu olmadığı anlaşılınca, bu kez talep üzerine Aydın, üç dört saat sonra 240 ton hayvan yemini temin ederek Midilli’ye ulaştırmış. İktidardaki Yeni Demokrasi Partisi’nden daha önce belediye başkanlığında bulunan Vali Voyacis, "İnanın bu beni müthiş duygulandırdı" dedi.
Teyzesi hálá Bornova’da yaşıyor Vali’nin...
Ege’nin iki yanında bu yakın iletişim ve diyaloğun öncülüğünü, Çanakkale’den Bodrum’a kadar uzanan ve çoğunluğu CHP’li olan belediyeler çekiyor. Ünlü müzisyen Mikis Teodorakis’in kurulmasında öncülük ettiği ’Teodorakeia Vakfı’ ile Ege’nin iki yakasında oluşturulan ’belediyeler ağı’, AB dışında bir sivil inisiyatif; bir anlamda ’sivil diploması’nin ortaya çıkan gücü.
Vakfın eşbaşkanlığını yürüten Karşıyaka Belediye Başkanı Cevat Durak, "Ege’nin barış denizi haline dönüşmesi için ellerinden gelen desteği sürdüreceklerini" söyledi. Teodorakeia’nın, Türkiye Koordinatörlüğü’nü Süleyman Gençel yürütüyor. Karşıyaka Belediyesi’nde, ’Üzüntü’ (Peloponissos) isimli çarpıcı bir sergi de açıldı. Moralıların yaşadığı acı ve felaketleri gösteren fotoğrafları, Yunanistan’daki yerli ve yabancı gazeteciler çekmiş. Vali, yakın dostluklarından ötürü Karşıyaka Belediye Başkanı Cevat Durak ve Altınoluk Belediye Başkanı İsmail Aynur, İzmir İTO Başkanı Ekrem Demirtaş’a özellikle teşekkür ederken, "Aslında bugün bir tarih yazıyoruz" diye de ekledi. Ve ardından Ege’de kıyısı olan 30 kadar belediye, yarımadanın aç olan koyun ve keçilerine 1500 ton hayvan gemi gönderme kararı aldı hemen...
Tarihte yaşanan olayları mutlak kabul etmemek gerekiyor... Tarihin değişmez hükmü, günümüzde Türkiye ile Yunanistan arasında tecelli ederken, Mora’daki isyandan 126 yıl sonra, o topraklarda çıkan yangının yaralarının sarılmasına Osmanlı’nın torunları ile birlikte çözüm arıyor Yunanlı komşular...
Midilli, Samos ve Sakız’lı konuklar, Alsancak’ta yeni açılan ’Pasaj’da ’İzmir Yemekleri’ ile ağırlandı. Meyhanede hem Türk, hem Rum bölümleri var. ’Şevketibostan’ ve ’Cibez’ otlarının Mersin balığı ile nasıl pişirildiğini öğrenmek istediler. Her iki bitki Tanrı’nın Ege’ye bir armağanı... İzmir’in ’gurusu’ K. Gökhan Dökmeoğlu, ’İzmir yemekleri’ adını, biraz da Nedim Atilla’nın ’Tarihten Günümüze İzmir Mutfağı’ kitabından cesaretlenerek vermiş. Yakın geçmişe kadar Rum, Türk, Ermeni ve Levanten kültürünün sentezi sayılıyor bu mutfak... "Meyhane, deniz kültürüdür. Örneğin, Kastamonu’da meyhane olmaz" diyen Dökmeoğlu, İzmir kent mutfağını araştırmak ve yaygınlaştırmak amacıyla ’İzmir Lezzetleri Derneği’ni kuran Dökmenoğlu, ’Mutfak ve Ağırlama Sanatları Akademisi’ projesi üzerinde de çalıştığını söylüyor. (Güngör Uras Abimiz, İzmir’de gittiğinde bu yeri görmeli.) Bu arada, 1 Aralık ’Rakı Günü’ymüş, konuklara küçük şişelerle Ege’nin Efe rakısını armağan etti Dökmeoğlu, Midilli’nin ünlü rakısı ’Barbayani’ye karşı...
Bu arada İzmir’de yaşayan ve sayıları 500 bini aşan Mardinlilerin gecesi vardı. Mardinlilerin ’hemşeri’ ilan ettikleri geceye Ege Koop Genel Başkanı Hüseyin Aslan’la birlikte çok sayıda eski ve yeni milletvekilleri katılmıştı. Duvarda yine bir barış sloganı "İşte çan, işte ezan, işte havra, işte Hazan, işte Melek’i tavuz; hepsi bir arada" yazıyordu. Süryanilikten, Yezidiliğe; İslamiyet’ten Museviliğe uzanan bir mozaik... Bu arada ilgili derneğe bağış toplanırken, CHP İl Başkanı Kemal Karataş’ın, "Mardinliler için 200 delege vaat ediyorum" demesi gecenin ilginç bir fotoğrafıydı.
HÜRRİYET 04 - 12 - 2007 (Yalçın Bayer)
4 Aralık 2007 Salı
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder