Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

14 Ocak 2006 Cumartesi

Müslüman Mahallesi

Noel işe yaramadı ancak Kurban Bayramı bizi biraz olsun toparladı. Efes Pilsen ve Ülker'in ölüm kalım maçlarından galibiyetle ayrılmaları, en azından ikinci tur için ümit verdi.
C Grubu'nda Ülker'in rakibi, kendisi gibi Top 16'ya kalmaya çalışan Fransız takımı Pau Orthez'di. Deplasmanda oynanan maç, belki de ilk kez bu kadar kolay geçti. Ülker saha içi organizasyonu ve kendini bir takım gibi hissetmeye başlamasıyla maçı kazanmayı bildi. Kendini takım olarak tanımlamak bu aşamada çok önemli. Zaten son maçta 19 asist ile oynamaları da bunu en büyük göstergesi…
Ülker'in son dört maça girerken avantalarjı gerçekten fazla. Şöyle ki;
1- Üç maçı içeride, sadece tek maçı dışarıda oynayacak.
2- İçeride oynanacak maçlar, 4'üncü Real Madrid, 5'inci Siena ve son sıradaki Partizan ile… Deplasmanda ise sadece 3'üncü CSKA Moskova ile oynayacak. Ülker'in, grupta şimdiden ikinci tura geçmeyi garantileyen iki favori takım Unicaja ve Panathinaikos ile maçı yok…
3- Ülker'in kendi gibi 5'incilik için mücadele eden rakibi Pau Orthez, CSKA ve Panathinaikos ile deplasmanda, Siena ve Unicaja ile de sahasında mücadele edecek. Üstelik Pau, iki maçta da Ülker'e mağlup oldu.
4- Yine 5'incilik için hareket eden Siena, Unicaja ve Real Madrid ile evinde, Pau Orthez ve Ülker ile de deplasmanda oynayacak. Siena'nın, bu hafta kendi evinde oynayacağı Unicaja ve sonraki hafta deplasmanda oynayacağı Pau maçlarında puan kaybetmesi halinde çok zorlanacağı açık. Üstelik son hafta İstanbul'a gelecek.
5- Grubun son sıradaki takımı Partizan'ın işi mucizeye kaldı.
6- Takımın en büyük sorunu olan pivot mevkiindeki rotasyon sığlığı, Robert Gulyas'ın gelmesiyle çözülmüş görünüyor. Pau maçında az süre aldı. Ancak Fransız takımının genelde kısa beş ile mücadele etmesi ve ilk beşte sahaya çıkan Oğuz Savaş'ın tecrübe kazanmasıyla, bundan sonraki maçlarda boyalı alanda daha mücadeleci bir Ülker görebiliriz. Marcus Haislip kalın pivotlar arasında sıkışıp kalıyordu.
6- En önemlisi, yazının başında da belirttiğim gibi, Ülker'in kendini bir takım gibi hissetmeye başlaması. "Bu takımı sadece ben kurtarırım" mantığı kırılmış görülüyor. Mirsat ile Stefanov Vrbica'nın takım oyununa adapte olmaları ile bu durumun daha ileri gideceği açık. İlk maçlarında bir veya iki asist ile oynayan Vrbica'nın, Pau maçında 9 asist yapması durumu özetliyor.
7- Ülker yönetiminin takımı sadece bir reklam aracı görmek anlayışından kurtulup kurtulmadığını şu aşamada bilmek mümkün değil. Ancak sezon ortasında takımda çözümüne gerek duyulan pivot sorununu halletmek için harekete geçmeleri, en azından Final Four için bir beklentileri olduğunu gösteriyor. Bu beklentiyi basketbol mantığı içerisinde takıma yansıtmaları, ikinci tur için önemli açılım sağlayacak.
Her şeyden önemlisi, bu hafta İstanbul'da oynanacak Real Madrid maçından çıkarılacak bir galibiyetin Ülker'in işini gerçekten kolaylaştıracağı açık. Madrid'ten alınacak ekstra galibiyet, belki de mücadeleyi son haftaya bırakmayacak. Takım olarak oynayacaklarsa neden olmasın? Madrid'in iki hafta önce evinde Pau Orthez'e kaybettiğini unutmamak gerekiyor…

