Bilgin Erünal’ın Karabağlar Belediyesi sınırları içinde kalan yüzde 10’luk hisse sahibi olduğu kıyak arazi gündemdeki yerini koruyor.
İçişleri Bakanlığı’na bağlı mülkiye başmüfettişlerinin başlattığı soruşturma çerçevesinde o dönem 5 binliklerin geçişinde imzası bulunan belediye meclis üyelerinden savunma istendi.
Nedense CHP’liler Büyükşehir Planlama Müdürlüğü’nün hazırladığı savunmanın altına imza atıyorlar. Yani tek savunma, onlarca imza…
Peki, büyükşehrin 5 binlikleri hazırlanırken bu yere planlama dairesinin verdiği olumsuz rapor nerede?
Bir taraftan olumsuz rapor vereceksin, diğer taraftan belediye başkanının korumak için planın doğruluğunu ileri süren bir savunma hazırlayacaksın.
Planlama Dairesi’nin dosyada olduğu iddia edilen olumsuz görüşü müfettişler tarafından incelendi mi acaba?
Yoksa bu görüş ortadan mı kayboldu?
Bilindiği kadarıyla İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde planlamanın görüşü resmi kayıt altına alınmıyor. Yani görüşün üzerinde ne kayıt numarası var ne de tarih…
Hal böyle olunca bu belgenin dosyadan alınması ve sümen altı yapılması da çok kolay…
Bakalım bu soruşturmadan daha neler çıkacak?
***
CHP İzmir il yönetimi bir türlü oluşturulamıyor.
Birinci sorun eski il yönetiminden 11 kişinin istifa edip etmediği… Bir grup istifalar tamam diyor, diğer grup “Hayır, sadece 6 istifa var” diyor…
Buna rağmen il başkanı Tacettin Bayır liste çalışmalarını sürdürüyor.
Alınan bilgiye göre en büyük sıkıntı Konak’ta yaşanıyor. Tefrişatta sorumlu genel başkan yardımcısı Alaattin Yüksel Konak için isim üzerine isim öneriyor. Bayır ise sıkışmış, adım atmakta zorlanıyor.
Diğer ilçelerde sorunlar aşılmış gibi…
Konak’ın kısa süre içerisinde çözüleceği belirtiliyor.
Bakalım, bu satrançtan kim galip çıkacak?
Ardından ilçe yönetimlerine yönelik operasyonlar başlayacak.
İlk aşamada istifa eden ilçe başkanlarının yerine isimler atanacak, ardından sorunlu olan ilçelere yönelecek il yönetimi.
Hangilerine?
Bucak, Karabağlar ve Konak…
Konak ve Karabağlar’a atanması planlanan isimler kulislerde konuşulmaya başlandı.
Buca için büyük ihtimal ile Belediye Başkanı Ercan Tatı ile mutabakata varılarak atama yapılacak.
NOT: Hasan Tahsin zeytinyağlı dolma istedi hastaneye… Adamın hasta olduğunda bile boğazı durmuyor…
PAUSE HABER: 25 - 01 - 2011
25 Ocak 2011 Salı
23 Ocak 2011 Pazar
Taşlar oturacak mı, karışacak mı?
CHP’nin yeni İl Başkanı Tacettin Bayır için herkes temkinli…
Kimi iyi tanımıyor, kimi il başkanı seçildikten sonra ortaya koyduğu söylemleri takip ediyor, kimi yakın arkadaşlarından Bayır konusunda bilgi almaya çalışıyor.
Bu göstergelerin ışığında ortaya şu sonuç çıkıyor.
1 – İl Başkanı İzmir örgütünde fazla tanınmıyor.
2 – İl Başkanı'nın söylemlerinden sonuç çıkarmaya çalışanlar bugüne kadar özel bir bilgi edinemediler.
3 – İl Başkanı'nın Genel Başkan ve örgütlenmeden sorumlu genel başkan yardımcısı hangi düzlemde ilişki kurduğu bilinmiyor.
4 – Her ne kadar yeni İl Başkanı, “Genel Başkan'ın özel olarak gönderdiği aracı ile görüştüm” dese de, Kılıçdaroğlu’nun seçildiği ilk gün Bayır’ın Ankara’ya kendisini tanıtan bir CD gönderdiği, Ticaret Odası ile başkent seyahatinde Genel Başkan'a, “Size bir CD gönderdim, bakarsanız memnun olurum. İl başkanlığına adayım” dediği de konuşuluyor.
5 – İzmir örgütünün bir bölümü, “Tacettin Bayır, Yüksel - Kocaoğlu ikilisinin ikinci adayı idi. Moroğlu olmayınca perde arkasından onu öne sürdüler” tespitinde bulunurken, diğer bölümü, “Bayır’ın Yüksel ile ilişkisi yok. Bu seçim onlara da gol oldu” düşüncesindeler.
6 – Herkes il yönetim kurulunu bekliyor. Bu süreçte il yönetimi il başkanı ve İzmir örgütlenmesinin hangi noktalara gideceğini gösterecektir.
7 – Örgütteki ana eğilim genel seçimlerin kazanılması Kocaoğlu ile mücadeleye girilmesinden yana. Yaptıkları nedeniyle İzmirlilerin gözünden freni patlayan kamyon süratinde düşen İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı’na yapılacak muhalefetin toplumu kucaklama noktasında işe yarayacağı görüşü hâkimiyet kazanıyor.
8 – Aday adayları da yeni il yönetiminin oluşturulma sürecini çekiştiriyor. Bu hafta taşların biraz daha oturması mümkün… Ya da tamamen karışacak…
***
Cuma günü Radyo Pause’un canlı yayını için sabah saat 08.00’de helikopter ile İzmir semalarındaydık. Programı asıl sunacak olan Hasan Tahsin’in ciddi derecede hasta olması nedeniyle (Kendileri şu sıralar çok güvendiği Eşrefpaşa Hastanesi’nde yatıyor. Oda numarası 128) benim sunumumda gerçekleşti. Aslında ben de yukarıda olacak Kocaoğlu’nun kente kazandırdıkları ve kaybettirdiklerini not edecektim. Bir adım daha ileri giderek programı sunmak durumunda kaldım. Yukarıdan İzmir ilginç…
Üç şey dikkati çekiyor.
1 – Kötü yapılaşma…
2 – Yeşil alan azlığı…
3 – Trafik…
Bence kent üzerinde tartışmaya girmek isteyen herkese tavsiye edilir helikopter seyahati…
Aziz Kocaoğlu’nun yatırımları ise ortada… Metro inşaatlarının biteceğini hayal edenler bir de yukarıdan baksınlar.
Tabii ki bitecek. Ancak hangi kış bitecek, onu tanrı biliyor. Hatay trafiğinin Nisan ayında açılacağını iddia edenlere gülüp geçmekten başka yapacak bir şey yok.
Yeşil alan ise gençekten büyük sıkıntı. Sadece Ege Üniversite alanı ve çevresinde yeşil alan var. Bir de Buca’nın arka taraflarında…
Düzen açısından en dikkat çeken ilçe Karşıyaka… Ancak orada da ciddi yeşil alan eksikliği göze çarpıyor.
Kocaoğlu’na tavsiye… Arada bir kenti helikopter ile gezip şehr-i emini olduğu kenti kolaçan etmesinde yarar görüyorum.
Kent elden gidiyor dikkatinize...
PAUSE HABER: 23 - 01 - 2011
Kimi iyi tanımıyor, kimi il başkanı seçildikten sonra ortaya koyduğu söylemleri takip ediyor, kimi yakın arkadaşlarından Bayır konusunda bilgi almaya çalışıyor.
Bu göstergelerin ışığında ortaya şu sonuç çıkıyor.
1 – İl Başkanı İzmir örgütünde fazla tanınmıyor.
2 – İl Başkanı'nın söylemlerinden sonuç çıkarmaya çalışanlar bugüne kadar özel bir bilgi edinemediler.
3 – İl Başkanı'nın Genel Başkan ve örgütlenmeden sorumlu genel başkan yardımcısı hangi düzlemde ilişki kurduğu bilinmiyor.
4 – Her ne kadar yeni İl Başkanı, “Genel Başkan'ın özel olarak gönderdiği aracı ile görüştüm” dese de, Kılıçdaroğlu’nun seçildiği ilk gün Bayır’ın Ankara’ya kendisini tanıtan bir CD gönderdiği, Ticaret Odası ile başkent seyahatinde Genel Başkan'a, “Size bir CD gönderdim, bakarsanız memnun olurum. İl başkanlığına adayım” dediği de konuşuluyor.
5 – İzmir örgütünün bir bölümü, “Tacettin Bayır, Yüksel - Kocaoğlu ikilisinin ikinci adayı idi. Moroğlu olmayınca perde arkasından onu öne sürdüler” tespitinde bulunurken, diğer bölümü, “Bayır’ın Yüksel ile ilişkisi yok. Bu seçim onlara da gol oldu” düşüncesindeler.
6 – Herkes il yönetim kurulunu bekliyor. Bu süreçte il yönetimi il başkanı ve İzmir örgütlenmesinin hangi noktalara gideceğini gösterecektir.
7 – Örgütteki ana eğilim genel seçimlerin kazanılması Kocaoğlu ile mücadeleye girilmesinden yana. Yaptıkları nedeniyle İzmirlilerin gözünden freni patlayan kamyon süratinde düşen İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı’na yapılacak muhalefetin toplumu kucaklama noktasında işe yarayacağı görüşü hâkimiyet kazanıyor.
8 – Aday adayları da yeni il yönetiminin oluşturulma sürecini çekiştiriyor. Bu hafta taşların biraz daha oturması mümkün… Ya da tamamen karışacak…
***
Cuma günü Radyo Pause’un canlı yayını için sabah saat 08.00’de helikopter ile İzmir semalarındaydık. Programı asıl sunacak olan Hasan Tahsin’in ciddi derecede hasta olması nedeniyle (Kendileri şu sıralar çok güvendiği Eşrefpaşa Hastanesi’nde yatıyor. Oda numarası 128) benim sunumumda gerçekleşti. Aslında ben de yukarıda olacak Kocaoğlu’nun kente kazandırdıkları ve kaybettirdiklerini not edecektim. Bir adım daha ileri giderek programı sunmak durumunda kaldım. Yukarıdan İzmir ilginç…
Üç şey dikkati çekiyor.
1 – Kötü yapılaşma…
2 – Yeşil alan azlığı…
3 – Trafik…
Bence kent üzerinde tartışmaya girmek isteyen herkese tavsiye edilir helikopter seyahati…
Aziz Kocaoğlu’nun yatırımları ise ortada… Metro inşaatlarının biteceğini hayal edenler bir de yukarıdan baksınlar.
Tabii ki bitecek. Ancak hangi kış bitecek, onu tanrı biliyor. Hatay trafiğinin Nisan ayında açılacağını iddia edenlere gülüp geçmekten başka yapacak bir şey yok.
Yeşil alan ise gençekten büyük sıkıntı. Sadece Ege Üniversite alanı ve çevresinde yeşil alan var. Bir de Buca’nın arka taraflarında…
Düzen açısından en dikkat çeken ilçe Karşıyaka… Ancak orada da ciddi yeşil alan eksikliği göze çarpıyor.
Kocaoğlu’na tavsiye… Arada bir kenti helikopter ile gezip şehr-i emini olduğu kenti kolaçan etmesinde yarar görüyorum.
Kent elden gidiyor dikkatinize...
PAUSE HABER: 23 - 01 - 2011
Etiketler:
Yerel Siyaset
16 Ocak 2011 Pazar
Şirketlere gözaltı
Gelir İdaresi Başkanlığı İzmir Vergi Dairesi 213 sayılı kanunun 134. maddesi uyarınca büyükşehir belediyesinin tüm şirketlerinin belgeleri, defterleri, faturaları, senetleri, bordroları, kesilen makbuz ve belgeleri inceleyeceğini bildirdi.
Şirketlerin vergi dairesinden ilgili başvuruyu aldıktan 15 gün içerisinde gerekli tüm belgeleri vergi dairesine teslim etmeleri de istendi.
Büyük ve kapsamlı bir araştırma anlaşılan…
Tabii yevmiye defterlerine ve alışveriş faturalarına özellikle bakılması gerekecek. Neler çıkacaktır neler…
Tüm şirketlerin inceleneceğini düşündüğümüzde hayli ilginç sonuçlar bekliyor bizi…
***
Eşrefpaşa Belediye Hastanesi’nde hummalı bir çalışma vardı geçenlerde… Yok, Hasan Tahsin gelecek diye değil tabii ki… Büyükşehir Belediye Başkanımız Aziz Kocaoğlu tahlil yaptıracakmış… Bence bu tür yerleri sık sık ziyaret etmeli Kocaoğlu… Böylece oraların yüzü bir miktar temizlik görür değil mi?
