Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

12 Aralık 2004 Pazar

Yerel basının evrensel önemi

O kadar önemlidir ki yerel basın.. Ulusal basının her köşeye yetişmesi, hele doyurucu ulaşması mümkün değil. Boşluğu yerel medya doldurur. Yerel arzuları o doyurur. Yerel sorunlara o parmak basar.. Uygar ülkelerin hangisinde hangi kente giderseniz gidin, bir güçlü yerel gazete, birkaç yerel televizyon istasyonu bulursunuz.
Ben gazeteciliğe Ankara'da, yerel bir gazete, Yeni Gün'de başladım. Üç güçlü gazetesi vardı başkentin.. Başkaları da vardı da, bu üçü bayağı etkiliydi. Bizim Yeni Gün.. Zafer ve Ulus.. Üçü de okuldu bunların üstelik.. Ne büyük gazeteciler bu okuldan mezundur, bugün..
Şimdi Ankara'da yerel basın var mı bilmem. Varsa da bana ulaşmıyor..
Direnen, kafa tutan, ayakta duran İzmir.. Yeni Asır, bu ülkede "Yerel" deyince akla gelen ilk isim.. Erol Simavi, imparatorluk günlerinde dert yanmıştı..
"Hıncal, satış rekorları kırıyorum. Türkiye'nin hangi bayisine gidersen git, en çok satan gazete Hürriyet'tir.. Görürsün.. Bir tek İzmir'de Yeni Asır benim önümde.. Onu geçemedim."
Bir İstanbul gazetesi alan İzmirli'nin ikinci gazetesi idi, Yeni Asır mutlak.. Çünkü müthiş bir gazeteydi. Yerelliğin ruhunu yakalamıştı. İzmir ve civarında ne olup bittiğini yazardı. Dahası İzmirliler'i izlerdi. Diyelim İzmirli bir futbolcu, Diyarbakır'a transfer mi oldu, her hafta onun maçlarını haber yapardı. Bizim Memo ve Hido haberleri yaptığımız gibi..
İzmir'e indim mi, ilk işim bir Yeni Asır olmak olurdu, herkes gibi.. Ne var, ne yok?.. Yeni Asır'da..
Erol Bey, Yeni Asır'ı çökertmek için, gazeteyi nerdeyse mürettip ve musahhihlerine kadar transfer edip Ekspres'i çıkarmıştı İzmir'de o zaman.. Başaramadı. Yeni Asır kurumsallaşmıştı. Tüm gidenlere rağmen ayakta kaldı. Başlığı hariç her yeri Yeni Asır olan Ekspres satmadı. Kapandı.
Yeni Asır şimdi Osman Gencer yönetiminde İstanbul gazetelerine örnek olacak mükemmellikte devam ediyor. Müthiş, ama gerçekten müthiş bir gazete çıkarıyorlar. Bugün sadece İzmir'in değil, tüm Ege'nin gaze- tesi konumundalar.
Her gün okuyorum.. Tiryakilik oldu artık..
Ama bu yazımın sebebi Yeni Asır değil.. Kardeş gazete var önümde.. Haber Ekspres.. Sürmanşetinde "4 yaşndayız, gururla kutluyoruz" yazıyor.. Ben de kutluyorum Ekspresçiler, ben de.. Konak Pier günlerinde çok atıştık sizinle.. O ayrı.. Gazetecilikte fikir savaşları hep olacaktır. Olmasa bir gazete yeterdi dünyaya..
Bir yerel gazeteyi yaratma ve yaşatmanın güçlüklerini en iyi bilenlerdenim.. Heyecan.. Coşku.. Sevinç.. Ama bir yandan da endişe.. Başaracak mıyız?.. Tutacak mı?..,
Dördüncü yıla gelmişsen eğer iş bitmiştir..
İzmir'de baskı yapan, Ege ilaveleri veren büyük gazetelere, hele hele, Yeni Asır gibi on yıllardır İzmir'i domine eden bir dev rakibe rağmen, doğmak, büyümek ve yaşam hakkını elde etmek nasıl bir zaferdir, iyi anlarım..
Ekspres'in genç ekibi..
Süleyman Gençel ve arkadaşları.. Hepinizi yürekten kutluyorum..Nice 4 yıllara..
Ve de darısı Ankara'nın başına!..

SABAH 12 - 12 - 2004 (Hıncal Uluç)

17 Kasım 2004 Çarşamba

Öğle yemeği artık sır değil

Geçtiğimiz hafta İzmir'de çok konuşulan bir konuya yeniden dönmek istiyorum. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ile Levent Piriştina ve Erdal İzgi arasında yenen öğle yemeğine... Bu sütundan yemeğin içeriği ve sonuçlarının kamuoyuna açıklanması gereğinin altını çizmiş, yanlış anlaşılmalara yol açacağını belirtmiştim. Hatta, yemek sonrası bazı yayın organlarında ve ulusal gazetelerin eklerinde Büyükşehir Belediye Başkanı'nın, Erdal İzgi'yi görevine yeniden çağırdığı, ancak İzgi'nin bu teklifi kabul etmediği belirtilmişti. Yine bu sütunun yazarı, "Bu işte, bazı ilginç noktalar olmalı" diyerek, şüpheci tavrını sürdürmüş, tıpkı Erdal İzgi'nin dün yaptığı gibi yetkili ağızlardan bilgi istemişti.İşte o bilgi geldi. Böylece yemeğin içeriği netleşti.İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, göreve geldikten sonra alınan kararlar sonrasında Piriştina Ailesi'nin yanlış yönlendirildiğini, açılan bazı soruşturmaların Ahmet Piriştina ile ilgisi olmadığını düşünerek, Ahmet Piriştina'nın oğlu ile yemekte buluşma kararı almış. Jenerasyon farkı nedeniyle, buluşmanın sıkıcı geçmemesi için de, yine aynı yaşlarda olan oğlu Ulaş'ın da bu yemekte bulunmasını istemiş.Üç kişi ile yenilmesi planlanan yemeğe, dördüncü bir ismin Erdal İzgi'nin katılacağı, daha sonra Piriştina Ailesi tarafından Kocaoğlu'na bildirilmiş. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı da, bu isteğe karşı ses çıkarmamış. Aziz Kocaoğlu yemeğin kuytu bir yerde yapılmasının, soru işaretlerine neden olabileceğini düşünerek, özellikle gazetecilerin ve belediye bürokratlarının yoğun olarak geldiği bir restoranı seçmiş. Kocaoğlu, yemek sırasında, büyükşehirdeki yeniden yapılanmanın önemine dikkat çekerek, sistemdeki değişimin Piriştina ismi ile ilgili olmadığını, yeni yönetimin Ahmet Piriştina'nın projelerini sürdürmek istediğini anlatmış.Üst-düzey bürokratların değişimi konusunda ise, çok net bir çizgi çizerek, hamilik görevi üstlenmenin hatalı olduğunu, Piriştina ismini kullanarak siyaset yapmanın ise kimseye yarar getirmeyeceğini belirtmiş.
Yemek sonrası yapılan "çekingen" açıklamalardan, zaten şüphelendiğimi burada özellikle belirtmek isterim. Bundan sonra da bazı yayın organlarından gelebilecek açıklama ve yorumlara da, "şüpheli" bakılması gerektiği çok açık ortaya çıkıyor.
Bu arada yemek sırasında, özellikle içeriden çekilen fotoğrafın, nasıl ve kimler tarafından planlandığı ayrı bir tartışma noktası. Eminim ki, bu konuda net bilgi, hiçbir zaman elimize ulaşmayacak.

NOT 1: Grand Plaza konusunda mail yağıyor. Böyle giderse, Grand Plaza konusu, önümüzdeki günlerin önemli konularından biri olmaya aday.

NOT 2: Erdal İzgi, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu'ndan raporun net olarak tek bir ağızdan açıklanmasını istemiş. Kocaoğlu'nun açıklamasında yarar var. Yoksa, 80 sayfanın tamamını gazetede yayınlamaya kalkarsak, çok yer tutacak.

NOT 3: İZFAŞ Yönetim Kurulu'nun EBSO kanadı üyesi Coşkun Yolgörmez, Aziz Kocaoğlu'nun seçildikten sonra, yapılan yönetim kurulu toplantısında o dönemin başkanı Erdal İzgi'nin talebiyle firmaya 20 gün uzatma verilmesini istediğini, firmaya Çin'deki demir artışı nedeniyle, ek para verilmesi konusunda bir fikir beyan etmediğini söyledi. Yolgörmez, fikir ileri sürmediği talebin toplantıda gündeme geldiğini ifade etti.

