Postu deldirmek üzerine konuşalım biraz… Bir süredir bir İzmir milletvekili kente uğramaz oldu. Ekibin yüzde 80’ine söz vereceksin, istifa zamanı geldiğinde ortadan kaybolacaksın.
Ekipçilik anlayışı böyle olmamalı.
Tabii ki bu tür bir anlayış, postu deldirme tehlikesini de beraberinde getirecektir.
Ekip dağılma arifesinde…
Genel merkezden ?istifa etmeyin” mesajlarına karşılık, herkes istifa kuyruğuna girdi.
Önceki gün Mehmet Süne gitti, dün de Sıtkı Kürüm Karabağlar Belediye Başkanlığı adaylığı için istifasını verdi. Karşıyaka İlçe Başkanı Ertam Özen Ankara’da bekliyor, “istifa edeceğim” diye haykırıyor.
Ya belediye meclis üyeliği ve il genel üyelikleri bekleyenler…
Herkes şaşkın.
Ekip kendini Karabağlar’a bağladı. En azından Karabağlar üzerinden çıkış yapmak peşindeler. Orası da olmaz ise bazı milletvekillerinin İzmir’e gelişleri tehlikeye girecek.
* * *
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal Pazar günü 2 saat için İzmir’de… Sasalı Doğal Yaşam Parkı (Hasan Tahsin’e göre hayvanat bahçesi) açılışına katılacak. Açılışın en önemli işi Baykal’ın Sasalı’yı balonla gezecek olması.
Peki, 4 kişilik balona kimler binecek.
Deniz Baykal, Aziz Kocaoğlu, Kemal Karataş ve Mehmet Sevigen…
Yukarıda “Kim Büyükşehir adayı olacak” tartışması yaşanırsa birileri birilerini aşağı atar mı bilinmez. Aşağıdan balona ok atacaklar da çıkabilir. Eğer bu gerçekleşirse tüzük kurultayına da gerek kalmayabilir.
Deniz Baykal için zor bir gün olacak. Kimseye umut vermeden herkesi memnun edecek bir tavır sergilemek için hayli zor olacak.
NOT 1: İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Kocaoğlu seçim sonrası çalışmalarını yürüteceği ofisini ayarlamış. Bornova KİPA Ekspres’in üstünde 300 metrekarelik geniş büro, seçim sonrası dolup taşar mı bilinmez. Ama Bornova’dan bakıp “Bu Büyükşehir hiç çalışmıyor kardeşim” demesi de olası…
NOT 2: Tüzük kurultayı öncesi CHP ikiye bölündü. Yenilikçiler ile gelenekçiler… Deniz Baykal’ı destekleyenler yenilikçi olarak değerlendirilirken İzmir’de balona ok atmayı planlayanlar gelenekçiler olarak adlandırılıyor.
YENİGÜN 28 - 11 - 2008
28 Kasım 2008 Cuma
26 Kasım 2008 Çarşamba
Milli Görüş ile yürünemez
Her gün CHP yazacak değiliz. Üstelik 30 Kasım’a kadar CHP’de yaprak kımıldamaz. Her şey bu tarihten itibaren netleşmeye başlar. İstifa edenler, onların yerine örgütte görev alacaklar, kamudaki görevlerini bırakıp adaylık ışığı yakanlar vs…
Bugün biraz AKP’ye bakalım.
AKP İzmir’in en büyük sorunu aday tipolojisini belirleyememiş olması.
Üç aday tipi karşımıza çıkıyor.
1- Gül grubunun adayları
2- Erdoğan grubunun adayları
3- Ak solcuların adayları.
Geçen yerel seçimlere baktığımızda AKP’nin metropolde sadece iki belediye başkanlığı kazandığını görüyoruz. Buca ve Gaziemir… Her iki adayın da aslında merkez sol ve merkez sağdan türetilen isimler olduğu ortada. AKP milli görüş çizgisindeki isimlerle girdiği seçimleri kaybediyor İzmir’de.
***
Bir önceki yerel seçimleri dikkate aldığımızda, AKP’nin Anayasa Mahkemesi sürecini de dikkatle irdelediğimizde, partinin İzmir’de kazanabilmesi, en azından CHP ile yarışabilmesi için merkez sağdan ya da Ak solculardan oluşan bir ekiple seçime girmesi gerekiyor.
Tabii ki AKP teşkilatlarının buna nasıl bakacakları ve böyle bir aday tipine çok da sıcak olmayacakları önemli. Ancak AKP İzmir’de seçim almak istiyorsa bu aday tipi dışında şansı da zayıf açıkçası.
Konak’ta Ahmet Sarışın ismi öne çıkıyor. Her ne kadar Sarışın AKP’ye geçtiği için bir kesim tarafından şiddetle eleştirilse de, sokağa indiğimizde Sarışın isminin var olduğunu görüyoruz açıkçası.
Bornova’da eski başkan Ali Sözer aday adayı. Her ne kadar AKP teşkilatı Konak’ta Sarışın’ı kabullense de Bornova’da Sözer’e yeşil ışığın yakıldığı söylenemez.
Buca’da da eski CHP’li Aybar Uygur ismi öne çıkıyor. Uygur da Buca’da Cemil Şeboy tarzında biri ve milli görüş çizgisi dışında olduğu için ilçenin geneline hitap edebilecek bir isim.
***
Bu tespitlerime AKP teşkilatlarından tepki gelebilir. Ancak durum ortada, İzmir seçmenini klasik Türk seçmeni ile aynı kefede değerlendirmek bazen hataya düşürebilir insanları…
Teşkilatın milli görüş çizgisi üzerine dayatması AKP İzmir milletvekili Erdal Kalkan’ı da sıkıntıya sokmuş görünüyor. Partiye yeni açılımlar sağlaması, AKP’nin İzmir’de başarılı olması için gönderilen Kalkan’ın eli kolu bağlanmış durumda.
AKP İzmir’de milli görüş çizgisinde ısrarcı olursa tarihinin en büyük yenilgisi ile karşı karşıya kalabilir.
NOT 1: Aziz Kocaoğlu İzmir basınını yeraltına indirmek zorunda. İzmir basını inşaatın durumunu kendi gözleriyle görmeli ve bunu kamuoyu ile paylaşmalı. Tabii ihaleyi gerçekleştiren Bozoğlu’nun çalışmalarına devam edip etmediğini de görmeli İzmirliler.
NOT 2: CHP’de bu hafta sonuna kadar ilginç gelişmeler yaşanabilir. Bir sonraki yazımda istifa edebilecek isimleri de paylaşacağız sizlerle.
NOT 3: Hasan Tahsin bugünlerde Balçova sınırlarından dışarı çıkamıyor. Nedenini gerçekten merak ediyorum.
YENİGÜN 26 - 11 - 2008
Bugün biraz AKP’ye bakalım.
AKP İzmir’in en büyük sorunu aday tipolojisini belirleyememiş olması.
Üç aday tipi karşımıza çıkıyor.
1- Gül grubunun adayları
2- Erdoğan grubunun adayları
3- Ak solcuların adayları.
Geçen yerel seçimlere baktığımızda AKP’nin metropolde sadece iki belediye başkanlığı kazandığını görüyoruz. Buca ve Gaziemir… Her iki adayın da aslında merkez sol ve merkez sağdan türetilen isimler olduğu ortada. AKP milli görüş çizgisindeki isimlerle girdiği seçimleri kaybediyor İzmir’de.
***
Bir önceki yerel seçimleri dikkate aldığımızda, AKP’nin Anayasa Mahkemesi sürecini de dikkatle irdelediğimizde, partinin İzmir’de kazanabilmesi, en azından CHP ile yarışabilmesi için merkez sağdan ya da Ak solculardan oluşan bir ekiple seçime girmesi gerekiyor.
Tabii ki AKP teşkilatlarının buna nasıl bakacakları ve böyle bir aday tipine çok da sıcak olmayacakları önemli. Ancak AKP İzmir’de seçim almak istiyorsa bu aday tipi dışında şansı da zayıf açıkçası.
Konak’ta Ahmet Sarışın ismi öne çıkıyor. Her ne kadar Sarışın AKP’ye geçtiği için bir kesim tarafından şiddetle eleştirilse de, sokağa indiğimizde Sarışın isminin var olduğunu görüyoruz açıkçası.
Bornova’da eski başkan Ali Sözer aday adayı. Her ne kadar AKP teşkilatı Konak’ta Sarışın’ı kabullense de Bornova’da Sözer’e yeşil ışığın yakıldığı söylenemez.
Buca’da da eski CHP’li Aybar Uygur ismi öne çıkıyor. Uygur da Buca’da Cemil Şeboy tarzında biri ve milli görüş çizgisi dışında olduğu için ilçenin geneline hitap edebilecek bir isim.
***
Bu tespitlerime AKP teşkilatlarından tepki gelebilir. Ancak durum ortada, İzmir seçmenini klasik Türk seçmeni ile aynı kefede değerlendirmek bazen hataya düşürebilir insanları…
Teşkilatın milli görüş çizgisi üzerine dayatması AKP İzmir milletvekili Erdal Kalkan’ı da sıkıntıya sokmuş görünüyor. Partiye yeni açılımlar sağlaması, AKP’nin İzmir’de başarılı olması için gönderilen Kalkan’ın eli kolu bağlanmış durumda.
AKP İzmir’de milli görüş çizgisinde ısrarcı olursa tarihinin en büyük yenilgisi ile karşı karşıya kalabilir.
NOT 1: Aziz Kocaoğlu İzmir basınını yeraltına indirmek zorunda. İzmir basını inşaatın durumunu kendi gözleriyle görmeli ve bunu kamuoyu ile paylaşmalı. Tabii ihaleyi gerçekleştiren Bozoğlu’nun çalışmalarına devam edip etmediğini de görmeli İzmirliler.
NOT 2: CHP’de bu hafta sonuna kadar ilginç gelişmeler yaşanabilir. Bir sonraki yazımda istifa edebilecek isimleri de paylaşacağız sizlerle.
NOT 3: Hasan Tahsin bugünlerde Balçova sınırlarından dışarı çıkamıyor. Nedenini gerçekten merak ediyorum.
YENİGÜN 26 - 11 - 2008
Etiketler:
Yerel Siyaset
24 Kasım 2008 Pazartesi
Yüksel’e öneriler
İkiz senaryosunun bu kadar gürültü koparacağı belliydi. Ne de olsa Alaattin Yüksel bir dönem CHP İzmir İl Başkanlığı görevinde bulunmuştu. Ve tabii ki İTO Başkanı Ekrem Demirtaş ile çelişen İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun yakın arkadaşıydı. Üstelik Piriştina döneminde İzmir’i yönetmek gibi siyasi beklentisi en üst düzeyde olan, süper egosu fazla gelişmiş bir siyasetçiydi.
* * *
O günün şartları, bazı şahsiyetlerin baskıları dolayısıyla genel merkez ile arası açılmış, Baykal tarafından bir anlamda kapıya konmuştu. O da bu süreci bir taraftan muhalefet bayrağını taşıyarak diğer taraftan Kocaoğlu ile İzmir’i yöneterek geçirdi.
Şimdi eline geçen iktidar olma şansını kullanmak istiyor Yüksel.
* * *
Ancak konunun kamuoyunda tartışılmaya başlamasından sonra özellikle CHP’ye destek veren işadamlarında farklı sorular öne çıkmaya başladı.
1 – Alaattin Yüksel kendi aday olacağına neden bir başka isme destek vermiyor?
2 – Yüksel’in aday olması halinde tüm sosyal demokratların ve merkez sağın AKP’nin desteklediği bir adaya karşı Yüksel’in arkasında durma şansı var mı?
3 – Yüksel’in adaylığı Ekrem Demirtaş’ı AKP’ye itmez mi?
4 – Kocaoğlu, Yüksel için açık desteğini koyacak mı?
* * *
CHP’de herkes 30 Kasım’a kilitlenmiş. Kim istifa edecek kim yerinde kalacak? Bence istifa sayısı yüksek olacak. CHP’nin İzmir’deki gruplaşmalarına baktığımızda istifaların olması de çok muhtemel.
Belediye başkanlıkları isteyen ilçe başkanları aday gösterilmeyecekler ise örgütte ne yapacaklar ki? Uzun süredir adaylık için mücadele edenler kendi yerlerine getirilen başka adayları mı taşıyacaklar sadece? O zaman bugüne kadar neden birçok soruna göğüs germek zorunda kaldılar ki… Başkaları için mi?
Bence yapacakları en doğru hareket bırakmalarıdır. Sanırım zaten öyle yapacaklar.
NOT 1: Hatay Caddesi’nde herkes Bozoğlu’nun işi bıraktığı, metronun yarım kaldığı görüşünde… Önemsiz konular da bile basını ve kamuoyunu bilgilendiren İzmir Büyükşehir Belediyesi kendi geleceği için son derece önemli olan bu konu hakkında ne zaman toplumu aydınlatmayı planlıyor. Ve en önemlisi basın mensupları ile ne zaman metro inşaatı gerçeklerini paylaşmayı hedefliyor?
NOT 2: Basında hareketlenme başladı. Bu hareket 10 gün içerisinde büyüyerek gelişecek.
YENİGÜN 24 - 11 - 2008
* * *
O günün şartları, bazı şahsiyetlerin baskıları dolayısıyla genel merkez ile arası açılmış, Baykal tarafından bir anlamda kapıya konmuştu. O da bu süreci bir taraftan muhalefet bayrağını taşıyarak diğer taraftan Kocaoğlu ile İzmir’i yöneterek geçirdi.
Şimdi eline geçen iktidar olma şansını kullanmak istiyor Yüksel.
* * *
Ancak konunun kamuoyunda tartışılmaya başlamasından sonra özellikle CHP’ye destek veren işadamlarında farklı sorular öne çıkmaya başladı.
1 – Alaattin Yüksel kendi aday olacağına neden bir başka isme destek vermiyor?
2 – Yüksel’in aday olması halinde tüm sosyal demokratların ve merkez sağın AKP’nin desteklediği bir adaya karşı Yüksel’in arkasında durma şansı var mı?
3 – Yüksel’in adaylığı Ekrem Demirtaş’ı AKP’ye itmez mi?
4 – Kocaoğlu, Yüksel için açık desteğini koyacak mı?
* * *
CHP’de herkes 30 Kasım’a kilitlenmiş. Kim istifa edecek kim yerinde kalacak? Bence istifa sayısı yüksek olacak. CHP’nin İzmir’deki gruplaşmalarına baktığımızda istifaların olması de çok muhtemel.
Belediye başkanlıkları isteyen ilçe başkanları aday gösterilmeyecekler ise örgütte ne yapacaklar ki? Uzun süredir adaylık için mücadele edenler kendi yerlerine getirilen başka adayları mı taşıyacaklar sadece? O zaman bugüne kadar neden birçok soruna göğüs germek zorunda kaldılar ki… Başkaları için mi?
Bence yapacakları en doğru hareket bırakmalarıdır. Sanırım zaten öyle yapacaklar.
NOT 1: Hatay Caddesi’nde herkes Bozoğlu’nun işi bıraktığı, metronun yarım kaldığı görüşünde… Önemsiz konular da bile basını ve kamuoyunu bilgilendiren İzmir Büyükşehir Belediyesi kendi geleceği için son derece önemli olan bu konu hakkında ne zaman toplumu aydınlatmayı planlıyor. Ve en önemlisi basın mensupları ile ne zaman metro inşaatı gerçeklerini paylaşmayı hedefliyor?
NOT 2: Basında hareketlenme başladı. Bu hareket 10 gün içerisinde büyüyerek gelişecek.
YENİGÜN 24 - 11 - 2008
Etiketler:
Yerel Siyaset
21 Kasım 2008 Cuma
İkiz senaryosu
CHP İzmir eski il başkanı, şimdilerin Deniz Baykal muhalifi Alaattin Yüksel’in İTO seçimlerinde Ekrem Demirtaş’a karşı adaylığını koyacağı haberi epey sarsıntı yaratmış. Yüksel’e yakın kaynaklar, adaylık konusunun daha netleşmediğini ancak Yüksel’in İTO’da iyi bir yönetim oluşturmayı planladığını belirtiyorlar.
İyi bir yönetim kurulu dizayn etmeye soyunan birinin beklenti çıtası düşük olur mu hiç?
Aslında Alaattin Yüksel’in İTO Başkanlığı’na adaylığına en sıcak bakacak isimlerden biri İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu olacaktır. Kocaoğlu ile Ekrem Demirtaş arasındaki kavgayı sağır sultan bile biliyor.
Kamuoyu önünde yapılan atışmalar gülerce yazıldı, çizildi…
Yüksel’in adaylığı aslında Kocaoğlu’nun adaylığı ile de bağlantılı.
Eğer olası bir erteleme olmaz ise Ocak sonunda Yüksel İTO seçimlerine katılacak. Kocaoğlu da tüm gövdesiyle bu seçimin içinde olacak.
* * *
Yüksel kazanacak ve İTO’nun tüm desteğini Kocaoğlu’nun yeniden adaylığı için harcayacak. Kocaoğlu aday olursa da yerel seçimde bu kez Yüksel tüm gücüyle harekete geçecek.
Sonra iki arkadaş İzmir’in iki çok önemli koltuğunda kenti yönetecekler.
“İkiz senaryosu” olarak nitelendirilen bu operasyonun ilk ayağı tabii ki İTO seçimleri…
Kulislerde Ekrem Demirtaş’ın bu senaryodan haberdar olduğu ve gerekli önlemleri almaya başladığı belirtiliyor.
* * *
Tabii İTO seçimlerinin bir önceki seçimlerde olduğu gibi CHP – AKP ikileminde geçmesi halinde Demirtaş’ın AKP’liler ile hareket edeceği açık gibi görünüyor. Gerçi AKP’nin kendi adayını çıkarıp çıkarmayacağını da şimdiden bilemiyoruz.
Yine de yerel seçim gölgesinde de kalsa İTO’daki seçim seçimdir ve iki adayın durumu bizzat beni yakından ilgilendirmektedir.
İkisi aday olursa kimi desteklerim sorusu ise benim için de muamma. Son 8 yılımda çok tartıştığım iki isim arasından seçim yapmak çok zor.
* * *
NOT 1: Karabağlar ve Bayraklı ilçe başkanlıkları atamaları 30 Kasım’a kaldı. Aralık ayı başında İzmir’de atamalar ile birlikte aday tipini de belirleyecek. Gürültü kıyamet kopacak.
NOT 2: İzbelcom’a yeni bir genel müdür atandığı konusunda bir duyum aldım. Hem de Kocaoğlu’nun isteği ile. İsmi Güler Sağıt Sezer. Hayırlı olsun diyelim.
YENİGÜN 21 - 11 - 2008
İyi bir yönetim kurulu dizayn etmeye soyunan birinin beklenti çıtası düşük olur mu hiç?
Aslında Alaattin Yüksel’in İTO Başkanlığı’na adaylığına en sıcak bakacak isimlerden biri İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu olacaktır. Kocaoğlu ile Ekrem Demirtaş arasındaki kavgayı sağır sultan bile biliyor.
Kamuoyu önünde yapılan atışmalar gülerce yazıldı, çizildi…
Yüksel’in adaylığı aslında Kocaoğlu’nun adaylığı ile de bağlantılı.
Eğer olası bir erteleme olmaz ise Ocak sonunda Yüksel İTO seçimlerine katılacak. Kocaoğlu da tüm gövdesiyle bu seçimin içinde olacak.
* * *
Yüksel kazanacak ve İTO’nun tüm desteğini Kocaoğlu’nun yeniden adaylığı için harcayacak. Kocaoğlu aday olursa da yerel seçimde bu kez Yüksel tüm gücüyle harekete geçecek.
Sonra iki arkadaş İzmir’in iki çok önemli koltuğunda kenti yönetecekler.
“İkiz senaryosu” olarak nitelendirilen bu operasyonun ilk ayağı tabii ki İTO seçimleri…
Kulislerde Ekrem Demirtaş’ın bu senaryodan haberdar olduğu ve gerekli önlemleri almaya başladığı belirtiliyor.
* * *
Tabii İTO seçimlerinin bir önceki seçimlerde olduğu gibi CHP – AKP ikileminde geçmesi halinde Demirtaş’ın AKP’liler ile hareket edeceği açık gibi görünüyor. Gerçi AKP’nin kendi adayını çıkarıp çıkarmayacağını da şimdiden bilemiyoruz.
Yine de yerel seçim gölgesinde de kalsa İTO’daki seçim seçimdir ve iki adayın durumu bizzat beni yakından ilgilendirmektedir.
İkisi aday olursa kimi desteklerim sorusu ise benim için de muamma. Son 8 yılımda çok tartıştığım iki isim arasından seçim yapmak çok zor.
* * *
NOT 1: Karabağlar ve Bayraklı ilçe başkanlıkları atamaları 30 Kasım’a kaldı. Aralık ayı başında İzmir’de atamalar ile birlikte aday tipini de belirleyecek. Gürültü kıyamet kopacak.
NOT 2: İzbelcom’a yeni bir genel müdür atandığı konusunda bir duyum aldım. Hem de Kocaoğlu’nun isteği ile. İsmi Güler Sağıt Sezer. Hayırlı olsun diyelim.
YENİGÜN 21 - 11 - 2008
Etiketler:
Yerel Siyaset
19 Kasım 2008 Çarşamba
CHP il çok hareketli
Genelge işe yaradı ve toplantı serileri başladı. CHP İzmir il binasında önceki akşam hummalı bir çalışma vardı. Önce ilçe başkanları ile toplantı yaptı CHP İl Başkanı Kemal Karataş. 27 ilçe başkanının katıldığı toplantıda Abdürrezzak Ertan ekibi Büyükşehir Belediye Başkanı’nın önseçimle belirlenmesi konusunda oylama yapılmasını istedi, ancak reddedildi.25 yıldır CHP’den uzak olan Hakan Tartan’ın Erten ekibine dayanarak önseçimle Büyükşehir Belediye Başkan adayı olma hayali de bu şekilde suya düştü. Ardından bazı ilçe başkanları ile özel görüştü.
İstifa etme olasılıkları bulunan 3 ilçe başkanı Sıtkı Kürüm, Ertam Özen ve Mehmet Süne birebir görüşmelere rağbet etmedi ve arkadaşlarıyla birlikte il binasından ayrıldılar. Yazdıklarım nedeniyle bana kırgın oldukları her hallerinden belliydi. Ama bu ortadaki gerçeği değiştirmiyordu. Ya ilçe başkanı olarak görevlerine devam edecekler ve Baykal’ın koyacağı istemedikleri adayın seçim çalışmalarını düzenleyecekler ya da 30 Kasım’a kadar istifa edip diğer aday adayları ile aynı statü içerisinde Ankara turlarına başlayacaklar.
Gerçekten zor bir karar. Bir gün önce partide bir gücü elinde bulunduracaksın, yarın normal vatandaş konumuna dönüşeceksin.
İlçe başkanları toplantısından sonra il yönetimi de olağanüstü toplandı. Konu yine aynıydı: Genelge…
İl yönetiminden 12 ila 14 kişinin ayrılacağı belirtiliyor. Bu da CHP İzmir il örgütünün yenileneceği anlamına geliyor.
Bu genelgeden İzmir’de en mutlu olan insan kim?
Tabii ki Aziz Kocaoğlu…
Şu anki örgüt yapısıyla çelişkili olan Kocaoğlu bir taşla iki kuş vurmuş olacak.
Kocaoğlu için “Şans paçasından akıyor” diyordum da inanmıyordunuz.
BİR ANI: 2002 genel seçimlerinde YTP’den İzmir milletvekili adayı olan bir zat vardı… Zamanın YTP Genel Başkanı İsmail Cem seçim çalışmaları için geldiği İzmir’de bu zat tarafından Bayraklı’daki zihinsel özürlü çocuklar için faaliyet gösteren bir okula götürüldü. Genel başkanın resmi programında belirtilmeyen bu ziyareti milletvekili adayının organizasyonu çerçevesinde kalabalık bir medya ordusu yakından takip etti. Resimler çekildi, haberler yazıldı. Aynı ziyarette genel başkanın yanında olan YTP İzmir milletvekili adayı, bugünün CHP PM üyesi Rıfat Nalbantoğlu İsmail Cem’e dönerek “Sayın Başkanım şimdi Atatürk Lisesi’ni ziyaret edeceğiz” dedi. Cem’in kendisine anlamsız şekilde baktığını fark eden Nalbantoğlu espriyi patlattı: “Bayraklı’ya geldik ve milletvekili adayı arkadaşımızın mezun olduğu okulu ziyaret ettik. Ben de Atatürk Lisesi mezunuyum. Şimdi de orayı ziyaret edelim…”
NOT 1: 18 Kasım 2008 tarihli Hasan Tahsin ile Gündem programı çok şenlikliydi. Bir taraftan Hasan Tahsin sağa sola sataşırken diğer taraftan dinleyiciler Mega Televizyonu’nun Yunanca yayınını da aynı kanaldan dinleme şansı buldular. Beni Yunani olarak suçlayan bir gazetecinin kendi programında Yunanca anonslar yayınlaması şaşırtıcı ve aynı zamanda çelişkili değil mi? Yoksa Hasan Tahsin Yunan Mega Televizyonu ile anlaştı da bizim mi haberimiz yok.
NOT 2: İTO’da Ekrem Demirtaş’a karşı yeni aday Alaattin Yüksel… Yüksel’in bir önceki seçimde üçüncü ekip olarak çalışan Kırmacı grubuna mesaj gönderdiği adaylık için harekete geçtiği belirtiliyor.
YENİGÜN 19 - 11 2008
İstifa etme olasılıkları bulunan 3 ilçe başkanı Sıtkı Kürüm, Ertam Özen ve Mehmet Süne birebir görüşmelere rağbet etmedi ve arkadaşlarıyla birlikte il binasından ayrıldılar. Yazdıklarım nedeniyle bana kırgın oldukları her hallerinden belliydi. Ama bu ortadaki gerçeği değiştirmiyordu. Ya ilçe başkanı olarak görevlerine devam edecekler ve Baykal’ın koyacağı istemedikleri adayın seçim çalışmalarını düzenleyecekler ya da 30 Kasım’a kadar istifa edip diğer aday adayları ile aynı statü içerisinde Ankara turlarına başlayacaklar.
Gerçekten zor bir karar. Bir gün önce partide bir gücü elinde bulunduracaksın, yarın normal vatandaş konumuna dönüşeceksin.
İlçe başkanları toplantısından sonra il yönetimi de olağanüstü toplandı. Konu yine aynıydı: Genelge…
İl yönetiminden 12 ila 14 kişinin ayrılacağı belirtiliyor. Bu da CHP İzmir il örgütünün yenileneceği anlamına geliyor.
Bu genelgeden İzmir’de en mutlu olan insan kim?
Tabii ki Aziz Kocaoğlu…
Şu anki örgüt yapısıyla çelişkili olan Kocaoğlu bir taşla iki kuş vurmuş olacak.
Kocaoğlu için “Şans paçasından akıyor” diyordum da inanmıyordunuz.
BİR ANI: 2002 genel seçimlerinde YTP’den İzmir milletvekili adayı olan bir zat vardı… Zamanın YTP Genel Başkanı İsmail Cem seçim çalışmaları için geldiği İzmir’de bu zat tarafından Bayraklı’daki zihinsel özürlü çocuklar için faaliyet gösteren bir okula götürüldü. Genel başkanın resmi programında belirtilmeyen bu ziyareti milletvekili adayının organizasyonu çerçevesinde kalabalık bir medya ordusu yakından takip etti. Resimler çekildi, haberler yazıldı. Aynı ziyarette genel başkanın yanında olan YTP İzmir milletvekili adayı, bugünün CHP PM üyesi Rıfat Nalbantoğlu İsmail Cem’e dönerek “Sayın Başkanım şimdi Atatürk Lisesi’ni ziyaret edeceğiz” dedi. Cem’in kendisine anlamsız şekilde baktığını fark eden Nalbantoğlu espriyi patlattı: “Bayraklı’ya geldik ve milletvekili adayı arkadaşımızın mezun olduğu okulu ziyaret ettik. Ben de Atatürk Lisesi mezunuyum. Şimdi de orayı ziyaret edelim…”
NOT 1: 18 Kasım 2008 tarihli Hasan Tahsin ile Gündem programı çok şenlikliydi. Bir taraftan Hasan Tahsin sağa sola sataşırken diğer taraftan dinleyiciler Mega Televizyonu’nun Yunanca yayınını da aynı kanaldan dinleme şansı buldular. Beni Yunani olarak suçlayan bir gazetecinin kendi programında Yunanca anonslar yayınlaması şaşırtıcı ve aynı zamanda çelişkili değil mi? Yoksa Hasan Tahsin Yunan Mega Televizyonu ile anlaştı da bizim mi haberimiz yok.
NOT 2: İTO’da Ekrem Demirtaş’a karşı yeni aday Alaattin Yüksel… Yüksel’in bir önceki seçimde üçüncü ekip olarak çalışan Kırmacı grubuna mesaj gönderdiği adaylık için harekete geçtiği belirtiliyor.
YENİGÜN 19 - 11 2008
Etiketler:
Yerel Siyaset
17 Kasım 2008 Pazartesi
Baykal düğmeye çok set bastı
CHP’de YSK’nın ilan edeceği seçim takviminden önce harekete geçildi ve çok tartışılacak bir genelge yayınlandı.
Genel Sekreter Önder Sav imzasıyla yayınlanan genelgede, “İl, ilçe, belde başkanları ve yönetim kurulu üyelerinin görev yaptıkları yerden aday adayı olmak istemeleri halinde 30 Kasım 2008 Pazar günü saat 17.00’ye kadar istifa gerekir” denildi. Genelgede, milletvekilleriyle halen görev yapmakta olan belediye başkanları, il genel meclisi ve belediye meclisi üyeleri ile muhtarların mahalli idareler seçimlerinde adaylıklarını koyabilmek için görevlerinden istifa etmek zorunda olmadıkları da ifade edildi. Genelgede, “Adayların önseçimle, aday yoklaması ve merkez yoklaması ile saptanabileceğini belirtilerek, bu konuda Parti Meclisi’nin yetkili olduğu” kaydedildi. Genel Sekreter Önder Sav imzasıyla, il, ilçe başkanlıkları, Merkez Yönetim Kurulu, Parti Meclisi, Yüksek Disiplin Kurulu üyelerine ve milletvekillerine gönderilen genelgede, Aralık ayının ikinci yarısında yapılacak olan olağanüstü kurultay için tüzük ve program hazırlık komisyonlarına üye ismi bildirmemiş olan illerin en kısa süre içinde isim bildirmeleri de istendi.
Baykal neden böyle bir genelge yayınlattı?
1 – Tüzük kurultayı öncesi kendisine karşı hareket edebilecek ve adaylığı düşünenlerin önünü tamamen kesti.
2 – Örgütün seçimden çok önce yeniden toparlanması ve kendisinin arkasında durması için harekete geçirdi.
3 – Bu partinin sahibi benim, kimse koltuğuma göz dikmesin mesajının altını kırmızı kalemle yeniden çizdi.
4 – Özellikle İzmir’e yönelik önemli adımlar atacağını netleştirdi.
Peki, İzmir’de bu genelgeye göre neler yapılacak.
Metropolde 3 ilçe başkanının adaylığı düşündüğü sağır sultan tarafından da biliniyor.
Bu durumda Konak İlçe Başkanı Sıtkı Kürüm, Karşıyaka İlçe Başkanı Ertam Özen ve Buca İlçe Başkanı Mehmet Süne’nin istifaları gündemde. Üç ilçenin yönetim kurulu üyelerinin de belediye ve il genel meclisi üyeliği bekledikleri için istifa etmeleri muhtemel. Baykal böylece Erten yapısının konuşlandığı 3 ilçeyi de yapacağı atamalarla tamamen kendisine bağlayacak.
Ya İzmir il?
Öncelikle İl Başkanı Kemal Karataş’ın durumunu herkes merak ediyor. Karataş aday olmak istiyorsa istifa etmek zorunda. Bu da kamuoyu için önemli bir mesaj. İl yönetim kurulu üyelerinin büyük bölümü de aynı durumda.
CHP Genel Merkezi Karabağlar ve Bayraklı ilçe atamalarını da 30 Kasım sonrasına bırakacak.
Büyükşehir de Baykal’ın hamlelerini ve bu hamlelere gelecek yanıtları yakından takip ediyor. Tabii ki aday adayları da…
Yeniden şekillenecek il ve ilçelerin durumları aday adaylarını çok yakından ilgilendiriyor.
Bu hafta çok hareketli geçecek anlaşılan.
NOT: Medyadaki hareketlenme Kasım ayı sonuna kadar netleşecek gibi... Ben ciddi bir sarsıntı bekliyorum açıkçası. Önümüzdeki günlerde bunları da tartışırız. Özellikle aday adayları bu değişimi yakından takip ediyor
YENİGÜN 17 - 11 - 2008
Genel Sekreter Önder Sav imzasıyla yayınlanan genelgede, “İl, ilçe, belde başkanları ve yönetim kurulu üyelerinin görev yaptıkları yerden aday adayı olmak istemeleri halinde 30 Kasım 2008 Pazar günü saat 17.00’ye kadar istifa gerekir” denildi. Genelgede, milletvekilleriyle halen görev yapmakta olan belediye başkanları, il genel meclisi ve belediye meclisi üyeleri ile muhtarların mahalli idareler seçimlerinde adaylıklarını koyabilmek için görevlerinden istifa etmek zorunda olmadıkları da ifade edildi. Genelgede, “Adayların önseçimle, aday yoklaması ve merkez yoklaması ile saptanabileceğini belirtilerek, bu konuda Parti Meclisi’nin yetkili olduğu” kaydedildi. Genel Sekreter Önder Sav imzasıyla, il, ilçe başkanlıkları, Merkez Yönetim Kurulu, Parti Meclisi, Yüksek Disiplin Kurulu üyelerine ve milletvekillerine gönderilen genelgede, Aralık ayının ikinci yarısında yapılacak olan olağanüstü kurultay için tüzük ve program hazırlık komisyonlarına üye ismi bildirmemiş olan illerin en kısa süre içinde isim bildirmeleri de istendi.
Baykal neden böyle bir genelge yayınlattı?
1 – Tüzük kurultayı öncesi kendisine karşı hareket edebilecek ve adaylığı düşünenlerin önünü tamamen kesti.
2 – Örgütün seçimden çok önce yeniden toparlanması ve kendisinin arkasında durması için harekete geçirdi.
3 – Bu partinin sahibi benim, kimse koltuğuma göz dikmesin mesajının altını kırmızı kalemle yeniden çizdi.
4 – Özellikle İzmir’e yönelik önemli adımlar atacağını netleştirdi.
Peki, İzmir’de bu genelgeye göre neler yapılacak.
Metropolde 3 ilçe başkanının adaylığı düşündüğü sağır sultan tarafından da biliniyor.
Bu durumda Konak İlçe Başkanı Sıtkı Kürüm, Karşıyaka İlçe Başkanı Ertam Özen ve Buca İlçe Başkanı Mehmet Süne’nin istifaları gündemde. Üç ilçenin yönetim kurulu üyelerinin de belediye ve il genel meclisi üyeliği bekledikleri için istifa etmeleri muhtemel. Baykal böylece Erten yapısının konuşlandığı 3 ilçeyi de yapacağı atamalarla tamamen kendisine bağlayacak.
Ya İzmir il?
Öncelikle İl Başkanı Kemal Karataş’ın durumunu herkes merak ediyor. Karataş aday olmak istiyorsa istifa etmek zorunda. Bu da kamuoyu için önemli bir mesaj. İl yönetim kurulu üyelerinin büyük bölümü de aynı durumda.
CHP Genel Merkezi Karabağlar ve Bayraklı ilçe atamalarını da 30 Kasım sonrasına bırakacak.
Büyükşehir de Baykal’ın hamlelerini ve bu hamlelere gelecek yanıtları yakından takip ediyor. Tabii ki aday adayları da…
Yeniden şekillenecek il ve ilçelerin durumları aday adaylarını çok yakından ilgilendiriyor.
Bu hafta çok hareketli geçecek anlaşılan.
NOT: Medyadaki hareketlenme Kasım ayı sonuna kadar netleşecek gibi... Ben ciddi bir sarsıntı bekliyorum açıkçası. Önümüzdeki günlerde bunları da tartışırız. Özellikle aday adayları bu değişimi yakından takip ediyor
YENİGÜN 17 - 11 - 2008
Etiketler:
Yerel Siyaset
14 Kasım 2008 Cuma
1 hafta erteleme
CHP’de Bayraklı ve Karabağlar ilçe yönetimlerinin atanması bir sonraki haftaya kaldı. Neden?
Bir önceki yazımda da değindiğim gibi bu ilçelere atanacak yönetimler bir anlamda ilçe belediye başkan adaylarının mesajını verecekti.
İsimler MYK’ya geldiğinde başta Deniz Baykal olmak üzere pek çok isim bu isimlere sıcak bakmadı.
* * *
Karabağlar İlçe Başkanlığı’na önerilen isim Deniz Baykal’ın son seyahatinde İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun toplantıya girmesini engelleyen il yöneticisi Birol Ağırbaş oldu.
Abdürrezzak Erten ekibinin tek beyaz üyesi Ağırbaş’ın Karabağlar ilçe başkanı yapılması halinde yerel seçim öncesi CHP’li kurumlar arasındaki tartışmanın büyüyeceğinden kimsenin kuşkusu yok.
Üstelik Konak ya da Karabağlar’dan belediye başkanlığını düşünen Konak İlçe Başkanı Sıtkı Kürüm’ün bile Abdürezzak Erten’in bu konu için Birol Ağırbaş’ı Ankaraya götürdüğünden haberi yoktu. Kürüm tavrını koydu ancak her zaman olduğu gibi ekibin şefi tarafından ikna edildi.
* * *
Kürüm’ün ekibin son günlerde parti kamuoyuna lanse ettiği Büyükşehir adayı Hakan Tartan konusunda da ciddi sıkıntıları var. Ona göre uzun yıllar parti içinde çalışan adaylar belediye başkanlığına aday olmalı. Yarı ne yapacağı belli olmayanlar değil.
Bayraklı’da ise ilçe başkanlığına düşünülen isim Rıfat Özer konusunda da benzer sorun yaşanıyor. Özer’in Karşıyaka İlçe Başkanı ile yakın hareket etmesi bu ismin de atamasını güçleştirdi.
* * *
Genel merkez yani adayları görüşülmesi için ilçe atamalarını 1 hafta erteledi.
Sanırım bugünden itibaren yeni isim arayışları ve ekipler arası mücadele sertleşecektir.
Deniz Baykal İzmir konusunda ser vermiyor. İzmirli adaylar üzerine yorum yapanlara da, “İzmir’i bırakın. Ona ben bakacağım” diyor.
İlçe başkanlarının atanması bir hafta gecikiyor ve İzmir’den delen isimler tartışma yaratıyorsa sanırım Deniz Baykal İzmir konusunda bazı mesajları vermeye başladı. Tabii ki anlayana…
NOT 1: İzmir medyası istim üzerinde. Önümüzdeki 15 gün içersinde ilginç gelişmeler yaşanabilir.
NOT 2: Pazartesi günü İzmir’in yöneticileri küresel krizi masaya yatıracaklarmış. Dünyanın en önde gelen ekonomistleri bile bu işe çare bulamadı. Galiba bizimkiler bu işi çözecekler.
YENİGÜN 14 - 11 - 2008
Bir önceki yazımda da değindiğim gibi bu ilçelere atanacak yönetimler bir anlamda ilçe belediye başkan adaylarının mesajını verecekti.
İsimler MYK’ya geldiğinde başta Deniz Baykal olmak üzere pek çok isim bu isimlere sıcak bakmadı.
* * *
Karabağlar İlçe Başkanlığı’na önerilen isim Deniz Baykal’ın son seyahatinde İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun toplantıya girmesini engelleyen il yöneticisi Birol Ağırbaş oldu.
Abdürrezzak Erten ekibinin tek beyaz üyesi Ağırbaş’ın Karabağlar ilçe başkanı yapılması halinde yerel seçim öncesi CHP’li kurumlar arasındaki tartışmanın büyüyeceğinden kimsenin kuşkusu yok.
Üstelik Konak ya da Karabağlar’dan belediye başkanlığını düşünen Konak İlçe Başkanı Sıtkı Kürüm’ün bile Abdürezzak Erten’in bu konu için Birol Ağırbaş’ı Ankaraya götürdüğünden haberi yoktu. Kürüm tavrını koydu ancak her zaman olduğu gibi ekibin şefi tarafından ikna edildi.
* * *
Kürüm’ün ekibin son günlerde parti kamuoyuna lanse ettiği Büyükşehir adayı Hakan Tartan konusunda da ciddi sıkıntıları var. Ona göre uzun yıllar parti içinde çalışan adaylar belediye başkanlığına aday olmalı. Yarı ne yapacağı belli olmayanlar değil.
Bayraklı’da ise ilçe başkanlığına düşünülen isim Rıfat Özer konusunda da benzer sorun yaşanıyor. Özer’in Karşıyaka İlçe Başkanı ile yakın hareket etmesi bu ismin de atamasını güçleştirdi.
* * *
Genel merkez yani adayları görüşülmesi için ilçe atamalarını 1 hafta erteledi.
Sanırım bugünden itibaren yeni isim arayışları ve ekipler arası mücadele sertleşecektir.
Deniz Baykal İzmir konusunda ser vermiyor. İzmirli adaylar üzerine yorum yapanlara da, “İzmir’i bırakın. Ona ben bakacağım” diyor.
İlçe başkanlarının atanması bir hafta gecikiyor ve İzmir’den delen isimler tartışma yaratıyorsa sanırım Deniz Baykal İzmir konusunda bazı mesajları vermeye başladı. Tabii ki anlayana…
NOT 1: İzmir medyası istim üzerinde. Önümüzdeki 15 gün içersinde ilginç gelişmeler yaşanabilir.
NOT 2: Pazartesi günü İzmir’in yöneticileri küresel krizi masaya yatıracaklarmış. Dünyanın en önde gelen ekonomistleri bile bu işe çare bulamadı. Galiba bizimkiler bu işi çözecekler.
YENİGÜN 14 - 11 - 2008
Etiketler:
Yerel Siyaset
12 Kasım 2008 Çarşamba
Belirleyici ilçeler
CHP MYK bugünkü toplantısında Bayraklı ve Karşıyaka ilçe başkanları konusunda karar verecek. Piyasada çok isim dolaşıyor. Aslında zor bir karar bu. Çünkü Karabağlar ve Karşıyaka’da belirlenecek ilçe başkanları bu bölgelere atanacak belediye başkan adaylarının tipini de belirleyecek.
Geçtiğimiz hafta bir milletvekilinin Karabağlar ilçe başkanı adayını genel merkezde dolaştırdığını da dikkate aldığımızda çok ilginç atamalarla karşı karşıya kalabiliriz gibi görünüyor.
***
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu İzmir basınını metro inşaatına indirmemekte ısrar ediyor. Ne göreceğiz orada? Açılan tünelleri… Gerçekten kaç kilometre kazıldığını öğrenmemiz gerekmiyor mu? Sadece basın bürosundan gelen “şu kadar metre kaldı, bu kadar metre kaldı” haberleri ile yetinmeye devam mı edeceğiz? Aynı sorun ağabey-kardeş projesinde de yaşanıyor. Projenin uygulandığı Kültürpark’taki binaya ara sıra uğruyorum. En fazla 4 ya da 5 kişi ile karşılaşıyorum. Hasan Tahsin’e göre yüzlerce olduğu iddia edilen proje çalışanlarının nerede olduğunu da açıkçası merak ediyorum.
***
İzmir Büyükşehir Belediye başkan adaylarından Hakan Tartan sivil toplum örgütlerini ziyaret ediyor. Önceki gün Güneş Lions’un davetlisi olarak İzmir Özel Türk Koleji’nde bir toplantıya katıldı Tartan. Tam CHP adayına yakışır bir yer tabii ki… Panelde ne ilginçtir ki Hüseyin Aslan da vardır. Güneş Lions yönetimi nereden bilsin bu ikili arasında aylardır soğuk rüzgârların estiğini… İzmir’i ve İzmir siyasetini Lions gözlüğünden takip ettikleri için olsa gerek, iyi bir şey yaptıklarını düşündüler galiba… Hüseyin Aslan, Baykal’ın da şiddetle eleştirdiği Mustafa belgeseli üzerine ağır eleştiri yaparken, filmin İzmir galasını yapan Hakan Tartan ise iki ara bir derede kaldığı için bakanlığı döneminde ne kadar Atatürkçü olduğunu anlatıp durdu. Konuşmasını bitirdikten sonra da “Pardon başka bir yerde daha konuşmam var” diyerek toplantıyı terk etti.
NOT 1: Gazetedeki bazı arkadaşlar, “Süleyman’ın meşhurları” listesi yayınlamayı düşünüyorlarmış. Bazı arkadaşları meşhur etmiş olabilirim. Bundan sonra meşhur olmalarını devam ettirmeleri, sadece kendi başarıları ile olacaktır. Başarılı iseler devam ederler, başarısız olurlarsa dönüp kendilerine bakmaları gerekecek…
NOT 2: İZSİAD’ın önceki gün gerçekleştirdiği Zuhal Olcay ile Genco Erkal’ın katıldığı etkinlikte Kocaoğlu’nun hemen arkasında oturan isim kimdi? Yanıtlıyorum Alaattin Yüksel. Etkinliğin hazırlanmasında Büyükşehir?in ne kadar desteği olduğu meçhul… Umarım günün birinde dürüst belediye başkanı Aziz Kocaoğlu kendi döneminden gelen bazı karanlık noktaları açıklayacaktır.
YENİGÜN 12 - 11 - 2008
Geçtiğimiz hafta bir milletvekilinin Karabağlar ilçe başkanı adayını genel merkezde dolaştırdığını da dikkate aldığımızda çok ilginç atamalarla karşı karşıya kalabiliriz gibi görünüyor.
***
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu İzmir basınını metro inşaatına indirmemekte ısrar ediyor. Ne göreceğiz orada? Açılan tünelleri… Gerçekten kaç kilometre kazıldığını öğrenmemiz gerekmiyor mu? Sadece basın bürosundan gelen “şu kadar metre kaldı, bu kadar metre kaldı” haberleri ile yetinmeye devam mı edeceğiz? Aynı sorun ağabey-kardeş projesinde de yaşanıyor. Projenin uygulandığı Kültürpark’taki binaya ara sıra uğruyorum. En fazla 4 ya da 5 kişi ile karşılaşıyorum. Hasan Tahsin’e göre yüzlerce olduğu iddia edilen proje çalışanlarının nerede olduğunu da açıkçası merak ediyorum.
***
İzmir Büyükşehir Belediye başkan adaylarından Hakan Tartan sivil toplum örgütlerini ziyaret ediyor. Önceki gün Güneş Lions’un davetlisi olarak İzmir Özel Türk Koleji’nde bir toplantıya katıldı Tartan. Tam CHP adayına yakışır bir yer tabii ki… Panelde ne ilginçtir ki Hüseyin Aslan da vardır. Güneş Lions yönetimi nereden bilsin bu ikili arasında aylardır soğuk rüzgârların estiğini… İzmir’i ve İzmir siyasetini Lions gözlüğünden takip ettikleri için olsa gerek, iyi bir şey yaptıklarını düşündüler galiba… Hüseyin Aslan, Baykal’ın da şiddetle eleştirdiği Mustafa belgeseli üzerine ağır eleştiri yaparken, filmin İzmir galasını yapan Hakan Tartan ise iki ara bir derede kaldığı için bakanlığı döneminde ne kadar Atatürkçü olduğunu anlatıp durdu. Konuşmasını bitirdikten sonra da “Pardon başka bir yerde daha konuşmam var” diyerek toplantıyı terk etti.
NOT 1: Gazetedeki bazı arkadaşlar, “Süleyman’ın meşhurları” listesi yayınlamayı düşünüyorlarmış. Bazı arkadaşları meşhur etmiş olabilirim. Bundan sonra meşhur olmalarını devam ettirmeleri, sadece kendi başarıları ile olacaktır. Başarılı iseler devam ederler, başarısız olurlarsa dönüp kendilerine bakmaları gerekecek…
NOT 2: İZSİAD’ın önceki gün gerçekleştirdiği Zuhal Olcay ile Genco Erkal’ın katıldığı etkinlikte Kocaoğlu’nun hemen arkasında oturan isim kimdi? Yanıtlıyorum Alaattin Yüksel. Etkinliğin hazırlanmasında Büyükşehir?in ne kadar desteği olduğu meçhul… Umarım günün birinde dürüst belediye başkanı Aziz Kocaoğlu kendi döneminden gelen bazı karanlık noktaları açıklayacaktır.
YENİGÜN 12 - 11 - 2008
Etiketler:
Yerel Siyaset
10 Kasım 2008 Pazartesi
Tartışmalar bitmiyor
Tüzük Kurultay’ı tartışmalarına devam ediyoruz…
Her ne kadar bazı gruplar tarafından “tüzük kurultayında bir şey değişmeyecek” açıklaması yapılsa da değişimin hayli sert olacağı açık ve net görülmeye başlandı.
1 – Deniz Baykal Ankara’daki il başkanları toplantısında tüzükteki değişimler konusunda hangi mesajları verdi?
2 – MYK’da tüzük kurultayı yapılacağına dair karar neden oy birliği ile alındı?
3 – Tüzükte değişme olmayacağı görüşünü hangi gruplar yaymaya çalışıyor?
Bu soruların yanıtları yayınlandığında kurultayda alınacak tavırlar daha net biçimde ortaya çıkacak. Taslağa göz attığımızda partinin hangi organlarında değişime gidileceği açıkça belirtiliyor.
Yine de bazı çatlak seslerin ortaya çıkacağı açık. Ancak bu seslerin gücü konusunda herkesin şüphesi var. Kimileri “Gerekirse tüzük kurultayını seçimli kurultaya dönüştürür, Baykal’ın genel başkanlığını tartışmaya açarız” dese de, CHP’lilerde tüzük değişimi karşısında duracak olanların sayılarının imza toplamaya yeteceğini ancak Türkiye’nin içinde bulunduğu konjonktür ve yerel seçimler nedeniyle oylamada da imza sayısı kadar oy çıkacağı görüşü hakim.
Baykal’ın tüzüğü ad okunarak açık yaptıracağını da buradan belirtmeye gerek yok sanırım.
Baykal’ın isteklerine karşı çıkan kurultay delegelerinin adaylık taleplerini de unutmaları gerekecek. Bu çelişki içerisinde bazı İzmir delegelerinin oylamada ne yapacaklarını açıkçası çok merak ediyorum.
**
Bazı İzmir milletvekilleri arasında yaşanan çekişmeler haber ve köşe yazıları şeklinde bizlere de ulaşıyor. Kimileriyle yüz yüze görüşüyoruz, kimilerinden de dostları vasıtasıyla haber alıyoruz. Milletvekilleri arasında bazı çatışmaların yaşandığı bir gerçek… Her ne kadar kamuoyuna “Kimse ile bir sorun yok” açıklamaları yapılmaya çalışılsa da, biz biliyoruz ki sorunlar o kadar yoğun ki, bu sorunların altından kalkmak hiç de kolay değil. Üstelik örgütlenme sürecinde inişe geçildiği bir dönemde. Herkes kimin nerede olduğunu, hangi amaç ve beklentiler içinde bulunduğunu o kadar net biliyor ki, buradan bunları yeniden tekrar etmeye hiç gerek yok. Üstelik bu konu üzerinde yazmaya başlarsak birilerini kaale almış gibi görünürüz ki, böyle bir seviyeye inmeye hiç gerek yok. Çıkabilen bizim seviyeye çıksın da öyle tartışalım.
NOT 1: Osman Özgüven geliyor. Kendisi son dönem atılan adımları solun yeniden ortak bir paydada buluşması için önemli olduğunun altını çiziyor ve ekliyor: Üzerime düşecek her görevi yerine getirmeye hazırım.
NOT 2: Kocaoğlu ismi üzerine olumlu konuşanların sayılarında önemli bir düşme yaşanıyor. Bir yıl öncesine kadar kamuoyunda iyi bir imaj çizen İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı attığı yanlış adımlardan dolayı imajı çizdirmiş durumda.
NOT 3: Üçyol – Üçkuyular metro hattını ne zaman ziyaret edeceğiz. Büyükşehir basın bürosu böyle bir organizasyon yaparsa elimde metre ile metroya inmeyi planlıyorum, metronun ne kadarının tamamlandığını anlamak için. Kim bilir belki de Kocaoğlu tıpkı Karşıyaka’da olduğu gibi çöken bir alan arıyor. Bizi aşağı indirecek, metro başımıza çökecek. Böylece bizden kurtulmuş olacak.
YENİGÜN 10 - 11 - 2008
Her ne kadar bazı gruplar tarafından “tüzük kurultayında bir şey değişmeyecek” açıklaması yapılsa da değişimin hayli sert olacağı açık ve net görülmeye başlandı.
1 – Deniz Baykal Ankara’daki il başkanları toplantısında tüzükteki değişimler konusunda hangi mesajları verdi?
2 – MYK’da tüzük kurultayı yapılacağına dair karar neden oy birliği ile alındı?
3 – Tüzükte değişme olmayacağı görüşünü hangi gruplar yaymaya çalışıyor?
Bu soruların yanıtları yayınlandığında kurultayda alınacak tavırlar daha net biçimde ortaya çıkacak. Taslağa göz attığımızda partinin hangi organlarında değişime gidileceği açıkça belirtiliyor.
Yine de bazı çatlak seslerin ortaya çıkacağı açık. Ancak bu seslerin gücü konusunda herkesin şüphesi var. Kimileri “Gerekirse tüzük kurultayını seçimli kurultaya dönüştürür, Baykal’ın genel başkanlığını tartışmaya açarız” dese de, CHP’lilerde tüzük değişimi karşısında duracak olanların sayılarının imza toplamaya yeteceğini ancak Türkiye’nin içinde bulunduğu konjonktür ve yerel seçimler nedeniyle oylamada da imza sayısı kadar oy çıkacağı görüşü hakim.
Baykal’ın tüzüğü ad okunarak açık yaptıracağını da buradan belirtmeye gerek yok sanırım.
Baykal’ın isteklerine karşı çıkan kurultay delegelerinin adaylık taleplerini de unutmaları gerekecek. Bu çelişki içerisinde bazı İzmir delegelerinin oylamada ne yapacaklarını açıkçası çok merak ediyorum.
**
Bazı İzmir milletvekilleri arasında yaşanan çekişmeler haber ve köşe yazıları şeklinde bizlere de ulaşıyor. Kimileriyle yüz yüze görüşüyoruz, kimilerinden de dostları vasıtasıyla haber alıyoruz. Milletvekilleri arasında bazı çatışmaların yaşandığı bir gerçek… Her ne kadar kamuoyuna “Kimse ile bir sorun yok” açıklamaları yapılmaya çalışılsa da, biz biliyoruz ki sorunlar o kadar yoğun ki, bu sorunların altından kalkmak hiç de kolay değil. Üstelik örgütlenme sürecinde inişe geçildiği bir dönemde. Herkes kimin nerede olduğunu, hangi amaç ve beklentiler içinde bulunduğunu o kadar net biliyor ki, buradan bunları yeniden tekrar etmeye hiç gerek yok. Üstelik bu konu üzerinde yazmaya başlarsak birilerini kaale almış gibi görünürüz ki, böyle bir seviyeye inmeye hiç gerek yok. Çıkabilen bizim seviyeye çıksın da öyle tartışalım.
NOT 1: Osman Özgüven geliyor. Kendisi son dönem atılan adımları solun yeniden ortak bir paydada buluşması için önemli olduğunun altını çiziyor ve ekliyor: Üzerime düşecek her görevi yerine getirmeye hazırım.
NOT 2: Kocaoğlu ismi üzerine olumlu konuşanların sayılarında önemli bir düşme yaşanıyor. Bir yıl öncesine kadar kamuoyunda iyi bir imaj çizen İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı attığı yanlış adımlardan dolayı imajı çizdirmiş durumda.
NOT 3: Üçyol – Üçkuyular metro hattını ne zaman ziyaret edeceğiz. Büyükşehir basın bürosu böyle bir organizasyon yaparsa elimde metre ile metroya inmeyi planlıyorum, metronun ne kadarının tamamlandığını anlamak için. Kim bilir belki de Kocaoğlu tıpkı Karşıyaka’da olduğu gibi çöken bir alan arıyor. Bizi aşağı indirecek, metro başımıza çökecek. Böylece bizden kurtulmuş olacak.
YENİGÜN 10 - 11 - 2008
Etiketler:
Yerel Siyaset
7 Kasım 2008 Cuma
Sıkıntılar büyüyor
Ankara’da yeni gelişmeler var. Dikili Belediye Başkanlı için Osman Özgüven’in isminin getirilmesi tüzük öncesi önemli gelişmelerden biri olarak değerlendiriliyor. Özellikle Konak, Buca ve Karşıyaka hattında çalışan bazı arkadaşların bu dönüşümü iyi anlamaları gerekiyor.
Anlarlar mı?
Sanmıyorum…
Onların anlamaları için kurultayın yaşanması ve sonuçların net biçimde ortaya dökülmesi gerekiyor.
Bu arada Hakan Tartan’ın İzmir’deki Sav grubu ile kurduğu ilişki gözlerimi yaşartıyor. Aslında Sav grubunun İzmir temsilcisi Abdürrezzak Erten için iyi bir isim Hakan Tartan. Üstelik çöpsüz üzüm… Tartan’ı İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı yapacaksın, kadrosu olmadığı için altını kendi ekibinden oluşturacaksın.
Diğer adayların bu konuda hayli sıkıntıları var çünkü. Kocaoğlu kendi arkadaşlarıyla hareket ediyor ve Erten ekibine tamamen karşı… Mehmet Ali Susam’ın bu ekip ile ilişkilerinin en alt düzeyde olduğu biliniyor. Keza Bülent Baratalı bu ekibin net biçimde karşısında duran halkın tanıdığı bir isim. Bir dönem ekip ile birlikte hareket eden Sedat Uzunbay da yapıyı çok iyi tanıyor ve uzak durmayı tercih ediyor. Bana göre de doğru yapıyor ve sağlam basıyor.
Ya Deniz Baykal ne düşünüyor.
Ankara’dan gelen bilgiler Deniz Baykal’ın sadece kazanmayı düşündüğü, diğer tüm parametreleri bir kenara koyduğu yönünde. Baykal, yerel seçimlerde beklenilenin üzerinde başarılı olunması halinde genel başkanlık tartışmalarının biteceğine, örgütün, partinin ve hatta toplumun erken genel seçim üzerine odaklaşacağına inanıyor. Bunun için de gerekli adım ne ise onu atmaya hazırlanıyor.
Örneğin İstanbul’da ilçe belediye başkanlıklarından birine Tarık Akan ismi geçiyor.
İzmir için hala suskun Baykal. Ser veriyor sır vermiyor açıkçası.
* * *
Türkiye’de yaşayanlar hala meselelere ülkenin dikdörtgeni üzerinden bakıyorlar. Obama’nın ABD Başkanı oluşunu, seçim döneminde Türkiye üzerine yaptığı tespitler üzerinden yorumluyorlar. Ancak mesele bu değil.
Obama’nın gelişi ile dünya konjonktüründe bir değişim yaşanacağı açık. Özellikle de Türkiye’ye komşu ülkeler üzerinde…
Bunun en güzel örneği Başbakan Tayyip Erdoğan üzerinde yaşanıyor. AKP iktidarı önce ibreyi Hillary Clinton üzerine çevirdi. Clinton kaybedince bu kez McCain’e döndü.
Neden?
Onlara göre Bush’un politikaları devam edecek, böylece Türkiye ABD ilişkileri istenilen düzeyde kalacaktı.
Ancak Obama’nın seçimi Türk Hükümeti’ni zorda bıraktı.
İşin ilginç yanı bunu en iyi Deniz Baykal biliyor. Baykal satır aralarında CHP ile Obama arasında ilişki geliştirmenin öneminden bahsetti. Baykal da biliyor ki, Türkiye’deki siyasi gelişmelerin bir ucu ABD yönetimine dayanıyor.
NOT: Kocaoğlu’nun üzerine bir sakinlik çöktü. Hayırdır inşallah.
YENİGÜN 07 - 11 - 2008
Anlarlar mı?
Sanmıyorum…
Onların anlamaları için kurultayın yaşanması ve sonuçların net biçimde ortaya dökülmesi gerekiyor.
Bu arada Hakan Tartan’ın İzmir’deki Sav grubu ile kurduğu ilişki gözlerimi yaşartıyor. Aslında Sav grubunun İzmir temsilcisi Abdürrezzak Erten için iyi bir isim Hakan Tartan. Üstelik çöpsüz üzüm… Tartan’ı İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı yapacaksın, kadrosu olmadığı için altını kendi ekibinden oluşturacaksın.
Diğer adayların bu konuda hayli sıkıntıları var çünkü. Kocaoğlu kendi arkadaşlarıyla hareket ediyor ve Erten ekibine tamamen karşı… Mehmet Ali Susam’ın bu ekip ile ilişkilerinin en alt düzeyde olduğu biliniyor. Keza Bülent Baratalı bu ekibin net biçimde karşısında duran halkın tanıdığı bir isim. Bir dönem ekip ile birlikte hareket eden Sedat Uzunbay da yapıyı çok iyi tanıyor ve uzak durmayı tercih ediyor. Bana göre de doğru yapıyor ve sağlam basıyor.
Ya Deniz Baykal ne düşünüyor.
Ankara’dan gelen bilgiler Deniz Baykal’ın sadece kazanmayı düşündüğü, diğer tüm parametreleri bir kenara koyduğu yönünde. Baykal, yerel seçimlerde beklenilenin üzerinde başarılı olunması halinde genel başkanlık tartışmalarının biteceğine, örgütün, partinin ve hatta toplumun erken genel seçim üzerine odaklaşacağına inanıyor. Bunun için de gerekli adım ne ise onu atmaya hazırlanıyor.
Örneğin İstanbul’da ilçe belediye başkanlıklarından birine Tarık Akan ismi geçiyor.
İzmir için hala suskun Baykal. Ser veriyor sır vermiyor açıkçası.
* * *
Türkiye’de yaşayanlar hala meselelere ülkenin dikdörtgeni üzerinden bakıyorlar. Obama’nın ABD Başkanı oluşunu, seçim döneminde Türkiye üzerine yaptığı tespitler üzerinden yorumluyorlar. Ancak mesele bu değil.
Obama’nın gelişi ile dünya konjonktüründe bir değişim yaşanacağı açık. Özellikle de Türkiye’ye komşu ülkeler üzerinde…
Bunun en güzel örneği Başbakan Tayyip Erdoğan üzerinde yaşanıyor. AKP iktidarı önce ibreyi Hillary Clinton üzerine çevirdi. Clinton kaybedince bu kez McCain’e döndü.
Neden?
Onlara göre Bush’un politikaları devam edecek, böylece Türkiye ABD ilişkileri istenilen düzeyde kalacaktı.
Ancak Obama’nın seçimi Türk Hükümeti’ni zorda bıraktı.
İşin ilginç yanı bunu en iyi Deniz Baykal biliyor. Baykal satır aralarında CHP ile Obama arasında ilişki geliştirmenin öneminden bahsetti. Baykal da biliyor ki, Türkiye’deki siyasi gelişmelerin bir ucu ABD yönetimine dayanıyor.
NOT: Kocaoğlu’nun üzerine bir sakinlik çöktü. Hayırdır inşallah.
YENİGÜN 07 - 11 - 2008
Etiketler:
Yerel Siyaset
5 Kasım 2008 Çarşamba
Baykal’ın kozları
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal hayli sert. Grup konuşmalarında bunu net biçimde gösteriyor. AKP’nin son dönemdeki düşüşü, küresel ekonomik krizin Türkiye’deki yansımaları, Erdoğan’ın topluma karşı aşırı sinirli tutumu, CHP liderinin daha büyük düşünmesine neden oluyor.
Bu çerçevede Baykal önümüzdeki süreci şöyle planlıyor.
1 – Kazanacak adaylarla yerel seçime gitmek. Baykal bu aşamada sadece Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı konusunda adım attıklarını diğer kentler konusunda yetkili kurullarda görüşmelerin sürdürüldüğünü söyledi. Burada dikkat çekici nokta Baykal’ın Kocaoğlu konusuna hiç değinmemesi, sadece Karayalçın ismini öne sürmesi.
2 – Üç büyük kenti almak: Baykal İzmir’i kaybetmemeyi. İstanbul ve Ankara’yı ise yeniden kazanmayı hedefliyor. Bunun yanı sıra bazı kentleri de ele geçirmeyi planlayan Baykal, doğuda ise 3 ili hedeflemiş durumda…
3 – Erken seçimi gündeme getirmek: Yerel seçimle gelecek başarıyı genel siyasete aktarmak ve hükümeti erken genel seçime zorlamak. Krizin şiddetinin de artacağını dikkate alarak toplumun tüm mekanizmalarını harekete geçirmek.
4 – Uluslararası konjonktürü kullanmak: Obama’nın seçimi, AB’deki krizin derinleşmesiyle Hıristiyan Demokratların iktidar kaybı da Baykal’a destek olacak…
5 – AKP kanadındaki gelişmeler: Abdüllatif Şener’in yerel seçim sonrası harekete geçmesi. Merkez sağda yeni arayışlar ve başbakanın süreç içerisinde hata yapması.
6 – CHP içerisindeki gelişmeler: Tüzük kurultayı ile partiye hâkim olmak ve dinamizm kazandırmak. Solu CHP içerisinde ve Deniz Baykal’ın beklentileri üzerinden birleştirmek.
Tüm bu süreç CHP liderinin son kozunu oynarken çok dikkatli olduğunu gösteriyor.
Bakalım bu dönem Baykal’ın siyaset mühendisliğini daha net ortaya koyacak.
NOT 1: Tehdit telefonlarını hiç sevmem. Özellikle bu tehditler gazeteci arkadaşlarıma yönelik olursa daha da kızarım. Belli olmaz… Konuşmaların deşifrelerini bu sütundan yayınlayabilirim bile...
NOT 2: Konak Belediye Başkanı Muzaffer Tunçağ’ın Konak yerine Karabağlar üzerine yoğunlaştığı bilgisi elime ulaştı. Tunçağ bu açıklamayı bir dost toplantısında yapmış. İbreyi neden Karabağlar’a yönelttiğini de anlamış değilim açıkçası…
NOT 3: Bugün Obama’yı bir görelim. Obama acaba Konak’taki yakın dostlarına ve akrabalarına yerel seçimlerde meclis üyelikleri konusunda yardımcı olacak mı?
YENİGÜN 05 - 11 - 2008
Bu çerçevede Baykal önümüzdeki süreci şöyle planlıyor.
1 – Kazanacak adaylarla yerel seçime gitmek. Baykal bu aşamada sadece Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı konusunda adım attıklarını diğer kentler konusunda yetkili kurullarda görüşmelerin sürdürüldüğünü söyledi. Burada dikkat çekici nokta Baykal’ın Kocaoğlu konusuna hiç değinmemesi, sadece Karayalçın ismini öne sürmesi.
2 – Üç büyük kenti almak: Baykal İzmir’i kaybetmemeyi. İstanbul ve Ankara’yı ise yeniden kazanmayı hedefliyor. Bunun yanı sıra bazı kentleri de ele geçirmeyi planlayan Baykal, doğuda ise 3 ili hedeflemiş durumda…
3 – Erken seçimi gündeme getirmek: Yerel seçimle gelecek başarıyı genel siyasete aktarmak ve hükümeti erken genel seçime zorlamak. Krizin şiddetinin de artacağını dikkate alarak toplumun tüm mekanizmalarını harekete geçirmek.
4 – Uluslararası konjonktürü kullanmak: Obama’nın seçimi, AB’deki krizin derinleşmesiyle Hıristiyan Demokratların iktidar kaybı da Baykal’a destek olacak…
5 – AKP kanadındaki gelişmeler: Abdüllatif Şener’in yerel seçim sonrası harekete geçmesi. Merkez sağda yeni arayışlar ve başbakanın süreç içerisinde hata yapması.
6 – CHP içerisindeki gelişmeler: Tüzük kurultayı ile partiye hâkim olmak ve dinamizm kazandırmak. Solu CHP içerisinde ve Deniz Baykal’ın beklentileri üzerinden birleştirmek.
Tüm bu süreç CHP liderinin son kozunu oynarken çok dikkatli olduğunu gösteriyor.
Bakalım bu dönem Baykal’ın siyaset mühendisliğini daha net ortaya koyacak.
NOT 1: Tehdit telefonlarını hiç sevmem. Özellikle bu tehditler gazeteci arkadaşlarıma yönelik olursa daha da kızarım. Belli olmaz… Konuşmaların deşifrelerini bu sütundan yayınlayabilirim bile...
NOT 2: Konak Belediye Başkanı Muzaffer Tunçağ’ın Konak yerine Karabağlar üzerine yoğunlaştığı bilgisi elime ulaştı. Tunçağ bu açıklamayı bir dost toplantısında yapmış. İbreyi neden Karabağlar’a yönelttiğini de anlamış değilim açıkçası…
NOT 3: Bugün Obama’yı bir görelim. Obama acaba Konak’taki yakın dostlarına ve akrabalarına yerel seçimlerde meclis üyelikleri konusunda yardımcı olacak mı?
YENİGÜN 05 - 11 - 2008
Etiketler:
Yerel Siyaset
3 Kasım 2008 Pazartesi
Kurultayın getirecekleri
“Tüzük kurultayı” dedik, bir anda herkes bu kurultaya endekslendi. Doğru bir tavır…
Umarım İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu da birilerinin dolmuşu ile yaptığı aday adaylık açıklamasının tarihi konusunda ne kadar hatalı olduğunu anlamıştır. Gerçi “Atı alanlar Üsküdar’ı geçtiler” bile…
Tüzük Kurultayı’nın PM’de oylanması ve oybirliği ile kabul edilmesiyle birlikte resim netleşmeye başladı.
***
Oylama sırasında ilginç bir gelişme yaşandı. CHP Genel Sekreteri Önder Sav, Genel Başkan Deniz Baykal’dan sonra söz alarak kurultayın zamanlaması konusundaki yanlışlığın altını çizdi. Toplantıya Önder Sav’ı destekleyen Abdülrezzak Erten, Şahin Mengü, İsmet Çanakçı, Oya Araslı, Tekin Bingöl, Sinan Yerlikaya ve Erdoğan Toprak katılmadı.
Baykal ise Sav’ın bu tespitine, “Kimsenin makamının gücü değişmiyor” diyerek kamuoyunda son günlerde yazılıp çizilenlere atıfta bulundu.
Toplum içinde böyle konuşmak doğal… Ancak arka planda tartışılanlar durumun hiç de öyle olmadığını gösteriyor.
***
Önder Sav’ı bilemem ancak Sav Grubu olayı seçimli kurultaya götürüp götürmemeyi tartışıyor. Bu bakış açısına göre, Doğu, Güneydoğu İç Anadolu hatta Karadeniz’de kurultay delegelerinin seçilme şansları olmadığı için Baykal’ın baskılarına boyun eğmeme şansları yüksek. Büyük kentlerde de Sav’a doğrudan bağlı ciddi bir kadro var. Dolayısıyla tüzük kurultayı bir anda seçimli kurultaya dönüşebilir…
Ancak genel sekreteri iyi tanıyanlar, Sav’ın böyle bir riske girmeyeceği mücadeleyi bu kez de erteleyeceği görüşünde birleşiyorlar.
Siyaset bu… Bir gün içerisinde her şey değişebilir.
***
Özellikle İzmir delegasyonunun tamamının aday adayı olduğunu düşündüğümüzde tüzük kurultayında nasıl davranacaklarını tahmin etmek hiç de kolay değil.
Son gün karar değiştirecek delegelerin sayısının yüksek olacağını dikkate aldığımızda, İzmir’de aday listelerinin değişme olasılıklarının da yüksek olacağını düşünebiliriz.
Bakalım bugüne kadar “dede” diyen kaç kişi bir anda “Sayın Baykal” demeye başlayacak?
NOT 1: İzmir’de siyaset-medya ilişkileri ilginç noktalara yöneliyor. Tehditler, telefonlar vs… Aday adaylarının bu tarz tavırları hem kendilerini açığa düşürüyor hem de puanları dibe doğru iniyor. Aday adaylık süreci bittikten sonra neler yaşanacak, ne tür taklalar atılacak birlikte göreceğiz.
NOT 2: Hakkımda yazı yazan arkadaşları uyarıyorum. Yazacaklar ise tam doğruyu yazsınlar…
YENİGÜN 03 - 11 - 2008
Umarım İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu da birilerinin dolmuşu ile yaptığı aday adaylık açıklamasının tarihi konusunda ne kadar hatalı olduğunu anlamıştır. Gerçi “Atı alanlar Üsküdar’ı geçtiler” bile…
Tüzük Kurultayı’nın PM’de oylanması ve oybirliği ile kabul edilmesiyle birlikte resim netleşmeye başladı.
***
Oylama sırasında ilginç bir gelişme yaşandı. CHP Genel Sekreteri Önder Sav, Genel Başkan Deniz Baykal’dan sonra söz alarak kurultayın zamanlaması konusundaki yanlışlığın altını çizdi. Toplantıya Önder Sav’ı destekleyen Abdülrezzak Erten, Şahin Mengü, İsmet Çanakçı, Oya Araslı, Tekin Bingöl, Sinan Yerlikaya ve Erdoğan Toprak katılmadı.
Baykal ise Sav’ın bu tespitine, “Kimsenin makamının gücü değişmiyor” diyerek kamuoyunda son günlerde yazılıp çizilenlere atıfta bulundu.
Toplum içinde böyle konuşmak doğal… Ancak arka planda tartışılanlar durumun hiç de öyle olmadığını gösteriyor.
***
Önder Sav’ı bilemem ancak Sav Grubu olayı seçimli kurultaya götürüp götürmemeyi tartışıyor. Bu bakış açısına göre, Doğu, Güneydoğu İç Anadolu hatta Karadeniz’de kurultay delegelerinin seçilme şansları olmadığı için Baykal’ın baskılarına boyun eğmeme şansları yüksek. Büyük kentlerde de Sav’a doğrudan bağlı ciddi bir kadro var. Dolayısıyla tüzük kurultayı bir anda seçimli kurultaya dönüşebilir…
Ancak genel sekreteri iyi tanıyanlar, Sav’ın böyle bir riske girmeyeceği mücadeleyi bu kez de erteleyeceği görüşünde birleşiyorlar.
Siyaset bu… Bir gün içerisinde her şey değişebilir.
***
Özellikle İzmir delegasyonunun tamamının aday adayı olduğunu düşündüğümüzde tüzük kurultayında nasıl davranacaklarını tahmin etmek hiç de kolay değil.
Son gün karar değiştirecek delegelerin sayısının yüksek olacağını dikkate aldığımızda, İzmir’de aday listelerinin değişme olasılıklarının da yüksek olacağını düşünebiliriz.
Bakalım bugüne kadar “dede” diyen kaç kişi bir anda “Sayın Baykal” demeye başlayacak?
NOT 1: İzmir’de siyaset-medya ilişkileri ilginç noktalara yöneliyor. Tehditler, telefonlar vs… Aday adaylarının bu tarz tavırları hem kendilerini açığa düşürüyor hem de puanları dibe doğru iniyor. Aday adaylık süreci bittikten sonra neler yaşanacak, ne tür taklalar atılacak birlikte göreceğiz.
NOT 2: Hakkımda yazı yazan arkadaşları uyarıyorum. Yazacaklar ise tam doğruyu yazsınlar…
YENİGÜN 03 - 11 - 2008
Etiketler:
Yerel Siyaset
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)