Biz mi yanlış algılıyoruz, yanlış yazıyoruz yoksa İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı kendisinin eleştirilmesinden zevk mi alıyor anlayamadım. Gerçekten benim bir iki danışmana ihtiyacım var. Bir psikolog ve bir psikiyatrist.
Onlarla her gün bir araya gelip şehrin emininin attığı adımların bireysel arka planlarını masaya yatırmak gerekiyor.
Konu, Montrö ile Lozan arasının yani Şair Eşref Bulvarı’nın yeniden kazılması.
Bundan 1 yıl önce Şair Eşref Bulvarı’nın düzenleme çalışmalarına başlamıştı İzmir Büyükşehir Belediyesi.
Yeni kaldırımlar yapılmış bulvarın orta kesimi tekrar yeşillendirilmişti.
Tam iş bitti denilirken Gediz Elektrik yapılan yeşil alanı yeniden kazmaya başladı. Halk isyanlardaydı. Bu nasıl bir koordinasyondur diye.
Hatta Aziz Kocaoğlu’nun o dönemdeki başdanışmanı İlknur Denizli bile, “Bu kadarına da pes doğrusu” demişti, yeniden kazılan alanları gördüğünde.
Gediz Elektrik işini bitirdi. Yeşil alan hala toprak olarak duruyor. Yeşillendirme faaliyetleri de askıda.
Önceki günden itibaren bu kez İzmirgaz yolun tamamını yeniden kazmaya başladı. Halk iyice şaşkın ve kızgın.
Kentin tam göbeğinde trafiğin büyük bölümünü üstlenen bir bulvarda arka arkaya üç tane kazı olur mu?
Kazmaya bu kadar meraklı iseniz, alın elinize kazmayı gidin metroyu kazın. Bugüne kadar bitirmiş olurdunuz. Agora’da da kazma faaliyetleri var. Orayı böyle kazsaydınız, antik tiyatronun tamamını ortaya çıkarabilirdiniz. Yoksa Şair Eşref’te bizim bilmediğimiz bir gömü mü var.
Anlaşılan Aziz Kocaoğlu Şair Eşref Bulvarı’nı çok sevdi ve bu yoldan çıkmak istemiyor.
Belki kendisi de şair olmaya karar verdi. Bulvarda ne kadar çalışırsam bana da şairlik bulaşır mı diye düşünüyor acaba.
Kocaoğlu’na bir danışman daha gerekli. Kaldırımlardan ve kazmalardan sorumlu… Belki yeni atadığı üç danışmandan birine bu görevi verecektir.
Hasan’ın Batı Balkan maceraları (1)
Kendini resetlemek için Bosna’ya giden Hasan Tahsin Saraybosna’daki ünlü Baş Çarşı’da Osmanlı eserlerini inceliyordu. Ortalık ana baba günü, mahşeri bir kalabalık var. Bu arada iki genç arkadan Hasan Tahsin ve maiyetine yaklaşıp, “Pardon siz Hasan Tahsin misiniz” diye sordular. Maiyet şaşkınlıktan yerlerde tabii ki… Meğerse Bosna’daki Türk taburunda subay olan iki genç İzmirliymiş. Hasan Tahsin’i de İzmir TV’deki programından tanıyorlarmış. Pes doğrusu bu kadar yurtdışına gidip geldim, bir kez bile birileri beni durdurup, Siz Süleyman Gençel misiniz” diye sormadı. Meğer Hasan Tahsin uluslararası şöhrete sahipmiş de biz bilmiyormuşuz. Bunu Türkiye’ye döndükten sonra 100 kez başıma kakacağından eminim…
YENİGÜN 17 - 07 - 2009
17 Temmuz 2009 Cuma
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder