Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

30 Nisan 2010 Cuma

Notlar ve bazı sorular

NOT 1: Hiçbir ilçe belediye başkanlığının 1 yıl değerlendirmesini yazmamıştım. Ancak Buca’ya değinmek istiyorum. Öncelikle değerlendirme toplantısını sadece basın mensupları ile sınırlandırmadığı, halka açıldığı için doğru yaptı Tatı. Seyhan Mahallesi’nde yeniden yaptırılan Şehit Jandarma Komando Er Oğuz Kızak Parkı’nda yapılan etkinliğe şehit erin ailesi de davet edilmişti. Özfatura döneminde yaptırılan parktan o zamanlar şehit ailesinin haberi bile olmamıştı.

NOT 2: Bazı Büyükşehir belediye bürokratlarının haklarında yazdığım yazılar nedeniyle yargı yoluna gitmeyeceklerini, farklı şekillerde öç almayı planladıklarını öğrenmiş bulunuyorum. Herkes burada, ben de buradayım. Yargı yoluna gitmek kolay değil tabii ki, eldeki kanıtlar nedeniyle… Olaya farklı şekilde müdahale etmek ya da ettirmek istiyorlar ise, onlar da burada, ben de buradayım… Görelim güçlerini… Harekete geçmezler ise, ben bu sütundan açıklayacağım isimlerini teker teker…

NOT 3: İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne yeni bir suç duyurusu geliyor. Belediye Meclisi’nde alınan kararların usulü üzerine… Yerel Yönetimler Yasası’na göre mecliste her maddenin ayrı ayrı tartışılması ve oylanması gerekiyor. Ancak İzmir’in oylama şekli ilginç… 1. maddeden 15. maddeye kadar oylanıyor, kabul mü ret mi diye soruluyor ve kararlar toplu olarak kabul ediliyor. Bakalım bu suç duyurusuna ne karar verilecek?

NOT 4: Herkes bana soruyor, ben de Büyükşehir Belediye Başkanına sorayım. Hatay Caddesi ne zaman kapatılacak ve açılabilir ise açılacak? Kapatma nereden nereye kadar yapılacak? Kapatılan koskoca cadde için alternatif yollar nerelerdir? Bunlar kamuoyu ile ne zaman paylaşılmayı bekliyor?

NOT 5: Yaz yaklaşıyor. Körfezin, gökdelenler yapılacak bölgesi kokmaya başlayacak. Kokunun engellenmesi mümkün değil. Çünkü sistem iyi çalıştırılmıyor. Bundan sonra da çalıştırılmayacak. Büyükşehir Belediye Başkanı geçtiğimiz yıl Gediz’in denize dökülen eski ağzına yeni bir kanal açılacağını ve buradan su değişimi yapılarak körfezin daha hızlı temizleneceğini iddia etmişti. Bu çalışma hangi aşamada?

NOT 6: Jeotermal A.Ş.’de görev değişimi gerçekleştirildi. Eski MTDA Bölge Müdürü şirketin yeni genel müdürü oldu. Gözüm tabii ki bu şirketin üzerinde olacak. Kocaoğlu’nun yakın çalışma arkadaşının bu görevden uzaklaştırılmasında, oynanılan etkin rolleri bildiğim ve dikkatle gözlemlediğim için bu konuda yaşanacak gelişmeleri de takip etmem gerekecek.

NOT 7: Urla ilçesinin plan notlarının Büyükşehir tarafından hiçbir değişikliğe uğramadan aynen kabul edilmesi, İzmir’de birçok çevrenin gözünden kaçmamış. Bu konuda harekete geçecek adam sayısı azımsanmayacak kadar fazla. Yakında kamuoyunun gündemine gelecek önemli konulardan biri olacak Urla…

NOT 8: Kocaoğlu’nun son günlerde çok sinirli olduğu gerçek. “Her şeyi ben bilirim” diyor, her sorumluluğun altına giriyor ise yapacak bir şey yok. İlginç bir yönetim tarzı… Ancak bu tarz adama adres değiştirir…

NOT 9: Nisan ayı bitti, metroda hâlâ deneme seferleri başlamadı. Yoksa bize söylenilen Nisan 2010 değil de Nisan 2011 mi?
 

YENİGÜN 30 - 04 - 2010

28 Nisan 2010 Çarşamba

Herkes şikayetçi?

Son günlerde İzmir kazan bizatihi ben kepçe turluyoruz… Kuzeyden güneye, doğudan batıya her yeri dolaştık, farklı meslek gruplarından insanlarla, halkla konuştuk… İzmir’in gerçek gündemini yakalamaya çalıştık.
Millet dertli…
Birinci sorun her zamanki gibi işsizlik. Belediyelerin önünde kuyruk var. İlçe belediye başkanları da çok dertli. Her bir belediyede en az 1000 CV var iş isteyen.
Tabii ki bu konu başta hükümet ve devlet sorunu… İstihdam verileri de ortada… Hükümet de bu konuda çok çare olamıyor.
Metropol alandan uzaklaştığımızda karşımıza çıkan sorunlar da farklılaşıyor.
Tarımsal alanların bulunduğu bölgelerde en büyük sorun üreticinin para kazanamaması.
Bir dönem üzüm iyi kazanıyor diye, bağ yapanlar şimdi üzümün para etmemesinden dolayı kar etmeden mal satmaya çalışıyorlar. Büyük şarap firmaları da üreticinin boğazına yapışmış, malı daha ne kadar ucuza alırım derdindeler.
Üzüm yerine alternatif tarım yapmak isteyenlere de öylesine bir mevzuat var ki, altından kalkmak mümkün değil.
Seferihisar bölgesi sera tarımı için oldukça önemli. Öncelikle jeotermal kaynakların kullanılması mümkün. Ancak bölgenin bugüne kadar bir master planı bile çıkarılmamış. Dolayısıyla bu bölgede ne yapılacağı konusunda karar bile verilmemiş.
Birileri mandalina ekmiş, para kazanınca diğerleri de ekmiş… Ama sonra mandalina kar etmemeye başlamış, Ağaçlar 10 yıllık. Öyle kolay sökülüp bir başka yatırıma da dönüştürülemiyor...
Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer, turizm konusunda son 20 yılda Antalya’nın gelişimini de yapılan master planı ile açıklıyor. Soyer, “30 yıl önce bölgede nelerin yapılacağı ve nasıl yapılacağı konusunda plan hazırlandı. Yatırımcı geldiğinde neyi nasıl yapacağını biliyordu. Tüm destekler de sağlandı ve bugün herkesin gıpta ile baktığı bir turizm merkezi oluşturuldu. Ancak bizim bölgemizde böyle bir plan yok. Dolayısıyla yatırımcı neyi nasıl yapacağını bilemiyor. Acil bir master plana ihtiyaç var” diyor.
Seferihisar’ın denize bağlandığı Sığacık Limanı’nda ise bölgeye gerçekten canlılık getirecek son derece modern bir marina kuruluyor. Ancak mayıs ayının ortalarında işletilmeye başlanacak bu marinanın yeterince tanıtımı bile yapılmıyor. Genellikle zengin turistlerin yatlarıyla geleceği Seferihisar, bu konuda biraz daha organize olur ise bölgenin lokomotif ilçelerinden biri olabilir. Büyükşehir Belediyesi’nin bu marinadan haberdar olup olmadığından bile şüpheleniyorum.

NOT 1: Urla’nın 5 binlikleri ile diğer ilçelerin 5 binlikleri arasındaki fark herkesin dikkatini çekmiş durumda. Bazı ilçelerde 5 binlik planlarında Büyükşehir Belediyesi’nde büyük değişiklikler yapılırken, nedense Urla’nın 5 binlik planı olduğu gibi geçti. Teknik nedenlerine daha sonra değineceğim. Tabii teknik nedenler dışında karşımıza başka şeyler çıkarsa da hiç şaşırmayacağım.

NOT 2: Siyaset durgun… 22 Mayıs’a kadar da durgunluğunu sürdürecek gibi görünüyor. Ancak 22’sinden sonra düğmeye basılacağı kesin.  


YENİGÜN 28 - 04 - 2010

26 Nisan 2010 Pazartesi

Müfettişler ne yapıyor?

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na soruşturma için gelen müfettiş yazım hayli ilgi çekmiş olmalı. Çünkü arka arkaya gazetelerin haber sayfalarını süslemeye başladı bu bilgi… Ancak işin asıl komik yanı soruşturmaya çağırılan bir önceki dönem belediye meclis üyelerinin ortak bir savunmaya ayrı ayrı imza atmaları.
Peki, bu açıklama kimin tarafından kaleme alındı?
Yanıtı belli aslında…
Yanıtı öğrenmek, sürecin nasıl devam ettiğini öğrenmek isteyenler beni arayabilirler. Hiç çekinmesinler.
Ancak ortada unutulan bir şey var.
O dönemde iki belediye meclis üyesinin Giraud arazisinin yapılaşmaya açılmasına karşı olan raporları.
Sanırım Büyükşehre gelen müfettişler bu iki belediye meclis üyesini de dinleyecekler ve neden bu karara karşı olduklarını öğreneceklerdir.
Benim merak ettiğim bir başka nokta da var.
Bütün eski belediye meclis üyeleri bu açıklamanın altına imza mı attı?
Bir tanesi bile İzmir efeliği gösteremedi mi?
Gösteremediler ise söyleyecek bir şey yok… Bir sonraki dönem nasıl meclis üyeliği isteyecekler merak ediyorum.
En son aldığım bilgi, müfettişlerin bu işi hayli sıkı tuttukları ve süreci doğru değerlendirmek için çok fazla kişiyi dinlemek istedikleri…
Bakalım önümüzdeki günlerde bu iş için kimler müfettişlerin karşısına çıkacak?
Aralarında ilginç isimler olacak mı?
Önemli bazı isimler bu grubun içerisinde yer alacak mı?
Ve tabii en önemli soru Giraud Ailesi, Kaç Ailesi, Aziz Kocaoğlu üçgeni üzerine ne yapılacak?

NOT 1: Değişen İzmir’i anlamak adlı kitabı satın almak isteyen hayli okuyucum varmış. Kitabın yayınevi Phoenix… Unutmayın…

NOT 2: Fenerbahçe futbol takımının bir maçına giden ve Aziz Yıldırım’ı gördüğü an elini sıkmak için hareket eden ancak Aziz Yıldırım’ın umursamaz tavrı karşısında eli havada kalan İzmir milletvekili kim?

NOT 3: Aziz Kocaoğlu’nun orman köylülerine verdiği sözleri yerine getirmemesi ilginç. Köylüler “Kendi halinize bakın, ben yardım edemem” sözünden hayli alınmışlar. Doğal olarak şunu söylüyorlar: “Seçim öncesi oy almak için, el pençe divan dolaşıyordu çevremizde. Yüzlerce söz verdi, hiçbirini yerine getirmedi. Umarız bir daha karşımıza gelmez.”

NOT 4: Agora çevresindeki yıkımlar durdu. Burası için ne yapılacak? Ne zaman temizlenecek ve ne zaman turizm için açılacak?

NOT 5: Mustafa Kemal Sahil Bulvarı üzerindeki apartmanların önü bugünlerde hummalı çalışmalara sahne oluyor. Binaların önünde bulunan sevgi yolundaki ağaçlar bazı mülk sahiplerince yerinden sökülüp yürüyüş yolu mıcır ve demirlerle çevrilmiş. Büyükşehir’in her şeyi bildiren Basın Bürosu şimdiye kadar bununla ilgili bir aydınlatma yapmadı. İlerleyen günlerde buna da değineceğiz.

YENİGÜN 26 - 04 - 2010

21 Nisan 2010 Çarşamba

Büyükşehire müfettiş geldi

İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne Ankara’dan müfettişler geldi. Konu Giraud Ailesi’nin Buca’da bulunan ve bir yüzyıldır koru olarak gündemde olan arazilerinin imara açılması, büyükşehir belediyesinin bazı konularda çifte standart uygulamaları…
Önceki gün Büyükşehir Belediyesi’ne yerleşen müfettişlerin yanlarında yardımcı olarak Bayındırlık Bakanlığı yetkilileri de bulunuyor.
Bakalım bu soruşturmadan neler çıkacak ortaya?
Gerçi Aziz Kocaoğlu her şeyi bilen bir adam olarak, gelen müfettişlere de nasıl müfettişlik yapılacağını öğretmek isteyebilir.
Menemen Belediye Başkanı Tahir Şahin son derece gerçekçi konuşmuş. Kocaoğlu’nun “İlçe belediye başkanları meclis toplantılarına gelmiyorlar, dosyalarını takip etmiyorlar” açıklamasına şu yanıtı vermiş Tahir Şahin: “Bizim gitmemize gerek yok. Nasılsa Aziz Bey her şeyi biliyor.”
Doğru Büyükşehir Belediye Meclisi’nden geçen kararların nasıl kabul edildiği ortada… 1’den sekizinci maddeye kadar olan kararları oylamaya koyuyoruz. Kabul edenler, etmeyenler? Kabul edilmiştir.
Sıkıysa biri çıkıp aleyhte görüş bildirsin.
“Otur oturduğun yere, sen bilmiyorsun bunları” denilerek konuşma hakları ellerinden alınıyor meclis üyelerinin.
O zaman neden gidilsin ki meclise?
Zaten meclise az giden belediye başkanlarına bakın… Kimin neden gelmediği net biçimde ortaya çıkıyor açıkçası…