Son bir hamle

Efes Pilsen için gerçekten bir ölüm-kalım maçıydı. Sezon başında gösterdiği performans sonrasında kimse böyle bir durumu beklemiyordu. Ancak İstanbul'da alınan iki mağlubiyet, bir anda soru işaretlerini arttırdı Efes'te.
Olimpiakos maçı da hiç kolay geçmedi. Son çeyreğin başında 64-57 gibi bir skorla geri düşüldüğü an, yine "eyvah!" dedirttiler. Ancak klasik defansı ile üstesinden gelmeyi başardı Efes…
En büyük avantajı Efes'in, Prokom Trefl ile içeride oynayacak olması. Olimpiakos galibiyeti sonrası bu maçı kazandığı takdirde ilk 5'e girme sorunu yok takımın. Ancak Rytas, Maccabi ve Cibona ile deplasmanda oynayacağını dikkate alırsak, Yunan takımının bize büyük avantaj sağladığını not etmek gerekiyor.
"Ne oluyor Efes'e?" sorusunun yanıtı aslında çok basit:
Eğer bir takım sadece güce dayalı şiddetli defans yapıyorsa, aynı oyuncular ortalama 30 dakika süre alıyorsa ve yine aynı oyuncular takımın sayı yükünü omuzluyorsa, "Bu oyuncular robot değil" demek gerekiyor.
Efes'in sorunu özellikle ikinci tur. Bu kadar dar bir kadro ile daha nereye kadar?
Bu grupta ilk 3 sonrası hayli karışık. Barselona haftanın sürprizini yaptı, Rytas'ı deplasmanda yenerek ilk 5 için büyük adım attı. Barselona'nın grubun dibindeki Prokom ve Milano ile kendi sahasında oynayacak olması en büyük avantajı…
Cibona eğer bu hafta Milano'yu deplasmanda yenerse ilk 5 için önemli adım atar. Zira bir hafta sonra Barselona ile kendi evinde oynayacak. Ardından Olimpiakos deplasmanına çıkacak ve son maçını yine evinde Efes ile oynayacak. Fikstür lehine Cibona'nın…
Olimpiakos ise bu hafta ligin yaralı takımı Rytas ile kendi evinde oynayacak. Aslında Olimpakos için dönüm noktası maç, bir hafta sonra oynayacağı Prokom Trefl karşılaşması. Bu maçı kaybederlerse işi zor Kırmızıların.

Bamberg efsanesi

Son dört maçını kazanan Alman ekibi, özellikle son iki maçında, kendisi gibi ilk 5'e kalmak için mücadele eden Olimpija ve Strasbourg'a karşı, hem de deplasmanda galip gelmesiyle, A Grubu'nun flaş ismi olduğunu bir kez daha gösterdi.
Bamberg bu hafta kendi sahasında aynı puandaki Climamio Bologna maçını da kazanırsa, ilk 5'i garantileyecek. Belki de hedef büyütecek Bamberg…
Bu grapta bu haftadan itibaren yükselişe geçmesi beklenen diğer takım AEK… Yunan takımının en azından En İyi 6'ncı Takım olabilmek için Olimpiakos ile mücadeleye gireceği kesin. Atina'da süren mücadelenin Avrolig'e de yansıyacağı açık.
A Grubu'nun ilk iki takımının bile yerleri kesin değil. Ancak hem takım derinliği, hem de Avrolig tecrübeleriyle bu sıraları kaybedecek gibi görülmüyorlar. Ancak Climamio Bologna ile Benetton'u daha aşağılarda görürsek şaşırmamak gerekiyor.

http://www.batug.com/ 14 - 01 - 2006

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder