Eski YTP İzmir milletvekili, eski TBMM Amiri, eski YTP PM üyesi, eski YTP MKYK üyesi, eski Türk-Yunan Parlamentolararası Dostluk Grubu Başkanı Hakan Tartan uzun bir aradan sonra yeniden hatırladığı eski mesleği gazeteciliğe dönüyor. Gazeteci olduğunu hatırladığına gerçekten sevindik. Meclis amirliği döneminde gazetecilerin kulislere girilmesini yasaklayanlardan biri olarak, "Ben gazeteci değilim, milletvekiliyim" açıklaması yapan, milletvekilliğini bir meslek olarak tanımlayan Tartan'ın, kürkçü dükkanına dönüş kararı tüm yurtta, KKTC'de ve dış temsilciliklerde de sevinçle karşılandı. Yılların gazetecisine istediği taktirde kendi gazetemizde çalışma şansı bulunduğunu hatırlatmak, kapımızın açık olduğunu belirtmek isteriz. Ne de olsa yıllarca İzmir'de çalıştı. Ancak duyduğumuza göre Hürriyet Gazetesi Ankara Bürosu'nu tercih etmiş...
Gazetecilik görevini sürdürme kararı alan Tartan'ın iki önemli açmazı var...
Birincisi pratik sorunlar. Uzun yıllar milletvekilliği yaptığı için habercilik konusundan uzak kalan Tartan'ın eski bilgilerini tazelemesi, haber yazımını geliştirmesi gerekiyor. Siyasi kimliği nedeniyle eğer gazetemizde çalışsaydı üstleneceği politika muhabirliği görevinde, yeni dönemi daha hızlı kavrayabilmesi için İzmir'in en iyi politika muhabiri Ahmet Çınar'ın yanında çalışmasını önerecektik. Özellikle haber yazımı konusunda.
İkincisi teorik sorunlar. Yıllardır Rahşan Ecevit gözüyle Türkiye'ye bakan Tartan'ın objektiflik kavramını yeniden sorgulaması ve geliştirmesi gerekiyor. Diğer bir ifadeyle "Öteki Türkiye"yi anlaması, gelir dağılımı adaletsizliğinin çıkış nedenlerini bilmesi gerekiyor. Aslında habere objektif bakma yeteneği kazanması, kendisi gibi yıllardır Ankara'da yaşayan biri için zor değil. Bir-iki araştırma okuması, çevresindeki gazetecileri gözlemlemesi yeterli olacaktır yılların deneyimli politikacısı için.
Ancak Tartan, "İzmir beni kesmez, ben Ankara ya da İstanbul'da çalışacağım" diyormuş... Kendi bileceği iş... Kaldı ki İzmir ile hala yakın ilişkileri var. TÜLOV Başkanlığı gibi, eşinin İZFAŞ Yönetim Kurulu üyeliği gibi... Belki Piriştina'nın danışmanı da olabilir... Yok, yok biri DSP'de diğeri YTP'de... Ama bakarsınız bir anda ikisi de CHP'ye gelebilir... Burası Türkiye, parti de CHP olursa gelişmelere hiç şaşırmamak gerekli. Zaten İzmir YTP'de Tartan'ın seçim öncesinden CHP ile bağlantı kurmaya başladığı dedikoduları yaygınlık kazandı. Tartan'ın eşinin İZFAŞ yönetim kurulu üyeliği ise hala bir muamma. Önümüzdeki günlerde bu sorunu da tartışmaya açmak gerekecek sanırım.
HABER EKSPRES 21 - 11 - 2002
21 Kasım 2002 Perşembe
7 Kasım 2002 Perşembe
Siyasi bir analiz
Genel seçimlerde yaşanan siyasi depremin yaraları sarılıyor. Depremde yaralanan, hastanelere kaldırılan siyasiler, yavaş yavaş iyileşmeye başladı. Doktorlar, yaraların kısa zamanda kaybolacağını, ancak olayın psikolojik etkilerinin uzun süreceğini söylüyor. Bunun için de bir önerileri var:
Depremzede politikacılar, siyasette ortaya çıkan boşlukları iyi değerlendirsinler, kendilerine yeni meşgale alanları yaratsınlar...
Aslında, meşgale alanı hazır... Büyükşehir koltuğu... Zaten milletvekilliği ile kıyas bile kabul etmez Büyükşehir koltuğu. Hatta İçişleri, Dışişleri, Maliye, Adalet ve Enerji Bakanlıkları'ndan sonra, en kuvvetli ve önemli koltuklar, üç büyük kentin belediye başkanlıklarıdır.
İstanbul ve Ankara'da sorun yok. Gürtuna ve Gökçek'in, AKP ile birlikte hareket edecekleri çok net.
Ya İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı?
DSP'nin ikiz kulelerin altında kalmasından sonra, bu partiye bağlı olarak kulelerin altında kalan diğer isim Ahmet Piriştina... Zamanında söylemiştik... Dinleseydi, çöken bir kolonun altında kalmaz, hasarı en az şekilde atlatırdı.
Ama depremden kurtulan bu koltuğa, gönlü yanık, kanadı kırık o kadar siyasetçi var ki talip olan...