NOT 1: Alsancak’ın göbeğinde kalın giysilerden bunaldığı için, bir işportacının önünde durup, satın aldığı tişörtü soyunarak giyen gazetecilerin yakından tanıdığı öğretim üyesi kimdir?

NOT 2: Birkaç gündür üzerinde tartıştığım “Değişen İzmir’i Anlamak” adlı kitabın editörleri TÜYAP Kitap Fuarı’nda bir seminer düzenlediler. Semineri baştan sonra kadar izleyenlerin arasında İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu da bulunuyordu. Kitabın başarısından söz eden Kocaoğlu, herkesin bu çalışmayı okumasını da tavsiye etti. Bazen fena işler yapmıyor Büyükşehir Belediye Başkanımız. Neden onu bu kadar eleştiriyorlar, anlamakta zorlanıyorum.

NOT 3: Üçyol – Üçkuyular metro hattında yeni bir ihale açılmış, kimsenin haberi olmamış. İhaleyi kazanan da belli… Fenerbahçe’nin defans oyuncusu Bilica…

NOT 4: Jeotermal A.Ş Genel Müdürlüğü’ne yakında bir atama yapılıyor. Söylenildiği kadarıyla yeni genel müdür Jeotermal A.Ş.’deki tüm sorunları çözebilecek kadar deneyimli…

NOT 5: Ekipten hala ses çıkmıyor. Bu şekilde devam ederler ise silinip yok olacaklar. Bari vuruşarak çekilsinler ki, daha sonra siyaset yapacaklarda bir iz bıraksınlar.   


YENİGÜN 21 - 04 - 2010

19 Nisan 2010 Pazartesi

İki dönem arasındaki fark

Bir önceki yazımda “Değişen İzmir’i Anlamak” adlı makalelerden oluşan bir kitabı tanıtmış, altına da şöyle bir not düşmüştüm, “Kocaoğlu geldiğinden bu yana Ahmet Piriştina Kent Müzesi’nin İzmir araştırmaları üzerine kaç kitap yayınlandığını ayrıca merak ediyorum.”
Yanıt gecikmedi. Ahmet Piriştina Kent Müzesi’nin gönderdiği yanıtta 2004 Haziran ayında Kocaoğlu iktidara geldikten bugüne kadar 2010 yılı başına kadar basılan kitapların bir listesi bulunmaktaydı… İşte liste… 6 yıl içerisinde toplam 14 kitap…
Rauf Beyru, 19. Yüzyılda İzmir´de Sağlık Sorunları ve Yaşam; Ahmet Piriştina “Nergiz Kokar mı İzmir’in Sokakları”; Dinçer Sezgin, İzmir Esintileri; Mehmet Karayaman, 20. Yüzyılın İlk Yarısında İzmir’de Sağlık; Engin Berber, 1876 ve 1908 Yunanca Rehberlere Göre İzmir; Yaşar Ürük, İzmir’i İzmir Yapan Adlar; Serdar Kızık, İmbatı Ege’nin; Mümtaz Peker, İzmir Nüfus Tahmini Üzerine Bir Deneme; Zeki Arıkan, İzmir Basından Seçmeler (2.cilt 2. kitap); Zeki Arıkan, İzmir Basından Seçmeler (2.cilt 3. kitap); Yaşar Akyol, İzmir Halkevi 1932 – 1951; M. Kadri Sümer – Ahmet Günbaş, Şiirin Adı İzmir; Sabri Sürgevil, İkinci Meşrutiyet Döneminde İzmir; İhsan Yakut, İzmir Deve Güreşi Şenlikleri…
Ahmet Piriştina’nın müzeyi oluşturduğu 2000 yılından öldüğü 2004 yılına kadar bu müzenin yayımladığı kitapların listesi de şöyle:  
Mübahat S.Kütükoğlu, İzmir Tarihinden Kesitler; Mübahat S. Kütükoğlu, XV ve XVI. Asırlarda İzmir Kazasının Sosyal ve İktisadi Yapısı; Ekrem Akurgal, Ege Batı Uygarlığının Doğduğu Yer; Emel Kayın, İzmir Oteller Tarihi; Cevat Sami ve Hüseyin Hüsnü Beyler, İzmir 1905 Nevsal-i İktisat; Olaf Yaranga, XIX. Yüzyılın İlk Yarısında Fransız Gezginlerin Anlatımlarında İzmir; Ekrem Akurgal, The Aegean Birthplace of Western Civilization; İzmir 1921, Amerikan Koleji Araştırma Komitesi Raporu; M. Şakir Örs, İzmir, Sesler, Yüzler Ve Sokaklar, 1927-1928 İzmir Fotoğraf Albümü, Gelişen İzmir 1927-28 İzmir Fotoğraf Albümü; İlhan Pınar, Hacılar, Seyyahlar, Misyonerler ve İzmir; A. Nedim Atilla, Tarihten Günümüze İzmir Mutfağı; Mümtaz Sağlam, İzmirli Ressamlar Ansiklopedisi; Karl von Scherzer, İzmir 1873, İzmir İktisat Kongresi 17 Şubat - 4 Mart 1923; Prof. Dr. Zeki Arıkan, İzmir Basınından Seçmeler 1872-1922; Ziya Somar, Yakın Çağların Fikir ve Edebiyat Tarihinde İzmir, 1923 Senesi İzmir Vilayeti İstatistiği; A. Nedim Atilla, İzmir Posta Tarihi; Prof. Dr. Ayda Arel, Tanzimat Öncesi İzmir Sanatında Yeni Yönelimler; Ziya Somar, Bir Şehrin ve Bir Adamın Tarihi: Tevfik Nevzad, Raif Nezihi Açıklamalarla Tamamlayan: Erol Üyepazarcı, İzmir’in Tarihi; Yaşar Aksoy, Smyrna – İzmir, Efsaneden Gerçeğe, XXI. Yüzyıl Eşiğinde İzmir Sempozyumu; Engin Berber, Bir İzmir Kabusu, Mütareke ve İşgal Dönemi Üzerine Yazılar, Fransız Seyahatnameleri ve Tarihin Aynasında İzmir Kolokyumu; Mevlüt Çelebi, İzmir Gazi Heykeli; Sabri Yetkin, Ticarî ve İktisadî İzmir Rehberi; Erkan Serçe, İzmir’de Kitapçılık 1839-1928; Naci Gündem, Günler Boyunca – Hatıralar; İlhan Pınar, Efsanelerdeki İzmir; A. Şabahattin Ege, Eski İzmir’den Anılar; Bezmi Nusret Kaygusuz, Bir Roman Gibi; Engin Berber, Rumeli’den İzmir’e Yitik Yaşamların İzinde; Nail Moralı, Mütarekede İzmir, Önceleri ve Sonraları; A. Nedim Atilla, İzmir Demiryolları; Zeki Arıkan, İzmir Basınından Seçmeler, İzmir Müzik ve Sahne Sanatları Kongresi;  Emel Göksu, 1929 Dünya Ekonomik Buhran Yıllarında İzmir ve Suç Coğrafyası; İzmir Kartpostalları 1900 Hazırlayanlar: Fikret Yılmaz- Sabri Yetkin, İzmir Liselerarası Tarih Yarışması, 2003; Münir Aktepe, İzmir Yazıları, Camiler, Hanlar, Medreseler, Sebiller, İzmir Gezisi Antoine Galland’ın Bir Elyazması; Çınar Atay, "Kapanan Kapılar" İzmir Hanları, Küllerinden Doğan Şehir; Metinler: Erkan Serçe-Fikret Yılmaz-Sabri Yetkin; Ö. Faruk Huyugüzel, İzmir’de Edebiyat ve Fikir Hareketleri Üzerine Araştırmalar; Fikret Tartan, İzmir Devlet Tiyatrosu, Lütfü Dağtaş, İzmir Gazinoları 1800’lerden 1970’lere; Rauf Beyru, 19. yüzyılda İzmir’de Sağlık Sorunları ve Yaşam; Elena Frangakis-Syrett, 18. yüzyılda İzmir Ticareti…
Toplam 50 kitap… Ayrıca İzmir Kent Kültürü Dergisi de 6 sayı olarak yayımlanmış.
İki dönem arasında öyle fazla bir fark yok değil mi?

NOT 1: Hazır konu kitaplardan açılmış iken, cumartesi günü başlayan TÜYAP Kitap Fuarı’na da değinelim. Açılışta bir koltuk krizi yaşandığını, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımızın kendisine ayrılan yeri beğenmediğini de vurgulayalım.

NOT 2: Kocaoğlu stantları gezerken benimle de karşılaştı. Yüzünün biraz şekil değiştirdiğini söylemeliyim. Oturduğum sandalyeden kalkarken vücudumu yana çektiğim için, “Ne o, yengeç yürüyüşüne başlamışsın” dedi. Yengeç yürüyüşü tanımlaması daha önce kime yapılmıştı?
   

YENİGÜN 19 - 04 - 2010

16 Nisan 2010 Cuma

Değişen İzmir’i anlamak

Değişen İzmir’i Anlamak adlı kitap önümüzdeki hafta kitapçı raflarında yer alacak. Kitabın içeriğinde neler var:
1) Deniz Yıldırım & Evren Haspolat – “Giriş: Bir Kitabın Yol Hikâyesi”
A) Dönüşümün Tarihsel ve Ekonomi-Politik Kökenleri
2) Erkan Serçe – “II. Meşrutiyet Döneminde İzmir”
3) Alp Yücel Kaya – “19. Yüzyıldan 21. Yüzyıla İzmir Ekonomisinde Süreklilik ve Kırılmalar”
4) Eyüp Özveren – “Dünden Bugüne İzmir İçin Artı ve Eksileriyle ‘Küresel Kent’leşme Süreci”
5) Emel Göksu – “Kentleşmenin Kurucu Öznesi Olarak Kriz: 1929 Buhranı ve İzmir’de Mekânsal Dönüşümün Yeni Aktörleri”
6) Mustafa Sönmez – “Küresel Krizin İzmir’e Etkileri”
7) Nuran E. Işık – “Kemeraltı Üzerinden İzmir’de Ticari Yaşamın Değişen Niteliğine İlişkin Gözlemler”
B) Dönüşümün Siyasal Fay Hatları
8) Hakkı Uyar – “Erken Cumhuriyet Döneminden Günümüze İzmir’de Seçmen Eğilimleri”
9) Tanju Tosun – “1950’lerden 2000’lere İzmir’de Seçimler”
10) Deniz Yıldırım & Evren Haspolat – “Bir Liman Kentinin Siyasal Dönüşümünün Ekonomi Politik Fay Hatları”
C) Dönüşümün Sosyolojik İzleri ve Temsilleri
11) Emel Kayın – “Mekansal ve Sosyo-Ekonomik Ayrıksılıklar Geriliminde İzmir: Küresel-Yerel Fenomenler”
12) Cenk Saraçoğlu – “İzmir’de Göçmen Düşmanlığının Etnikleşmesi: Mekan, Sınıf ve Kentsel Yaşam”
13) Neslihan Demirtaş-Milz – “Neoliberal Zamanlarda İzmir ve İzmirlilik Tahayyülleri”
14) Vangelis Kechriotis - “Gâvur İzmir”den “Yunan Smyrni”ye: Bir Kayıp Atlantis’in Yeniden İnşası”
15) Ahmet Talimciler – “Ayrıcalıklarını ve İnsanlarını Kaybeden Kentin Futbolunun Dünü, Bugünü ve Yarını”
D) Kentsel Direniş, Dönüşen Mekan ve Toplumsal Örgütlenme Biçimleri
16) Gülgün Tosun – “İzmir’de Toplumsal Örgütlenmenin Boyutları”
17) Erbatur Çavuşoğlu & Murat Cemal Yalçıntan – “Kapitalist Kentte Sosyal Belediyecilik Ne Kadar Mümkün? Dikili Örneği”
18) Aykut Çoban – “‘Sürdürülebilir Kalkınma’ Tartışması Ekseninde Bergama Köylü Direnişi”
19) D. Burcu Eğilmez – “İzmir’de Kentsel Dönüşüm ve Dönüştürülemeyen Zorunlu Yoksulluk Halleri”
Kitap hakkındaki ayrıntılı bilgilere http://www.degisenizmirianlamak.blogspot.com adresinden ulaşabilirsiniz. TÜYAP İzmir Kitap Fuarı’nda 19 Nisan pazartesi saat 14.00-17.00 arasında gerçekleştirilecek "Değişen İzmir’i Anlamak" başlıklı paneli de izlenebilir.
Gördüğünüz gibi kitaptaki makaleleri kaleme alan araştırmacılar daha önce İzmir Büyükşehir Belediyesi Kent Kitaplığı serisinde kitapları basılanlar isimlerden oluşuyor.
Kocaoğlu geldiğinden bu yana Ahmet Piriştina Kent Müzesi’nin İzmir araştırmaları üzerine kaç kitap yayınlandığını da ayrıca merak ediyorum.


