Dört gündür İzmir Ticaret Odası Başkanı Ekrem Demirtaş üzerine "siyasi analizde" bulunuyorum. Bu analize, aldığım bir haber çerçevesinde bugün de devam etmek zorunda kaldım. Yazdıklarıma tepkisini dile getiren Demirtaş , "Bir oda başkanı olarak tüm siyasi partilere aynı uzaklıktayım" demişti. Ancak Yeni Türkiye Partisi'nin il başkanlığı yerinin kiralanması konusunda gösterdiği hassasiyete pek değinmemişti. Yeni Türkiye Partisi il binasını Sevilli İş Merkezi'nde hazırlıyor. Üçüncü katta Alman pazarlama firması Quelle'nin boşalttığı yeri kiraladılar. Ekrem Demirtaş da bundan üç gün önce daireyi gezdi ve bina hakkında bilgi aldı. Doğal olarak üçüncü katta bulunan karşı daireye de uğradı ve maalesef eşimle karşılaştı. Şanssızlık işte... Demirtaş Yeni Türkiye Partisi'ne yakın olabilir. İktidara geldiklerinde Sanayi ve Ticaret Bakanlığı görevini de üstlenebilir. Zaten bu partiden Derviş'in gitmesi Demirtaş'ı memnun etmiştir. Geçtiğimiz ay Kemal Derviş'in İzmirli sanayicilerle havaalanındaki toplantısını protesto etmiş ve katılmamıştı.
Ekrem Demirtaş yeteneği, bilgisi ve tecrübesiyle Kemal Derviş'in olmadığı bu partide bence Ekonomi Bakanlığı'nı üstlenmelidir. Uluslararası ilişkilerde oynadığı aktif rol nedeniyle böyle bir bakanlığı üstlenmeyecek de partide kime bırakacak?
Bunun için İzmir'den birinci sırayı mutlaka talep etmeli. Birinci bölgede Demirtaş, ikinci bölgede Cem... Yakışır, bundan iyi sıralama mı olacak? Hem bu çorbada büyük nohut olmak çok önemli.
Ekrem Demirtaş'ın uluslararası tecrübesi gerçekten kayda değer. Ticaret Odası'nı tarafından düzenlenen yüzlerce gezide bilgi ve görgüsünü arttırdı, Türkiye'nin ticari anlamda dışa açılması konusunda önemli işlere imza attı.
Şimdi Ekim ayında Ticaret Odası çerçevesinde Küba'ya bir ziyaret düşünüyor. Ondan önce de Macaristan ve Viyena'ya... Küba çok önemli... Türkiye'nin ihracatını ikiye katlayacak bir proje Küba gezisi... Ancak Orta Avrupa turunu şu sıralar ertelemede yarar var. Sele kapılıp gitmesin oda başkanımız. Yoksa Türkiye ikinci Derviş'inden olur. Sonra nasıl toparlarız ekonomiyi?
Yeni Türkiye Partisi umut oldu, birçoğumuz için... Ancak bu umutlar kırılmamalı. Parti, önümüzdeki seçimde yüzde 1.5 alsa da mücadele etmeli, birtakım münafıkların eleştirilerine kulak tıkamalı.
NOT: Bu yazının "Keşke politikaya atılsa da İzmir Ticaret Odası kurtulsa" diye düşünen oda üyeleri ile hiçbir ilişkisi yoktur...
HABER EKSPRES 18 - 08 - 2002
18 Ağustos 2002 Pazar
1 Ağustos 2002 Perşembe
Arnavut damarı tutunca
Ahmet Piriştina'dan bahsediyorum tabii... Çelişkiler yumağı İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı'ndan.
Hem eski TİP'li, hem işadamı... Hem Bucalı, hem Alsancaklı...
Kılığı, kıyafeti ve viskisiyle bir burjuva. Yengeç yürüyüşü, elinden düşürmediği tespihi ise "Acaba beni dövecek mi" hissi uyandırıyor insanda.
Konuşması, insan ilişkileri, sanata bakış açısıyla tam bir entelektüel. Kavgacı ve hırçın karakteriyle Eşrefpaşalı görüntüsü çiziyor.
Aslında bu çelişkilerin arkasında, tek bir gerçek var. Piriştina kaybetmeyi sevmiyor.
Büyükşehir Belediye Başkanı olarak, hep en önde olmak, liderlik yapmak istiyor.
Göreve geldiği ilk günlerde Ege Belediyeler Birliği meselesi vardı. Belediyeler Birliği Başkanlığı Çakmur ve Özfatura dönemlerinde İzmir'in elindeydi. Piriştina'nın ilk yılında muhafazakar belediyeler, bir ittifak oluşturarak Manisa Belediye Başkanı Adil Aygül'ü, Başkan yapınca birlikten uzaklaştı.
Kente gelecek doğalgazın, dağıtım şirketinin, tepesinde olmak istiyordu Piriştina. Bir anlamda doğalgaz dağıtım şirketini İZSU ya da İZBETON gibi düşünüyordu. Ancak, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı yaptığı görevlendirmede, belediyelere yüzde 10'u bedelli, yüzde 10'u ise bedelsiz, sadece yüzde 20 pay tanıyınca, azınlık olmayı içine sindiremeyen Piriştina, bu projeden uzaklaştı.
Belediyenin elindeki yüzde 20'lik TANSAŞ hisselerini de, "Orayı yönetemiyorum" gereçesiyle sattı.
Kentin Valisi Alaaddin Yüksel ile yıldızı hiç barışmadı. Özellikle sel sonrası sarı çizmeleriyle vatandaşlara yardıma koşan valinin, ön plana çıkmasından memnun olmadı.
İZFAŞ eski Genel Müdürü Feyzi Hepşenkal'a tavrı, dönemin Dışişleri Bakanı İsmail Cem'in İZFAŞ'ı ziyaretiyle başladı. Hükümetten birinin kendi bürokratı ile görüşmesine dayanamadı. Bunu açık bir saldırı olarak değerlendirdi.
Diğer büyükşehir belediye bürokratlarının da, basın ile ilişkisini engelledi. Kendisinden habersiz açıklama yapanları, gazeteciler önünde fırçaladı.
Tabii böyle bir kişiliğin, Freudien analizini yapmak için çocukluğuna inmek gerekiyor. Ama, Piriştina'nın çocukluk dönemine ilişkin elimde kesin veri olmadığı için, analizi sadece bugünkü davranış kalıpları ile sınırlı tuttum. Eminim analize bu tür verilerin katılmasıyla, Büyükşehir Belediye Başkanı'nın psikolojik haritasını net bir şekilde çıkarabiliriz.
Yine de CHP'ye gelmesinde bir sakınca görmüyorum. Çünkü orada da Freudien analizi yapılacak çok insan var.
HABER EKSPRES 01 - 08 - 2002
Hem eski TİP'li, hem işadamı... Hem Bucalı, hem Alsancaklı...
Kılığı, kıyafeti ve viskisiyle bir burjuva. Yengeç yürüyüşü, elinden düşürmediği tespihi ise "Acaba beni dövecek mi" hissi uyandırıyor insanda.
Konuşması, insan ilişkileri, sanata bakış açısıyla tam bir entelektüel. Kavgacı ve hırçın karakteriyle Eşrefpaşalı görüntüsü çiziyor.
Aslında bu çelişkilerin arkasında, tek bir gerçek var. Piriştina kaybetmeyi sevmiyor.
Büyükşehir Belediye Başkanı olarak, hep en önde olmak, liderlik yapmak istiyor.
Göreve geldiği ilk günlerde Ege Belediyeler Birliği meselesi vardı. Belediyeler Birliği Başkanlığı Çakmur ve Özfatura dönemlerinde İzmir'in elindeydi. Piriştina'nın ilk yılında muhafazakar belediyeler, bir ittifak oluşturarak Manisa Belediye Başkanı Adil Aygül'ü, Başkan yapınca birlikten uzaklaştı.
Kente gelecek doğalgazın, dağıtım şirketinin, tepesinde olmak istiyordu Piriştina. Bir anlamda doğalgaz dağıtım şirketini İZSU ya da İZBETON gibi düşünüyordu. Ancak, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı yaptığı görevlendirmede, belediyelere yüzde 10'u bedelli, yüzde 10'u ise bedelsiz, sadece yüzde 20 pay tanıyınca, azınlık olmayı içine sindiremeyen Piriştina, bu projeden uzaklaştı.
Belediyenin elindeki yüzde 20'lik TANSAŞ hisselerini de, "Orayı yönetemiyorum" gereçesiyle sattı.
Kentin Valisi Alaaddin Yüksel ile yıldızı hiç barışmadı. Özellikle sel sonrası sarı çizmeleriyle vatandaşlara yardıma koşan valinin, ön plana çıkmasından memnun olmadı.
İZFAŞ eski Genel Müdürü Feyzi Hepşenkal'a tavrı, dönemin Dışişleri Bakanı İsmail Cem'in İZFAŞ'ı ziyaretiyle başladı. Hükümetten birinin kendi bürokratı ile görüşmesine dayanamadı. Bunu açık bir saldırı olarak değerlendirdi.
Diğer büyükşehir belediye bürokratlarının da, basın ile ilişkisini engelledi. Kendisinden habersiz açıklama yapanları, gazeteciler önünde fırçaladı.
Tabii böyle bir kişiliğin, Freudien analizini yapmak için çocukluğuna inmek gerekiyor. Ama, Piriştina'nın çocukluk dönemine ilişkin elimde kesin veri olmadığı için, analizi sadece bugünkü davranış kalıpları ile sınırlı tuttum. Eminim analize bu tür verilerin katılmasıyla, Büyükşehir Belediye Başkanı'nın psikolojik haritasını net bir şekilde çıkarabiliriz.
Yine de CHP'ye gelmesinde bir sakınca görmüyorum. Çünkü orada da Freudien analizi yapılacak çok insan var.
HABER EKSPRES 01 - 08 - 2002
Etiketler:
Yerel Siyaset
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)