***
İzmir il başkanı atanacak, herkes teyakkuz halinde… İzmir’in tek genel başkan yardımcısı, teşrifattan sorumlu Alaattin Yüksel ise İspanya’da… Ya işi bitirdi, gönül rahatlığı ile Akdeniz’in bu güzel ülkesine uçtu, ya da “Ben oynamıyorum” diyerek kaybolmayı tercih etti. İşin ilginç yanı Yüksel’in İspanya’da Aziz Kocaoğlu’nun oğlu ile buluşması… Burada konuşamıyorlar demek. Çareyi İspanya’da sohbet etmekte bulmuşlar…
***
Yılan hikâyesine dönen Üçüncü İzmir Projesi’nde iki gökdelen el değiştirmiş ve Kuveytlilere satılmış. Hem de 100 milyon dolara… Şimdi anlaşıldı mı neden bu kadar önemli 3. İzmir Projesi… İmar planında bir değişiklik yapıyorsunuz, milyon dolarlar havada uçuşuyor. Ancak bu kentin rantiyecilere karşı geliştirdiği bazı savunma mekanizmaları var. Onlar devreye giriyor ve istenilen sonuçlara ulaşılmasını engelliyorlar. İyi ki de varlar… Yoksa bu kent parsel parsel satılmaya başlanmıştı…
***
Büyükşehirden yeşil kart alan Azat Fazla, kendi sendikacı arkadaşlarından sürekli kırmızı kart görüyor… Ben anlamıyorum, kendi çevresinden kırmızı kart gören biri neden büyükşehir koridorlarında elinde yeşil kart ile dolaşıyor. İşçi dostu Aziz Kocaoğlu günün birinde bize bu durumun yarattığı çelişkileri anlatacaktır mutlaka…
***
İl başkanlığı için bazı isimler atakta… Soruna sadece zengin ve paralı olarak bakılacak ise vay bu partinin haline… Biz ne zengin işadamları gördük, ordu marşı ile geldiler, İzmir marşı ile gittiler… Kılıçdaroğlu – Tekin ikilisinin bu konuda daha dikkatli hareket etmeleri gerekiyor. Yoksa İzmir’in başı genel seçimlerde gerçekten belaya girecek…
PAUSE HABER: 16 - 01 - 2011
Şirketlerin vergi dairesinden ilgili başvuruyu aldıktan 15 gün içerisinde gerekli tüm belgeleri vergi dairesine teslim etmeleri de istendi.
Büyük ve kapsamlı bir araştırma anlaşılan…
Tabii yevmiye defterlerine ve alışveriş faturalarına özellikle bakılması gerekecek. Neler çıkacaktır neler…
Tüm şirketlerin inceleneceğini düşündüğümüzde hayli ilginç sonuçlar bekliyor bizi…
***
Eşrefpaşa Belediye Hastanesi’nde hummalı bir çalışma vardı geçenlerde… Yok, Hasan Tahsin gelecek diye değil tabii ki… Büyükşehir Belediye Başkanımız Aziz Kocaoğlu tahlil yaptıracakmış… Bence bu tür yerleri sık sık ziyaret etmeli Kocaoğlu… Böylece oraların yüzü bir miktar temizlik görür değil mi?
***
İzmir il başkanı atanacak, herkes teyakkuz halinde… İzmir’in tek genel başkan yardımcısı, teşrifattan sorumlu Alaattin Yüksel ise İspanya’da… Ya işi bitirdi, gönül rahatlığı ile Akdeniz’in bu güzel ülkesine uçtu, ya da “Ben oynamıyorum” diyerek kaybolmayı tercih etti. İşin ilginç yanı Yüksel’in İspanya’da Aziz Kocaoğlu’nun oğlu ile buluşması… Burada konuşamıyorlar demek. Çareyi İspanya’da sohbet etmekte bulmuşlar…
***
Yılan hikâyesine dönen Üçüncü İzmir Projesi’nde iki gökdelen el değiştirmiş ve Kuveytlilere satılmış. Hem de 100 milyon dolara… Şimdi anlaşıldı mı neden bu kadar önemli 3. İzmir Projesi… İmar planında bir değişiklik yapıyorsunuz, milyon dolarlar havada uçuşuyor. Ancak bu kentin rantiyecilere karşı geliştirdiği bazı savunma mekanizmaları var. Onlar devreye giriyor ve istenilen sonuçlara ulaşılmasını engelliyorlar. İyi ki de varlar… Yoksa bu kent parsel parsel satılmaya başlanmıştı…
***
Büyükşehirden yeşil kart alan Azat Fazla, kendi sendikacı arkadaşlarından sürekli kırmızı kart görüyor… Ben anlamıyorum, kendi çevresinden kırmızı kart gören biri neden büyükşehir koridorlarında elinde yeşil kart ile dolaşıyor. İşçi dostu Aziz Kocaoğlu günün birinde bize bu durumun yarattığı çelişkileri anlatacaktır mutlaka…
***
İl başkanlığı için bazı isimler atakta… Soruna sadece zengin ve paralı olarak bakılacak ise vay bu partinin haline… Biz ne zengin işadamları gördük, ordu marşı ile geldiler, İzmir marşı ile gittiler… Kılıçdaroğlu – Tekin ikilisinin bu konuda daha dikkatli hareket etmeleri gerekiyor. Yoksa İzmir’in başı genel seçimlerde gerçekten belaya girecek…
PAUSE HABER: 16 - 01 - 2011
Etiketler:
Yerel Siyaset
13 Ocak 2011 Perşembe
600 milyar borç ile nereye…
Rıfat Nalbantoğlu veda etti?
Nereye?
İl başkanlığı koltuğuna…
Bir sürü insan sevinçli…
Bir o kadarı da tedirgin..
Dertleri “Gitti liderimiz” değil…
Sorun “Biz ne yaparız seçim öncesi yol göstericimiz Rıfat’sız” değil tabii ki…
Her gün biri kapımızı çalıyor…
Referandum sürecinde CHP İl Başkanı sıfatıyla yaptığı harcamaları var Rıfat Nalbantoğlu ve arkadaşlarının…
Gazeteler bu konuda kalem oynatamıyor…
Çünkü onlarında alacağı var…
Söyleyemiyor televizyonlar… Çünkü onların da beklentileri var.
Hepsi şaşkın…
Çok şükür astarımız, yüzümüze denk geliyor…
Alt alta toplandığında 600 bin liralık (eski dilde 600 milyar) borç olduğu iddia ediliyor…
Seçim arabalarının yapımından tutun da, digital baskılara kadar; aklınıza ne gelirse listede duruyor…
İnsanlar kan ağlıyor…
Hepsini anladım da yaklaşık 120 bin TL’yi bulan CHP İl Başkanlığı’nın restorasyonu, yenilenmesi işlemini hala anlayabilmiş değilim…
Tanınmış bir reklam firmasına yaptırılmış bu iş…
Başkanlık makamından, diğer servislere kadar, her yer pırıl pırıl… Hakikaten bir holding yönetim binası gibi…
Yakışmıyor mu?
Yakışıyor.
Ama adama sorarlar; ”Paran yoksa neden yaptırdın?” diye…
Ya da "Ödeyemeyeceğin borca niye girdin?"
Şimdi, tek umut; CHP'ye gelen hükümet yardımından alınacak paydan ödeme yapılması…
Oysa istihbaratımıza göre, bu para İzmir, İstanbul, Ankara dışına dağılacak…
Üstelik verilen para ile “Seçim harcaması yapın” denilecek…
Tüm bunlar doğruysa, İzmirli alacaklılar havasını alacak…
CHP İzmir İl Başkanlığı’ndan alacaklı olup, 6 aydır bekleyen küçük şirketler, esnaf ne yapacak?
Hüngür hüngür ağlayan var aralarında…
Dükkanını kapatmak üzere olanlar da bulunuyor…
Şimdi bu kalabalık alacaklı listesinde yer alanlar çıkıp sorarsa;
“Küçük esnafın sırtına basarak nereye gidiyorsun ?”
“Arkanda 600 milyara yakın borç bırakarak nereye gidiyorsun ?”
Hangi yaklaşımla “Dürüstlük ve solculuk üzerine politika kurarak oy isteyeceksin ?”
Peki; Sayın Başkan Kocaoğlu, “Sen ne diyeceksin?
Acaba bu tartışma Kemal Kılıçdaroğlu’nun, kulağına giderse ne düşünecek?
Tabii ki merak konusu…
Maalesef, gazeteler, televizyonlar sesini bile çıkaramıyor…
Çünkü araştırmalarıma göre her bir küçük televizyon kanalı ve gazetelerin alacakları 2 ila 5 bin lira arasında değişiyor.
Komik değil mi?
Yapacak bir şeyleri yok… Elleri kolları bağlı…
Daha komiği bu borç bütçesine rağmen Nalbantoğlu, göğsünü gere gere milletvekilliği koltuğuna oturursa donup kalacağım…
Ah siyaset, vah siyaset...
Ah koltuk, vah koltuk…
Acırım güven ve sevinçle iş yaptığını zanneden tedarikçilere…
Eğer ödeme yapılmayacaksa, CHP Genel Merkezi'ne bir önerim var;
Yeni yönetim bu isimlerden oluşsun… Nasıl olsa ceplerinden çıktı para…
Otursunlar koltuklara… En azından hakları…
Hakları mı Rıfat Bey?
NOT: Yeni il başkanınız hayırlı olsun… Aman ismini duyduğunuzda bir yere düşmeyin. Bize lazımsınız… Yoksa biz ne yazacağız sonra…
PAUSE HABER: 13 - 01 - 2011
Nereye?
İl başkanlığı koltuğuna…
Bir sürü insan sevinçli…
Bir o kadarı da tedirgin..
Dertleri “Gitti liderimiz” değil…
Sorun “Biz ne yaparız seçim öncesi yol göstericimiz Rıfat’sız” değil tabii ki…
Her gün biri kapımızı çalıyor…
Referandum sürecinde CHP İl Başkanı sıfatıyla yaptığı harcamaları var Rıfat Nalbantoğlu ve arkadaşlarının…
Gazeteler bu konuda kalem oynatamıyor…
Çünkü onlarında alacağı var…
Söyleyemiyor televizyonlar… Çünkü onların da beklentileri var.
Hepsi şaşkın…
Çok şükür astarımız, yüzümüze denk geliyor…
Alt alta toplandığında 600 bin liralık (eski dilde 600 milyar) borç olduğu iddia ediliyor…
Seçim arabalarının yapımından tutun da, digital baskılara kadar; aklınıza ne gelirse listede duruyor…
İnsanlar kan ağlıyor…
Hepsini anladım da yaklaşık 120 bin TL’yi bulan CHP İl Başkanlığı’nın restorasyonu, yenilenmesi işlemini hala anlayabilmiş değilim…
Tanınmış bir reklam firmasına yaptırılmış bu iş…
Başkanlık makamından, diğer servislere kadar, her yer pırıl pırıl… Hakikaten bir holding yönetim binası gibi…
Yakışmıyor mu?
Yakışıyor.
Ama adama sorarlar; ”Paran yoksa neden yaptırdın?” diye…
Ya da "Ödeyemeyeceğin borca niye girdin?"
Şimdi, tek umut; CHP'ye gelen hükümet yardımından alınacak paydan ödeme yapılması…
Oysa istihbaratımıza göre, bu para İzmir, İstanbul, Ankara dışına dağılacak…
Üstelik verilen para ile “Seçim harcaması yapın” denilecek…
Tüm bunlar doğruysa, İzmirli alacaklılar havasını alacak…
CHP İzmir İl Başkanlığı’ndan alacaklı olup, 6 aydır bekleyen küçük şirketler, esnaf ne yapacak?
Hüngür hüngür ağlayan var aralarında…
Dükkanını kapatmak üzere olanlar da bulunuyor…
Şimdi bu kalabalık alacaklı listesinde yer alanlar çıkıp sorarsa;
“Küçük esnafın sırtına basarak nereye gidiyorsun ?”
“Arkanda 600 milyara yakın borç bırakarak nereye gidiyorsun ?”
Hangi yaklaşımla “Dürüstlük ve solculuk üzerine politika kurarak oy isteyeceksin ?”
Peki; Sayın Başkan Kocaoğlu, “Sen ne diyeceksin?
Acaba bu tartışma Kemal Kılıçdaroğlu’nun, kulağına giderse ne düşünecek?
Tabii ki merak konusu…
Maalesef, gazeteler, televizyonlar sesini bile çıkaramıyor…
Çünkü araştırmalarıma göre her bir küçük televizyon kanalı ve gazetelerin alacakları 2 ila 5 bin lira arasında değişiyor.
Komik değil mi?
Yapacak bir şeyleri yok… Elleri kolları bağlı…
Daha komiği bu borç bütçesine rağmen Nalbantoğlu, göğsünü gere gere milletvekilliği koltuğuna oturursa donup kalacağım…
Ah siyaset, vah siyaset...
Ah koltuk, vah koltuk…
Acırım güven ve sevinçle iş yaptığını zanneden tedarikçilere…
Eğer ödeme yapılmayacaksa, CHP Genel Merkezi'ne bir önerim var;
Yeni yönetim bu isimlerden oluşsun… Nasıl olsa ceplerinden çıktı para…
Otursunlar koltuklara… En azından hakları…
Hakları mı Rıfat Bey?
NOT: Yeni il başkanınız hayırlı olsun… Aman ismini duyduğunuzda bir yere düşmeyin. Bize lazımsınız… Yoksa biz ne yazacağız sonra…
PAUSE HABER: 13 - 01 - 2011
Etiketler:
Yerel Siyaset
9 Ocak 2011 Pazar
İl başkanlığı sorunu
Her şey dönüp dolaşıp il başkanlığına kilitlendi.
Çünkü Nalbantoğlu’nun istifası ile boşalacak olan koltuğa atanacak olan il başkanı hem partiyi genel seçimlere taşıyacak hem de milletvekili listesinden en azından bir nebze etkili olacak.
Bu nedenle milletvekilleri adayları saptanacak il başkanı için kulis faaliyetlerine başladılar bile…
Üç grup il başkanlığı için mücadele ediyor…
Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı tarafından desteklenevek adayın diğerlerine göre bir adım önde olacağı genel kanı…
Ancak Kılıçdaroğlu ve Gürsel Tekin’in bu adayı destekleyip desteklemeyeceği bilinmiyor.
Aslında Kılıçdaroğlu’nun nasıl bir il başkanı istediği tam olarak bilinmiyor…
Bugüne kadar bir atama yapmadığı için istediği il başkanı tipinde soru işaretleri oluşmuş durumda.
Bilinen tek kriter Kılıçdaroğlu’nun gençlere önem verdiği ve 40 – 55 yaş grubu içerisindeki isimleri il başkanı olarak değerlendirmek istediği…
İzmirlilerden oluşan ikinci grup ise Kocaoğlu’nun siyasi anlamda daha fazla büyümesini istemiyor. Bu nedenle farklı isimleri ön plana çıkarıyor.
Kılıçdaroğlu ve Gürsel Tekin bu isimlere geçit verecek mi bilinmiyor…
Ancak Kılıçdaroğlu’nun Ve Gürsel Tekin’in farklı arayışlarda olduğu kesin.
Nitekim Kuşadası’nda da bu tür görüşmeler yaptığı da biliniyor Tekin’in ve Tekin ile hareket eden birkaç kişinin…
Tabii bu arada istifa edeceklerin işi zor…
Mesela Rıfat Nalbantoğlu’nun… Mesela Yüksel Demirsoy’un…
Örgütlerden istifa edeceklere bugünden kimsenin söz veremeyeceği biliniyor.
Daha adayların nasıl saptanacağı bile belli olmadı.
Kimi merkez yoklama diyor, kimi ön seçim…
Genel merkezden de bu konuda net bir açıklama yok.
Dolayısıyla riske girip istifa edecek örgüt yöneticileri…
Gerçi istifa etmeseler de ne olacak?
Sonuçta Kılıçdaroğlu, “Ben sizinle çalışmak istemiyorum” diyerek istifalarını da isteyebilir.
Bu hafta içerisinde bazı şeyler netleşecek gibi…
Tabii Gürsel Tekin’e en doğru bilgiyi aktaran, Kılıçdaroğlu ile yakın ilişkide olanlar karlı çıkacak görünüyor.
Aslında atanacak il başkanı tipi İzmir’de Kılıçdaroğlu ekibinin düşündüğü milletvekili tipini de ortaya koyacak.
Ben sürpriz bir isim bekliyorum il başkanlığına…
Belki bir işadamı, belki bir avukat… Mimar da olabilir…
Bu arada ekip tamamen dağılmış durumda…
Yeni arayışlar içine girdiler tabii ki… Gün Kılıçdaroğlu günü olunca bir bölümü kaydı bile o tarafa… Varsa yoksa “En büyük Kılıçdaroğlu” diyorlar…
İki ay öncesine kadar “en büyük dede” idi ya neyse…
Gerçi yarın Kılıçdaroğlu olmasa yeni bir kapı bulur bazıları… Hiç utandan kalkıp, “Aslında dede de yanlıştı, Kılıçdaroğlu da” diyebilirler.
Neyse ki, her şey o kadar kısa süre içinde oldu ki, kimin nerede durduğu, ne zaman sıvıştığı çok net görüldü.
Bu saatten sonra bir sağa, bir sola gidenlere, ne bu örgüt ne de bu genel merkez olumlu bakar…
Tabii Deniz Baykal’ın bu süreç içerisinde partinin neresinde olacağı da önemli… İşin ilginç yanı Kılıçdaroğlu geçtiğimiz hafta öyle bir açıklama yaptı ki, herkesin bunu iyi okuması gerekiyor.
Ne dedi CHP lideri?
Kimse bulunduğu koltuğu koruyacağını düşünmesin. Genel seçimlerde bir tek kişinin yeri garanti. O da Antalya milletvekili Deniz Baykal’ın…
Bu açıklamadan sonra herkesin durup düşünmesi gerekiyor bence…
Bu hafta hayli hareketli geçecek…
PAUSE HABER: 09 - 01 - 2011
Çünkü Nalbantoğlu’nun istifası ile boşalacak olan koltuğa atanacak olan il başkanı hem partiyi genel seçimlere taşıyacak hem de milletvekili listesinden en azından bir nebze etkili olacak.
Bu nedenle milletvekilleri adayları saptanacak il başkanı için kulis faaliyetlerine başladılar bile…
Üç grup il başkanlığı için mücadele ediyor…
Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı tarafından desteklenevek adayın diğerlerine göre bir adım önde olacağı genel kanı…
Ancak Kılıçdaroğlu ve Gürsel Tekin’in bu adayı destekleyip desteklemeyeceği bilinmiyor.
Aslında Kılıçdaroğlu’nun nasıl bir il başkanı istediği tam olarak bilinmiyor…
Bugüne kadar bir atama yapmadığı için istediği il başkanı tipinde soru işaretleri oluşmuş durumda.
Bilinen tek kriter Kılıçdaroğlu’nun gençlere önem verdiği ve 40 – 55 yaş grubu içerisindeki isimleri il başkanı olarak değerlendirmek istediği…
İzmirlilerden oluşan ikinci grup ise Kocaoğlu’nun siyasi anlamda daha fazla büyümesini istemiyor. Bu nedenle farklı isimleri ön plana çıkarıyor.