YENİGÜN 16 - 04 - 2010

14 Nisan 2010 Çarşamba

Savaştan komşuluğa

Karabağlar Milli Eğitim İlçe Müdürlüğü çok ilginç bir çalışmaya imza atıyor. 15 Mayıs Hasan Tahsin’i Anma ve İlk Kurşun etkinlikleri kapsamında “Savaştan komşuluğa” adlı bir yarışma düzenleniyor. Yarışmanın amaçları:
1. İzmirli gazeteci Hasan Tahsin’in, ilk kurşunla ateşini yaktığı Kurtuluş Savaşımız ve bağımsızlık mücadelemizdeki yerini anlama ve anlatmaya çaba göstermek…
2. Dün savaşmak durumunda kaldığımız komşularımızla, Atatürk’ün yurtta ve dünyada barış ilkesi doğrultusunda bir iyi komşuluk ve bir arada yaşama kültürü geliştirmek.
3. Gençlerde; düşündüklerini yazıya dökme, yazılı kültürle buluşma isteği uyandırmak.
4. Çocuklarımız/ öğretmenlerimiz için Türkçenin anlatım olanaklarının ortaya konması bağlamında yeni bir fırsat yaratmak…
İlköğretim öğrencilerini kapsayacak olan yarışma şiir, resim ve mektup olmak üzere üç branşta gerçekleştirilecek. Türkiye ile Yunanistan arasında geliştirilmeye çalışılan barış çalışmalarına katkısının büyük olacağını tahmin ettiğim bu yarışmaya katılacak eserleri de önümüzdeki günlerde bu sütundan değerlendireceğiz.
***

İZFAŞ eski Genel Müdürü Dilara Ersözlü aleyhine İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafınca açılan dava önceki gün sonuçlandı. Ersözlü beraat etti. Bu sonuç büyükşehir Belediyesi’ni de etkileyecek gibi görünüyor. Kocaoğlu’nun Piriştina ekibini tasfiyesinin ilk adımı olarak değerlendirilen bu davanın belediye açısından olumsuz sonuçlar doğuracağı açık. Öncelikle Dilara Ersözlü’nün temyiz süreci tamamlandıktan sonra tazminat davasına gideceğini tahmin ediyor. Ne de olsa 6 yılı aşkın süren bir davanın birey üzerinde oluşturduğu psikolojik etkileri de unutmamak gerekiyor.
Asıl soru şu olmalı aslında… Dilara Ersözlü İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne mi dava açacak, yoksa Aziz Kocaoğlu’nun kendisine mi? Bana göre dava Kocaoğlu’na karşı açılmalı. İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne açılacak bir davada tazminatı ödeyecek olan belediyenin kendisi, daha doğrusu biz olacağız. Ancak davanın açılmasında asıl rolü Kocaoğlu oynadığına göre, bunun sorumluluğunu da üstlenmeli bana göre.
***

İzmir’de yeni bir marka yaratılıyor. Tepecik Senfoni Orkestrası… Vokaller ile birlikte 50 kişilik bir grup olan Tepecik Senfoni, roman vatandaşlarımız, kendi enstrümanları ile ağırlıklı rock, pop ve blues eserlerini yorumluyorlar. Türk sanat müziğinden örnekler veriyorlar. Batı sazlarının da kullanıldığı bu çalışma İzmirlilerle 5 Mayıs akşamı buluşacak… Ancak bir tek eksiği var grubun. Saksafon. Bakalım 5 Mayıs akşamı saksafonda kim olacak?        