HABER EKSPRES 17 – 11 -2004

30 Temmuz 2004 Cuma

Ülgür konusunda yeni açıklama

Selçuk Kaymakamı Hayri Sandıkçı'dan sonra Kamil Subaşı'ndan da bir açıklama geldi. Bu açıklamayı da aynen yayınlıyorum.
Sayın Süleyman GENÇEL,
Bildiğim kadarı ile gazetecilik, yapılan araştırmalardan sonra elde edilen bilgilerle, kamuoyunu doğru olarak yönlendirmek ve bilgilendirmektir.
Bunun dışında hiçbir bilgi araştırmasına girmeden, sadece varsayımlarla, doğru olmayan haber ve düşünce ile kamuoyunu yanlış yönlendirmek, kumu önünde insanları kötülemek, onların onuru ve gururu ile oynamak, bilhassa 28 Mart Pazar günü yapılan yerel seçimlerden önce, Selçuk Pamucak Turizm Bölgesi İmar Planları ile ilgili RANT uğruna rantçılar ile ilişkiye girildiğinden bahsetmek, yani SELÇUK'TA YAŞANAN OLAYLARLA VE KİŞİLER HAKKINDA YARGISIZ İNFAZDA bulunmak, basın etiğine sığmaz, buna rağmen yapılırsa, yapılan bu işlem basın yasalarına, Anayasamıza, İnsan Hakları Bildirisi'ne asla sığmaz.
01.04.2004 günlü "HABER EKSPRES" Gazetesi'ndeki, "SINIRSIZ" isimli köşenizde, adınızın geçtiği "SELÇUK'TA İMAR SAVAŞLARI" başlıklı yazıyı, sizin adınıza biraz ibretle, biraz da sıkılarak okudum.
Asla tasvip etmediğim ve kınadığım olayı anlatan yazının birinci bölümünde:
1. Selçuk Belediye Başkanı Sayın Vefa ÜLGÜR, oyunu, İsabey Mahallesi'ndeki sandıkta kullanmadı. Kendisine yapılan saldırı da oy kullandığı sırada yapılmadı.
2. Saldırı veya kavga sırasında, kendisine darpta bulunanlar içinde Sayın Belediye Başkanı'nın söylediği isimlerden 3 kişi, YTP Belediye Meclisi Kontenjan Üyesi Hasan ÖZNUR, Tarık YEŞİLMEN ve Ogün YEŞİLMEN'in bulunmadığı, görgü şahitlerinden öğrenildi.
3.Diğer adı geçenlerin ise, YTP ile uzaktan yakından bir alakası yoktur.
4.Saldırı sırasında Belediye Başkanı'nın yanında, 20 kadar partilisi, korumaları ve zabıta amirinin de bulunduğu görgü şahitlerinden öğrenildi.
5.Belediye Başkanı, saldırı olayından sonra çarşı içindeki bütün kahveleri tek tek dolaşarak, YTP Belediye Başkan adayı olarak bana ve MHP Belediye Başkan adayı Kemal ÖZEL'e oy veren vatandaşları suçladı, hatta bir kahvede ise, bana oy verenlere küfür ettiği, bu son olaydan sonra da vatandaşlardan bazılarının da, başkanın üzerine yürüdüğü, olayın şahitlerinden öğrenildi. Daha önce de siyasi yasakların başladığı 18 Mart tarihinden itibaren yaptığı meydan konuşmalarında, şahsımı ve birlikte bazı şahısları hakarete varan konuşmalarla suçladı, lekeledi, halkı gerdi. (Polis kayıtlarından bilgi edinebilirsiniz)
6.Olayın canlı şahidi Selçuk Emniyet Müdürü ve okulda görevli polis memurlarıdır. İlçe Seçim Kurulu Başkanı'dır, kaymakamlık ve İlçe Seçim Kurulu tarafından görevlendirilmiş sandık bölgesi sorumlusu İsabey İlköğretim Müdürü'dür.
7.Belediye Başkanı'nın yaptığı usulsüz hareketlerden, halkı germesinden dolayı, İlçe Seçim Kurul Başkanı'nın da, polisin de, sandık bölgesi sorumlusunun da ilgili makamlara şikayetçi olduğu yapılan araştırmalardan sonra öğrenilmiştir. Olay da ADLİ MAKAMLARA İNTİKAL ETMİŞTİR. Bu konuda yorum yapmak bile yanlış olur.
Yazınızın son bölününde ise, olayın altındaki gerçekleri, olayın içini, başlangıcındaki amaçları saptırarak, benim adımdan bahsedip bu konunun içine beni sokmanız, arka planda ise Pamucak Turizm Bölgesi'nin bulunduğunu ima ederek:
"Yeni belediye başkanına yakın olacak çevrelerin de, önümüzdeki 5 yılı Selçuk'ta 'iyi' değerlendirecekleri açıktı." cümlesi ve arkasından gelen "Ancak, Ülgür'ün yeniden seçilmesi, tüm planların altüst olmasına neden oldu. Vefa ÜLGÜR, 5 yıldır çalışıp didindiği ve ortaya koyduğu planın bozulmadan işlemesini istiyor" demeniz, beni tamamen şaşırttı.
Yani, YAZININ İÇERİĞİ DE DİKKATE ALINIRSA, YENİ BELEDİYE BAŞKANI OLMAK İSTEYEN benim, Pamucak olayından RANT bekleyenlerle birlikte hareket ettiğim ve Pamucak İmar Planı'nı onların istediği doğrultuda yapmak için aday olduğum anlamı çıkmaktadır.
Yazınızdan benim ve okuyan herkesin çıkardığı anlam budur.
Sayın GENÇEL,
1.Pamucak Turizm Alanı, 1987 yılında alınan Bakanlar Kurulu Kararı ile turizm alanı ilan edilmiş, 125.000'lik Çevre Düzeni Nazım İmar Planı yapma yetkisi Baylandırılık Bakanlığı'nın "oluru" alınmak kaydıyla, Turizm Bakanlığı'na verilmiştir. Bu plan ve lejantları esas alınmak kaydı ile hazırlanacak 1/5000 ve 1/1000'lik Uygulama Planı'nı tasdikleme yetkisi de anılan bakanlığa verilmiştir. Pamucak Turizm Alanı'nda, belediyenin İmar Planı yapma yetkisi gibi bir lüksü yoktur. Değişiklik yapma yetkisi de Belediye Meclisi'nin değildir.
2.Pamucak Turizm Alanı'nın İmar Planları 1987 yılında alınan Bakanlar Kurulu Kararı'ndan sonra, benim 1. Dönem BELEDİYE BAŞKANLIĞIM SIRASINDA Turizm Bakanlığı tarafından yapılmıştır ve meriyettedir. Yeni bir plan sözkonusu değildir.
3.Ayrıca alınan Pamucak Turizm Bölgesi'nde Selçuk Belediyesi adına kayıtlı bir arazi de mevcut değildir. Hazine adına kayıtlı olan araziler, Turizm Bakanlığı adına kayıtlıdır. Tasarrufu da bakanlığa aittir.
4.1989-1999 yılları arasında, 10 sene Selçuk'ta Belediye Başkanı olarak görevde bulunduğum için beni ve karekterimi Selçuk halkı, basın ve de İzmirliler çok iyi bilir. Hal bu iken, size kendimi tanıtamadığım için üzgünüm.
5.Şahsıma, partime ve partililerime atılan çamurlar ve yapılan provokasyonlarla ilgili olarak İl Başkanım Sayın Ulvi Puğ'a gerekli bilgiler verilmiştir, kendisinin de il yöneticileri ile birlikte, yaşanan bu olayları yakından inceleyip, SUÇLULARIN VE HALKI BU KADAR GEREREK Selçuk'un karışmasına neden olan sebeplerin ve kişilerin ortaya çıkarılması, daha sonra da gerekli şahıslara ve makamlara HAK ARAMA DAVASI AÇILMASI GEREGİNDEN bahsedilmiştir. Bilgilerinize saygı ile iletilir. İmza Kamil Subaşı
Her iki açıklamadan sonra bir gerçeğin altını çizmek istiyorum. Aslında Selçuk Belediye Başkanı Vefa Ülgür'ü ben tartakladım. Olayın olduğu sıralar İzmir'de olmam bu açıklamayı değiştirmez.

HABER EKSPRES 30 – 07 - 2004

Aşlık'tan post-it

Adalet ve Kalkınma Partisi İzmir İl Başkanı Ali Aşlık, Ankara dönüşü Haber Ekspres'i ziyaretinde, hayli post-it malzemesi bıraktı. Bunlardan birkaçını özellikle kullanmak gerekiyor...
Yanıtlarda gizli olan mesajları çözmeleri için gazetecilere birer şifre çözücü hediye edilecek.
Dünya barışı için çalışmalar sürdürülecek. Özellikle Portekiz, Hırvatistan ve Ukrayna'daki barış faaliyetlerine aktif olarak katılınacak.
Yaz tatili süresi en fazla 7 gün ile sınırlandırılacak.
İzmir dışında kalış süresi, olası darbe girişimlerine karşı, en aza indirilecek. İki günlüğüne Sakız'a gidilecek.
Yunanlılarla ilk kez karşılaşılacağı için, bu dili bilenlerden yardım istenecek.
Yunanlılarla vücut dilinde anlaşma sağlanırsa, bir sonraki ziyaret için kimseye danışılmayacak.
CHP'de disiplin sürecinde olan Süleyman Gençel'e, Adalet ve Kalkınma Partisi'ne katılması konusunda, transfer önerisi yapılacak. Bunun için eldeki tüm olanaklar kullanılacak.
CHP İzmir İl Başkanı'nın görevde kalma süresinin uzatılması için, her tür girişime destek verilecek. Böylece partinin İzmir'de bir süre daha rahat hareket etmesinin yolu açılacak. Alaattin Yüksel ile hemşehri ilişkisi olunduğu iddia edilecek. Bu ilişkinin, Ordu dönüşü, Salihli'de köfte yemekten kaynaklandığı özellikle belirtilecek. Köfte faturaları Yüksel'e gönderilecek. Salatalık olayına girilecek. Salatalığın kullanım alanları, net biçimde ifade edilecek. Söğüş ve cacık tarzı öne çıkarılacak. Salatalığın biçimsel durumu da, değerlendirilmeye alınacak.
Demirel tarzı konuşma sistematiği geliştirilecek.
İki yıl daha iktidarda olunacak, ardından, "Nasıl iktidarda kalınır; bir örnek" konulu doktora tezinin yazımına yardım edilecek.
Aynı anda otomobil kullanma, cep telefonu ile konuşma ve yemek yeme özelliğinin yeterli olmadığı, buna dördüncü bir işin de eklenmesi gerektiğinin altı çizilecek, ancak dördüncü eylemin niteliği, sadece bunu kaleme alan kişiye söylenecek. Gerekirse dördüncü eylem, uygulamaya dökülecek.
Bu köşe yazısı okunduktan sonra, yazıyı kaleme alana telefon edilecek. Yeni mesaj, ilk kez doğrudan, şifre çözücüsüne gerek duyulmadan net olarak verilecek."

HABER EKSPRES 30 – 07 - 2004

26 Mayıs 2004 Çarşamba

Küresel BAK'tan İzmir'de panel

Küresel BAK tarafından 14 Mayıs’da İzmir’de yapılan "Savaş, Irak İşgali ve Medya" başlıklı panele konuşmacı olarak gazeteci Ragıp Duran, Haber Ekspres gazetesinden Süleyman Gençel ve Küresel BAK’tan Tayfun Mater katıldı.
Ragıp Duran 1. Körfez Savaşı, Irak İşgali ve Tezkere konuları üzerinde konuşarak medyanın genel olarak savaştan yana yer aldığını söyledi. Medyanın egemenlerden yana taraf olmasının savaş dönemlerinde daha da yükseldiğini anlattı. Ragıp Duran daha sonra Küresel BAK'ın savaş ve işgal karşıtlığını makul ve olumlu bulduğunu da belirtti.
Süleyman Gençel, özellikle Türk-Yunan ilişkileri ve Kıbrıs konularında medyanın nasıl kışkırtıcı bir role sahip olduğunu kendi deneylerine de dayanarak anlattı. Büyük sermaye gruplarının gazetelerinin dışında İzmir'in iki yerel gazetesinden biri olan Haber Ekspres gazetesinin savaş karşıtı seslere sürekli yer vermeye çalıştığını belirtti.
Tayfun Mater ise Irak'ta Savaşa Hayır Koordinasyonu ve Küresel BAK'ın kuruluş ve gelişme süreçlerini anlatarak, bu süreçte medyanın tutumuna ilişkin gözlemlerini anlattı. Mater, Küresel BAK'ın savaşa ve işgale karşı çıkan tüm bireyleri kapsayan geniş bir birlik olma çabasında olduğunu da anlattı.

SOSYALİST İŞÇİ 26 - 05 - 2004