Kılıçdaroğlu ve Gürsel Tekin bu isimlere geçit verecek mi bilinmiyor…
Ancak Kılıçdaroğlu’nun Ve Gürsel Tekin’in farklı arayışlarda olduğu kesin.
Nitekim Kuşadası’nda da bu tür görüşmeler yaptığı da biliniyor Tekin’in ve Tekin ile hareket eden birkaç kişinin…
Tabii bu arada istifa edeceklerin işi zor…
Mesela Rıfat Nalbantoğlu’nun… Mesela Yüksel Demirsoy’un…
Örgütlerden istifa edeceklere bugünden kimsenin söz veremeyeceği biliniyor.
Daha adayların nasıl saptanacağı bile belli olmadı.
Kimi merkez yoklama diyor, kimi ön seçim…
Genel merkezden de bu konuda net bir açıklama yok.
Dolayısıyla riske girip istifa edecek örgüt yöneticileri…
Gerçi istifa etmeseler de ne olacak?
Sonuçta Kılıçdaroğlu, “Ben sizinle çalışmak istemiyorum” diyerek istifalarını da isteyebilir.
Bu hafta içerisinde bazı şeyler netleşecek gibi…
Tabii Gürsel Tekin’e en doğru bilgiyi aktaran, Kılıçdaroğlu ile yakın ilişkide olanlar karlı çıkacak görünüyor.
Aslında atanacak il başkanı tipi İzmir’de Kılıçdaroğlu ekibinin düşündüğü milletvekili tipini de ortaya koyacak.
Ben sürpriz bir isim bekliyorum il başkanlığına…
Belki bir işadamı, belki bir avukat… Mimar da olabilir…
Bu arada ekip tamamen dağılmış durumda…
Yeni arayışlar içine girdiler tabii ki… Gün Kılıçdaroğlu günü olunca bir bölümü kaydı bile o tarafa… Varsa yoksa “En büyük Kılıçdaroğlu” diyorlar…
İki ay öncesine kadar “en büyük dede” idi ya neyse…
Gerçi yarın Kılıçdaroğlu olmasa yeni bir kapı bulur bazıları… Hiç utandan kalkıp, “Aslında dede de yanlıştı, Kılıçdaroğlu da” diyebilirler.
Neyse ki, her şey o kadar kısa süre içinde oldu ki, kimin nerede durduğu, ne zaman sıvıştığı çok net görüldü.
Bu saatten sonra bir sağa, bir sola gidenlere, ne bu örgüt ne de bu genel merkez olumlu bakar…
Tabii Deniz Baykal’ın bu süreç içerisinde partinin neresinde olacağı da önemli… İşin ilginç yanı Kılıçdaroğlu geçtiğimiz hafta öyle bir açıklama yaptı ki, herkesin bunu iyi okuması gerekiyor.
Ne dedi CHP lideri?
Kimse bulunduğu koltuğu koruyacağını düşünmesin. Genel seçimlerde bir tek kişinin yeri garanti. O da Antalya milletvekili Deniz Baykal’ın…
Bu açıklamadan sonra herkesin durup düşünmesi gerekiyor bence…
Bu hafta hayli hareketli geçecek…
PAUSE HABER: 09 - 01 - 2011
Etiketler:
Yerel Siyaset
4 Ocak 2011 Salı
AKP’li bakan desteği mi?
Yemeğin artçı depremleri sürüyor…
Ersu Hızır’ın İdare Mahkemesi kararı ile geri döneceği haberini alan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu harekete geçer ve bir türlü görevden alınma belgesini imzalamayan İçişleri Bakanı’nı ikna çalışmalarına başlar.
Bu konuda Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’a kadar ulaşan Kocaoğlu’nun bakandan kendisine destek olması yönünde ricacı olduğu iddia edilmektedir.
Son dönem açıklamalarına baktığımızda Kocaoğlu ile Yıldırım arasında yakın ilişki kurulduğunu da görmekteyiz.
Garip ama Kocaoğlu’nun tüm yakın arkadaşları daha çok AKP tandanslı…
Mesela Ahmet Küçükbay…
Mesela Abdullah Kavuk…
Bildiğiniz gibi çok az nikah kıyan Kocaoğlu Abdullah Kavuk’un oğlunun nikahını büyük bir memnuniyet ile kıymıştı…
Mesela Selim Gökdemir…
Mesela İsmail Katmerci…
Mesela Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım…
Bizim bilmediğimiz daha çok kişi vardır mutlaka…
Peki çok yakın CHP’li arkadaşları kimler Kocaoğlu’nun…
Benim bildiğim bir kişi var…
O da Alaattin Yüksel…
Yüksel dışında yakın CHP’li arkadaşı var mı İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı’nın?
Başdanışmanı Bilgin Erünal diyorsanız yanılırsınız… Aralarının çok iyi olduğunu sanmıyorum…
Eski Aliağa Belediye Başkanı ve eski milletvekili Hakkı Ülkü de değil.
Alaattin Yüksel, Hakkı Ülkü’nün, Nalbantoğlu’nun istifasından sonra İzmir İl Başkanı olarak düşündüğü kişi…
Ancak Kocaoğlu Ülkü’ye çok güvenmediği için il başkanlığı konusunda soru işaretleri var.
İkilinin ikinci alternatifleri Mustafa Moroğlu…
Balçova ilçe başkanlığı görevini yürüten Moroğlu aynı zamanda Balçova Belediye Başkanı Mehmet Ali Çalkaya’nın da yakın çalışma arkadaşı…
Çalkaya da, Kocaoğlu’ndan sonra büyükşehir belediye başkanlığına hazırlanıyor…
Tabii bu saadet zincirine Kılıçdaroğlu ekibinin ne diyeceği şimdilik bilinmiyor. Özellikle de Gürsel Tekin’in…
Verdikleri genel başkan yardımcılığı ile Yüksel’i çırak çıkaran bu ikili, Kocaoğlu-Yüksel ikilisinin İzmir’de at koşturmasına sıcak bakmayacak gibi görünüyor.
Bu arada Sav grubu kenara çekildi. Hiç sesleri çıkmıyor.
Bir bölümü hemen Kılıçdaroğlu tarafına geçmiş zaten…
Geçen gün Sav grubunun eski üyelerinden birinin Kılıçdaroğlu konusundaki methiyesini okudum…
Bu kişinin şimdiye kadar yaptığı tüm işleri bir kenara bırakarak zeytinyağı işine girmesini salık veriyorum.
Öyle ağaç falan ekmesine gerek yok… Her cümlesinden 10 kilo kadar 0.5 asitli zeytinyağı çıkar vallahi…
Milletvekili seçimlerine kadar bu tarz yazı yazmayı sürdürürse Türkiye’nin zeytinyağı kralı bile olabilir.
Gerçi şu sıralar kendisine rakip hayli yağ kralı çıkacaktır eminim…
“Çok eğleneceğiz” dedim…
Başladık bile… Önümüzdeki günlerde zeytinyağı krallarını teker teker açıklayacağım.
Nasılsa birileri bu diziyi Kılıçdaroğlu ve Tekin’e aynı gün okutur…
Tabii bu arkadaşların listelere konmamaları halinde bu ikiliye karşı seçimden bir gün sonra neler söyleyeceklerini siz benden daha iyi tahmin edersiniz.
PAUSE HABER 04 - 01 - 2011
Ersu Hızır’ın İdare Mahkemesi kararı ile geri döneceği haberini alan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu harekete geçer ve bir türlü görevden alınma belgesini imzalamayan İçişleri Bakanı’nı ikna çalışmalarına başlar.
Bu konuda Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’a kadar ulaşan Kocaoğlu’nun bakandan kendisine destek olması yönünde ricacı olduğu iddia edilmektedir.
Son dönem açıklamalarına baktığımızda Kocaoğlu ile Yıldırım arasında yakın ilişki kurulduğunu da görmekteyiz.
Garip ama Kocaoğlu’nun tüm yakın arkadaşları daha çok AKP tandanslı…
Mesela Ahmet Küçükbay…
Mesela Abdullah Kavuk…
Bildiğiniz gibi çok az nikah kıyan Kocaoğlu Abdullah Kavuk’un oğlunun nikahını büyük bir memnuniyet ile kıymıştı…
Mesela Selim Gökdemir…
Mesela İsmail Katmerci…
Mesela Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım…
Bizim bilmediğimiz daha çok kişi vardır mutlaka…
Peki çok yakın CHP’li arkadaşları kimler Kocaoğlu’nun…
Benim bildiğim bir kişi var…
O da Alaattin Yüksel…
Yüksel dışında yakın CHP’li arkadaşı var mı İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı’nın?
Başdanışmanı Bilgin Erünal diyorsanız yanılırsınız… Aralarının çok iyi olduğunu sanmıyorum…
Eski Aliağa Belediye Başkanı ve eski milletvekili Hakkı Ülkü de değil.
Alaattin Yüksel, Hakkı Ülkü’nün, Nalbantoğlu’nun istifasından sonra İzmir İl Başkanı olarak düşündüğü kişi…
Ancak Kocaoğlu Ülkü’ye çok güvenmediği için il başkanlığı konusunda soru işaretleri var.
İkilinin ikinci alternatifleri Mustafa Moroğlu…
Balçova ilçe başkanlığı görevini yürüten Moroğlu aynı zamanda Balçova Belediye Başkanı Mehmet Ali Çalkaya’nın da yakın çalışma arkadaşı…
Çalkaya da, Kocaoğlu’ndan sonra büyükşehir belediye başkanlığına hazırlanıyor…
Tabii bu saadet zincirine Kılıçdaroğlu ekibinin ne diyeceği şimdilik bilinmiyor. Özellikle de Gürsel Tekin’in…
Verdikleri genel başkan yardımcılığı ile Yüksel’i çırak çıkaran bu ikili, Kocaoğlu-Yüksel ikilisinin İzmir’de at koşturmasına sıcak bakmayacak gibi görünüyor.
Bu arada Sav grubu kenara çekildi. Hiç sesleri çıkmıyor.
Bir bölümü hemen Kılıçdaroğlu tarafına geçmiş zaten…
Geçen gün Sav grubunun eski üyelerinden birinin Kılıçdaroğlu konusundaki methiyesini okudum…
Bu kişinin şimdiye kadar yaptığı tüm işleri bir kenara bırakarak zeytinyağı işine girmesini salık veriyorum.
Öyle ağaç falan ekmesine gerek yok… Her cümlesinden 10 kilo kadar 0.5 asitli zeytinyağı çıkar vallahi…
Milletvekili seçimlerine kadar bu tarz yazı yazmayı sürdürürse Türkiye’nin zeytinyağı kralı bile olabilir.
Gerçi şu sıralar kendisine rakip hayli yağ kralı çıkacaktır eminim…
“Çok eğleneceğiz” dedim…
Başladık bile… Önümüzdeki günlerde zeytinyağı krallarını teker teker açıklayacağım.
Nasılsa birileri bu diziyi Kılıçdaroğlu ve Tekin’e aynı gün okutur…
Tabii bu arkadaşların listelere konmamaları halinde bu ikiliye karşı seçimden bir gün sonra neler söyleyeceklerini siz benden daha iyi tahmin edersiniz.
PAUSE HABER 04 - 01 - 2011
Etiketler:
Yerel Siyaset
2 Ocak 2011 Pazar
İzmir böyle zulüm görmedi
Son günlerde İzmir üzerine önemli tespitler ve tartışmalar yaşanıyor. Eski bakan Çelik’i açıklamaları, ESİAD Başkanı Şükürer’in tespitleri, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Kocaoğlu’nun ve İTO Başkanı Ekrem Demirtaş’ın yanıtları, Melih Gökçek’in EXPO başvurusu vs… Genel seçim yaklaştıkça İzmir’in ulusal medyada daha çok tartışılacağı açık…
Neden bu kadar tartışılıyor İzmir?
Birinci nedeni CHP’nin aldığı oy oranı…
Şimdi herkes CHP’nin başarını yeniden tekrarlayıp tekrarlamayacağını konuşuyor.
Tekrarlayabilir…
Çünkü yeni bir yapı ve yeni bir lider ile girecek seçimlere CHP…
Eğer milletvekili listesini doğru oluşturur ise İzmir’de başarılı olması muhtemel…
Tekrarlamayabilir de…
Çünkü yerel yönetim, özellikle büyükşehir belediyesi dökülüyor. Verilen sözler yerine getirilmiyor, kent olduğu gibi duruyor…
24 trilyona biten buz pateni alanı için arsa sahiplerine 82 trilyon ödeniyor.
Hızlı tren, Behçet Baba’nın kayığı gibi hava koşullarına göre çalışıyor…
Metro hiç bitmeyecek gibi. İnsanlar inşaatı izlemekten bıktı.
Dünya, en zor iklim koşullarının yaşandığı Bering Boğazı’nı yeraltından geçiyor, Balçova’daki teleferiğin telleri 3 yıldır değiştirilemiyor.
Yağmur yağıyor, trafik felç oluyor, bentler yıkılıyor, evleri su basıyor…
Kentsel dönüşüm projelerinden bir tanesi bile doğru dürüst yürümüyor.
EXPO elimizden Milano’ya kaçtı, şimdi de Ankara’ya gidiyor.
İzmir’e turist çekecek Agora’ya bir tek çivi çakılmıyor. Toplam 10 binaya kamulaştırma yapılacak, hala bekleniyor.
Büyükşehir organizasyon şeması tepetaklak…
Büyükşehirden arayan herkes sarayda bir keşmekeş olduğunu, çalışanların bile işe gitmek istemediklerinin altını çiziyorlar.
İki yıl önce, “Körfezin tamamının temizlenmesi ve denize girilmesi için Tuzla bölgesinden bir kanal açacağız” denmişti. Bugün bu projeden bir kez bile söz edilmiyor.
Narlıdere’de açılan milyonlarca lira sarf edilen yol hukuka aykırı bulundu.
Kordon’da ve Pasaport’ta bir düzden sağlanamadı.
Üstüne üstlük Kordon esnafı ile ters düşüldü.
İkiçeşmelik yolu işgal altında. Görünümü ile üçüncü dünya ülkelerinden daha beter…
Kentin içine 6 yılda bir tek alternatif yol yapılmadı. 2 yıl önce “İzmir’e şu kadar otopark yapacağız” dendi, hatta otoparkların yerleri bile saptandı. Ancak nedense daha inşaatlarına bile başlamadı.
Üçüncü İzmir projesi nedense değiştirildi ve hala mahkemelerde sürünüyor…
Yolsuzluk zinciri öyle bir hal aldı ki, mülkiye müfettişleri bile nereden başlayacaklarını bilemiyor.
Liman yerinde sayıyor, özel limana izin verilmiyor.
Kemeraltı çöktü, Hatay zaten mezarda…
Güzelyalı, Göztepe’de park halindeki otomobillerden dolayı yürünmüyor…
Böyle bir süreçte hala büyükşehir belediye başkanımız çıkıp da nasıl “Türkiye’nin en başarılı belediye başkanı benim” deme cüretini gösteriyor?
Ya başka kentleri görmüyor ya da kelimenin tam anlamı ile okkalı bir Osmanlı avuç içi istiyor…
Belediye başkanını destekleyen bir kısım İzmirlinin bu işten kazancını ben de merak ediyorum…
Arka arkaya gelecek mahkemelerden sonra bu kesimden kim kalacak acaba başkanın arkasında…
PAUSE HABER: 02 - 01 - 2011
Neden bu kadar tartışılıyor İzmir?
Birinci nedeni CHP’nin aldığı oy oranı…
Şimdi herkes CHP’nin başarını yeniden tekrarlayıp tekrarlamayacağını konuşuyor.
Tekrarlayabilir…
Çünkü yeni bir yapı ve yeni bir lider ile girecek seçimlere CHP…
Eğer milletvekili listesini doğru oluşturur ise İzmir’de başarılı olması muhtemel…
Tekrarlamayabilir de…
Çünkü yerel yönetim, özellikle büyükşehir belediyesi dökülüyor. Verilen sözler yerine getirilmiyor, kent olduğu gibi duruyor…
24 trilyona biten buz pateni alanı için arsa sahiplerine 82 trilyon ödeniyor.
Hızlı tren, Behçet Baba’nın kayığı gibi hava koşullarına göre çalışıyor…
Metro hiç bitmeyecek gibi. İnsanlar inşaatı izlemekten bıktı.
Dünya, en zor iklim koşullarının yaşandığı Bering Boğazı’nı yeraltından geçiyor, Balçova’daki teleferiğin telleri 3 yıldır değiştirilemiyor.
Yağmur yağıyor, trafik felç oluyor, bentler yıkılıyor, evleri su basıyor…
Kentsel dönüşüm projelerinden bir tanesi bile doğru dürüst yürümüyor.
EXPO elimizden Milano’ya kaçtı, şimdi de Ankara’ya gidiyor.
İzmir’e turist çekecek Agora’ya bir tek çivi çakılmıyor. Toplam 10 binaya kamulaştırma yapılacak, hala bekleniyor.
Büyükşehir organizasyon şeması tepetaklak…
Büyükşehirden arayan herkes sarayda bir keşmekeş olduğunu, çalışanların bile işe gitmek istemediklerinin altını çiziyorlar.
İki yıl önce, “Körfezin tamamının temizlenmesi ve denize girilmesi için Tuzla bölgesinden bir kanal açacağız” denmişti. Bugün bu projeden bir kez bile söz edilmiyor.
Narlıdere’de açılan milyonlarca lira sarf edilen yol hukuka aykırı bulundu.
Kordon’da ve Pasaport’ta bir düzden sağlanamadı.
Üstüne üstlük Kordon esnafı ile ters düşüldü.
İkiçeşmelik yolu işgal altında. Görünümü ile üçüncü dünya ülkelerinden daha beter…
Kentin içine 6 yılda bir tek alternatif yol yapılmadı. 2 yıl önce “İzmir’e şu kadar otopark yapacağız” dendi, hatta otoparkların yerleri bile saptandı. Ancak nedense daha inşaatlarına bile başlamadı.
Üçüncü İzmir projesi nedense değiştirildi ve hala mahkemelerde sürünüyor…
Yolsuzluk zinciri öyle bir hal aldı ki, mülkiye müfettişleri bile nereden başlayacaklarını bilemiyor.
Liman yerinde sayıyor, özel limana izin verilmiyor.
Kemeraltı çöktü, Hatay zaten mezarda…
Güzelyalı, Göztepe’de park halindeki otomobillerden dolayı yürünmüyor…
Böyle bir süreçte hala büyükşehir belediye başkanımız çıkıp da nasıl “Türkiye’nin en başarılı belediye başkanı benim” deme cüretini gösteriyor?
Ya başka kentleri görmüyor ya da kelimenin tam anlamı ile okkalı bir Osmanlı avuç içi istiyor…
Belediye başkanını destekleyen bir kısım İzmirlinin bu işten kazancını ben de merak ediyorum…
Arka arkaya gelecek mahkemelerden sonra bu kesimden kim kalacak acaba başkanın arkasında…
PAUSE HABER: 02 - 01 - 2011
Etiketler:
Yerel Siyaset
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)