YENİGÜN 14 - 04 - 2010

12 Nisan 2010 Pazartesi

Çocuklar kayıp, büyükler de kayıp…

Türkiye genelinde kayıp çocukların bulunması için başlatılan ’Beni görürsen anneme haber ver’ kampanyasına destek veren İzmir Büyükşehir Belediyesi, 3 otobüsü kayıp çocukların fotoğraflarıyla giydirdi.
Buraya kadar güzel…
Ancak büyükşehrin önünde yapılan açık hava toplantısına katılan partili sayısı sadece 50 idi… “Ne oluyor” diye meraklı İzmirliler ve bu olaya önem veren basın emekçileri ile birlikte toplanan kalabalık ancak 150’yi buluyordu.
Türkiye’nin gerçek gündemi olacak bir konuya parmak basıyorsunuz, hazırlattığınız otobüsler Türkiye’nin dört bir tarafını dolaşarak bu konuda yeni ve çok dinamik bir kamuoyu yaratmaya hazırlanıyorsunuz, buna karşılık olayın başlangıcını bu kadar sönük bir organizasyon ile Türkiye’ye duyurmaya çalışıyorsunuz…
Ortada bir sorun var…
Evet çocuklar kayıp… Organ mafyasının, çocukları sokaklarda dilenmeye teşvik edenlerin gücü giderek artıyor… Kayıp çocuk sayısı her gün yükseliyor…
Ancak şu gerçeği de belirtmek gerekiyor. Toplumun sanal olmayan sorunlarına parmak basacak CHP’li büyükler de kayıplarda… Organizasyonu yapan İzmir Büyükşehir Belediyesi ise tamamen kayıplarda…
Aziz Kocaoğlu’nun bu projeyi ne kadar anladığı ve kavradığı ise ayrı bir soru işareti…
***
Gaziemir’de atıp tutmak kolay… Protokol camisi yapılacakmış. Aradan 1 ay geçti. Ortada böyle bir proje var mı? Var ise ne zaman yapılacak, nereye, hangi finansman ile yapılacak? Sayın Kocaoğlu, istihareye yatıp, her gün yeni projeler ile karşımıza çıkıyorsunuz. Lütfen, neyi, ne zaman yapacağınızı bizlere de ifade ederseniz, en azından kamuoyu karşısında yalancı duruma düşmeyiz.
Sizi çok mu eleştiriyorum?
El insaf… Siz değil miydiniz, geçtiğimiz yıl körfez kokmaya başladığında şu açıklamayı yapan… “Körfezdeki suyun açık deniz ile buluşturulması ve kendi kendini temizlemesi için Gediz Nehri’nin eski yatağı üzerinde bir kanal açacağız. Bu konuda çalışmalara başladık.”
Aradan bir yıl geçti. Körfezin karşısına dürbün ile bakıyorum. Acaba biz fark etmeden kanal açılımı konusunda çalışma var mı diye…
Yok…
Daha araştırmanız bitmedi mi? Suyun devinimini sağlayacak bir kanal açmak bu kadar mı zor? Yoksa tartışmaların bitmesi ve günü kurtarmak için proje üreten, “Nasılsa basın benim ağzıma bakıyor. Kavramışım onları bir şekilde” diyerek hareket eden bir belediye başkanı ile mi karşı karşıyayız?
NOT: Karşıyaka Belediye Başkanı Cevat Durak telefon ile arayarak, 1. yıl açıklamaları için kedisine verdiğim destekten dolayı teşekkür etti. Neden? Karşıyaka’daki toplantıya katılmadığım ve bu konuda herhangi bir yazı kaleme almadığım için. İyi de ben hiçbir belediyenin 1. yıl açıklamalarına katılmadım ki Sayın Durak. Kaldı ki, bu sütun belediye başkanlarının yaptığı icraatları övmek için kullanılmıyor. Zaten maşallah İzmir’de herkesi öven o kadar çok köşe yazısı var ki… Bana gerek yok açıkçası… O yazıları okuyanlar İzmir’de herkesin ne kadar mutlu olduğunu, kentte hiçbir sorunun yaşanmadığına sevinip, tüm gerçeklere gözlerini kapayarak, yaşayıp giderler…

YENİGUN 12 - 04 - 2010

9 Nisan 2010 Cuma

Kurultay sessizliği

Herkes sütre gerisine çekildi, kurultayı bekliyor.
Kime ne sorsak aldığımız yanıt aynı: “Bir kurultay geçsin, Baykal gerekli mesajları versin, sonra bakarız ne yapacağımıza…”
Milletvekili aday adayları da kurultayda ortaya çıkacak yeni yapılanmaya göre hareket edecekler görünüyor.
Ancak küçük gruplar arasında kapalı kapılar ardında başladı bile kulisler…
Yeni isimler de var aday adayları arasında, eski isimler de…
Herkesin kafasında şu tespit açık…
İzmir’in milletvekili sayısı iki tane arttı. Bu konjoktürel ortamda CHP – AKP ve MHP dışında yeni bir partinin meclise girme olasılığı zayıf. BDP yine aynı taktik ile girecek. Ülkenin var olan koşullarını da dikkate aldığımızda CHP’nin en az birinci bölgeden 7, ikinci bölgeden 8 milletvekili çıkarması bekleniyor. Yeniden yapılanma konusunda Baykal’ın söyledikleri çerçevesinde bazı isimlerin yeniden milletvekili olmaları zor. DSP ile ittifak yapılmayacağına göre, geçen dönemin ikinci sıraları boşaldı. Birinci bölge 1 ve 4 numaralar zaten daha önce boşa çıkmıştı… Tabii son İzmir il kongresinde Yüksel Demirsoy’a destek olan milletvekilleri aday adayları da düştü gündemden. Tabii ekibe yakın milletvekili aday adaylarının da işleri çok zor. Her ne kadar bugünlerde, “Biz en çok Deniz Baykal’ı seviyoruz” şeklinde methiyeler düzseler de geçen süreci kimsenin unutması mümkün görülmüyor, eldeki bilgi ve belgeler ile birlikte.
Görüldüğü kadarıyla en az 10 yeni ismin milletvekili olma şansı doğuyor İzmir’de…
Bakalım bu kez hangi isimler bu şansı yakalayacak bu dönem… Bende sürpriz bir iki isim şimdilik gizli. Bu isimlere yenileri de eklenecektir süreç içerisinde…
Ya Baykal nasıl bir milletvekili tipi isteyecek bu kez?
1 – Sivil toplum örgütleri içerisinde çalışan (Hemşehri dernekleri ile karıştırmayalım lütfen)
2 – Toplum tarafından beğenilen
3 – Dürüst (Kocaoğlu kadar olmasa da)
4 – Kente önderlik yapabilen
5 -  Proje üreten…

NOT 1: Ahmet Piriştina ekibinin geçtiğimiz günlerde bir restoranda toplanıp yemek yedikleri bilgisi ulaştı elime… Son derece keyifli bir gece olduğu, grubun şen şakrak tavrı da dikkat çekmiş. Söylenildiği kadarıyla masanın konuları arasında ‘Erdal İzgi – Aziz Kocaoğlu telefon görüşmesi, Kocaoğlu’nun son dönemki incileri, İzmir’de köşe yazarı sıkıntısı’ dikkat çekmiş. Ekibin yakın zaman içerisinde İzmir’i ziyaret edecek olan Hasan Fehmi Mani ile de bir yemek yiyecekleri, daha kalabalık bir yapı ile toplanacağı da gelen bilgiler arasında…

NOT 2: Agora’nın yan tarafı okul bahçesine kadar yıkılmaya başladı. Şimdi sırada kazı alanının arka tarafı var… Ancak en önemlisi bölgenin yeniden düzenlenmesi ve yaz turizmine yetiştirilmesi. Bu konuda belediyenin bir projesi var mı bilemiyorum.

NOT 3: Belediye başkalarının birinci yıl açıklamalarından sonra AKP de karşı harekete geçti. Bazı belediyeler üzerine AKP’nin açıklamaları dikkat çekici...


YENİGÜN 09 - 04 - 2010

7 Nisan 2010 Çarşamba

Amerikanlaştırılan Gaziemir

Gaziemir Belediye Başkanı Halil İbrahim Şenol, 1 yıl değerlendirmesi toplantısında İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı kastederek, “Amerika ile kavga etmem” demiş.
Gaziemir ilginç bir model… Daha önce de Gaziemir İlçe Başkanı Yüksel Demirsoy da genişletilmiş il toplantısında Kocaoğlu’nu kastederek, “İzmir’in de ‘Obama’sı var” demişti.
Bu Amerikan hayranlığının nereden geldiğini anlayamadım bu ilçeye. Buca’daki NATO karargahından mı etkilendiler bilemiyorum.
İyi de temsil ettikleri partinin Genel Başkanı Baykal her yerde ABD ve AB politikalarını eleştiriyor, Amerikan ordusunun Ortadoğu’ya yerleşmesini, 1 Mart tezkeresini geçirmeyerek engelliyor.
Amerika’yı dillerinden düşürmeyen bu ikiliye bir-iki tespitim olacak.
1 – Siz Che’yi hatırlıyor musunuz? O bir sigara markası değildir. Detroit’te üretilen bir otomobil markası da…
2 – Yurtdışına gidip geliyorsunuz… Bir seyahatinizde Venezuela’ya uğrayın. Chavez ile görüşün… Güney Amerika’daki sol ve sosyal demokratlar arasında ABD karşıtlığının geldiği boyutu irdeleyin. Sakın Venezuelalı güzel kızlara takılmayın.
3 – Yeni bir okuma programı düzenleyin. Tekrar Marx’a dönün… Andre Gunder Frank, Gramsci, Althusser, Poulantzas’ı okuma listelerinize ekleyin.
4 – Bush’un Obama’ya dönüşü sürecini ifade eden resimlere dikkatli bakın. Amerikan politikalarının uluslararası sistem içinde ne kadar değişime uğradığını iyi izleyin.
5 - Bir daha güç odakları konusunda örnek vermek isterseniz, kendi tarihinize yönelin. 150 yıllık Amerikan tarihine karşı binlerce yıllık Türk tarihi içerisinde daha doğru örneklere rastlayacağınızdan eminim.
NOT 1: Türkiye’de kapalı alanlarda sigara içme yasağı varmış… Bu yasağı belediyelerin uygulaması gerekiyormuş. Ben şahsen bir nihilist olarak bugüne kadar bu yasağa uymadım. Ancak Kocaoğlu çiftinin tarihi Asansör restoranda düzenlediği belediye başkanları ve eşlerini buluşturma yemeğinde tanıdığım sigara tiryakisi belediye başkanlarının tamamı kapalı mekanda sigara içiyordu. Fotoğrafları elimde… Bunları çoğaltıp tüm kafe ve restoranlara yapıştırma kararı aldım.

NOT 2: Agora çevresinde bulunan ve kamulaştırılan binaların tamamı dünden itibaren yıkılmaya başlandı. Nihayet, birileri bizim uyarılarımızı göz önüne almış. Buna da şükür. Kocaoğlu’nu da tebrik edelim bu arada.

NOT 3: Büyükşehir Belediye Meclis komisyon seçimlerinde büyük tartışmalar çıkacak gibi… Herkes ciddi şekilde bilenmeye başladı. Önümüzdeki günlerin ana konularından biri olacak. NOT 4: Büyükşehir personel listesini ele geçirip tarafıma gönderecek bir babayiğit arıyorum. Bu sütundan bulacağımdan da eminim.
        
 YENİGÜN 07 - 04 - 2010

5 Nisan 2010 Pazartesi

Pazartesi notları

NOT 1: İki Çeşmelik Yolu üzerinde Cici Park’ın bulunduğu alanın önündeki işyerleri yıkıldı. Bildiğim, bu yol Cici Park’a kadar yeraltına alınacak ve Cici Park’ın yeşil alanı ile varyanttaki yeşil alanı birleştirilerek, eski kenti sağdan saran bir yeşil kuşak oluşturulacaktı. 5 yıl öncesinin projesiydi bu. 5 yıl içerisinde ne yapıldı? Parkın önünde yıkılan işyerlerinden kalan moloz dışında… Buraya dikilmesi planlanan ve eskizleri hazırlanan sembol anıtlardan bir bilgisi olan var mı?

NOT 2: Konak Pier’in restorasyon süreci hukuki açıdan hayli sorunlu geçti. Hâlâ da bir adım atılmış değil. Belediyenin bir dönem üzerinde şiddetle durduğu otopark parası Konak Pier’den alınabildi mi? Bildiğim kadarıyla hayır… Deniz Kuvvetleri, Pier’deki alanı boşalttı. Kesin teslim yapıldı mı? Bildiğim kadarıyla hayır. Büyükşehir Belediyesi Kordon’da işyerlerinin tenteleri üzerine bir tartışma başlattı. Ancak herkesin izlediği gibi Pier’deki bir işyeri “sigaralı alan yaratacağım” diyerek deniz kıyısına resmen ikinci bir restoran oturttu. Buna karşı çıkan oldu mu? Bildiğim kadarıyla hayır. Bu kentte iş yapan var mı? Bildiğim kadarıyla hayır.

NOT 3: İzmir’de bulunan aşağıdaki kurumlardan hangisinin bir odasının tamamı (zemin ve tavan dahil) cep telefonlarının dinlenilmemesi için bakır kaplama ile kaplanmıştır:
A – Milli İstihbarat Teşkilatı. B – Ege Ordu Komutanlığı. C – İzmir Valiliği. D – Bir ilçe belediyesi

NOT 4: Güvenlik elemanı istihdamı açısından İzmir’in bir numaralı kurumu haline gelen İZSU’nun güvenlik müdürü, bizim notlarımızın birinin öznesi olduktan sonra görevinden uçurulmuş. Gerekçe olarak yeni yasa çerçevesinde uygulamaya konulan sınav sistemi gösterilmiş. Biz de pek tabii ki inanmışız.