En başta, Yeni Türkiye Partisi'ni İzmir'de yücelten isim Ekrem Demirtaş geliyor. Yeni Türkiye Partisi'ne İzmir'de "sınıf" atlatan Ekrem Demirtaş, Avrupa Birliği'nin Türkiye'ye Kopenhag'da tarih vermesi için İTO Meclisi'ni, Brüksel'de yaparak bir baskı gücü kurmayı hedefleyen, bir anlamda seçilmese de Dışişleri Bakanlığı görevine soyunan Demirtaş, bu konuda oldukça iddialı. Aynı partinin uzun yıllarını Ankara'ya vermiş, meşakkatli bakanı Hakan Tartan da, "Milletvekilliğini kaçırdık, bari başkanlık yapalım" diyerek aday olmaya hazırlanıyor.
Aycell konusunda önemli adımlar atan, zamanın Ulaştırma Bakanı Oktay Vural da, "Aycell tamam, sıra İzmir'de" diyerek kolları sıvadı başkanlık için...
Aytun Çıray da, "Ben bir İzmirliyim" diyerek geliyor yarışa... Bilal Doğan eskiden beri hazır bu mücadeleye. Yusuf Kırkpınar ve Süha Tanık, diğer önemli isimler belediye başkanlığı için...
Alaattin Yüksel'i unutmamak gerekiyor. CHP İl Başkanı, bu koltuk için milletvekilliğini bile bıraktı. Gerçi bu kez biraz zorlanacak. Çünkü, rakipleri o kadar güçlü ki... Üstelik CHP'nin Ankara'dan bir başka lokomotifi İzmir'e atama durumu da söz konusu...
Peki Piriştina ne yapacak? Önerim PASOK'tan adaylığını koyması... Çünkü bütün partiler "önemli" isimler tarafından paylaşılmış durumda. Yüzde 1.5 ile DSP'nin kımıldaması bile mümkün olmadığına göre PASOK, O'nun için biçilmiş kaftan. Gerekirse araya girer, PASOK Genel Başkanı Simitis ile bizzat konuşurum.
HABER EKSPRES 07 - 11 - 2002
Depremzede politikacılar, siyasette ortaya çıkan boşlukları iyi değerlendirsinler, kendilerine yeni meşgale alanları yaratsınlar...
Aslında, meşgale alanı hazır... Büyükşehir koltuğu... Zaten milletvekilliği ile kıyas bile kabul etmez Büyükşehir koltuğu. Hatta İçişleri, Dışişleri, Maliye, Adalet ve Enerji Bakanlıkları'ndan sonra, en kuvvetli ve önemli koltuklar, üç büyük kentin belediye başkanlıklarıdır.
İstanbul ve Ankara'da sorun yok. Gürtuna ve Gökçek'in, AKP ile birlikte hareket edecekleri çok net.
Ya İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı?
DSP'nin ikiz kulelerin altında kalmasından sonra, bu partiye bağlı olarak kulelerin altında kalan diğer isim Ahmet Piriştina... Zamanında söylemiştik... Dinleseydi, çöken bir kolonun altında kalmaz, hasarı en az şekilde atlatırdı.
Ama depremden kurtulan bu koltuğa, gönlü yanık, kanadı kırık o kadar siyasetçi var ki talip olan...
En başta, Yeni Türkiye Partisi'ni İzmir'de yücelten isim Ekrem Demirtaş geliyor. Yeni Türkiye Partisi'ne İzmir'de "sınıf" atlatan Ekrem Demirtaş, Avrupa Birliği'nin Türkiye'ye Kopenhag'da tarih vermesi için İTO Meclisi'ni, Brüksel'de yaparak bir baskı gücü kurmayı hedefleyen, bir anlamda seçilmese de Dışişleri Bakanlığı görevine soyunan Demirtaş, bu konuda oldukça iddialı. Aynı partinin uzun yıllarını Ankara'ya vermiş, meşakkatli bakanı Hakan Tartan da, "Milletvekilliğini kaçırdık, bari başkanlık yapalım" diyerek aday olmaya hazırlanıyor.
Aycell konusunda önemli adımlar atan, zamanın Ulaştırma Bakanı Oktay Vural da, "Aycell tamam, sıra İzmir'de" diyerek kolları sıvadı başkanlık için...
Aytun Çıray da, "Ben bir İzmirliyim" diyerek geliyor yarışa... Bilal Doğan eskiden beri hazır bu mücadeleye. Yusuf Kırkpınar ve Süha Tanık, diğer önemli isimler belediye başkanlığı için...
Alaattin Yüksel'i unutmamak gerekiyor. CHP İl Başkanı, bu koltuk için milletvekilliğini bile bıraktı. Gerçi bu kez biraz zorlanacak. Çünkü, rakipleri o kadar güçlü ki... Üstelik CHP'nin Ankara'dan bir başka lokomotifi İzmir'e atama durumu da söz konusu...
Peki Piriştina ne yapacak? Önerim PASOK'tan adaylığını koyması... Çünkü bütün partiler "önemli" isimler tarafından paylaşılmış durumda. Yüzde 1.5 ile DSP'nin kımıldaması bile mümkün olmadığına göre PASOK, O'nun için biçilmiş kaftan. Gerekirse araya girer, PASOK Genel Başkanı Simitis ile bizzat konuşurum.
HABER EKSPRES 07 - 11 - 2002
Etiketler:
Yerel Siyaset
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)