NOT 5: Büyükşehirden yanıt var: Normal günlük gömü adasında yapılacak gömülerde 60 TL’nin dışında ayrıca bir ücret alınmamaktadır.  Sadece genel gömüye açık mezarlıklarda, gömü adası dışında kalan anne, baba, karı-koca, kardeş mezarlarının bulunduğu alanda boş yer olması durumunda gömü sırasında alınacak yer ücreti 500 TL’dir. Şehir içi cenaze nakil ücreti defin işlemleri yukarıda sayılan hizmetler içinde olup, ayrıca bir ücret alınmamaktadır.  Şehirlerarası cenaze nakil işlemleri ise müdürlüğümüzden bağımsız olarak İZELMAN Genel Müdürlüğü’ne ait şehirlerarası cenaze nakil araçları ile yapılmaktadır. (Kilometre ücreti 1.50 TL’dir) Cenaze evlerine taziye amaçlı gönderilen pideler ihale yolu ile değil, İşletme ve İştirakler Dairesi Başkanlığı Aşevleri Şube Müdürlüğü imkanları ile yapılmaktadır.
Demek ki toplam 500’er lira ile sadece protokol caminin finansmanı sağlanabilir. Protokol kilise ya da havra için buradan para toplamak kolay olacak gibi görünmemektedir. 
 
NOT 6: Bir sonraki yazımda İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde Mahalli İdareler Personelinin Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Esaslarına Dair Yönetmelik çerçevesinde kurumda açılan sınav ve bu sınavın iptali üzerinde duracak, sınava katılmak için başvuru yapan isimler konusunu tartışmaya açacağım. Aslında Büyükşehir çalışanlarının tamamını içeren bir personel listesine ulaşsam, herhalde 1 yıllık yazı konusunu çıkarırım.

NOT 7: Çevreyi kirleten ancak bazı nedenlerden dolayı bugüne kadar üzerinde çalışılmayan taş ocakları konusu da önümüzdeki günlerin ayrı tartışma konusu olacak.

NOT 8: Her ilçe belediyesi bir yıl içinde yaptıklarını basın toplantısı ile tanıtmaya başladı. Konak Belediye Başkanı Hakan Tartan da bu başkanlardan birisiydi. Tartan bir noktada okullara destek olduğu için Milli Eğitim Bakanı, kültür faaliyetlerinde bulunduğu için Kültür Balkanı, çevreye verdiği önem nedeniyle Çevre ve Orman Bakanı olarak adlandırılabileceğini söyledi. İl Başkanı Ekrem Bulgun bu açıklama karşısında “Bir tek Milli Savunma Bakanlığı göreviniz yok” dedi. Aslında Tartan’ın bu konuda da girişimi vardı. Konak Belediyesi şehit ve gazi ailelerine de yardım yapıyor.


YENİGÜN 05 - 04 - 2010

2 Nisan 2010 Cuma

Ağlamayın, önce parayı ödeyin!

Ben de kendi kendime soruyordum; ‘Aziz Kocaoğlu protokol camisini neden istedi, caminin finansmanını nereden sağlayacak?’ diye…
Dün aldığım bir telefon olayı netleştirdi.
Protokol camisinin finansmanı ölülerden gelecek.
Nasıl mı?
2007 yılında kabul edilen meclis kararına göre, ölünüzü gömmek istiyorsanız, önce belediyeye 570 lira para yatırmanız gerekiyor. Ölünüzü metropol sınırları dışındaki bir mezarlığa nakletmek istiyorsanız ayrıca cenaze arabasına kilometre başına para ödüyorsunuz.
Bunun yeşil kart ya da fakirlik opsiyonu da yok…
Tek opsiyon belediye başkanının kendisi.
Herkesin de belediye başkanına ulaşıp, ölüsünü para ödemeden gömdürme şansı bulunmuyor.
Benim hatırladığım Ahmet Piriştina döneminde cenaze işlerinin bedava olduğu idi.
2007’de bu karar Büyükşehir Meclisi’nden geçerken hiçbir belediye meclis üyesi olaya tepki koymadı mı?
Nasıl koyacaklar ki… 1. maddeden 20. maddeye kadar oylamaya sunuluyor, bu maddeler neymiş ki diye bakılmadan eller havaya kaldırılıyor.
Haydi, CHP’li belediye meclis üyeleri durumdan çekiniyor, AKP’li meclis üyeleri ne yapıyor?
Maneviyatlarının kuvvetli olduklarını iddia eden AKP’liler…
AKP İl Başkanı Ömür Kabak, söyleyin şu belediye meclis üyelerinize… En azından çalışıyorlarmış gibi yapsınlar. 
Sağa sola sordum… Türkiye’deki yüzlerce belediyede cenaze işleri bedava yapılıyormuş.
İyi de o zaman neden sadece İzmir’de böyle bir kural uygulanıyor?
Kocaoğlu’na göre hizmet yapılıyor ise karşılığının alınması gerekiyormuş.
Hizmet var, hizmet var. Bir aileye en acılı gününde, “Bırakın ağlamayı, şu parayı yatırın da ölünüzü gömelim” demek hangi vicdan kalıpları içerisinde değerlendirilebilir?
Sonra ne yapıyorsunuz? Acılı ailenin evine bedava pide gönderiyorsunuz. Pidelere belediye ne kadar ödüyor, bu işi kimler ihale ile alıyor? O ayrı bir tartışma noktası.
Sayın Kocaoğlu…
Titanic’in batışı sinema filmi oldu. Ama siz öyle hızlı batıyorsunuz ki sizin batışınız ancak kısa film festivallerinde yer bulabilir.
Lütfen biraz silkinin…
Önce kendinize gelin, sonra bize gelmenize gerek yok… Zaten bize gelseniz sadece kavga ederiz.

NOT 1: Karabağlar’daki metropoliten aktivite merkezi Karabağlar Belediye Meclisi’nden bu sefer geçti. Sözüm ona eksikler tamamlanmış, aktivite merkezinin imar sorunları çözülmüş. Ben de buradayım, merkezi yapacak olan başdanışman da… Karabağlar Belediye Başkanı Sıtkı Kürüm’ü ise bu merkezin yapımı sürecinde göreve davet ediyorum. Eğer bu inşaatta sağa sola 50 santim sarkma olur ise biliyorsun ki anında haberim olur. İnşaat mühendisi olarak bu konunun özel takipçisi ol, ekipten de sıyrıl…

NOT 2: Belediyespor’da bazı yeni değişikliler göze çarpıyor. Sayın Kocaoğlu neden bu değişikliğe gerek duydunuz? Orada bir şeyler mi yaşandı? Yurtdışı gezilerde olanlar bir anda dikkatinizi mi çekti? Her şeyi paylaşmayı sevdiğinizi söylüyorsunuz. Belediyespor’daki süreci bizimle paylaşacak mısınız?
   

YENİGÜN 02 - 04 - 2010